17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VAN 7 GEZEKALIN Mastafa Balbay [email protected] doğru sarkan çiçeğe “ağlayan çiçek (lale)” de deniliyor. Hristiyan inanışına göre Hazreti İsa çarmıha gerilmesinden bu yana çiçek boynunu büküp ağlıyormuş. Bu yüzden Hristiyanlar kutsal sayıyorlar. Gevaş’ta sonbaharın fırtınasız geçtiği görülmezmiş. Evlerin çatıları ve minareler fırtınaya dayanamayıp kaç kez yıkılmış. Çatı işçileri, çatıda kullanılan ağaçları iplerle zemine bağlıyorlarmış. Gevaş’ta tarihin izlerini sürmek isterseniz İzettin Şir Cami, Hişet Kalesi, Hatun (Celme Hatun) Kümbeti, Halime Hatun Türbesi, Tarihi Selçuklu Türkleri Mezarlığı, Akdamar Kilisesi, Akdamar Adası‘nı görmelisiniz. 1951’de Akdamar Kilisesi’nin yıkımı Yaşar Kemal’in müdahalesiyle durdurulmuş. Kavuşşahap Dağları’nın en yükseği olan Artos Dağı‘nın (3 bin 650 metre) eteğine kurulu, yeşillikler içinde ki Gevaş‘ta tarlalar Pınarbaşı Mahallesi ile İliköyü’nden çıkan akar sular ile sulanıyor. İçme suyu bu bölgede bulunan su depolarından sağlanıyor. Gevaş’ın suyunu içmeden dönmek olmaz. Kaynağından soğuk suyu içtikten sonra suyu takip ediyoruz. Bir evin damında kayısılar çekirdekleri çıkartılmış bir şekilde güneşte kurutulmaya bırakılmış. Tuna; kumral, kırmızı çoraplı küçük kız... Damdaki kayısılarla, çamaşırlarla oynuyor, asmaya çalışıyor birkaç çamaşırı. Bakıyor, söylediklerimizi dinliyor, bakıyor... Tuna’nın gözleri Gevaş gibi, yeşil... Nasıl Gidilir? Van’ın merkezinden Gevaş‘a minibüsler var. Yaklaşık 30 dakika sürüyor. Van Gölü üzerinden adalara turistik sefer yapılıyor. Ayrıca Akdamar Adası‘na gitmek için Gevaş iskelesinden dolmuş motorlarına binmelisiniz. Bir süredir Asya’dan Avrupa’ya Balkanlar’dan Kafkaslar’a etrafımızda Gezekalın yapıyoruz. Uzun zamandır Yemen’e gitmedik. Kısa bir Yemen turu yapalım... Söz, geri döneceğiz! Fıkra bu ya, tanrı baba günlerden bir gün binlerce gezegeninden biri olan Dünya’nın son durumunu merak etmiş. Şöyle bir turlayayım demiş... New York’u görünce, “Ooo çok değişmiş, ikiz kulelerin yokluğunu da aratmamışlar” demiş. Paris’e geçmiş, “Güzelleştirmeye devam etmişler, mezarlıkları da bakımlı” demiş. İstanbul’a geçmiş, biraz bozulmuş, “Bu şehri de giderek kötüleştiriyorlar” demiş.Yemen’in başkenti Sana’ya gelince, tepkisi şu olmuş: “Yarattığım gibi duruyor!” Yemen gerçekten yüzlerce yıl öncesinin mimarisiyle örülü taş toprak karışımı bir kent. Ama şehrin uyumuna diyecek yok. Taşa bu kadar güzel şekil verilebilir, toprak bu kadar güzel biçimlendirilebilir. Yemen’e gittiğimde doğal olarak Türklerden izler aradım. Türkümüz diyor ya, giden gelmiyor acep nedendir! Gerçekten de 20 milyona yaklaşan Yemen nüfusunun 500 bin kadarının Türk kökenli olduğu ifade ediliyor. 19. yüzyılın sonundan 20. yüzyılın başına kadar Yemen’de yiten ve Yemen’de kalan Türk sayısı tam olarak bilinmiyor. Kimilerinin görüşü şu: Tarih Yemen’deki ölü sayısını ifade etmekten ürküyor! Sana’nın içini önceki Gezekalın’larda anlatmıştık. Bu kez Sana’nın hemen dışındaki Yemen tarihindeki ayaklanmalarda en önemli yerlerden birini tutan İmam Yahya’nın evine doğru gidelim. Yol boyu yer yer gat bahçeleri vardı. Yemen deyince bizim aklımıza kahve geliyor ama, Yemeliler gününü kahveden çok gat çiğneyerek geçiriyor. Bu bahçeleri geçince bir grup gencin bellerinde cembiye, erkek erkeğe oynadığını gördüm. Hemen dümeni kırdık. Bir düğün varmış, erkekler kutluyormuş. Kadınlar evde. Eğlencenin baş konuğu da bir atmaca. Sahibinin sırtından iniyor çıkıyor, yeri geldikçe onunla öpüşüyor. Resim çekerken de sahibi kadar kendisi de poz verdi. Yolunuz Yemen’e düştüğünde Türklerden izler bulacaksınız, taşın ve çamurun sanatla buluşmasını izleyeceksiniz. Bir de Yemenlilerin gattan atmacaya değişik günlük yaşamına tanık olacaksınız. Gezekalın... AH O YEMEN’DİR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle