23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman Turizm Uzmanı yhacisuleyman@yahoo.tr 12 NİĞDE BEŞ GENÇTEN BİRİSİ İŞSİZ Hükümetin üç yıldır üstünde çalıştığı istihdam paketi son halini alıyor. Taslağa göre genç işçilerin, 1829 yaş arası, işverence istihdam edilmeleri halinde, asgari ücretteki SSK işveren payının ilk yıl için tamamı, sonraki dört yıl için ise yüzde 20’lik dilemlerle azalarak hazine tarafından ödenerek teşvik edilmesi söz konusu olacak. Konumuzun dışında olduğu için bu tasarıda iş hayatı açısından sakıncalı gördüğümüz konulara girmeyeceğiz. Turizm sektörünü yakından ilgilendiren konu, genç nüfustaki yüksek işsizlik oranına çare olabileceğidir. İstatistiki olarak resmi işsiz sayısı 2 milyon 300 bin görünürken, genç nüfustaki işsizlik oranı yüzde 19,6 yani her beş gençten birisi en verimli çağında işsiz. Turizm sektöründeki istihdam ise daha çok genç nüfustan oluşmaktadır. Turizm sektörünün gelişmesi aynı zamanda genç nüfus için de bir iş umudu olacaktır. Geçtiğimiz haftalarda Berlin Turizm Fuarı’nda açıklanan bazı kamu araştırmalarında, Türkiye hala en ucuz turizm ülkesi olarak, halkın gözünde birinci sıradaki yerini korumaktadır. Bizden sonra ise Tunus gelmektedir. İspanya, Fransa ve İtalya gibi rakiplerimiz ucuzluk sıralamasında ilk 10’da bile yoklar. Buna karşın yıllar çabuk geçiyor, “genç” bir turizm ülkesi iken yavaş yavaş “olgun” bir turizm ülkesi olma dönemine doğru yol alıyor, kıyılardaki büyük beş yıldızlı otellerimiz 20’li yaşları geride bırakıyorlar. Nasıl ki genç nüfusta işsizlik oranı her geçen gün artıyor, otellerimizde de kendini yenileyemeyen tesis sayısı artıyor. Turizm sektörü istihdamın üzerindeki yüklerin hiç olmazsa, kış döneminde azaltılması gerektiğini her alanda dile getirmektedir. Oteller, bu şekilde işletmeleri 12 ay açık tutarak bu gençlere sezonluk değil tüm yıl boyunca iş verebilmenin hesabını yaparken, mahalli idareler yasası paketine konulan “konaklama vergisi” ile bir kez daha sarsılmak üzeredir. Bu şekilde işletmeleri değil 12 ay açık tutmak, artan maliyetler nedeniyle yaz sezonunda çalışan insan sayısı dahi azalacaktır. Yüzde üç olarak sözü edilen konaklama vergisi, oteller tarafından müşterilerine yansıtılamayacaktır. Bu uluslararası rekabet ortamında, Türkiye’deki otellerimizin fiyatlarını yüzde üç oranında artırabilecekken, artırmadıklarını düşünmüyoruz herhalde hiçbirimiz, akıllı insanlar olduğumuza göre. Yani bu vergi otellerin mevcut gelirlerinden ödenecektir. Kendi cirosundan alınması öngörülen bu vergi kâr üzerinden değil ciro üzerinden olacağı için bir otel zarar dahi etse bu vergiyi ödemek zorunda kalacaktır. Türkiye’deki turistik konaklama tesisleri artık kendini yenileyemez duruma geldiler. Eskimiş tesisleri iyi fiyata yurtdışına pazarlayamazsınız. Ülkemizin kişi başı turizm geliri azalmaktadır. Her beş gençten birisi işsiz. Kıyı turizmi bırakın 12 ayı, doluluklar bakımından neredeyse beş aya düştü. İstihdamdaki yükler nedeniyle kışın oteller kapanıyor, insanlar işten çıkarılıyor. Durum böyleyken birileri çıkıp “konaklama vergisi” alınsın diyor. Hani bazı durumlar karşısında insan ne diyeceğini bilemez de “Güler misin, ağlar mısın” der ya, galiba öyle bir durumla karşı karşıya Türk turizmi… Ulukışla’da Yazı ve fotoğraflar: Dursun Özden ukurova’yı İç AnadoÇ lu’dan ayıran çizgide yer alan Bolkar Dağları; kış turizmi başta olmak üzere, alternatif turizm cenneti olarak keşfedilmeyi bekliyor. Kış sezonunda ortalama bir metre kar kalınlığı ve doğal eğimi ile kayak yapmaya elverişli olan Beyağıl Yaylası Platosu’nda yapılması beklenen kayak tesisleri, yatırımcıların iştahını kabartıyor. Özellikle sıcaktan bunalan Çukurova Bölgesi halkının yıllarca yayla olarak geldikleri Meydan ve Karagöl çevresi; çevre köylülerin ve konargöçer Yörüklerin mevsimlik yaşam alanı olmasının yanı sıra, Ortadoğu, Arap ve Akdeniz ülkelerinden gelen turistlerin de vazgeçemedikleri doğa harikası bir yer. Eko turizminde denge oluşturan ve dünyada sadece Toroslar’daki Niğde Ulukışla’ya bağlı Bolkar Dağı’nda Karagöl’de yaşayan ve literatürde “rana holtzi” ya da “Türk kurbağası” olarak ad landırılan Toros kurbağası, geçen yıllarda Niğde Tarım İl Müdürlüğü’nün kurbağaların yaşam alanı olan Karagöl’e sazan balığı atması ve bu balıkların çoğalarak kurbağaları yemesi yüzünden, yok olma tehlikesiyle yüz yüze bulunuyor. Ulukışlalılar, volkanik dağda yaşadığı için zamanla evrimleşerek sessizleşen ve bilinen ünlü sesini çıkarmayan kurbağanın neslinin giderek tükenmesi yüzünden, yetkililerin ilgisizliğine isyan ediyor. Her yıl geleneksel olarak temmuzun ilk haftasında yapılan Ulukışla ve Toroslar Kültür Sanat Festivali’nde Rana Holtzi’ye de, basılan afişlerde dikkat çekiliyor, onun yaşatılması için başta Ulukışla Belediyesi olmak üzere tüm Ulukışlalılar seslerini duyurmaya çalışıyor. Festivale bilim adamları, çevreciler, yazarlar, sanatçılar davet ediliyor. Hatta Ulukışla’ya bağlı Maden köyünde, bu amaçla bir “Kurbağaları Koruma Derneği” bile kurulmuş. Ulukışla Belediye Başkanı Hacı Avşar, Türk kurbağasının eskiden Çinigöl’de de yaşadığını, ancak şimdi orada kurbağa kalmadığını, şu anda sadece Karagöl’de yaşadıklarını belirtiyor. Bolkar Dağları yaylalarında bulunan ve yalnızca bu bölgede yaşayan yılkı atları, yaban keçileri, ceylan, kurt, tilki, kınalı keklik, sülün gibi nesli tükenen hayvanları ve karde
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle