02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili [email protected] Rusya, Kanada kararlılıklarını gösterdi… C S TRATEJİ 15 Kuzey Kutbu bölgesinde, Kanada, ABD, Rusya, Norveç, Danimarka, İsveç, İzlanda ve Finlandiya olmak üzere 8 ülkenin yaklaşık 4 milyon vatandaşının yaşıyor olması bu ülkeleri bu bölgede doğal kaynaklar üzerinde hak sahibi ederken küresel ısınma ile birlikte ortaya çıkan sorunları da gündeme getiriyor. Ülkeler, küresel ısınma ile Kuzey Kutbu’ndaki kaynaklara erişebilir duruma gelirken öte yandan değişebilecek haritalar, onları bir an önce kendi çıkarları doğrultusunda kıyılardaki ekonomik kullanım alanlarının belinlenmesi, sınırların tespiti ve denizaltı kaynakların keşfi ile ilgili çalışmalara zorluyor. Rusya denizaltı çalışmalarına hız verirken Kanada 8 yeni silahlı buzkıran araştırma gemisi edineceğini açıkladı. Yine Kanada’nın Kutup Bölgesi’ndeki çalışmalarını geliştirmek, yer altı kaynaklarını tespit etmek ve işlemek için 5.3 milyar dolar harcama kararı aldığı söyleniyor. Yaklaşık 3 milyar dolar bedelindeki bu 8 silahlı geminin yanı sıra Kanada’nın Kuzey Denizi’ndeki eski madencilik şehri Nanisivik’de 100 milyon dolara bir derin deniz limanı inşa etme ve Resolute Körfezi’nde Kutup koşullarında harekâtlara hazırlanabilecek askerleri yetiştirmek amacıyla bir eğitim merkezi kurma kararı alması önemli gelişmeler. Çünkü Kanada yeni dış politika çizgisi olarak Kuzey kutbu ile ilgili bir bağımsızlık konseptini hedeflemiş görünüyor. Bu bağlamda da söz konusu bölgelerdeki ekonomik kaynakları "ya kullan ya kaybet" prensibine odaklanmış. Bu konuda Kanada, özellikle Rusya, Danimarka ve hatta ABD ile ilişkilerinde farklı yaklaşımlar gösterebilir. Kanada’nın Kutup Bölgesi’ndeki artan askeri manevraları, geçmişten bu yana savunma harcamaları konusunda kendini zorlamayan ve ABD’nin savunma gücüne güvenen bu ülkenin bundan böyle ABD ile bile çıkar çatışmalarına girebileceği olasılığını gündeme getiriyor. Kanada’nın bu nedenle kendi savunma gücünü geliştireceği bunu özellikle Kutup bölgesine uygun şekilde yapacağı düşünülüyor. Hatta bu ülkenin yakın geçmişte Danimarka ile Hans Adası konusunda gerginlik yaşaması NATO üyesi ülkelerin giderek ekonomik çıkarlarına öncelik vereceklerini ve haklarını korumada sertlikten kaçınmayacaklarını da gösteriyor. Batılı ülkelerin aralarındaki olası anlaşmazlıkları bilgi alışverişi ve karşılıklı görüşmelerle çözecekleri beklenirken konunun Rusya ile ortaya çıkabilecek boyutları farklı olasılıklar içerebilir. Küresel güç konumundan düşen ama yeniden toparlanma ve güçlenme belirtileri gösteren Rusya’nın ekonomik bölgeler üzerinde hak iddia etmedeki aceleciliği bu bağlamda farklı boyutlarda ortaya çıkma istidadı göstermekte. Rusların Kuzey Kutbu’nun altında denize bayrak dikmelerinin ötesinde, Rus General Vladimir Şamanov’un, Kutup Bölgesi için özel askeri birlikler yetiştirdiklerini ve bu bölgede denizaltıları ve bombardıman uçaklarını devriye görevine soktuklarını söylemesi; Rusya’nın askeri açıdan da olaya önem verdiğini ve gerekirse güç kullanmaktan kaçınmayacaklarını gösteriyor. Rusların bombardıman uçaklarını Kuzey Kutbu’na göndermesine karşılık "Nanook Harekatı" adlı bir manevra ile Kanada’nın da iki savaş gemisi, bir denizaltı ve 600 kadar askerini bölgeye gönderip gövde gösterisi yapması, geleneksel barışçı bir ülke olan Kanada’nın bile Rusya’dan sonra Kuzey Kutbu’ndaki ikinci büyük ülke olmasından dolayı ekonomik haklarına sahip çıkma konusundaki kararlılığını gösteriyor. S tratejistlerin yeni senaryoları çok değil 20152020’lerdeki olası kaynak savaşlarının yeni sahnesinin Kuzey Buz Denizi olacağını ve burada gerçekleşebilecek gerginlikleri ele alıyor. Buna göre Kuzey Kutbu’nun altında milyarlarca ton petrol ve doğalgaz rezervi bulunduğu ve gelecekte bugünün barış içinde yaşayan ülkelerinin bile söz konusu kaynaklar üzerinde hak iddia edip birbirleriyle gerginlikler yaşayabilecekleri söyleniyor. Kuzey Kutbu’nu çevreleyen Kanada, Rusya, Danimarka, Finlandiya, İsveç, İzlanda, Norveç ve ABD’nin bu kaynaklar üzerinde hak iddia etmek için şimdiden hukuksal zemin hazırladıkları ve hatta Kuzey Kutbu’ndaki askeri gerginliklere karşı ordularını eğittikleri biliniyor. 