Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 KALİFORNİYA KALİFORNİYA 9 GEZEKALIN Mustafa Balbay ankcum@cumhuriyet.com.tr NİL’DE GÜNBATIMI 6450 kilometre uzunluğu, Afrika’nın onda birine karşılık gelen 3 milyon 349 bin kilometrekarelik havzasıyla, binlerce yıllık hafızasıyla dünyanın kendisinden en çok söz ettiren ırmaklarından Nil’de yolculuk çeşit çeşit... Deniz yolu hiç de fena değil... Nil’in hem içinde, hem üstündesin... Karayolu durkalk, zaten Nil boyu onlarca görülecek yerle dolu... Tren, amaç lüks bir yolculuksa fren... Ama, hem Mısır insanlarını tanımak hem de Nil kıyısında saklambaç oynar gibi yolculuk etmekse, hemen! Ben treni yeğledim... Hani arada bir çok ölümlü kazaların yaşandığı o KahireLuksor treni... Ne güzel yolculuktu! Her şeyiyle... Trenin beşik gibi sallanması... İnsanların salkımsaçak, güler yüzlü, paylaşımlı yolculuğu... Ama en güzeli, Nil ve gün batımı! Başta dedim ya, Afrika’nın onda biri büyüklüğünde havza; sanki gökyüzünün de bir o kadarına hükmediyor, Nil... Gökyüzünde mavi atlas... Hemen yanımda Nil, ötede hurma ağaçları ve uçsuz bucaksız çöl... Biri ötekini gölgeledikçe ne güzel görüntüler oluşturuyor. En büyük renk ustası, ışık olsa gerek. Güneşin tek rengi bile ağaçlara, trene, suya düştükçe t onlarca değişik renk oluşuyor. Araplar Nil’e ‘‘bahr’’, yani deniz diyorlar. İnsan, binlerce kilometre çölden sonra Nil’le karşılaşınca elbette buna deniz der. Hatta, okyanus bile der! Dünyanın pek çok yerinde gün batımı izledim. Litvanya’da batmak bilmedi, sabaha karşı 03.00’müydü neydi; kendi gitti, ışığını çekmedi... Amazonlar’da dev ağaçların, bulutların arasında öğleden sonra kayboldu, dönmedi... Arizona’da vadiden vadiye battıçıktı... Nil’de bir başkaydı. Uçsuz bucaksız çöl okyanusunun üstünde usul usul indi. Sanki çöl, güneşten daha sıcaktı. Güneş, öylesine temkinli dokundu yeryüzüne... Sonra kırmızıdan sarıya kat kat renkler fışkırdı ufuktan... Hurma ağaçları yaprak sallıyordu, olup bitene... Bense yük ağırlığının yolculardan daha çok olduğu vagonda içimdeki güneşi batırmaktan çok doğurmakla meşguldüm. Zaten gün batımı demek, yeryüzünün öteki yüzünde gün doğumu demek değil mi? Gün batımından sonra trende ışık alabildiğim yolcularla sohbet ettim. Dünyada herkesin bildiği dil nedir? Çocukça! İlk çocuklarla gülümseyerek dostluk kurduk. Sonra sofrayı paylaştık. Ben de sadece bisküvi vardı. Onlarda ekmek, yumurta, ot... Demokratik bir paylaşım oldu! Gezekalın! Sınırdaki cennet, San Diego Yazı ve fotoğraflar Lakme Toktaş merika’nın Kaliforniya bölgesi, yeryüzünün en çok ziyaret edilen köşelerinden biri. San Diego ise güneşi, sörfü, eşsiz plajları, şehrin doğusunda uzanan dağları, hemen arkasında çölü, birbirinden muhteşem manzaraları, yazkış bunaltmadan yaşamı kolaylaştıran ılıman iklimiyle, Güney Kaliforniya’nın cennet köşesi. Kaliforniya’nın ve Amerika Birleşik Devletleri’nin en güney batı noktası ve Meksika’yla sınır yapan bir yerleşim yeri San Diego. Bir zamanların ton balığı konserveciliği ile balıkçılığın üssü, bugün ise A Amerikan donanmasının, çeşitli deniz işletmelerin ve artık paralı turistlerin üssünün olduğu bir yer. Kaliforniya’daki bir İspanyol kolonisi olarak 1775’te kurulmuş. Bu nedenle kentte İspanyol tarzı ve eski Amerikan mimarisi izleri ağır basıyor. Özellikle Gaslamp semtinde hoş lokantalar ve alışveriş merkezleri bulunuyor, gece hayatı ise kelimenin tam anlamıyla ‘‘renkli’’ yaşanıyor. 3 bin 400 metre uzunluğundaki Coranado Köprüsü San Diego ile bir zamanlar turistlerin çadırlarına atfen ‘‘çadır kent’’ diye adlandırılan, bugün ise zarif mağazalar ve eğlence mekanları barındıran Coranado’yu birleştiriyor. Buradan kent merkezinin silueti müthiş bir manzara oluşturuyor. Esmer tenli ve ufak boyluların ağırlıklı oldukları Meksika sınırına bu kadar yakın olmasına rağmen sarışın mavi gözlü ‘‘barbie bebekler’’in canlanması yaşanıyor sokaklarda. Beraberinde zarif uzun boylu ve aynı güzellikte anneleri. Keskin bir sınırla ayrılır ABD ile Meksika. San Diego da öyle Meksika’nın sınır şehir Tijuana ile ayrılıyor. Lüks ve sefalet, zenginlik ve fakirlik, villalar ve varoşlar arasındaki kesin uçurum gözle görülüyor. San Diego kent merkezinden kalkan bir tramvayla Tiju ana’ya kolayca ulaşılıyor. Sınırdan kolayca geçiliyor da dönüş aynı kolaylıkla olmayabiliyor. San Diego’da bir şey sormak üzere yaklaştığınız iyi giyimli şık insanların İngilizce bilmediklerini söylemeleri karşısında şaşkınlığınızı atamadan, Tijuana’da, yakanıza bir şeyler satmak veya dilenmek için yapışan fakir, bakımsız görünümlü kişilerin oldukça iyi seviyede İngilizce konuştuklarına tanık oluyorsunuz. Turistlerin odaklandığı yerler arasında ‘‘Vahşi Hayvanat Parkı’’ bulunuyor. Şehrin kuzeyindeki park, klasik hayvanat bahçelerinden farklı. Burada beş kıtadan toplanan hayvanlar (biraz zorlama bir benzetimle de olsa ) geniş bir arazide serbestçe dolaşırken, ziyaretçiler ‘‘kafes’’ sayılabilecek trenin içinde duruyor! . En başarılı Amerikan akbabası yetiştirme programı da burada uygulanıyor. Şaşırtıcı bir guguk kuşu koleksiyonu var. Pembenin güzelliğinin belirleyici olduğu zarif balerinler flamingolar, üzüntü, sevinç, neşe gibi bize has sandığımız mimikleriyle dolanıp duruyor. Ve orangutanlar. Yılda 2 milyon yıllık ziyaretçisi ağırlayan parkta 400 türe ait 3 bin hayvan ve ayrıca 3 bin 500 tür bitki bulunuyor. Parkın en önemli gösterilerinden biri de ‘‘sea world’’ yani su dünyası. Baş rolde öldürücü balina Shamu. Diğer yıldızlar, deniz aslanları ve sevimli yunuslar. Adrenalin bağımlıların tam dişine uygun çılgınlıklarla izleniyor gösteri. Turistler San Diego’yu Los Angeles’e yakın diye ziyaret ediyorlar. Lütfen haksızlık etmeyin San Diego’ya. Los Angeles’in özellikle çevre yollarının tedirgin edici spagetti makarnaları karmaşasından uzak, ılıman iklimiyle, manzaralarıyla, sakinliğiyle, tezatta olan San Diego’yu huzur içinde yaz kış ziyaret edebilir, gezmeyle dinlenmeyi ve bilgilenmeyi bir arada yapabilirsiniz.