Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KUZEY AFRİKA 13 GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman Turizm Uzmanı yhacisuleyman@yahoo.com NE İÇİN GELİYORLAR? Medyum Piramidi Harhor Tapınağı güzeli Tanrıça Hathor’un hiç bozulmadan ayakta kalmış muhteşem tapınağı, Tanrı Osiris’in en önemli kült tapınağının bulunduğu yer demek oluyor. Ama, bütün bunların ötesinde Orta Mısır, kutsal kitaplara da geçmiş, milattan önce 1300’lü yıllarda ortaya çıkan ve tarihte ilk defa “Tanrılar yoktur, ancak bizi yaratan tek bir tanrı vardır, oda güneştir” diyen ilk monoteist Kral Akhenaton’la; onun güzel eşi, eski Mısır kadınının gizemli güzelliğini bizlere kadar getiren Nefertiti’nin yaşamış oldukları Tel El Amarna bölgesinin bulunduğu yer anlamına geliyor. Evet aradan 20 yıldan fazla uzun bir zaman geçti. Ve yıllar sonra, yeniden Orta Mısır’a, ya da öteki adıyla “Bilin meyen Mısır” a doğru yol almak için oluşturduğumuz küçük bir Fest grubuyla hazırlıklara başladık. Mısır’ın resmi mercilerinden alınan özel bir izinle, 4 Kasım tarihinde, büyük bir heyecan ve merakla, benim için de büyük bir özlemle Kahire’den Luksor’a doğru Orta Mısır’ın yollarında, eski Mısır medeniyetinin pek fazla bilinmeyen o gizemli köşelerinde kaybolacağız. fest@festtravel.com Åbydos’taki Osiris Tapınağı Kraliçe Nefertiti Ülkemize gelen yabancıların ne amaçla geldikleri konusunda yapılan istatistiklerde ilginç sonuçlar var. Hani hep turizmi çeşitlendirmekten söz edilir ya, bakalım hangi çeşitleri varmış. 2006’da gelenlerin yüzde 44.25’i gezi (tatil) ve eğlence amacıyla gelmiş. Antalya ve Muğla (Bodrum ve Dalaman Havalimanları) turist girişleri bu sayıyı doğrular nitelikte. Toplam turist sayısının yüzde 40.22’si bu illerimizdeki havalimanlarından giriş yapmış. Tatil ve eğlence turizminden sonra çok büyük bir arayla yüzde 10.01 ile “yakınları ziyaret” geliyor. Alışveriş yüzde 5.89. Sağ olsun Sultanahmet, Tahtakale ve Rus Pazarı. Çünkü bu payın neredeyse tamamını İstanbul’a borçluyuz. Ülkemize bir firmanın temsilcisi olarak görevli gelen yabancıların oranı ise yüzde 5.35. Kültür turizminin oranı yüzde 5.23. Sonrasında ticari ilişkiler nedeniyle gelenlerin oranı 3.88. Dini amaçlarla ülkemizi ziyarete gelenlerin oranının yalnızca yüzde 0.53 olduğu, yani yüzde bir bile olmadığı göze çarpmaktadır. Oysa ki başka dinlere ait o kadar çok tarihsel ve kutsal sayılan yerler var ülkemizde. Kaç yıllık tarih canlı olarak yaşamaktadır her ilimizde. İstatistikler gösteriyor ki turizmi çeşitlendirmek için hiç kimse çalışmamış dersini. Türkiye yalnızca denizgüneşkum değildir diyenlere, ülkemize gelen turistlerin yarısı, “Türkiye yalnızca deniz, güneş, kum ve eğlencedir” diyor. Bu eğlence acaba ne kadar daha sürer dersiniz? Antalya ülkemize gelen turistlerin yüzde 32’sini çekmektedir. Başka bir deyişle 5 milyar dolar turizm geliri yaratmaktadır. Antalya Kaleiçi, Yat Limanı akşamları iğne atsan yere düşmez, her taraf müzik, dans edenler, eğlenen turistlerle doludur. Sezonun en iyi aylarından birinde Eylül ayında en gözde barlar, diskolar suskun kaldı turizmin başkentinde. Okullar açılmış, mahalle sesten rahatsız oluyormuş. İki yıl sonra ağustos ayında yine suskun kalacaklar. Bu sefer okullar kapalı olacak ama mahalle baskısı kendini daha da hissettirecek. Dört yıl sonra yine suskun kalacaklar. Bu kez artık isteseler de açamayacaklar. Çünkü turistler o ay gelmeyecek. Antalya, ülkemiz turizminin başkenti. 5 milyar doları nasıl da bu kadar kolay tehlikeye atarsın, bindiğin dalı kesersin, bir “aferin” almak için değer mi? Sportif ilişkiler nedeniyle gelenlerin oranı yüzde 0.93. Onların oranı artar mı bilemiyorum ama bizim sportif organizasyonlarımızdan ikisine gittikten sonra bir daha gitmek isteyip, istemediğimden emin değilim. BeşiktaşPorto ve GalatasaraySion futbol maçlarına gittim. Daha dış kapıda arama kuyruğu. Polis ile halk birbirine girmiş durumda. Polis herkesi tek tek içeri alıyor, arıyor. “Bozuk para var mı” diye soruyor. Hayır, hepsi sağlam diyecektim ama vazgeçtim; “Yok” dedim; polis, “Peki, geç” dedi. Stadın çevresine girmeyi başarıyorsunuz. Bilet turnikesinden geçiyorsunuz. Polis tekrar arıyor: Bozuk para var mı? Yok. Peki, geç. Stada zar zor girdik, bu arada bir cüzdanı zayiat olarak verdik o hengamede.Yerimize geldik, kimse oturmuyor. Çünkü oturaklar pislik içinde. Herkes ayakta seyredecek. Seyyar satıcı geldi yanımıza: Dört su, iki çekirdek. Ne kadar? Abi,16 lira. 20 lira uzattım. 4 lira para üstü. Üstelik hepsi “bozuk”. Futbolcu ve hakemlerin başına neden para yağdığını öylece anlamış oldum. Statlarda fazla su ve çekirdek tüketiliyor da ondan!