2 Ağustos 2007’de Rusların daha da ileri gidip "Mir 1" dalış kapsülü ile 4200 metre derinlikte Kuzey Kutbu altına Rus bayrağı dikmiş olmaları onların da gelecekteki kaynak gereksinimlerini garantilemek istediklerini gösteren bir örnek. Rusların Kuzey Kutbu’nda 1.2 milyon kilometre karelik bir alan üzerinde hak iddia etmeleri dünyada gelecekteki kaynak savaşlarının denizlerin altı için olacağını göstermesi açısından önemli ise de konu Türkiye için de özel bir önem arz ediyor. Çünkü Yunanlıların AB’yi arkalarına alarak Adalar Denizi’ne sahip çıkmak istemeleri, yine aynı şekilde Kıbrıslı Rumların ve Atina’nın Akdeniz’in çeşitli ve uluslararası kurallar gereği Türkiye’ye ait olması gereken bölgelerine sahip çıkacak oldubittileri ciddi ölçülerde arttırmaları geleceğimiz için hayati önem taşıyor. Bu noktada Adalar Denizi’ndeki bir kaya parçasının bile önemi ortadayken, Kıbrıs’ın önemi de çarpan etkisiyle ortaya çıkıyor. Çünkü BM’ye göre kıta sahanlığı ve kıyılardan uzanan iktisadi sınırlar ülkelere, bunların içindeki alandaki doğal ve deniz ürünleri gibi kaynakları işletme hakkı tanımakta. Kıyılardan 200 deniz mili olan kıta sahanlığının coğrafi nedenlerden dolayı bunun da ötesinde uzandığının kanıtlanması durumunda da açık denizlere doğru bu 200 milin 350 mile kadar uzanması talebinde bulunmak ülkelerin hakkı. Petrol ve doğalgazın kıtlaşması, talebin ve bunun sonucunda fiyatların artması bugün denizlere kıyıları olan devletleri daha önce Afrika kıtasının paylaşıldığı Berlin Konferansı’ndan bu yana tekrar ve ikinci kez yeniden bir paylaşım sürecine getirmiş. Kuzey Kutbuna sınırdaş Kuzey kutbu... bütün ülkelerin bölgede birbirinin içine girecek şekildeki kıta sahanlığına sahip olmaları iktisadi kullanım alanlarının aidiyetinin belirlenmesinde ciddi sorunlara gebe. Kutupta kaynak savaşı bölgenin Kuzey Kutbu olması, eriyen buzdağlarının ve ülkelere ait karasal bağlantılı buzulların hatta adacıkların haritalarının değişecek olması gerçeği, bunların altındaki doğal rezervlerde hak iddia etme konusunu da karmaşık bir hale getirecek. Burada en somut örnek Kanada Kutup Bölgesi’ni Asya’ya bağlayan Kuzeybatı geçişinin artık buzkıran gemileri olmadan yılın hemen 12 ayında geçişe uygun hale gelmesi. Yine geçmişte Sibirya’nın kıyılarındaki Kuzey Denizi hemen hemen hiç geçişe uygun değilken şimdi yaklaşık bir ay süresince ulaşıma açık olması da haritaların değişimine örnek hususlardan. Geçmişte hava sıcaklığı Ocak ayında ortalama 15 derece olan Norveç’e ait bir kutup istasyonunun bu yıl 7 dereceyi görmesi kutupların iklimsel değişimini ve artık kullanıma açılabileceğini gösteriyor. Enerji kaynaklarındaki savaş artık Kuzey Kutbu’na yansımış durumda. Rusya bölgedeki ekonomik çıkarlarını korumak için gerekirse askeri yola başvuracağı mesajını verdi. Kanada ise aynı konuda çalışmalarını sürdürüyor. DEĞİŞEN HARİTALAR Dünyanın keşfedilmemiş petrol rezervlerinin yüzde 25’inin Kuzey Buz Denizi’nde bulunduğu söyleniyor. Bu miktar Ortadoğu rezervleri ile boy ölçüşemeyecek olsa bile ciddi ölçüde takviye unsuru ve bir süre daha fosil yakıt sağlaması açısından yararı olacağı açık. Bu rezervlerin önemli bölümünün Barents Denizi altında olması bunun da Rusya ile Norveç arasında sorun yaratacağının sinyallerini vermekte. Küresel ısınmadan en hızlı etkilenen
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle