Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KÜLTÜR 11 kenti kral ve kraliçe mezarlarından çıkan altın süs eşyaları, takılar, lapislazuliden yapılmış eserler, dünyanın en eski telli müzik aletleri inanılmaz işçilikteydi. Antik Mısır’ın gizemli heykelleri, tanrılar, firavunlar, katipler, rahipler, mumyalar, mezar buluntuları, keten kumaşlar, biblo tarzında Mısır’ın günlük yaşamını anlatan heykelcikler, fildişi süsler, altın takılar salondan salona bitmek bilmiyordu. Müzede İngiltere’nin kendi geçmişine ait bir şeyler ararsanız prehistorik yani tarih öncesi obje ile Roma dönemi İngiltere’sine ait birkaç parça kap kaçaktan başka bir şey göremeyip hayal kırıklığına uğrarsınız. EGE’NİN İMBATI Serdar Kızık serdarkizik?cumhuriyet.com.tr uvre, Berlin gibi büyük Avrupa müzeleri adına araştırma ve kazı yapıp buldukları eserleri gemilerle ülkelerine gönderiyorlardı. Büyük boyutlu eserlerin rahat sergilenebilmesi için antik Yunan tapınağını andıran mimarisiyle dev salonlar ve koridorlardan oluşan British Müzesi’nin tüm salonları İngiliz hükümetinin desteği, ‘‘vatanperver’’ ajan ve bilim adamlarının gayretleriyle dünyanın her köşesinden getirilen eserlerle doldu. NEHRİN KOYNUNDA Güneş, kum ve denizlerle sınırlı dinlence anlayışı değişiyor. Kızgın güneşin altında saatlerce kalıp, denizde ‘‘cozlama’’ yaklaşımı geride kaldı. Doğrusu iyi oldu. Hem sağlıksız, hem tekdüze, insanı geliştirmeyen dinlenceden ne olur ki, ne katar insana? Doğanın talan edildiği beton tesislere tutsak, yeme, içme, eğlenme ve uyumayla sınırlı anlayış gidiyor, yerine keşfetmeye, tanımaya, öğrenmeye, doğayla, diğer canlılarla bütünleşmeye yönelik yaklaşım geliyor... Dağlar, ormanlar, göller, nehirler, yaylalar, sulak alanlar, denizaltı, ören yerleri, müzeler, gizli cennetler, köyler revaçta artık. At, bisiklet, kanoyla yamaç paraşütüyle doğa turları, yürüyüş güzergahları... Doğayla bütünleşmek istiyoruz daha çok. İşte yaza el sallarken çok iyi bir olanak. Doğa dersen var, heyecan var, gezme, görme, tanıma hepsi var. İyi bir dinlence olanağı rafting. Ülkemiz zorluk dereceleri farklı, birbirinden güzel parkurlarına sahip. Çoruh Nehri, Manavgat, Melen, Köprüçay, Dim Çayı, Alara Çayı, Fırtına, Maçka, Tortum ve Dalaman Çayı en ünlüleri. Son yıllarda eğilim artıkça parkurlar gelişti. Artık dört mevsim bu olanağın keyfini çıkarmak mümkün. Federasyonu bile kuruldu artık. Hafta içi, hafta sonu, günübirlik ya da konaklamalı turları düzenleyen bir çok turizm şirketleri de devrede. Her türlü malzemeyi sağlıyor, rehberlik hizmetleri de veriyorlar... Zorluk dereceleri değişik bu keyifli yolculuğun. Suyun akış hızı, kayaların çokluğu, doğal engeller, küçük şelaleler, dalgalar, türbülanslar dereceleri belirliyor. Altı ayrı sınıfa ayrılıyorlar. Sonuncusu cesaretten öte büyük bir deneyim ister ki, önermem. Seyretmesi bile güçlü bir adrenalin salgısına yol açıyor. Bu keyfin en ilginç parkurlarından Dirmil yakınlarındaki Kocaş Dağı’ndan doğan, Batı Toroslar’ın Göktepe ve Yaylacık Dağlarından inen kolların birleşmesiyle büyüyen, dar ve derin bir vadi içinde akarak, Ortaca’nın 8 kilometre güneyinden denize dökülen, 229 kilometre uzunluğunda, berrak, turkuaz mavisi Dalaman Çayı’ndan daha geniş söz etmek için başlamıştım yazıya ama, yer kalmadı. Görkemli kanyonlar, el değmemiş doğa, dağlar, ağaçlar, kayalar, kristal şelaleler, dev kayalar çevresinden akan çavlanlı bembeyaz köpüklü sularıyla harika bir heyecan ve dinlence sizi bekliyor. Çoğu ‘sir’ oldu Bu insanların bir kısmı ülkelerine yaptıkları hizmetlerden ötürü ‘‘sir’’ ilan edildiler. ‘‘Sir’’lerden Charles Fellows’un Anadolu’nun batısından Likya Xanthos’dan getirdiği milattan önce 390380 arasında yapılmış olan Nereidler Anıtı’nın önünde uzun uzun durup Antik Yunan sanatının İon tarzındaki en seçkin yapıtlarından birini doyasıya seyretmek istedim. Bir müddet sonra duygularıma hakim olabilmek için başka bir odaya geçtim. Bir başka ‘‘sir’’ Austin Henry Layard’ın Mezopotamya’da Nimrud ve Ninive’de yaptığı kazılarda ortaya çıkardığı Asur kent kapıları kabartmaları ve bunların koruyucuları olan 20 tonluk ‘‘Lamassu’’ adlı insan başlı kanatlı boğalarının önündeydim. Altı adedi de ne kadar sağlam bir şekilde binlerce mil uzaktan1800’lü yıllarda İngiltere’ye gönderilebilmişlerdi. Milattan önce 3000’li yılların Mezopotamya’sının Ur Beş günde bitmedi Müzenin Anadolu, Mezopotamya ve Mısır kökenli salonlarında tam beş gün üst üste vakit geçirmiş olmama rağmen Uzak doğu, Pasifik, Amerika ve Avrupa’nın Ortaçağ kültürlerine ait salonları üstün körü geçtim. Böylesine büyük ve dünya kültürlerini içeren müzeler insanı içerde kendine tutsak edebiliyor. Hem sergilenen eserler hem de müze içindeki alışveriş merkezleri, kitap satış, sinema, kafeteryarestoran, konferans, gösteri gibi çeşitli aktivite olanaklarının yanında halka hizmet veren kütüphanesiyle British Müzesi kuruluşundan itibaren 250 yılı geride bırakmış bir kültür mekanı olarak heyecan verici olmaya devam edecek. sengulaydingun@kou.edu.tr