10 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 Dursun YILDIZ Su Politikaları Uzmanı USİAD Genel Başkan Danışmanı Enerjide sürekli fiyat artışları dönemi başladı… SERBEST PİYASA C S TRATEJİ OTURMUYOR umhuriyetimizin kuruluşundan sonraki yıllarda planlı bir şekilde merkezi bir yapıyla ele alınıp geliştirilmeye çalışılan elektrik enerjisi üretimimiz daha sonra uygulanan plansız ve kurumlar arası eşgüdümsüz politikalarla sıkıntılı dönemler yaşamıştır. Bu plansızlık ülkede ilk olarak 1973 yılında programlı elektrik kesintilerinin başlamasına yol açmıştır. "Elektriksiz kalacağız" açıklamalarının sık sık duyulduğu ve kısmi kesintilerin yaşandığı dönemlerde elektrik enerjisi sektöründe yapısal düzenlemelere gidilmiştir. Bugün elektrik sektörünün büyük bir bölümünde kontrolsüz bir şekilde serbestleşme ve uluslararası sermayeye açılma politikası uygulamaları görülmektedir. Ancak buna rağmen istenilen sonuç alınabilmiş değildir. Ülkemizde Ulusal Enerji Politikası yerine uygulanan bu reçete politikalar, bugün elektrik enerjisini çok pahalıya üreten ve gerek sanayicisinin gerek vatandaşının yüksek enerji fiyatlarından mağdur olduğu bir durum yaratmıştır. Uygulanan politikalar gözden geçirilmez ise bu mağduriyetin daha da artması söz konusudur. C Otomatik zam üretimi bitirir yeniden artırılabileceği belirtilmektedir. Doğal gazla elektrik enerjisi üreten tesislerde toplam işletme maliyeti içindeki yakıt maliyeti diğer fosil yakıtlara dayalı tesislerinkinden daha yüksektir. Doğal gaz fiyatının önümüzdeki dönemde artacağı öngörüsü dikkate alındığında bu tesislerde elektrik üretim maliyetinin büyük oranda artacağı ortaya çıkmaktadır. Bu durum elektrik üretimi yüzde 60 oranında doğal gaza bağlı olan ülkemiz için önemli sorunlar ortaya çıkartabilecektir. Uzun dönemdir uygulanan düşük kur nedeniyle ihracat yapmakta büyük zorluk çeken sanayi sektörü şimdi en önemli girdisi olan elektrik fiyatındaki büyük artış nedeni ile ciddi sıkıntılar yaşayacaktır. Bu durum hem üretimde hem de ülkemizin en önemli sorunu olan istihdamı olumsuz yönde etkileyecektir. Uzun dönemdir ithal doğalgaza dayalı elektrik enerjisi üretim tesisleri teşvik edilmiş, hidrolik ve linyit potansiyelimizden daha yüksek bir verimle yararlanılmasına yönelik politika ve uygulamalar ise yetersiz kalmıştır. Bu durum sonuç olarak dışa bağımlılığımızla birlikte elektrik enerjisi fiyatında da sürekli bir artışa neden olmuştur. Bu artışın biriktirilmiş olması sonunda yüksek bir zam oranı ile kapatılmış ve zamlar sürekli duruma getirilmiştir. Artık elektriğe sürekli zam yapılacak. Enerji tüm üretim alanlarında sorunlu girdilerin başında geliyor. Bu alanda dışa bağımlılık, sorunların başında geliyor. Bağımlılık, her türlü üretimin de dış kontrol altında olması anlamını taşıyor. BASKILANMIŞ ZAMLAR 1 Ocak 2008’den geçerli olmak üzere elektriğe yüzde 15 zam yapılmış, ancak bu oran dağıtım bedeli, iletim bedeli ve perakende satış hizmeti ile yüzde 20’yi bulmuştu. Şimdi de 1 Temmuz’dan geçerli olmak üzere elektrik fiyatlarına konutlar için yüzde 22, sanayi için ise yüzde 21 oranında zam yapılmıştır. Esas olarak elektrik enerjisine son 5 yıldır baskılanan zamlar sonunda büyük bir oran olarak açığa çıkmıştır. 2008 yılının başından bu yana elektrik enerjisine yapılan bileşik zam oranı yüzde 39 olmuştur. Bu büyük zam oranı ve bu zamların 1 Temmuz itibariyle maliyet bazlı fiyatlandırma sistemiyle (MBF) düzenlenecek olması elektrik enerjisi üretim sektörümüzdeki karmaşayı ortaya koyması açısından önemlidir. Elektrik zamlarının, 1 Temmuz itibariyle maliyet bazlı fiyatlandırma sistemiyle (MBF) düzenlenecek olması, maliyetler düşerse fiyatlarda Zamlar, elektrik kullanımında tasarrufu yine gündeme getirdi. indirim, maliyetler artarsa fiyatlarda artış uygulanacağı anlamına gelmektedir. Yeni fiyatların her yılın Nisan, Temmuz ve Ekim ayından itibaren geçerli olacağı açıklanmıştır Enerji kaynağı konusunda büyük oranda dışa bağımlı oluşumuz maliyet artışında temel belirleyici etkenin daha çok doğal gaz olacağını ortaya koymaktadır. Haziran başında doğalgaza yapılan yüzde 8.4’lük zammın ise giderek yükselen petrol fiyatları karşısında Botaş’ın maliyetlerini karşılayamadığı ve gaz fiyatlarının da 1 Temmuz itibariyle Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), 2001 yılından bu yana liberal düzeni kurmaya çalıştığı elektrik piyasasında, rekabet ortamında faaliyet gösteren şirketlerin payının yüzde 17,9’da kaldığını açıklamıştır. EPDK’nın 2007 Yılı Faaliyet Raporu’na göre, 2007 yılı sonu itibarıyla 40.777 MW’a ulaşan toplam kurulu kapasitenin yüzde 31,6’sı doğal gaza, yüzde 25’i kömüre ve yüzde 32,8’i hidrolik kaynaklara dayalıdır. Kurulu kapasitenin yüzde 58,8’i kamu üretim şirketlerine aitken, rekabet ortamında faaliyet gösteren özel sektörü santrallerinin payı ise yüzde 17,9 ile sınırlı kalmıştır. Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde tedariğini serbest piyasadan gerçekleştiren tüketicilerin sayısı Ocak 2007 döneminde 524’ten Aralık 2007 döneminde 278’e düşmüştür. Bu serbest tüketicilerin aylık tüketimleri de paralel şekilde Ocak 2007 döneminde 1 milyar 62 milyon kWh’tan Aralık 2007’de 701 milyon kWh’a düşmüştür. 12 aylık toplam tüketimleri 11 milyar 154 milyon kWh olarak gerçekleşmiştir. Bu da uygulanmaya çalışılan bu politikanın önünde üretimden tedarike kadar birçok sorunun yer aldığı görülmektedir. 2007 yılında Türkiye’de toplam elektrik enerjisi üretimi, bir önceki yıla göre yüzde 8,4 oranında artarak 191,2 milyar kWh olarak gerçekleşmiştir. Türkiye toplam elektrik enerjisi tüketimi ise bir önceki yıla göre yüzde 8,3 oranında artarak 189,5 milyar kWh’a ulaşmıştır. Bu talep artışının temiz, güvenilir ve ucuz olarak karşılanabilmesi için elektrik enerjisi alanındaki yapısal sorunların bir an önce ulusal öncelikli politikalarla çözülmesi gereklidir. 2007 yılındaki üretimin yüzde 80,9’luk kısmı termik santrallerden (doğalgaz çevrim santralleri dahil), yüzde 18,7’lik kısmı hidroelektrik santrallerden sağlanırken, rüzgar ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı santrallerin toplam üretime katkısı yüzde 0,4 olarak gerçekleşmiştir. 2007 yılındaki elektrik üretiminde doğal gaz yakıtlı santrallerin payı yüzde 48,6, hidroelektrik santrallerin payı yüzde 18,7 ve linyit yakıtlı termik santrallerin payı yüzde 20 olarak gerçekleşmiştir. Elektrik üretiminin yüzde 40,7’lik kısmı yerli kaynaklardan sağlanmıştır. Geçen yıl Türkiye toplam elektrik enerjisi üretiminin yüzde 48,3’lük kısmı EÜAŞ ve bağlı ortaklıkları bünyesindeki üretim tesislerinden sağlanmıştır. 2007 yılındaki elektik enerjisinin yüzde 23,6 sı Yapİşlet modeli kapsamındaki santraller den, yüzde 9,6’sı üretim lisansı bulunan özel sektöre ait santrallerden, yüzde 8,4’ü otoprodüktörler ve otoprodüktör gruplarından, yüzde 7,5’u YapİşletDevret
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle