Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 Urfa civarında Neolitik yerleşim maketi KÜLTÜR İnsanlığın Fotoğraflar: Haldun Aydıngün HaldunŞengül Aydıngün Göbeklitepe kazı alanı maketi FOTOĞRAFIN DİLİ Lütfi Özgünaydın lutfi?lutfiozgunaydın.com ygarlığın Anadolu’dan Avrupa’ya yolculuğunun başU langıcı 12 bin yıl önce Neolitik dönemi kapsamaktadır. Tam altı yıl önce bu günlerde Şanlıurfa yakınlarındaki Göbeklitepe’yi ilk kez gördüğümüzde “İnsanlık tarihinin bir bölümü yeniden yazılacak” deme cesaretini kendimde bulmuştum. Çünkü gördüklerimiz o kadar eski bir geçmişe aitti ve o kadar gelişmiş bir uygarlığın izlerini taşıyordu ki uygarlığımızın başlangıcı ile ilgili edindiğimiz her bilgiyi yeniden gözden geçirmemiz gerekecekti. O günden sonra bir kez daha gidip kazıdaki gelişmeleri yerinde görebilmeyi çok istemiştik. Ama fırsat olmadı. Bu arada, Göbeklitepe kalkıp İstanbul’a “geldi”, hem de yalnız başına değil, yanında Çayönü, Halan Çemi, Körtiktepe, Cafer Höyük, Nevali Çori, Gürcütepe, Mezraa Teleilat ve Akarçaytepe’yi de alarak. Almanya’da Karlsruhe, Badisches Landesmuseum’da, 19 Ocak 2007’de, Türkiye ve GECE FOTOĞRAFI İstanbul’da ışıklar sayesinde gece fotoğrafları çekilebilir. Bu büyük ve güzel kentin görkemini bir de gece görmüş olursunuz. Gece fotoğrafları çekebilmek için sehpa kesin şart. Makinenizi sehpaya bağlayacaksınız. Birde zaman önemli. Çok geç kalmadan mavi ışık dediğimiz zaman diliminde fotoğrafınızı çekeceksiniz. Gökyüzü lacivert olduğu zaman. Ya da, güneşin son ışıklarında kızaran gökyüzünü fon yapabilirsiniz. Sehpaya bağladığınız makinenizde, SLR makineler için “A” da çekim yapın. Diyafram olabildiğince kısık olsun. 1611 diyaframı tercih edersiniz. Zamanı uzatmış oluyorsunuz. Diyaframı kısarak da, keskinliği sağlıyorsunuz. Deklanşör kablosu ile çalışmak daha garanti sonuç sağlar. Gece fotoğraflarında, programı tercih etmeyin. Program enstantane ağırlıklı çekim sağlar. Birçok insanın elinde kompakt küçük fotoğraf makineleri var. Bakıyorum onlarda ellerinde gece fotoğrafları çekmeye çalışıyorlar. Kesinlikle “flu” olur. Onlarda sehpa kullanmalıdır. Mönüye girerek flaşı kapatmalısınız. Makine kendi gücüne göre ölçüm yapar. Köprü bu fotoğrafta görüldüğü gibi ışıklandırılıyor. Camiler ve ışıklandırılan diğer eserleri ön plana alabilirsiniz. Bu fotoğrafı Fuji S5 makine, 7030 objektifle, A11 çekim modu ile yaptım. Fotoğrafçı için gün batımı ile çalışmalar bitmez, bir de gecesi var bu işin. Mekanları gece de çekmek gerekir. Almanya Cumhurbaşkanlarının himayesinde ziyarete açılan “İnsanlığın En Eski Anıtları, 12 bin Yıl Önce Anadolu” sergisinin İstanbul’da tekrarlanması görevini, Kültür Varlıkları ve Müzler Genel Müdürü Orhan Düzgün’ün önerisi ile Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi üstlendi. Galatasaray’daki müze binasına girer girmez üst kata çıkan merdivenlerin epeyce şekil değiştirerek her basamağında yıllar içinde geri gidilen bir benzetmeye dönüştüğünü görüyorsunuz. Müze katına vardığınızda ise Göbeklitepe’nin az küçültülmüş bir maketi sizi karşılıyor ve 12 bin yıl önce yaşamış atalarımızın kuvvetli bir inanç sistemine bağlı insanlar olduğunu anlıyorsunuz. En büyüğü 24 tona yaklaşan tek parça kayaların üzerine çakmak taşları ile bu kadar güzel kabartmalar yapıp bu tepenin üzerine sadece insan gücü ile dikmek için bol miktarda inanç gerekirdi. Salonunun girişinde serginin danışmanı Prof. Dr. Mehmet Özdoğan bilim kurgu filmlerindeki bazı sahneleri hatırlatacak şe