Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KAPAK 7 GEZEKALIN Mustafa Balbay ankcum@cumhuriyet.com.tr PİRAMİTLERİN ALTINDA “Piramitler şöyle kurulmuştur: Önce kimilerinin bildirmelik, kimilerinin kurban kesme yeri dediği sahanlıklar üst üste sıralanmıştır. Bunlar yapıldıktan sonra taşlar kısa kesilmiş ağaçlardan yapılma makinelerle yukarıya çıkarılıyor. Bu makine taşı yerden alıp birinci sahanlığa bırakıyor. Bu sahanlıkta da bir makine var. O makine taşı alıp ikinci sahanlığa çıkarıyor. Orada bir vinç var. Ne kadar sahanlık varsa o kadar makine var... Böylece ilk yapılan yer piramidin tepesi oluyor. Sonra bir alt bölüme iniliyor. En son taş, yapının en altına, toprağa en yakın olan yerine yerleştiriliyor. Yapı boyunca işçiler ne kadar turp, ne kadar soğan, ne kadar baş sarımsak yemişler, piramidin üzerinde bunları gösteren ve Mısır harfleriyle yazılmış yazılar vardır...” Herodot, İsa’dan önce beşinci yüzyılda kaleme aldığı dokuz ciltlik tarih kitabının, tümünü Mısır’a ayırdığı ikincisinde piramitlerin yapımını böyle anlatıyor. Yazı aramızda ben kendi kendime “tarihte kimin yerinde olmak istersin” sorusundan çok, “kimin çırağı olmak istersin” sorusunu sorarım. Onlardan biri Herodot’tur... Dolaştığı yerlerle ilgili öylesine ilginç bilgiler, ayrıntılar veriyor ki... Mısır gezimi de hayalimce Herodot’un cebinde yaptım desem, yeridir. Piramitler bölümünde bol bol yürüdüm, durdum, yürüdüm... Keops, piramitlerin en büyüğü. Yapımına İsa’dan önce 2790’da başlanmış. Kefren ve Mikerinos, onun yanında koç karşısında merinos gibi! İnşa edildiğinde 146 metre yüksekliğindeymiş, bugün 137 metre. Herodot ustamın dediğine göre yapımında 2 milyon 300 bin blok taş kullanılmış. İnşaatta çalışan işçi sayısı 100 bin kadarmış... Keops’un etrafında turladıktan sonra bir kişinin belini iyice eğerek girebileceği bir delikten 5060 metre kadar yürüyüp, piramidin kalbine girdim. Karanlık mı karanlık, mezar bölümüne gelince elindeki yarı ölü fenerle gelenleri karşılayan bir Kahireli gülümsedi. Karanlığın ortasındaki koyu teni, sarı dişlerini nasıl beyaz gösteriyor... Ortası mezar oyuğu, çevresi Mısır yazılı blok taşlarla örülü odada soluklanınca elim doğal olarak fotoğraf makineme gitti. Görevli fenerini sallaya sallaya uyardı: “No foto!” Burada resim çekilmez mi? Nedenini sordum, söylemiyor... Tek bildiği “no foto”... Taş duvardaki yazıların fotoğraf çekmelerden etkilenmediğini Mısır gezimin öteki bölümlerinden biliyorum... “No foto”yu gülümseyerek söyleyince, uyandım... Hemen cebimde bu tür durumlar için ayırdığım Mısır liralarının bulunduğu bölüme el attım. 2025 Mısır lirası çıkarıp gülümseyerek sordum: “Yes foto...” O da gülümsedi: “Yaaa, yes foto...” Böyle bir yere gelip fotoğraf çekememe endişesinin ardından, deklanşöre en keyifli bastığım anlardan biriydi... Gezekalın... ra el sanatları satış merkezi haline gelen tarihi Yemeniciler Arastası ve çevresindeki dükkanlarda Safranbolu’ya özgü hediyelik eşya satılıyor. Safranbolu tarihi eserleri ve evlerinin yanı sıra ilgi çekici doğal güzelliklere de sahiptir. Yoğun orman alanları, kanyonlar ve vadiler piknik yapmaya elverişli olduğu kadar yürüyüş, tırmanma ve bisiklet gibi diğer turistik etkinliklere de olanak sağla maktadır. Kentin dışında insanı etkileyecek, gezilip görülecek çok güzel yerler var. İncekaya su kemerlerini mutlaka görün. Görsel açıdan muhteşem. Kente on üç kilometre uzaklıktaki Yörük Köyü, açık hava müzesi niteliğinde. Yörük Köyü’nü görmeden, Hıdırlık tepesine çıkmadan ve yöresel yemekleri yemeden dönmeyin. Safranbolu’yu yaşamakla öğrenir insan.