Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ADIM ADIM İSTANBUL Turgay Tuna tunaturgay?yahoo.fr 10 KÜLTÜR ALMAN ÇEŞMESİ İstanbul’daki Alman izleri taşıyan yapılardan biri de, bir yüzyıldan fazla bir zaman Sultanahmet Meydanı’nın hızlı tramvay yoluna bakan tarafında yükselen, değil yalnız İstanbul’da tüm Türkiye’de başka hiç bir çeşmeyle benzerliği olmayan ünlü Alman Çeşmesi’dir. Aslında, büyük bir şadırvanı andıran bu anıtsal çeşme bir zamanların dillere destan ünlü TürkAlman dostluğunun simgesi olarak Alman İmparatoru tarafından İstanbul ve İstanbullulara bir armağan olarak yaptırılmıştır. Sultan Abdülhamit’in daveti üzerine Almanya İmparatoru Kayzer II. Wilhelm’in, 1898 yılında İstanbul’a yaptığı ikinci ziyaretin anısına, tüm taşları ve bronz aksamı Almanya’dan gemiyle getirilip, mimar Spitta’nın tasarımlarından yola çıkılarak, imparatorluk mimarı Schoele tarafından gerçekleştirilmiş, sekiz adet yeşil mermer sütun üzerinde yükselen, sekiz kemerli, sekiz köşeli bu çeşmenin ortasında kesme mermer taşlardan yapılmış, bronz kapaklı büyük bir su haznesi, dış yüzeylerinde de üzerlerinde bronz muslukların bulunduğu küvet şeklinde yedi yalak yer almaktadır. Kayzer Wilhelm’in doğum gününe rastlayan, 27 Ocak 1901’de yapılan açılış töreni, o dönemin gazete haberleri ve fotoğraflarında da görüldüğü gibi oldukça görkemli olmuş, büyük bir insan kalabalığının katılımıyla daha da renklenmiştir. Alman Çeşmesi’nin en göz alıcı yerlerinden biri, kubbesinin içinde pırıl pırıl parlayan altın mozaiklerle süslü bezemesidir.Bu mozaiklerde, her bir sekiz köşe içine yerleştirilmiş, Prusya mavisi zemin üzerinde Kaizer Wilhelm’in armasıyla, açık yeşil zemin üzerinde Sultan II. Abdülhamit’in tuğraları görülür.Yine kemerlerin iç kısmında kuşak şeklinde bir yazıyla süslü, dönemin ünlü hattatlarından İzzet Efendi’nin sülüs yazıyla gerçekleştirmiş olduğu, Seraskerlik müsteşarı edip Ahmet Muhtar Bey’in, çeşmenin tarihini ve iki hükümdarın dostluğunu dile getiren sekiz beyitlik kitabesi yer alır. Çeşmenin dikilitaşlara bakan tarafındaki cephesinde, haznenin bulunduğu kısma çıkan sekiz basamaklı bir merdiven yer alır. Burada, mermer su haznesinin üzerindeki bronz kitabede gotik yazıyla işlenmiş Almanca yazıda “Alman Kayseri II. Wilhelm, 1898 yılı sonbaharında Osmanlıların İmparatoru haşmetli II. Abdülhamid Han’a ziyaretinin şükran hatırası olarak bu çeşmeyi yaptırdı” satırları okunmaktadır. Geçmişte varlığı bir başka önem ve anlam taşıyan, günümüzde artık pek önemsenmeyen Türk Alman dostluğunun nişanesi bu çeşme, İstanbul’a gelen turistler kadar, taşradan gelen vatandaşların da önünde poz verip fotoğraf çektirdikleri gözde İstanbul anıtlarından birini oluşturmaktadır. Tabiat Tarihi Müzesi Yrd. Doç.Dr. Şengül Aydıngün Fotoğraflar: Necati Savaş niversite öğrenciliğim sıÜ rasında Ankara’da Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü’ne bağlı Tabiat Tarihi Müzesinin eski binasını gezerken oldukça etkilenmiştim. Müzedeki sunumlar ve atmosfer çok hoştu. 2004’te yenilenen müzeye girdiğimde de aynı etkiyi yaşamanın keyfini aldım. Dev dinozor neredeyse Jurasic Park’taki gibi canlanıp saldıracaktı. Maraş Fili kaç bin sene önce yok olmuştu? Fosil havuzunda buldukları fosilleri çıkarırken çığlık atan öğrenciler oyun oynarken asla unutamayacakları biçimde eğitildiklerini biliyorlar mıydı? Uzay bilgileri, güneş sisteminin uyduları, dünyamızın oluşumu, ay taşının sunumu gerçekten çok başarılıydı. Mor, kırmızı, yeşil, sarı, beyaz renkli yüzlerce kayaçlar, yarı kıymetli taşlar, altın gümüş, bakır, pirit ve daha önce pek tanımadığımız madenler, çeşit çeşit sürüngenler, yaratıklar bunların gerçek yaşam ortamları bu müzede yer almakta ve hepsi hakkında bilgi sahibi olabiliyordunuz. Müze de ilgi çekici nesnelere odaklı, eğlenceli, katılımcı, oyunlarla zenginleştirilmiş programlar oluşturulmuş ve çocuklara kendi seçtikleri nesnelerle çalışma fırsatı verilmişti. Bilim dünyasında Tabiat Tarihi Müzelerinin önemli bir yeri vardır. Evrenin ve doğanın milyonlarca yıl öncesine dayanan karanlık yönleri, yapılan jeolojik, paleontolojik, paleoantropolojik ve prehistorik çalışma ve araştırmalarla aydınlanmaktadır. Tabiat Tarihi Müzeleri bu ça