Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 İZLENİM Yunusların sevgi dünyası Zeynep Oral uhteşemdi! HarikulaM deydi! Eşsiz bir duyguydu! Koskoca bir yunus balığının yüzgecine sımsıkı tutunmuş, suları yara yara uçuyordum! Hayal mi görüyorum yoksa rüyada mıyım? Ne biçim soru bu! İşte fotoğraflar ortada! Hayal ya da düşlerin böyle fotoğrafı mı olurmuş! Yeryüzünün tüm çirkinliklerini ve vahşetini, yaşamın tüm hoyratlığını ve acımasızlığını, insanoğlunun tüm hainliklerini ve kötülüklerini unutmanın bir yolu, mutlak bir yolu olduğunu söyleseler inanmazdım. Yani geçen haftaya dek inanmazdım. Geçen hafta bir şey oldu ve inandım. Ne mi oldu? Yunusları izledim, yunuslarla oynadım, yunusları okşadım, yunuslarla yüzdüm! Antalya’daydım. Konyaaltı’nda, Hillside Su Otel’in yan tarafından açılan bir kapıdan geçip, kendimi yemyeşil bir alanda buldum. Sonra çocuk seslerini izledim. Her dilden, her yaştan çocuk sesleri... (En çok Rusça, Fransızca ve Türkçe) Antalya’ya yaz çoktan gelmişti ve ‘‘Dolphinland’’ın (Türkçe’si: Yunuslar ülkesi) önünde kocaman bir kuyruk vardı. Muhteşem bir gösteri. Bir buçuk saat sürüyor. Daşa ve Ghena adlı iki su kedisinden sonra Mila adlı bebek beyaz balina! Bebek dediğime bakmayın, üç yaşında ama tam 400 kilo! Mila çok marifetli. Şarkı söylüyor, bize minik bir konser veriyor, resim yapıyor, havalara fırlayıp göğe asılı balonlarla oynuyor. Ama beni en etkileyen ‘‘numarası’’ bakıcısı Mikael ile cilveleşmesi. Mikael, başka yana mı bakıyor, Mila ‘‘Benimle ilgilen’’ dermişçesine Mikael’e su fışkırtıyor. Adeta ‘‘Sev beni’’ diye haykırıyor. ‘‘Sev beni’’ ve işte gösterinin starları: Alişya ve Suera adlı iki yunus! Onlar bakıcıları Maxim’le adeta tiyatro sahnesindeler. Bize skeçler oynuyorlar, Kalinka müziğiyle Rus dansları yapıyorlar, şarkılar söylüyorlar, havalara sıçrayıp toplarla, çemberlerle tüm maharetlerini sergiliyorlar. Onlarda da beni en çok etkileyen, aralarındaki dayanışma! Hem birbirleriyle hem de insanla dayanışmaları, inanın insanı ağlatacak kadar güzel. Sevgi dolular. Cömertçe sevgilerini sunuyorlar. ‘‘Sev beni’’ sözcükleri sanki onların da ağzından dökülüyor. Alişya ve Suera’yı izledikçe, yunusların spastik ve otistik çocukların tedavisinde kullanılmalarını çok iyi anlayabiliyorum. Önceden bilirdim: Doğum anında dişi yunusların yanında başka iki dişi yunus daha bulunur diye. Doğum anında anne yunusu ve yavruyu korumak için; kan kokusuna gelebilecek köpek balıklarına karşı anneyi ve yavruyu savunmak için. Yalnız doğum anında değil, her an dayanışma içinde olduklarını görüyorum. Gösteriyi izledikten sonra yunuslarla yüzmek işte o bambaşka bir duygu. Yeryüzünün tüm kötülüklerinden, çirkinliklerinden arınmak gibi. Ben Alişya’ya sarılmış suları yararken, Suera yanımızda yüzüyor, her şeyin yolunda olup olmadığını kolluyordu. Havuzda birkaç tur attıktan sonra ikisi de yanıma gelip kahkahalarla gülmeye başladılar. Yalnız ağız biçimleri nedeniyle değil, gerçekten yürekten ruhlarıyla güldüklerine inandım. Üstelik gülüşleri bulaşıcı. Size de geçiyor. Sonra ikisi birden suya sırtüstü uzanıp, okşa beni diyorlar ve karınlarını boyunlarını okşatıyorlar. Yeryüzündeki tüm çocuk kahkahalarıyla sarmalanmış gibi oluyorsunuz. Yolunuz Antalya’ya düşerse, yunuslarla yüzmeseniz bile, gidip gösterilerini mutlak izleyin. Benim bildiğim Antalya’da ‘‘Dolphinland’’, Kemer’de ‘‘Dolphinarium’’ var. İnanın yaşınız kaç olursa olsun, yunuslardan öğrenebileceğimiz çok şey var. Yunusların yalnız ağız biçimleri nedeniyle değil, gerçekten yürekten ruhlarıyla güldüklerine inandım. Üstelik gülüşleri bulaşıcı. Size de geçiyor.