Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EGE’NİN İMBATI Serdar Kızık serdarkizik?cumhuriyet.com.tr 18 KÜLTÜR TARİHE SAYGILI BİR ADIM: BASMANE Bütün albenisine, sevimliliğine, diğer kentlerden ayrıcalıklarına karşın İzmirliler zaman zaman sorar: ‘‘Bu kentte gelen turistlere nereleri gezdiririz?’’ Türkiye’nin incisine haksız bir soru mudur bu? ‘‘Dünyayı dolaştım/ Birçok kıta aştım/ Güzelim İzmir/ Eşini aradım/ Her yeri taradım...’’ İzmir sevdalısı Dario Moreno’nun bu dizelerine bakarsanız evet: ‘‘Aşklarının tarihi bir şehrin tarihidir diyorum/ Gün gelir aşklarıyla anılır şehirler anılırsa/ Niyetim sevdalı sözler etmek de olmasa/ İzmir için ne yazarsam sana adıyorum’’ Aynı sevdanın şairlerinden Necati Cumalı’nın bu dizeleri de öyledir. Karaburun’u, Çeşme’si, Urla’sı, Foça’sı, Bergama’sı, Selçuk’u eşsizdir. Ancak bir yanıyla da haklıdır soru... Yabancı, bu kentin yıllar önce betonlaştırılan Kordon’unda soğuk bir birayla serinler de o güzelim iki katlı, bahçeli, taş evlerinden gelen yasemin kokularını duyamaz, hanımeli dokunuşlarını duyumsayamaz. Kordon’u, Karşıyaka’sı, Güzelyalı’sı korunsaydı biraz, bir dünya kentiydi bugün İzmir. Viraneler ve çok katlı çirkin otoparkın kuşatmasındaki Agora’yı, ayakta kalmaya çalışan Kemaraltı’yı saymazsak gerçekten ne kalmıştır bir gezgine sunacak, tartışılır... Bütün bunları şunun için yazdık. Bir kentin tarihine saygıdan yola çıkarak, şimdilik küçük ama belki gelecekte büyük adımlara dönüşecek bir çabayı anlatmak için. Biliyorum yazının bundan sonraki bölümüne sığmayacak Konak Belediyesi’nin ayağa kaldırdığı Basmane Oteller Sokağı’nın güzellikleri... Bir güzergah çizelim tarihi gar binasından başlayıp, Çorakkapı Camisi ve 1296 sokak ağırlıklı olarak otellerin yer aldığı bölgeyi çerçeveleyen. Ve en iyisi gidin, görün derim. Çünkü bir dönem İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanlığı’nı da yapan Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ’a verilen Tarihi Kentler Birliği Başarı Ödülü’nün aşağıdaki gerekçeleri önerimi hak ediyor: ‘‘İzmir’in tarihiyle yeniden buluşması adına verilen çabalar içinde önemli bir yer tutuyor olması, çöküntü alanı niteliği taşıyan tarihi bir alt bölgeyi turizm eksenine temelleyerek yeniden canlandırıyor ve yaşama katıyor olması, uygulamalar sonucunda pek çok tescilli ve tarihi yapının yenilenip, yeni fonksiyonları ile işlevlendirilmesi ve elde edilen olumlu sonuçlar nedenleriyle Basmane Semti Oteller Sokağı Kentsel Yenileme Projesi, başarı ödülüne uygun görüldü...’’ Kütahya Çini Müzesi Yrd. Doç. Dr. Şengül Aydıngün Fotoğraflar Sercan Kehribar üze Müdürü arkadaM şım Metin Türktüzün’ün anlatımıyla, Kütahya’nın son Germiyan Beyi II. Yakup’un (13871429) yaptırdığı külliyenin imaret bölümünü geziyorduk. Burası şimdilerde şehrin kimliğinde önemli pay sahibi olan çinilere ayrılmış durumda. Restore edilerek yeniden düzenlenen yapı Çini Müzesi olarak 5 Mart 1999’da ziyarete açılmış. İmaretin ana mekanındaki yekpare mermerden zarif şadırvanı, ‘‘gök şadırvan’’ adıyla da biliniyormuş. Germiyanoğlu mimarisinin en ilgi çekici eserlerinden olan imaretin basık kubbeli yan odalarında birer ocak yer almış. Fenerli kubbeli orta mekandaki ünlü gök şadırvan ise, süsleme açısından esasen pek zengin olmayan yapının en önemli ele manı. Uzun zaman Vahid Paşa Halk Kütüphanesi olarak kullanılan yapı, kütüphanenin taşınmasından sonra yıllarca kaderine terkedilmiş, adeta bir harabe haline geldiğinde Kültür Bakanlığı’nın müdahalesiyle kurtarılmış. İmaretin kubbe örtüsünün kurşun kaplaması için yaklaşık 30 ton kurşun kullanılmış. Tuğla işçiliğinin çok güzel örneğini sergileyen kubbeli ve şadırvanlı orta mekana, üç yönde kubbeli eyvanlar ile iki bölüm açılıyor ve burada topraklarını Osmanlı’ya vasiyet eden II.Yakup Bey’in çinili sandukası yer alıyor. Müze vitrinlerinde 14. yüzyıldan başlayarak, günümüze kadar ulaşan ‘‘ateşte açan çiçekler’’ olarak tanımlanan çini örnekleri görülüyor. ‘‘El emeği, göz nuru’’ tek tek samur fırça ile yapılan bu çinilerin her biri bir sanat eseri değerinde. Kütahyalılar sanatkar ruhlarıyla, bu işi günümüzde yoğun olarak evlerinde ve atölyelerinde