Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ADIM ADIM İSTANBUL Turgay Tuna tunaturgay?yahoo.fr 12 ANTALYA’DAN SOĞUKÇEŞME SOKAĞI İstanbul gürültü patırtısı içindeki en sessiz, en sakin mekanlardan biridir Soğukçeşme Sokağı. Adını 1800’de yapılmış çeşmesinden almıştır ancak söz konusu çeşmenin güzel içimli soğuk suyundan, 1970’li yılların başına kadar varlığını sürdüren o derme çatma ahşap evlerinin görüntüsünden eser kalmamıştır; ama aynı yerde adı ve sanıyla öylece durmaktadır Soğukçeşme Sokağı. Aslında tipik bir Osmanlı, eski bir İstanbul sokağıdır. Ayasofya bahçesinin duvarlarıyla Topkapı Sarayı’nın surları arasında sıkışıp kalmış, kendi başına bir dünyadır. Gençliğe ilk adımlarımızı attığımız yıllarda, kimi zaman gelip geçtiğimiz bu sokakta, pencerelerini konserve kutularından yapılmış rengarenk sardunya saksılarının süslediği cumbalı, kafesli yarı yıkık ahşap evlerin sanki eski fotoğraflardan çıkmış gibi bir halleri vardı. Bu sokaktan gelip geçenlerin çoğu, İstanbul meraklısı, İstanbul aşığı şair, ressam, yazar, fotoğrafçı ve gezgin takımıydı. Tabii, bir de boyunlarında fotoğraf makineleriyle dolaşan turistler. Yıkık döküklüğünden midir nedir, oldukça sevilir, rağbet görürdü bu sokak. Ancak bütün ustalar içinde bir tanesi buraya vurulmuş ama pir vurulmuştur. Bu usta İstanbul aşığı Çelik Gülersoy’dan başkası değildir. 1970’li yılların başlarında buraya girdiği zaman yarı yamuk yarı yıkık eski Osmanlı evlerini ıslah etmeye, sokağın kirini pasını temizlemeye ant içmiş, kollarını sıvayarak İstanbul’a kazandırdığı bir çok güzel eser gibi, buraya da soluk vererek o meşum kaderini değiştirmiştir. Ruhu şad olsun. Çelik Bey’in yeni baştan yarattığı sokak, bugün turizme kazandırmış İstanbul’un en güzel, en derli toplu sokaklarından biri olup, bir ucundan öteki ucuna uzanan eski evleriyle Turing Otomobil Kurumu’nun gözetiminde kentin ilk butik otellerinden birine de ev sahipliği yapmaktadır. Bu sokağın başındaki eski Bizans sarnıcı kentin sayılı restoranlarından birine dönüştürülmüş, sokağın en görkemli yapısı Paşa Konağı yıllardan beri Çelik Gürsoy’un bizzat kendi çabalarıyla satın alıp topladığı İstanbul konulu binlerce kitap, gravür, harita ve fotoğrafla zenginleştirilerek Çelik Gürsoy Vakfı’nın bünyesinde bir İstanbul Kitaplığı olarak tasarlınmış, aralarında eski Cumhurbaşkanımız Fahri Korutürk’ün doğup büyüdüğü evin de yer aldığı birbirinden güzel Osmanlı evleri yeni baştan gerektiği gibi restore edilerek turizme kazandırılmıştır. Bugün ne zaman o sokaktan geçsem, sokağın başında Turing Kulüp’ün makam arabası siyah antika Mercedes’ten inmiş, dimdik ayakta, sanki çocuğuymuş gibi gözleriyle o eski evleri okşayan, uzun bakışlarıyla yeni baştan yarattığı sokağa dalıp giden, İstanbul aşığı Çelik Bey’le, bir zamanlar pencerelerinden taşan sardunyalarla süslü eski yarı yıkık evleri görür gibi olurum. Bu olmadığı sürece, yani turizm bir devlet politikası haline getirilmediği sürece bu çalışmaya ‘‘Türkiye Turizm Stratejisi’’ demek yerine ‘‘Kültür ve Turizm Bakanlığının Stratejisi’’ demek daha doğru olur. Bu çalışmada hoşuma giden yeni bir uygulama daha yapıldı, o da çalışmanın son şeklini almasından önce, sektörün görüş ve önerilerine açılmasıydı. Ankara, İstanbul ve Antalya’da yapılan toplantılarda bu çalışma tartışmaya açıldı ve varsa yanlış veya eksikliklerin belirtilmesi istendi ve not edildi. Bu çalışmanın en alttan en üste kadar bir ekip çalışması olduğunu bilmekle beraber, bu çalışmayı yöneten işletmeler ve yatırımlar genel müdürünü kutlamak gerek. Bu arada turistik merkezlerdeki patlamalardan sonra bizi kaderimize terk eden bazı ‘‘büyük’’ yurtdışı tur operatörlerine ne demeli? Patlamaların olduğu günün daha henüz akşamında, Türkiye rezervasyonu olanlara, başka bir ülkeye gitmek isterlerse cezai ücret almadan değiştirme hakkı tanıdılar adeta böyle bir şeyin olmasını bekler gibi! Anlaşıldı ki bir kez daha, iş paraya gelince ne ‘‘dost’’ ülke, ne hatır ne de başka değerlerin önemi kalıyor. Lübnan için de aklınızda olsun... Bir benzerlik olabilir. yhacisüleyman@yahoo.com