28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 BALKANLAR BALKANLAR 9 Zagrep Trogir Zagrep Hvar Hvar Yazı ve Fotoğraflar Yelda Baler agrep Havaalanı’nda inmiş yelken Z yapacağımız Adriyatik kıyılarına hareket etmeden önce kenti keşfetmeye karar vermiştik. Kentin içlerine doğru ilerledikçe Avusturya Macaristan İmparatorluğu dönemine ait tarihi yapılar da belirmeye başladı. Parklar, çeşmeler ve heykeller de bu Orta Avrupa kentinin çizgisini kuvvetlendirmekteydi. Zagrep ile ilgili az da olsa izlenim edinmek için iyi bir fırsat yakalamıştık. Ortaçağ döneminde birbirinin aynı iki köyden; Kaptol ve Gradec Köyleri’nden meydana gelen Eski Zagrep, bugün büyüyen kentin merkezinde yer almakta. Bir güne sıkıştırsak da bu meydandaki 900 yıllık Maksimir Parkı’nı, Katedrali, Ban Jelacic Meydanı’nı geziyoruz. Kentin olmazsa olmazı kafeteryaların birinde buz gibi bir birayla serinleyip sokaklarını birbirine bağlayan merdivenlerinden tırmanarak, ortaçağ kentini kuş bakışı seyreyliyoruz. Denizden gelen Akdeniz havasına karşın, Balkanlar ve Orta Avrupa kültürüyle yönetilen Hırvatistan’ın bu karmaşık yapısı Zagrep’te rahatlıkla görülmekte. Burası üç coğrafyanın ortasında tarihi bir başkent. Gecenin ilerleyen saatlerinde havaalanına gelip Split’e geçiyoruz. Bir araba kiralayarak beş saatte, köyleri, kasabaları gezerek Split’e ulaşmak da bir seçenek. Split Marinası’nda teknemize yerleşmek çok keyiflendiriyor hepimizi. Sabah erken uyanıyoruz. Bir yandan liman işlerini tamamlarken bir yandan erzak alışverişimizi yapıyor ve en kısa zamanda limanından ayrılmayı başarıyoruz. İlk durağımız olan Trogir’e yola çıktığımızda saçlarımı uçuran rüzgâr günlük yaşamın sıkıntılarına sıkı sıkıya bağlayan halatlarımı da lime lime koparmaya başlamıştı. Trogir Marinası’na demir atıp karaya çıktığımızda Hırvatistan’ı da hissetmeye başlamıştım. 2000 yıllık bir şehir burası. Dar taş sokaklar, taş evler arasında kıvrılarak dolaşırken kentin ortasında küçük bir adaya geliyoruz ki burası eski kent merkezi. Unesco’nun Dubrovnik ile birlikte Dünya Kültürel Mirası listesinde yer alıyor. Sokaklardaki şık dükkânlar, kafeteryalar, Dük Sarayı, saat kulesi, kiliseleri ile modern bir ortaçağ kentinde olduğumuzu düşündürüyor. Sokaklara dağılıp fotoğraf çekiyor, birileriyle sohbet ediyor, ufak tefek alışverişler yapıyoruz. Yerli halkta bile bir tatil havası seziliyor ya da bana öylesine hoş geliyor ki gördüklerim ve yaşadığım bu aylaklık duygusu ile herkesi aynı düşünüyorum. Akşam üzerine doğru yine demir alıp gün batımında Veli Drvenik adasına yanaşıyoruz. Koyun içine demirlemiş tekneler, kıyıdaki küçük ve panjurlu evler ve kızıllaşan güneşle birlikte daha da çarpıcı hale gelen koyun girişindeki balıkçı kadın heykeli gece geçireceğimiz dupduru saatlerin habercisi gibiydi. İkinci adamız Dalmaçya kıyılarının en bilinen kasabalarından biri Vis. Hırvatistan’ın en geniş adası olan Vis Adası’na bulutlu bir havada giriyoruz. Karaya çıktığımızda bir taksi kiralayıp adayı dolaşmaya çıkıyor ve 800 yıllık balıkçı köyü Komiza’ya geçiyoruz. Adanın içinde dağları ve üzüm bağlarını aşarak önce çakıl taşlı bir kumsala oradan da köye ulaşıyoruz. Gördüklerim, masal kitaplarındaki küçük kıyı kasabalarının resimleriyle çakışıyor beynimde. Komiza’da koyun içine demirlemiş balıkçı tekneleri var. Kıyıdaki lokantalardan nefis balık kokuları geliyor. Adanın restoranlarında en güzel balık mezelerini ve çeşitlerini yiyebilirsiniz. Özellikle adanın meşhur şarabıyla birlikte yapılan ahtapot salatasını öneririm. Dalmaçya bölgesinde iyi bir deniz tatili ve neşeli bir kaç gün için Korcula ve Hvar adalarına gitmelisiniz. Marco Polo, Korcula Adası’nda doğmuş. Ona ait olduğu söylenen bir kule de ziyarete açık. Hvar Adası’na gelince, ülkenin en güneşli yeri olarak kabul ediliyor. Adriyatik’in dördüncü büyük adası olan Hvar’da her şey çok güzel. Güneş Hvar’da kucaklıyor bizi. Günün her saati bir canlılık söz konusu. Vis Koyun içine kurulu kasabanın tepelerine doğru üzüm bağları ve lavanta bahçeleri var. Tepeye kurulu kalesi, labirenti andıran sokakları, küçük panjurlu taş evleri, dışarıya taşan kafeteryaları, dükkânlarıyla insanın içini kıpır kıpır eden bir yer. Lavanta çiçekleri yaz başında güneş henüz yükselmeden toplanıyor. Kaleye çıkmak biraz bacak kası ve nefes istiyor. Ama mutlaka gitmenizi öneririm, adayı, uzaktan gelen gemileri, lacivert denizi görmenin ve nefis rüzgârı hissetmenin en keyifli noktası o tepeler. Adanın yapısı çok ilginç. Boyu 68 kilometre, eni, bir yeri hariç genelde altı kilometre civarında. Hvar’ın bir özelliği de 1612 yılında Avrupa’nın ilk şehir tiyatrosunun burada kurulmuş olması. Yugoslavya iç savaşında bile tiyatrolarını korumayı başarmış Hırvatlar. Adada kendimi kaybettiğim yerlerin başında elbetteki sokak aralarındaki küçük dükkânlar. Öylesine eğlenceli ve hoş eşyalar var ki ya renkleri, ya işlevleri bir şekilde cezbediyor. Hvar’ın akşamları da gündüzünden daha etkileyici. Kafeteryalarda çalan müzikleri, hoş sohbet insanları, yemekleri, tatlıları, şarapları hafif esintisiyle düşündüğümde hep beni heyecanlandıran güzellikler. Adanın en çarpıcı yerlerinden biri de ki mutlaka uğrayın nefis kumsalı. Ölüdeniz’in küçük halini andıran bu kumsalın bir bölümü de çıplaklara ayrılmış. İrili ufaklı sayıları bini aşan adaların arasında en etkileyici yerlerden biri de Brac Adası. Özellikle gecelediğimiz Milna koyun içinde koylardan oluşan bir yer. Sabah henüz gün ışırken uyandığımda gördüğüm güzelliklere dayanamayıp kısa sürede elimde makinemle sokaklara düşüyorum. Suyun üzerine düşen yansımalar arasında kaybolmamak işten değil. Suyun içinde bir adada dolaşır gibiyim. Kasaba henüz uyanmadan makinemden çıkan klik sesinin bile ortalıkta yankılandığı bir sessizlikte harika bir huzurun içindeydim. Bir taraftan balıkçı tekneleri, balıkçıların sesleri, kediler ve yavaş yavaş kıpırdamaya başlayan tekneler. Etrafın canlanmasıyla birlikte fırından gelen çörek kokuları da eklenince acıktığımı hissettiriyor. Turkuaz rengi sularda yelkenlere dolan rüzgâr bizi bir adadan diğerine götürürken bir haftanın bu ülkeye az geldiğine iyiden iyiye karar vermiştim. Güneydeki adalar ve Dubrovnik bir başka sefere kalmıştı. (Hırvatistan kıyılarında yelken ile ilgilenenler için: www.olcartour.com, www.veladere.com internet adresleri bilgi verebilir.) yeldabaler@superonline.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle