Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 RÖPORTAJ eredeyse yarım asır N boyunca, yaklaşık 10 yıllık aralarla Side’ye ‘‘şöyle bi uğrayıp’’ hasret gidermeye kalktığımda ‘‘Biz bu turizmi beceremeyeceğiz galiba... Turizm yapalım derken, yöreyi turizm yapılamaz hale getireceğiz’’ diye düşündüğümü hatırlarım. Bu kez öyle olmadı; son görüşümden bu yana Side pek değişmemiş. Galiba artık değişmesine olanak da kalmamış. Belki o nedenle, diğer turistik bölgelere göre ‘‘eli yüzü düzgün’’ bile kalmış. Ne var ki, antik Side artık bir yerleşim alanı değil. Sırayla lokanta, bar, meyhane, leder shop, bijouterie, jean house, kebab house ve aynı türden dükkanların yan yana dizilmesinden oluşuyor. Bir fark; esnaf epey doymuş ve kendilerine kardan çok zarar getiren turisti kolundan, belinden bacağından çekmeyi bırakmış. Gençlerin de hızı biraz kesilmiş; eskiden 50’lik, 60’lık, hatta 70’lik Avrupalı güzeller, iltifat etmenin edebiyatını yapan delikanlılarımız sayesinde Side’de kendilerine Side’de nardan başka her şey var yeniden güven tazelerlerdi. Şimdi yüzlerine bakan pek kalmadığı için, yeniden 50’lik , 60’lık, 70’lik hatunlar olduklarını hatırlamaya başlamışlar. Bu durum turizm alanında bir kriz daha yaratırsa pek şaşırmayalım. Akdeniz kıyılarımızın çileden çıkmış kasaba ve kentlerine göre Side işgal savaşını yorgun da olsa atlatmış. Bu işte bizim pek parmağımız yok gibi. Sağ olsunlar, eski Romalı yöneticiler, uzunluğu bir kilometreyi, genişliği 400 metreyi aşmayan arazinin girişine bir hamam (bugün Side Müzesi), birkaç tapınak (en ünlüsü Dionysos Tapınağı) ve görkemli bir anfi tiyatro yerleştirerek, yeni inşaat alanları yaratmamızı önlemişler. Bugünkü Side’ye gelince, ne ararsanız var. Kente adını veren ‘‘nar’’ bahçelerinden gayri... Nar bahçeleri, adını ‘‘nar’’dan yani ‘‘side’’den alan otellere dönüşmüş çünkü. çözülmüş. Liman inşaatı bitmek üzere... Bizi birkaç yıl önce Avrupa televizyonlarında rezil eden kanalizasyon işi de yakında hallolacak. Artık denize pis su deşarjı yapılmıyor. Yapılsa bile epey açığa yapılıyor. Denizin ne kadar temiz olduğunun işareti olarak yemek yediğimiz lokantaya 50 metre uzaklıkta yüzen caretta carettalar gösteriliyor. Gürültüyü azaltma çalışmaları henüz sonuç vermiş değilse bile, fazla bir sorun da değil. Çünkü artık yarımadanın içinde sabaha kadar yatmayan birkaç ? Sorunların durumu Side Belediye Başkanı Osman Delikkulak’tan aldığım bilgilere göre ‘‘su sorunu hemen hemen’’