Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ADIM ADIM İSTANBUL Turgay Tuna tunaturgay?yahoo.fr 10 KÜLTÜR FRANSIZ ANIT MEZARI Bilinmeyenlerle dolu bu kentin bilinmeyenlerinden biri de Bayrampaşa’daki Fransız Şehitliği’dir. Şehitliği diyorum, çünkü bu anıt mezar Fransız ordusunda hizmet vermiş, Fransa’nın egemenliği altındaki koloni ülkelerden getirilmiş, bizim topraklarımızda ölmüş Müslüman askerlerin mezarıdır. Aralarında, Çatlı, Senegalli, Cezayirli, Madagaskarlı Müslümanların bulunduğu, 19191923 yılları arasında, İstanbul’un işgali döneminde, Türklere karşı silah doğrultan ve de değişik nedenlerle burada ölen askerlere ait anıt bir mezardır burası. İki yıl önceydi. Madagaskar’ın başkenti Antananarivo’da, kentin tek gökdeleni ve tek büyük oteli Hilton’da kalıyorduk. Odalarımızın pencerelerinden, başkentin orta yerindeki doğal gölün içinde, kıyıya ufak tefek bir yolla bağlanmış, küçük bir adacıkta yükselen Birinci Dünya Savaşı sırasında Fransa için ölmüş Malgaş askerlerinin anıtı yükseliyordu. Grubumu alıp, bilhassa görmemiz gerektiğini düşündüğüm bu anıtı ziyarete gitmiştik. Beni buraya çeken en büyük neden de, bir İstanbullu ve de eski bir Bakırköylü oluşumdan kaynaklanıyordu. Çünkü, İstanbul’un işgali döneminde, Fransız işgal ordusunun büyük bir kısmı, tanklarıyla, toplarıyla, süvarileriyle o dönemin Bakırköy’ü Makriköy’de konuşlanmışlardı ve bu birliklerin büyük bir kısmı Türklere karşı konuşlandırılmış Müslüman askerlerden meydana getirdiği Zuav birliklerinden oluşuyordu. Çanakkale’de yaşanmış olduğu gibi; vatanlarından uzaklarda, hiç bilmedikleri, adını bile duymadıkları bu topraklarda üç yıllık işgal dönemi macerası sırasında değişik nedenlerle ölenler buraya gömülmüşlerdi. Antananarivo’daki “Meçhul Asker” anıtının önünde yükselen kitabede de Bayrampaşa ve Çanakkale’deki anıt mezarların taşlarındaki aynı sözcükler vardı: “Morts Pour La France”.. Yani: “Fransa İçin Öldüler” !.. Acaba, bu askerler isteyerek, gönüllerini vererek, huzurlu bir biçimde mi öldüler? Hep bu soruyu sormuşumdur kendime. Madagaskarlı rehberimiz Joselyne’e dönüp, burada sözü edilen askerlerden birçoğunun Çanakkale’de öldüklerini söylediğimde, kızcağızın bön bön bakıp haklı olarak “Çanakkale’de neresi?” gibi şaşkınca ve de haklıca bir soru yönelttiğini de hiç unutamamışımdır. Emperyalizm, dünyanın neresinde ve de hangi ülkesinde olursa olsun, insanları köleleştirmekte, onları istediği gibi kullanmakta; din, ırk ve renk bağlılıkları ne olursa olsun birbirlerine düşmanlaştırmakta ustadır. Kendi emelleri için, kardeşi kardeşe, yurttaşı yurttaşa vurdurur, birbirlerine kin kusturur. Günümüzde bizim kendi içimizde, Irak’ ta, Filistin’de yaşanan örnekler gibi. Eskiden, Bayrampaşa’daki Fransız Anıt Mezarı’nın önünden geçtiğim zamanlarda, o kimi silik sararmış işgal dönemi fotoğraflarındaki saf saf bakan, dünyadan bir haber siyahi Malgaş askerlerini düşünür dururdum; şimdilerde ise Antananarivolu rehberimiz Joselyne’in şaşkın bakışı ve o unutamadığım sorusu geliyor aklıma: “Çanakkale’de neresi.?” Altes Müzesi Şengül Aydıngün Fotoğraflar: Haldun Aydıngün erlin’deki son gezdiğimiz B müze “Altes Müzesi”ydi. Gerçi Almanlar için hala adı “eski müze”. Nedeni ise, Berlin’in Müze Adası’ndaki en eski müzenin başlangıçta bu yapı olması. Adı birkaç kez değişmiş, ilk başta Prusya kraliyet ailesinin sanat eserlerinin sergilenmesi nedeniyle kraliyet müzesiymiş. Karl Friedrich Schinkel’in tasarladığı müze, Neoklasik tarzda tam bir Grek Stoa modelinde 18251828 arasında, inşa edilmiş ve 1830’da açılmış. Atina’daki Attolos’un Stoası örnek alınan dikdörtgen planlı dev yapının ön yüzü 18 adet iyonik tarzda sü tunla çevrelenmiş. Böylece 19. yüzyıl müze bina tipolojisinde önemli bir yer edinmiş. Bu görkemli tasarım harikası müzenin içinde mimarisiyle uyumlu eserler sergileniyor. Ağırlıklı olarak Antik Yunan’ın seramik, hazine ve heykel örnekleri sergileniyor. Pergamon Müzesi’nin olduğu gibi Altes Müzesi’nin de müdürlüğünü yapan Prof. Dr. Andreas Scholl, bize, müzenin tüm öyküsünü anlattıktan sonra, sergi salonunun başında Ege adalarının ünlü Kiklat idolleri ile baş başa bıraktı. Anadolu idolleri çalışan benim gibi bir bilim insanı için, Kiklat idollerinin ayrı bir önemi olduğunu biliyordu. Bu idoller Kiklat adalarının sembolleri haline gelmiş çıplak ve ayakta duran kadın figürleri. Milattan önce üç bin