Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ADIM ADIM İSTANBUL Turgay Tuna tunaturgay@yahoo.fr 10 YALOVA MADAM KATİA’NIN ŞAPKALARI Yıllar önce, bilhassa düğünlerde ve önemli günlerde, İstanbul’un modern hanımları birbirinden güzel şapkalar giyerlerdi başlarına. Fiyonklusu, tüllüsü, kurdelelisi, geniş siperlisi... Bu ilginç şapkalar ve bu şapkaları giyenler artık pek kalmadı dersek, yanlış söylemiş oluruz. Evet, caddelerde, sokaklarda pek görmesek de, bugün hâlâ, bu güzel şapkaları giyen; giyerken kendine yakıştıran alımlı, gizemli, farklı kadınlar ve çok ama çok az da olsa bu el yapımı şapkaları imal eden bir iki dükkân var. Bu şapkaları giymeyi günümüzde devam ettiren kesim, genelde Musevi, Ermeni, Rum, Levanten hanımlar ve de tabii ki sosyeteye mensup kimi bayanlar... Bu haftaki köşemizde, “Son Mohikan” örneği, böyle bir şapkacı dükkânından söz edeceğiz... Galatasaray’da bir buçuk asırdan beri varlığını sürdürmeye devam eden tarihi Hacopulos Pasajı’ndayız.. Bir zamanlar, Meşrutiyet Caddesi çıkışı tarafındaki üst katında yer alan Dikran Çuhacıyan’ın dans stüdyosundan gelen müzik sesleriyle ünlenmiş pasaj. Hacopulos, dökük tuğla duvarları, ufak tefek dükkânları, Panayia Rum kilisesinin merdivenleriyle bugün hâlâ geçmişten günümüze bir şeyler yansıtmayı devam ettiriyor. Devam eden bu yansımalar arasındaki mekânlardan biri de 37 kapı numaralı “Şapkacı” Madam Katia’nın dükkânı. Bundan elli beş yıl önce dükkânı kurup işletmeye açan ve 1986 yılında ebediyete intikal eden Madam Eva Buçin, biricik kızının adını vermiş bu ekmek teknesine. Annesi gibi güzel, şık ve alımlı bir kadın olan bayan Katia, ana yadigârı bu dükkânı işletmeye ve kendi elleriyle yaptığı birbirinden güzel şapkalarla annesinin hatırasını yaşatmaya devam ediyor. Dükkânın içi, hatta birbirinden güzel şapkaların teşhir edildiği vitrin, annesinin bırakmış olduğu gibi aynen öyle duruyor. Şapkacı Buçinler, Bulgaristan’ın Modeva kentinden İstanbul’a göç etmiş bir aile. Bu işe gönül vermiş, uzun yıllar şapka imal etmişler ve İstanbul’un şık hanımlarının başlarını bu güzel şapkalarla süslemişler. Bir dönem dünyaca ünlü şapka markası Borsalino’nun İstanbul’daki satış yerlerinden biri de olan bu küçük dükkân, bugün önünden geçen eski İstanbulluları alıp geçmişte kalan nostalji dolu günlere götürüyor. Hafif tozlu camdan antika sayılacak vitrindeki şapkalara bakıyoruz.. Tam köşede, çevresi beyaz kurdeleli, güle benzeyen iri bir çiçekle süslü, siyah geniş siperli şık bir şapka. Bize yıllar önce, Belgin Doruk’un “Küçük Hanımefendi” filminde başından eksik etmediği şapkayı anımsatıyor. Marmara’nın yeşil gözleri alova deniz kıyısında, yeY şili bol, küçük bir yerleşimken zamanla büyüdü il oldu. Özellikle 1999’da gerçekleşen büyük depremden sonra Yalova yaralarını sararak modern bir yerleşim olma yolunda hızla ilerliyor. Her şeye rağmen Yalovalılar geleceğe umutla bakıyorlar. Doğayla uyumlu ve onun kurallarına uygun olarak yaşamayı öğrenen Yalova turizmde de hızla ilerliyor. Yalova’da turizm için her şey var. İstanbul’a yakın, ulaşım kolay. Yenikapı‘dan Yalova’ya deniz otobüsü ve hızlı feribotla 45 dakikada ulaşılabiliyor. Sürekli oturanlar veya yazlıkçılar işlerine sabah gidip akşam dönebiliyorlar. Yalova tarihin çok eski dönemlerinden beri kaplıca kenti özelliğini taşıyor ve bu bugün de termal turizmdeki yerini koruyor. Kurşunlu Kaplıcaları Yalovalıların olduğu kadar diğer kentlerden gelenlerin de ilgi odağı. Atatürk de Yalova’yı çok sevmiş. Kapılca bölgesinde Cumhurbaşkanlığı Köşkü yaptırmış ve burada çok zaman geçirmiş. Termal’de şimdi müze olan konutu gezebilirsiniz. Bu yapının adı “Yürüyen Köşk”. Kent merkezinde denize girilebiliyor ancak deniz biraz kirli. Temiz hava, çevrenin yeşilliği güzel içme suları, kaplıcaları ile günümüzde sağlık turizmini seçenlerin ilk durağı. Yalova ülkemizin en büyük çiçek yetiştiricilerinden. Dağlara doğru çıkarsanız çevredeki bütün köylerin yeşile boyalı olduğunu görürsünüz. Meyvecilik ve çiçekçilik yapan yamaç köyleri çevresi son yıllarda çiftlik evi yapan insanların ilgisini çekiyor. Yalova’dan 11 kilometre