02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 C S TRATEJİ Avusturya’daki zirvede birçok konuda anlayış Yeniden ABABD Cemile Akça ATAÇ TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası [email protected] Haziran günü Viyana’da yapılan ABABD Zirvesi dünya kamuoyunda beklenenden daha fazla yankı buldu. Zirve öncesinde, Avrupa’nın bu toplantıyı ABD’ye karşı eleştirilerini, özellikle Guantanamo’daki terör hapishanesinin varlığı, buradaki tutuklulara yönelik –bazılarının intiharı ile sonuçlananinsan haklarına aykırı muamele ve Irak’taki uluslararası hukuk ihlallerinden kaynaklanan hoşnutsuzluğu, ABD Başkanı George Bush’a bir kere daha iletmek ve bu sefer etkili olmak amacıyla kullanacağı eşsiz bir fırsat olarak gördüğü yönünde bir izlenim vardı. Ayrıca "iklim değişikliği ile mücadele" başlığı altında, ABD’nin Kyoto Protokolü’nü imzalaması konusunda da yine AB’nin baskı yapacağı söyleniyordu. Ancak yoğun görüşmeler ve çalışma toplantılarının ardından günün sonunda yayımlanan sonuç bildirisinde ve yapılan basın toplantısında görüldü ki "dikenli konuların" hepsi gayri resmi bir şekilde son derece dostane konuşulmuş ve transatlantik ilişkilerde sorunsuz yepyeni bir sayfa açılmış… Hukukun üstünlüğü, insan hakları, temel özgürlükler ve demokrasinin dünya çapında yayılması için el sıkışan taraflar, Guantanamo sorununu da "Nasılsa sonsuza dek süremez; bir gün zaten sona erecek" görüşü çerçevesinde çözdü. Bush’un "Kapatacağız!" sözünü yeterli bulan AB’nin dönem başkanı Avusturya’nın Başbakanı Wolfgang Schüssel, kapının dışında yaklaşık 10.000 kişinin ABD’yi protesto ediyor olmasına rağmen basın toplantısında "Peki ne zaman?" sorusunu muhatabına yöneltmeyi ihmal etti. Böylece de transatlantik ortaklığın, Bush’un "Geçmiş geçmiştir!" ilkesine dayalı yepyeni bir evreye girmiş olduğu gözler önüne serildi. ABD’nin İkinci Dünya 21 ABD’nin Irak’a yönelik harekatı sırasında AB destek verenler ve vermeyenler olarak ikiye bölünmüştü. Almanya ve Fransa destek vermezken İngilterePolonya açık destek vermişlerdi. Son ABABD zirvesinde ise ilişkiler yeniden ısınmaya başladı. Savaşı’nda Avusturya için yaptıklarını unutmadıklarını dile getiren Schüssel, AB ülkelerinde yapılan bir ankete katılanların yüzde 36’sının ABD’yi, dünya barışı için İran’dan daha büyük bir tehlike olarak algılamasını da "grotesk" olarak değerlendirdi. Sonuç olarak basın toplantısını takip eden herkes, Guardian’ın yazdığı gibi, Schüssel’in Amerika karşısında "yumruklarının nasıl çözüldüğünü" gördü. Etrafında çok gürültü kopmasına rağmen, hem Guantanamo’nun hem de Kyoto’nun, Zirve öncesi yayımlanan gündemde ve sonrası yayımlanan sonuç belgelerinde yer almaması Washington’u son derece memnun eden bir gelişme oldu. AB, kendi kamuoyundaki beklentilerin aksine, ABD’ye hiçbir konuda "hesap" sormadı; baskı uygulamadı. Le Monde Gazetesi’nde yayımlanan "Viyana’da Amerikalılar ve Avrupalılar İran karşısında birleşti, Guantanamo konusunda ayrıldı" başlıklı makalede, Guantanamo sözcüğü ironik bir şekilde makalenin başlığı dışında başka hiçbir yerinde geçmiyordu, çünkü resmî olarak konuşulmamıştı. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa işlerinden sorumlu üst düzey yetkilisi Kurt Volker’ın yaptığı açıklamaya göre AB ve ABD, "birlikte çalışılan konuların kapsamı ve birlikte yapılan işlerin derinliğine bakıldığında, şimdiye kadar sahip olunan en güçlü ortaklık derecesine" ulaşmış durumda. Avusturya’nın 6 aylık başkanlık süresince taraflar yaklaşık 50 çalışma toplantısı yaptı. Bunların sonuncusu olan ABABD Zirvesi bu yıl, 2003 yılında Irak’ın işgalinden beri ikili ilişkilerde var olan son derece soğuk ortamın aksine, tarafların özellikle İran ve enerji arzı konularında birbirleriyle yakınlaşmış olmalarından dolayı ortak bir duruşun sergilendiği uyumlu bir platform oluşturdu. BÜYÜK TİCARİ ORTAKLIK ABD’nin, AB için gözden çıkarılması çok güç, çok önemli bir ticaret ve yatırım ortağı olduğuna hiç şüphe yok. AB sınırları içindeki yabancı yatırımın üçte ikisi ABD’den geliyor. AB ve ABD’nin toplam GSYİH’si, dünya GSYİH’sinin yüzde 57’sini oluşturuyor. İki taraf arasında, karşılıklı hacmi günde 1 trilyon Avro’yu bulan bir ticaret ilişkisi var. Bu nedenden dolayı da zirvede tartışılan öncelikli konulardan bir tanesi, karşılıklı ticaretin daha istikrarlı ve sorunsuz işlemesini sağlayacak önlemler oldu. AB Komisyonu Sanayi Komiseri Günther Verheugen ile Ticaret Komiseri Peter Mandelson ve ABD Ticaret Bakanı Carlos Gutierrez’in bir araya geldiği çalışma toplantısında, özellikle fikrî mülkiyet hakları için mücadelede ortak bir strateji oluşturma kararı çıktı. Fikrî mülkiyet haklarının ihlali sonucunda ortaya çıkan taklit mallara, "kurallara uygun hareket eden ABD ve AB ülkelerinin küresel rekabet ile mücadele edebilme kapasitesini azalttığı" gerekçesi ile savaş açıldı. Durumun ne kadar ciddi olduğunu ve ne kadar ivedi bir çözüm beklediğini göstermek amacıyla da çeşitli istatistikî bilgiler açıklandı. Buna göre 2004 yılında AB sınırlarında yakalanan taklit malların değeri 103 milyon Avro’yu buluyor. Bu rakam 1998’den beri yüzde 1000’lik bir artış göstermiş. Daha da çarpıcı olan husus ise 1980’lerde taklit malların yüzde 70’ini lüks mallar oluştururken 2004’te ele geçirilen sahte malların büyük bir kısmının (4,4 milyon adet) gıda ürünü ve içecek olması. Yine AB sınırlarında yakalanan sahte ilaçlar ise dünya ilaç ticaretinin yüzde 10’unu oluşturuyor. Bu da gösteriyor ki taklit mallar ile mücadelesinde AB, ABD’den alacağı desteğe büyük ihtiyaç duyuyor. Beklenen desteğin, fikrî mülkiyet hakları ile ilgili uluslararası bir yasa olduğu ise zirvenin sonuç bildirgesinde somutlaşıyor. Ayrıca fikrî mülkiyet ihlali yapan ülkelerde bulunan ABD ve AB ülkeleri diplomatlarının ortak girişimlerde bulunması öngörülüyor. Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) Doha Turu görüşmelerinin bloke olma nedenlerinden biri olan tarım sübvansiyonları da Zirve’de ele alındı. Kendi içinden yükselen seslerin, Ticaret Komiseri Mandelson’un kişisel çabalarının ve Afrika Birliği’nin Başkanı Alpha Oumar Konare’ye "Afrika Stratejisi" çerçevesinde verilen sözün bir sonucu olarak AB, tarım sübvansiyonlarında kademeli olarak sınırlamaya gitmeye hazırlanıyor. ABD ise kendisini DTÖ’de yalnız bırakacak ve çıkmaza girmiş olan görüşmeleri yeniden başlatacak böyle bir politika değişikliğine sıcak bakmıyor. Gerçekte ise AB, tarımında henüz Doha Turu’nu yeniden canlandıracak bir serbestlik uygulamaya hazır gözükmüyor. Nitekim bu konuya yönelik alınmış bir karar sonuç bildirgesinde yer almadı. Onun yerine AB’nin ABD tarafından uygulanan korumacı politikalardan duyduğu rahatsızlığa üstü kapalı bir şekilde değinildi. Dubai Port’un ABD’deki ABD heyetinin Viyana temaslarından...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle