02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili [email protected] Alman başbakanının ziyaretinin sonuçları… C S TRATEJİ 9 hususu bizim açımızdan tartışma kabul etmez bir özelliktedir" ve "İran’ın nükleer bomba yaptığının ispatı dünya ülkelerinin değil, bunun aksi, nükleer bomba yapmadığının ispatı İran’ın görevidir" demiştir. İran’ın nükleer bomba geliştirmesinin önlenmesine ve bunun gerçekleşmesi durumunun dünya açısından olası feci sonuçlarına değinen Bayan Şansölye, bu tutumuyla da Almanya’nın İran politikasının ABD çizgisine çok yaklaştığını ve hatta geçtiğini ortaya koymuştur. Hâlbuki geçmişte İsrail’in Yahudi yerleşim yerleri konusundaki politikasını ve işgalini ciddi şekilde ve her vesile ile protesto etmiş olan Almanya’nın yeni politikasının George Bush’un tek taraflı politikasının bile ötesine gittiğini söylemek olasıdır. Çünkü geçmişte bölgeye vaki ziyaretinde Bush, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ile görüşmüş iken Merkel tek bir Filistinli ile görüşme gereğini duymamıştır. Gün geçtikçe daha çok kaynayan bir cadı kazanına dönen Ortadoğu’da, Filistinlileri tamamen dışlayarak Yahudilere olan günahlarını affettirme uğruna Merkel tarafından ortaya konan bu duygusal yaklaşım yerine daha gerçekçi bir politika daha yapıcı sonuçlar verebilirdi. İsrail’i körü körüne destekleme politikasının Almanya tarafından izlenmeye başlanması İsrail’in halen Filistinlilere karşı uyguladığı katı politikanın yumuşatılmasından ziyade daha sertleşmesine ve Ortadoğu’da işlerin karışmasına neden olabilecektir. Yine Almanya’nın İran politikasındaki yeni yaklaşımın bir başka boyutu da, Ehud Olmert ve Angela Merkel’in kararlaştırdıkları İran’ı hedef alan bir toplantı randevusu ile ayrıca ortaya çıkmıştır. Buna göre önümüzdeki aylarda, nükleer çalışmalarının yanı sıra Ortadoğu ülkelerine ve özellikle Suriye ve Hizbullah’a roket ve balistik füze sağlayan İran’ın bu çalışmalarının uluslararası düzeyde gerçekleştirilecek bir toplantıda ele alınması sağlanacaktır. Her iki liderin bu bağlamda, ABD, Fransa, İngiltere, Rusya, Çin ve Sünni Arap ülkelerinin katılacakları toplantıda İran’ın nükleer silahlanmasını ve bu ülkenin Suriye ve Hizbullah’a roket temininin önlemesi konusunda hemfikir oldukları açıklanmıştır. İran’ın Suriye ile ilişkilerinde, bu ülkenin Silahlı Kuvvetlerini güçlendirme ve bu bağlamda, füze, roket, tanksavar ve uçaksavar sistemleri tedarikinde yardımcı olmak istemesi hususu İsrail’i ciddi boyutlarda rahatsız etmektedir. Özelikle, İran’ın geçen yıl Suriye’ye, Rusya ve Çin’den bu tür silahları alma konusunda bir milyar dolar yardım vaat etmiş olması hususu ve tanktan çok balistik füze alma stratejisi güderek, İsrail’in cephe gerisini hedef aldığı iddia edilen Suriye’nin bu yaklaşımının da İsrail’i müthiş rahatsız ettiği açıktır. Bütün bu hususlar ışığında, esasen gün geçtikçe AB’de İsrail yanlısı politikaların öncüsü ve İsrail karşıt kararların engelleyicisi konumundaki Almanya’nın daha da İsrail yanlısı bir politika izler hale gelmesi İsrail’i beklediğinden çok memnun etmiştir. Ancak Ortadoğu politikasında zaman zaman kendini boşlukta ve hatta yalnız hissetmiş olan tartışmasız bir İsrail yanlısı olan ABD’nin Almanya’nın bu taraflı ve İsrail yanlısı politika çizgisine girdiğini görmekle şımarıp daha radikal ve pervasızca kararlar alması ve hatta Filistinlileri provoke etmesi söz konusu olabilecektir. Bunun getiri ve sonuçları ise bölgemiz için hiç de iç açıcı olmaz. lmanya’da Şubat 2008 başından bu yana yakılan Türk evlerinin sayısı 20’yi geçerken Alman Şansölye Angela Merkel konuyu hala basit zabıta vakaları olarak görmekte. Ancak aynı Merkel, Mart ayı ortasında İsrail’e yaptığı resmi ziyaretinde bundan 70 yıl önce gerçekleşen Yahudi Soykırımı konusunda derin üzüntülerini son derece patetik şekilde dile getirdi. Anlaşılan Alman Şansölye için bugün kendi ülkesinde yaşayan ve Alman ekonomisine geçmişte ve halen katkılarıyla en azından insanca yaşamayı hak etmiş Türkler ve onların bugünkü reel ayrımcılığa uğramalarından ve hatta evlerinin ateşe verilmesi görmezden gelinebiliyorken geçmişin Almanya’sının Yahudilerle ilgili günahlarını affettirmek amacı daha öncelik arz ediyordu. Hatta bu günahlarının özellikle Merkel açısından birden çok boyutu olduğu da söylenebilir. Çünkü komünist Doğu Almanya’da doğmuş olan Merkel’in Yahudilere karşı ezikliğinin, soykırım konusunun da ötesinde Soğuk Savaş döneminde üyesi olduğu Varşova Paktının en katı İsrail düşmanı olan eski ülkesinin de geçmişteki Yahudi düşmanlığını adeta affettirme izlerini taşıdığını da söylemek mümkündür. Tarihsel günahlarını bugün Almanya’daki Türklerin çektiği sıkıntıların üzerinde tutan ve İsrail’e karşı ülkesini sonsuz bir borç yükü altında gördüğü anlaşılan Merkel’in bugün bu ziyaretinde radikalmiş gibi izlenim veren İsrail yakınlığının temelleri esasen çok eskiden, geçmişteki Alman Devlet Başkanları ve Şansölyelerince bir bakıma atılmıştı denebilir. Söz konusu ziyarette Merkel’in Filistinlilerin adını hemen hiç dile getirmeden katı ve tartışmasız bir İsrail yandaşlığı içinde ve adeta bu politikanın şampiyonu ABD’nin çizgisinde bir tutum izlemesi dünya diplomatik çevrelerini büyük ölçüde şaşırttı. İsrail Parlamentosu Knesset’te dokunaklı bir konuşma yapan Merkel’in Almanya’sının ABD’nin yanı sıra İsrail’in dünyadaki en önemli destekçisi olduğu hep bilinirdi. Ancak Almanya’nın geleneksel olarak Filistinlilere karşı özel ve dikkatli bir diplomasi izlediği ve bilhassa Arap Dünyasını rahatsız etmeyecek bir politikası olduğu da bir gerçekti. İşte Merkel’in, özellikle Gazze’de sıkıntıları gün geçtikçe çekilmez hale dönüşen Filistin halkının sorunlarına hiç değinmeden İsrail’de görüşlerini dile getirmesi ve İsrail’e verdiği önemi adeta kendini sürekli taviz verme gibi bir Merkel ve Peres... zorunlulukta göstermesi Almanya’nın Ortadoğu politikası adına önemli bir gelişme olmuştur. Hatta gezinin önemli bir başka sonucu, yedi Alman Bakan ile İsrail’e giden Merkel’in İsrail vatandaşları tarafından "İşte dünyanın en güçlü kadını da bizim yanımızda" gibi bir duyguya kapılmalarına da özellikle İsrail medyasınca zemin hazırlanmıştır. Merkel’in propaganda açısından başarılı ve İsrail’e dostluk gösterileriyle geçen ziyaretindeki tek tük çatlak sesler, Şansölyenin Almanca konuşması nedeniyle, geçmişte öldürülen Yahudilere saygısızlık yapıldığı iddiasıyla A Almanya Başbakanı Merkel’in İsrail’i 7 bakanıyla birlikte ziyareti sırasında verdiği mesajlar dikkat çekti. Filistinli hiçbir yetkili ile görüşmeyen Merkel’in İran’ın çalışmalarından duyduğu rahatsızlığı Knesset’de dile getirmesi, Tahran kaynaklı Ortadoğu’daki silahlanmaya değinmesi Tel Aviv’i mutlu etti. ortaya çıkmış ise de bu olay, İsrail Devlet Başkanı’nın geçmişte Alman Parlamentosu’nda İbranice konuştuğu hatırlatılarak kesilmiştir. Merkel’den İsrail’e destek MERKEL’İN KNESSET AÇIKLAMALARI Filistin ve Filistinliler konusunda duyarsız ve İsrail yandaşı anlamında taraflı davrandığı söylenebilecek Şansölye Merkel’in açıklamalarının yanı sıra bu ziyaretle ortaya çıkan başka önemli bir nokta da genelde İran ile olan ciddi boyuttaki ticari ilişkilerini zedelemekten kaçınan Alman dış politikasının bu ziyaretle İranİsrail ilişkilerinde de İsrail’den yana bir tavır içine girdiğidir. İran’a karşı güvenliği konusunda İsrail’in tamamen yanında ve İran’ın nükleer faaliyetlerine bu bağlamda karşı olduklarını dile getiren Şansölye "İsrail’in güvenliği
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle