02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman Turizm Uzmanı [email protected] 12 ZONGULDAK BİR BİLET UĞRUNA Yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta bir köyde bir toplantı vardır. Bir çok insan aslında bu toplantıya gitmek istemektedir. Etrafında olup bitenlere kulak kabartan 32 yaşındaki gencin aklına bir fikir gelir. Gider İngiltere’deki Leicester tren müdürlüğüne ve bir tren kiralamak istediğini söyler. İlk kez böyle bir teklifle karşı karşıya kalan istasyon müdürü düşünüp taşındıktan sonra niçin olmasın der. Genç adam treni günübirlik seyahat için kiralar ve parasını öder. 5 Temmuz 1841’de tren biletini tek tek satarak 500 kişiyi o trene bindirir ve aynı gün geri getirir. Thomas Cook adındaki bu genç adam, dünyada bilinen ilk tur organizasyonu yapan kişi olarak tarihe geçer. Arkası hızlı bir biçimde gelir, o tur bu tur derken, İskoçya, Fransa, Avrupa ve Amerika’ya bugünkü anlamda “paket turlar” başlar. Seyahat acenteleri turizm sektörü içinde çok önemli bir rol oynarlar. Daha çok aracılık hizmetlerini yerine getirirler, bu nedenle de seyahat acentelerinin geliri daha çok “komisyon” tarzı gelirlerdir ve Türkiye’de üç sınıfa ayrılmışlardır. A, B, ve C grubu seyahat acenteleri vardır ve 1618 sayılı yasaya uygun olarak faaliyet yürütürler. Hepinizin günlük yaşamınız sırasında sokaklarda, caddelerde geçerken gördüğünüz turizm acenteleridir bunlar. Yurt içi, yurtdışı turlar ve uçak bileti satarlar. Ancak özellikle son yıllarda çok yoğun bir şekilde, aslında seyahat acenteliği faaliyet alanına giren uçak bileti temininin, çeşitli bankaların veya onların kredi kartları şirketleri tarafından bedavaya verildiği, mağaza alışverişlerinde toplanan puanlar karşılığında ücretsiz uçak bileti tahsis edildiği veya banka kartının internet sitesinden bazen altı, bazen sekiz taksitle bilet satışı yapıldığı görülmektedir. Tüketicilerin lehine gibi görünen bu uygulamadaki esas niyet “uçurtmak” değil, kredi kartı harcamasını artırmak olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Bankalar paranın gücünü kullanarak turizmin bir ayağını oluşturan ve otellere müşteri akışını sağlayan seyahat acentelerinin ticari yaşamını tehdit etmektedirler. Oysaki 1618 sayılı Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu der ki: “Tüketiciye yönelik olarak bir bedel karşılığında seyahat acenteliğine münhasır faaliyet olarak tanımlanan hizmetlerin seyahat acentesi olmayan kişi ve kuruluşlar tarafından yapılması yasaktır. Seyahat acentelerine münhasır hizmetler şunlardır: Kara, deniz ve hava ulaştırma araçlarının ve bu araçlara sahip işletmelerin rezervasyonunu yapar, biletlerini satar.” Bankaların bu konuya el atmaları yetmiyormuş gibi şimdi de Türk Hava Yolları kendi “çağrı merkezini” başkalarına devrederek özelleştirdi. Bu durumda çağrılara yanıt veren herhalde bileti başkası satsın diye uğraşmayacağına göre amaç belli. Havacılıkta, üstelik “milli” sayılanı, bilet satışlarında yeni bir “tekel” oluşmak üzere. Niçin, kimin için bütün bunlar yapılıyor? Bilet satan 2 bin seyahat acentesi ve Havaİş Sendikası seslerini duyurmaya çalışıyorlar, duyan olacak mı? Türk Hava Yolları anonim ortaklığının yüzde 50,88’i halka açık, yüzde 49,12’si Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığına aittir, o halde duyurulmak istenen adres de bellidir… Kara elmas diyarı is, gök ve yer arasında sıkıS şıp kalmış. Kente attığımız ilk adımlar sırasında birazdan patlayacak olan bir hava vardı. Kara bulutlar, kömür karası gibi sarmıştı bu “madenci” kentini. Şehrin her taşında, her kaldırımında “ekmek” için verilen mücadelenin bir resmini görüyorsunuz. Zonguldak’ı emek var etmiş. Hazinesi Taşkömürü Havzası, Doğuda Cide, batıda Karadeniz Ereğli kıyı şeridi boyunca yaklaşık 13 bin 350 kilometre karanlık bir alanı kaplıyor. Yeraltındaki kömür madeni bin iki bin metre derinliğe kadar iniyor. Bugün maden çalışmaları 550 metreye ulaşmış. Bu havzada yaklaşık 1.4 milyar ton taş kömürü rezervleri bulunuyormuş... Böyle bir hazineyi yer altından çıkaracak olan teknoloji devi makineler değil, insan emeği. Zonguldak yıllar boyu madeni, kömürü ve göçükleri, grevleriyle gündeme geldi. “Kara elmas diyarı” diye anıldı hep. Karanlık bir maden, kapkara bir yüzde parlayan madenci gözleri Zonguldak’ın zihinlere kazınmış manzaraları... Yaşamı pamuk ipliğine bağlı bir iş, üç kuruş maaş ve evde ekmek bekleyen aile. “Ekmek neredeyse insan da oradadır” deyince, Zonguldak çevre illerden göç aldı. Kömürüyle ekonomisi büyüdü. Şimdilerde ise Zonguldak, “tuFotoğraflar Zonguldak İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Özlem Kızıltepe rizm” için yarışıyor. Doğası, denizi ve tarihi dokusuyla tur listelerine giren Zonguldak, hem deniz hem de kültür turizmi için küçümsenmeyecek bir potonsiyele sahip. Zengin bir tarihi geçmişi olan, göz alabildiğince yeşili, bin yıllık mağaraları, doğal ve tarihi güzellikleriyle öne çıkan Zonguldak; 80 kilometrelik kıyı şeridi boyunca çok sayıda doğal plaj ve kumsala sahip. Doğudan başlayarak Sazköy, Filyos, Türkali, Göbü, Hisararkası, Uzunkum, Kapuz, Karakum, Değirmenağzı, Ilıksu, Kireçlik, Armutçuk, Karadeniz Ereğli, Mevreke, Alaplı ve Kocaman yaz sezonu boyunca turizmin hareketli olduğu yerler. Tipik bir Batı Karadeniz kenti olan Zonguldak sonbaharda sarı, turuncu ve kahverengiye bürünüyor. Kömür karası kenti renk cümbüşü sarıp sarmalıyor. Doğa yürüyüşçüleri, kültür meraklıları Zonguldak’ı es geçmemeliler. ZonguldakAnkara yolunun çıkışında Üzülmez denilen yerde hemen yol üzerinde bulunan Gökgöl Mağarası, Gelik’in Ayiçi köyündeki Kızılelma Mağarası, kent merkezinde Kilimli yolunun 15. kilometresindeki İnağzı Mağarası, Çatalağzı ilçesindeki Cumayanı Mağrası turizme açık mağara
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle