Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ADIM ADIM İSTANBUL Turgay Tuna tunaturgay?yahoo.fr 6 ADAPAZARI FRANZ LİSZT’İN KALDIĞI EV Beyoğlu’nun en eski ve en ünlü sokaklarından biri de Nur’u Ziya Sokağı’dır. Bir tarafta Hür Masonlar Locası, onun karşısında Fransız Sarayı, öteki tarafta uzun yıllar Türkiye İşçi Partisi’ne ev sahipliği yapmış olan bina ve sokağın başında yer alan High School… Sokaktan aşağıya doğru inerken, hemen sol tarafta İtalya havası estiren birbirine bitişik asırlık yapılar arasında sıkışıp kalmış bir bina, duvarı üzerindeki armaya benzer plaketiyle ister istemez sokaktan geçenlerin dikkatini çeker. Plaketin üzerindeki yazıda, bir zamanlar bu binanın olduğu yerde, İstanbul’un en ünlü müzik mağazalarından birinin sahibi olan, aynı zamanda piyano imalatçısı Alexander Commendinger’in evinin bulunduğu ve klasik müziğin ünlü isimlerinden Macar bestekarpiyanist Franz Listz’in 1847 yılında İstanbul’a geldiği zaman beş hafta kadar bu evde misafir edilmiş olduğu anlaşılır. Avusturya kökenli Commendinger’lerin evi, 1849 yılında çıkan bir yangınla kül olmuştur. Macar besteci, İstanbul’da bulunduğu günlerde, saraya davet edilmiş; vermiş olduğu resitallerle; klasik batı müziği tutkunu, sanatsever Sultan Abdülmecid’in büyük beğeni ve takdirlerini kazanmış; kendisine armağan olarak verilen para ve hediyelerin yanı sıra İftihar ve Kıt’a nişanları ile taltif edilmiştir. Liszt İstanbul’da bulunduğu günlerde, saraydaki resitallerden başka, o zamanki Avrupa kökenli İstanbul sosyetesinin oturduğu Büyükdere’de, sonradan Avrupa Oteli olarak da bilinen Franchinilerin köşkünde ve Beyoğlu’ndaki Rus sefarethanesinde, şehrin bilhassa yabancı misyon temsilcilerinden oluşan kalbur üstü müzikseverlerine de konserler vermiş; birkaç günlüğüne de olsa, Muzikayı Humayun’nun başında bulunan İtalyan müzik adamı Donizetti Paşa’nın müzik çalışmalarını izlemiş, hatta İstanbul’dan ayrıldıktan kısa bir zaman sonra da Donizetti Paşa’nın Sultan Abdülmecid için yapmış olduğu Mecidiye Marşı’na ithaf olarak “Grande Paraphrase” adlı marşı bestelemiştir. Bugün, kimi koleksiyonlarda yer alan, dönemin el ilanlarından ve müzikologların yaptıkları araştırmalardan da anlaşıldığı gibi, İstanbul’da vermiş olduğu resitallerde Liszt,; Lucie De Lammermoor’un Andantesi Chopin’in Mazurkası, Macar Melodisi gibi eserleri icra etmiştir. Bir zamanlar, yerinde ünlü Commendinger ailesinin evinin bulunduğu, Nuru Ziya Sokağı’ndaki 19 kapı numaralı bina, Beyoğlu’nun zengin tarihi içinde yer alan önemli sayfalardan birini oluşturur ve bu sayfanın satırları arasında, dünyaca ünlü bestekar piyanist Franz Liszt’in adı okunur. Sulara sarılmış orman ACARLAR LONGOZU Yazı ve fotoğraflar Deniz Oğuz andıra’ya doğru KaradeK niz iklimi hissedilecek birazdan. Gürgen ve kayınlar sahneye çıkacak. Vakti olanlar kulağı biraz tersten gösterip Kefken yollarına düşmeli. Yol üstünde, sol kanatta, Akçakoca Türbesi yer alıyor. Sonrası, Kerpe’nin kıyıları. KerpeKefken arasında geçen beş dakikalık bir yolculuk ile Kumcağız sapağından Kerpe’nin minyatür yalı yarlarına varılır. Küçük balıkçı kasabası Kefken’in kasaba merkezindeki Otel Gödekoğlu ve hemen önündeki çay bahçesi sessizliğini sürdürürken çatal bıçak seslerinin çınladığı lokanta balıkçı barınağının önündeki Liman Restoran. Özellikle taze balık için günübirlik gelen konukların tercihi. Madem ki ışık doğudan süzülür, Kaynarca üzerinden Karasu’ya yol alalım. Adapazarı il sınırlarındayız. Haritadaki en elverişli konak lama yerlerinden biridir Karasu. Daha iyi bir neden, Acarlar Tabiatı Koruma Alanı ve Milli Parkı sınırları içinde hareket ediyor olmaktır. Orman, Taşlıgeçit’ten başlar, Üçoluk, İhsaniye ve Denizköy’e kadar devam eder. Fındık bahçelerini ortadan yaran asfaltın bekçileri sarışın inekler, onlara mihmandarlık yapan aceleci koyunlar, dikenli teller arkasından şaşkın şavalak bakan kuzular, çoğunluğu “K” harfi ile başlayan ve yeşile doymuş köyler ve çatal sesli kuşlar… Acarlar doğal SİT alanı, Denizköy’de yavaş yavaş tükenir ve Sakarya Irmağı ile buluşur. Ormanların içinden kayıp giden anayol, sağlı sollu kumluk alanlarla kaplı. Fındık, zambak, kum bitkileri, gürgen, kızılçam ve bol inek. Bu bolluktan adını almadığı ne malum İnekli Geçidi’nin? Karadeniz’e oldukça uzak bir mesafedeki kumulların, daha yüksek rakımlarda işi ne?!. Çünkü ender bir ekosistemin içindesiniz.