Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 SLOVAKYA SLOVAKYA 9 GEZEKALIN Mustafa Balbay ankcum@cumhuriyet.com.tr Tuna boyunda Bratislava Yazı ve fotoğraflar ZAPATA’NIN TRENİ... Meksika’ya gittiğinizde gezinizin acı geçeceğini baştan bilmelisiniz. Öyle ki, tatlıları bile acı! Biraları acı, ekmekleri acı... Ne ararsanız içine acı da koymuşlar. Yediğimiz içtiğimiz bizim olsun, ABD sınırından Meksika’ya girelim. ABDMeksika sınırını La Grande Irmağı çiziyor. Irmağın ABD yakasındaki kentin adı Laredo ise Meksika yakasındaki kentin adı ne olabilir: New Laredo! Kalabalık bir otobüs içinde sınırı geçtim. Kaktüsler arasında yolculuk sürerken karşıma çıkan ilk ışıklı tabela şu oldu: Pancho Villa Restaurante! Yanında da Pancho’nun şapkalı resmi. Bir tanıdığımı görmüş gibi oldu. Yarım kalan Meksika Devrimi’nin iki önderi Emiliano Zapata ve Pancho Villa, bu ülkeyi görme duygumun göz ucu sinirleriydi. Başkent Mexico City’ye gelince de uğrak yerlerimin başında Zapata izleri geliyordu. Frida Kahlo, Lev Troçki de Meksika yakın tarihinin köşe taşları... Kahlo’nun tablolarıyla süslü evi, Troçki’nin yaşamının son demlerini sürdüğü, yüksek duvarlı malikaneyi andıran konutu; görülmesi, anlatılması gereken yerler. Uzak tarihe girersek çıkamayız. Onlar da başka Gezekalın konusu olsun... Zapata’ya dönelim... Toprak ve özgürlük sloganıyla neredeyse tüm Meksikalıların kalbini kazanan Zapata’nın başkente gelirken kullandığı tren korunuyor. Kentin en büyük meydanı Zacola’da değil ama, onu aratmayacak kadar güzel bir ana meydanın kıyısına koymuşlar. Müzetrenin sadece Zapata’nın kullandığı bölüm sergilenmiş. Bu tür ziyaretlerde her şeyin yaşıyor olduğunu düşünüyor insan... Trenin siyah mı siyah yan demirlerine dokunsan el verecek, seslenecek: “Buyrun girin, Zapata içeride... Etrafı da biraz kalabalık. Duman izlerinden fark etmişsinizdir...” Böyle bir ortamda “yok ben gelmeyeyim” denir mi? Meksikalılar trene elbette alışmış. Merkezin kıyısında bir anıt ya da ağaç gibi... Önünde durunca, fotoğraflarını çekince dönüp size bakıyorlar... Zapata 20. yüzyılın başında Meksika toprakları Meksika halkınındır, diye özetleyebileceğimiz bir hareketin başını çekmişti. Kırsal kesimde büyük toprak parçalarını köylülere dağıtıp “Bu topraklar artık sizindir” demişti. O günkü dağıtımın özü hâlâ duruyor, ama yarım kalmış olmasının getirdiği sancılar devam ediyor. Zapata, 25 bin köylüyle birlikte Mexico City’e gelme kararı almış, ünlü tren yolculuğuna başlamıştı. Başkentliler köylülerin gelip yağma yapacağını düşünmüştü. Ama öyle olmadı... Mexico City’i dolaşırken göreceksiniz ki... Zapata’nın tren yolculuğu devam ediyor... Gezekalın! Timur Özkan lasik “BudapeşteViyanaPrag” turK larında ihmal edilen bir kent Bratislava. 5.5 milyon nüfuslu Slovakya’nın, 450 bin nüfuslu başkenti Bratislava, yıllarca önce (15261784) AvusturyaMacaristan İmparatorluğu’nun da başkentliğini yapmış. Bu nedenle Macarlar da, Avusturyalılar da Bratislava’dan vazgeçemiyor. Çekler de çok zor vazgeçmişler Bratislava’dan. Çek ve Slovakya Cumhuriyetleri 1968’de başlayan birlikteliklerini, Çekoslovakya’nın bağımsızlığını kazanmasından kısa bir süre sonra 1993’te, Çek ve Slovakya şeklinde ikiye ayrılarak sona erdiriyorlar ama pek de fazla bir zaman geçmeden 2004’te bu defa Avrupa Birliği bünyesinde tekrar bir araya gelmiş bulunuyorlar. Tuna, Volga’dan sonra Avrupa’nın ikinci büyük akarsuyu, 3 bin kilometre boyunca tam 10 ülkeyi geçtikten sonra Ukrayna’da Karadeniz’e dökülüyor. Bu nedenle Avrupa’nın pek çok şehrinden Bratislava’ya nehir gemileri ile gelmek mümkün olduğu gibi, aynı zamanda Avrupa’nın ana hatları üzerinde bulundu ğu için, buraya gelmenin daha kolay şekli demiryolu. Merkezi istasyon Hlavna Z. Stenica’dan kent merkezine elektrikli tramvay ile gelinebiliyor. Tuna Nehri’nin iki kenarında kurulan ve dört köprü ile birbirine bağlanan Bratislava’nın tarihi binaları, etraflarını saran yeni binalar arasında daha bir göz alıcı duruyor. Bratislava’nın kuşkusuz en göz alıcı yeri ise kalesi. Bratislavsky Hrad, 1968’de Çekoslovakya’nın birleştiği anlaşmanın imzalandığı yer olarak özel bir önem taşıyor. Bugün Slovak Konseyi’ne ve Ulusal Müze’ye ev sahipliği yapan kalenin kentten görünüşü de, kentin kaleden görünüşü de ayrı ayrı çok güzel fotoğraflar veriyor. Kalenin eteğinde Dome Martina Kilisesi bulunuyor; Macar kral ve kraliçelerinin taç giydiği bu tarihi kilisenin hemen arkası, tarihi kent merkezi. Adı üstünde pek çok tarihi bina bu bölgede yer alıyor. Burası aynı zamanda restoran, kafeterya ve barların bulunduğu bir yaya bölgesi. Slovakya, halka açık yerlerde alkol tüketiminin yasaklandığı bir ülke, çok uyulduğu söylenemese de en azından kural böyle ama öte yandan aynı kurallar “fast food” restoranlarda bira servisine izin veriyor. Kent merkezi, pek çok tarihi ve modern heykelin süslediği iyi korunmuş, bakımlı, dingin ama aynı zamanda canlı bir yer. Bu bölgenin en çok gezilen yeri Michalska Brana. Ortaçağdan kalan bu tek kulekapının az aşağısında, eski şehir binası bulunuyor. Yaz aylarında avlusunda konserler düzenlenen bina 14. yüzyılda inşa edilmiş. Bratislava’nın köprüleri de enteresan. En eski olanı Stary Most, 1945’de Sovyet askerleri ve Alman mahkumlar tarafından tamamlanmış. Daha yeni olanı Novy Most, kalenin hemen altında ve iki katlı bir köprü, karşı kıyıdaki ayakları üzerinde bir döner restoran bulunuyor. Apollo Most modern tasarımı ve güzel aydınlatması ile dikkat çekerken, merkeze en uzak olanı Pristavny Most çevre yolu üzerinde bulunuyor ve aynı zamanda demiryolu geçişleri de buradan yapılıyor. Slovakya, ekonomisinde gösterdiği gelişme nedeniyle bazı kaynaklarda Tuna Kaplanı diye anılırken Bratislava halkı da şehirlerine Tuna’nın İncisi diyor. Avrupa Birliği’nin son üyelerinden olan Slovakya da Türkler için vize uyguluyor; ancak bazı ilginç kolaylıklar da söz konusu. Şöyle ki; geçerli Schen gen vizesi olanlar bir aya kadar, Çek Cumhuriyeti’nde oturum izni bulunanlar 90 güne kadar veya Macaristan ve Çek Cumhuriyeti arasında yolculuk yapanlar Slovakya’da beş güne kadar vizesiz kalabiliyorlar. ozkantimur@yahoo.com