Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EGE’NİN İMBATI Serdar Kızık serdarkizik?cumhuriyet.com.tr BAZI KIYILAR İNSANI SEVDİRİR Erken bir yaz akşamıydı ilk kez gördüğümde. Bu kez sırt çantasını yüklenip yollara düşmemiz, 1980 öncesi serüven sevdasından değildi. Bir insandı. Güzel bir insan... Davetsiz misafiri olmuştuk, iki üç saat. Denizin kenarında, bitişiğinde sıralananlar gibi, bahçe içinde küçük, çok sevimli bir evde yaşıyordu ailesiyle. Gün batmaya yakındı, deniz kıpırtısız. ‘‘Ne kadar şanslısın, buralı olduğun için’’ demiştim. Gözleri gülüyor muydu, yoksa bana mı öyle gelmişti? Bu kıyı kasabası ne kadar hoştu, güzeldi. Konuştuk... Konuşamadık belki! Biraz buruk, ama çok severek ayrılmıştım Dikili’den. Yıllar geçti. Çirkinleşti! Güzelim kıyı şeridi, bozuldu. Ağaçlar yıkıldı, tek katlı evler yıkıldı. Bitişik nizam apartmanlar dikildi, yan yana. Saatlerce yürüdüğüm, Kuzey Ege’nin en güzel kumsalı Salihleraltı’na, siteler konduruldu, denize yakın. Hep hüzün duydum sonra.Hep kızdım, Dikili’yi bozanlara. ‘‘Bu muydu güzelim kasaba’’ dedim içimden, ‘‘Böyle mi olacaktı?’’ Ama... 12 Eylül karabasanının sürdüğü yıllardı. Bir belediye başkanı çıktı ortaya, demokrasi adına, barış adına, dostluk adına. Güzel bir insan. Baskılara aldırmadı, ülkenin aydınlık yüzlerini, düzenlediği festivallerde bir araya topladı... Bir pencere açtı, yürekli. Soluk aldık, güçlendik biz. Umut oldu, yarınlara. Sonra, birlikte kaç kez gittik karşı kıyıya, unuttum. Barış adına, dostluk adına... Ne dostlarla tanıştık! Stratis, Apastolus, Eleni... Onlar dediler ki: ‘‘Sizinkiler daha samimi...’’ Başarılı bir yerel yöneticinin nasıl olacağını gösterdi ülkeye. Çalıştı, çabaladı. Beş bin konut yaptı, üstünde tek bir şaibe, gölge kalmadan. ‘‘En güzel daireyi seç, hakkındır’’ dediler. Kabul etmedi ayrıcalığı.İki dönemin ardından seçilemedi, zor günler geçirdi çoluk çocuk. En sonunda bir adalet var ya! Bence kasaba, vefasını gösterdi. Yeniden başkan seçildi. Yeniden uğraşıyor, didiniyor, çalışıyor... Dikili’de bir güzel insan var, yıllardır görmedim, konuşamadım. Dikili’de bir güzel insanla yıllardır konuşuruz, arkadaşız.. Osman Özgüven’in dostluğundan öğrendim ki, bazı yerler var insanla sevilir, güzelleşir Festival geliyor, Dikili bambaşka Uzungölü ile eşleştirmek mümkün. Dağın tepesinde, düz bir ovanın ortasında, ağaçlarla çevrelenmiş ve çevresinde mesire yerleri olan göl huzuru ve beraberindeki rahatlamayı arayanların mekanın olmuş. Gölün biraz alt kısmında ise taş evlerle bezenmiş köyler yer alıyor. Özelilkle son yıllarda Karagöl’e olan ilginin artmasıyla köylerde de bir hareketlilik yaşanır olmuş. ‘‘Dikili’ye kadar geldik bir köy kahvaltısı yapmadan olmaz’’ diyorsanız eğer Karagöl çevresindeki köyler doğru adres. Botanik parkı da kente hakim bir noktada. Gün batımının seyredildiği mekanlardan birisi ve dikkat; buradaki oksijen çarpabilir. Olsun diyorsağı sunan Çamurlu Ilıcası ve yüzyıllardır şifa dağıtan Nebiler Ilıcası da sıcak su banyosu konusundaki seçenekler arasında yer alıyor. Başkan Özgüven, Dikili’nin kısa bir süre içinde Ege’de sıçrama yapacak tatil merkezlerinden birisi olacağını, jeotermal enerjiyi referans alarak vurguluyor ve kaynağı yaşama katmanın planlamaların yaptıklarını kaydediyor. Özgüven, ‘‘Jeotermalin etkin kullanımıyla birlikte ilçemizin turizmden tarıma, günlük yaşam pratiğinin kolaylaşmasından ekonomiye kadar her anlamda çehresi değişecek. Yeni ve nitelikli tesis sayımız artacak’’ görüşlerine yer veriyor. Mavi bayraklı halk plajın nız, ilçeyi çevreleyen çam, meşe, fundalıklar ve zeytin ağaçlarından oluşan 25 bin hektarlık ormanlık alandaki temiz havanın da etkisiyle botanik parkı sizi bekliyor. Parktaki bitki çeşitliliği üzerinde özenle duruluyor ve suyun üzerindeki nilüferlerden kır çiçeklerine kadar geniş bir demet, ziyaretçilerine armağan diye sunuluyor. Ama koparmak yok. Doğanın Dikili’ye verdiği olanaklardan birisi de termal olanaklar. Türkiye’nin en geniş jeotermal rezervine sahip olduğu belirtilen ilçedeki termal tesislerde yılın 12 ayı hizmet almak olanaklı. Kocaoba Ilıcası ve Badelli Ilıcası deniz ile iç içe konumda. Bunların yanı sıra çamur banyosu olana da dinlendiniz, serin sularıyla kucaklaştınız, ‘‘beach clup’’da dans ederek rahatladınız ya da denizin tadını tekne turuyla çıkardınız yoruldunuz elbet bir parça ama Dikili’de gün daha bitmedi. Gençler için barlar, diskolar yaşı geçkin tatilciler için ise kent merkezindeki çay bahçeleri hazırda bekliyor. Akşam saatleri isteyenler için günün ilk ışıklarına kadar sürüyor ve bu kesim yaklaşık 10 saat kadar önce turuncu rengiyle uğurladığı güneşi bu kez olanca parlaklığıyla yeniden karşılıyor. Geceyi erken kapatan ve güne erken başlayan yaşlı sportmenler de, yürüyüş yolu olarak seçtikleri Bademli tarafında karşılıyorlar yeni günü.