14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KAPAK 7 EGE’NİN İMBATI Serdar Kızık serdarkizik?cumhuriyet.com.tr MUĞLA AYRICALIĞI Her ilimiz değerli, güzel, sevilesidir. Ama bir Muğla var ki! Doğa bin bir armağanla bezemiş en cömertinden. Kıyılar, koylar, dağlar, yaylalar, ormanlar, denizler, nehirler... Mavisi, yeşili yolculuğun... Öylesine değerli ki bu coğrafya, özel ayrıcalık tanınmış. Fethiye Göcek, KöyceğizDalyan, DatçaBozburun, Gökova ve Patara özel çevre koruma bölgeleri... Ulusal paklar, tabiat alanları, sulak alanlar... Bu eşsiz doğa güzellikleri, Muğla’yı ayrıcalıklı, özel kılar... Ama bir de dinlence dönemlerinde kıyalara, denizlere koşarken, kenarından, kıyısından geçilen, atlanan kent merkezi var ki, bu yazının ana konusudur. 5 bin yıllık tarihin, birikimin merkezinde, sayısız uygarlığın merkezi Muğla, ayrıcalıklı kent kültürüyle öne çıkar. Bundan ötürü insanları aydınlıktır, hayatı sever, bağlıdır. Korumacıdır, doğayı, çevreyi, kültürel değerlerini önemser. Koşullar güç olsa da hayatın sevimli yüzünü yansıtır. Barışçıdır, özenlidir... Kadını, büyük bir yaşam coşkusu saçar çevresine. Gecekondusu yoktur mesela. Mesela eski kente, Saburhane’nin dar sokaklarına uzanın. Bir başka soluk alırsınız. Kiremit şapkalı sevimli bacalarıyla, ‘‘kuzulu’’ adı verilen kanatlı kapılarıyla evi sokağa, sokağı avluya taşıyan yapıların farklı bir huzurunu hissedersiniz. Her köşe, hayatın sevimli yüzünden bir sürprizdir. Mesela, Şengül Hanım’ın sokak merdivenlerindeki komşularıyla sohbetine tanık olursunuz belki. Burada ‘‘merhaba’’nıza alacağınız yanıtının sıcaklığı, insan olmanın en güzel halini duyumsatacaktır size, eminim... Fırsatınız olsa da bir kulak kabartsanız o sokak sohbetlerine. Mesela muhtarın asmalı kahvesinde, tahta sandalyelerde yorgunluk kahvesi içerken gözünüze çarpacak Mimar Sinan’ın heykelini de sorgularsınız belki. Koca Sinan’ın Muğla’da işi ne? İşi yok, eseri yok ama Muğlalının geçmişe, kültüre saygısı çok. Bundan ötürü yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının ortak çabasıyla beliren ‘‘kentsel koruma bilinci’’ni en azından alkışlamak gerekir. Bölgedeki eski yapıları yıkımdan kurtarıp, restore eden İlhan Selçuk, Cengiz Bektaş, Oktay Ekinci ve diğer aydınlarımızın çabaları da övgüye değerdir bu yüzden. Saburhane’den dönüşte Muğla Müzesi’ne, Hafize Ana Evi’ne ve Belediye Başkanı Osman Gürün’ün restore ettirerek ‘‘kültür merkezi’’ne dönüştürdüğü Şerefliler Evi’ni görmelisiniz, derim. Anadolu’nun bu aydınlık kenti, gururumuzdur. MUĞLA BELEDİYE BAŞKANI OSMAN GÜRÜN ve Değirmendere’ye yürüyüş yapabilir. Bu zahmetin ödülü, güzergahın sonundaki gölette serinlemek. Başkan diyor ki Muğla’yı bir de ‘‘başkanından’’ dinleyelim. Tarihi Kentler Birliği’nin de kurucu üyesi olan Muğla Belediye Başkanı Osman Gürün, tarihin yaşayarak korunabileceğini söylüyor ve bu bilinçle hareket ettiklerini anlatıyor: ‘‘Muğla kentsel SİT alanı ve tarihi doku, kültürel özellikleriyle Türkiye’nin sayılı tarih hazinelerinden biri. Muğla’da tarihi evlerimize, arastalarımıza sahip çıkmalıyız. Bu da el sürmeden korumayla değil, restore ederek içinde yaşayarak olur. Biz önce bir Muğla evini restore ederek kültür evi haline getirdik. Bizim çalışmamızın ardından birçok kuruluş tarihi evleri alarak restore edip kullanmaya başladı. Muğla’daki tarihi ve kültürel zenginliği kullanarak turizm pastasından pay almayı planlıyoruz. Muğla evlerinde kalınacak, yenilip içilecek. Burada gezilecek. Koruma bölgesini ilk başta günübirlik turizme açıp, tarihi ve kültürel değerlerimizi tanıtmayı hedefliyoruz. Amacımız hem kül türümüzü gelecek nesillere aktarmak, hem de Bodrum, Marmaris ve Fethiye’ye gelen turistleri şehir merkezine çekerek ekonomik olarak gelir sağlamak. Evlerimiz restore edilerek pansiyon turizmine açılabilir, kentimizi ziyarete gelen yerli ve yabancı konuklarımız bu evlerde ağırlanabilir. Ama bunun için örnek bir mahallenin, örnek bir sokağın düzenlenmesi gerekiyor. Biz klasik müzecilik anlayışıyla bakmıyoruz olaya. İçinde yaşanan, nefes alınan yenilen, içilen bir anlayışla yapılan korumacılık taraftarıyız.’’ Muğla mevsimi... Kentteki tanıtım çabalarının başında Muğla Kültür Şenliği geliyor. İlki 1984’te gerçekleştirilen şenlik, bu yıl 1517 Eylül tarihleri arasında yapılacak. Yani sonbaharın başında. Bu mevsim, yalnızca düşen yaprakların, hüzünlerin mevsimi değil, aynı zamanda tam bir Muğla mevsimi. Bölgeye dışarıdan gelen konuklar, nispeten elini ayağını çekmiş. Kent, ‘‘sahiplerine’’ kalmış. Sanki Ege kültürünü tam anlamıyla yansıtmak için ‘‘kurgulanmış’’ gibi duran kentin sokakları keşif bekliyor. Sizin keşfinizi...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle