02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kararlarıyla Türkmenlerin Kerkük’te gayrımenkul almaları yasaklandı. Türkmenlere yönelik baskılar BM’nin 8 Kasım 1996 tarih ve A/51/486/add.1 ve 8 Ekim 1997 tarih ve A/52/476 sayılı insan hakları raporlarında ayrıntıları ile yer aldı. KÜRTLERİN KERKÜK İLGİSİ Kerkük, Kürtler için sürekli bir ilgi odağı olageldi. Bağımsızlık ve daha ileriki aşamada "Büyük Kürdistan", Irak Kürt hareketinin en önemli hedefi oldu. Federasyon veya özerklik ise bu hedefe giden bir yol olarak görüldü. Kürtler, bugüne kadar, bu hedefi engeleyecek ya da geciktirecek geniş haklar kapsayan çözüm önerilerine karşı savaşmayı tercih etti. 14 Temmuz 1958 darbesi Kürtlere çok geniş haklar tanıdı. 1946 yılında SSCB’ye sığınan Molla Mustafa Barzani Irak’a döndü. Yeni Irak Anayasası, Irak’ın Kürtlerin ve Arapların ortak yurdu olduğunu yazdı. Irak Kürdistan Demokrat Partisi’ne resmen izin verildi. Kürtçe yayınlara izin verildi, Kürdoloji Enstitüsü kuruldu. Kerkük ve Musul kentlerine yoğun Kürt göçü teşvik edildi. Kürt göçmenlere arsa tahsisi yapıldı. Bütün bu haklardan tatmin olmayan Barzani, Kuzey Irak’ta bir isyan hazırlığına başladı. 11 Eylül RAK’IN KIRILMA NOKTASI 1961’de silahlı isyan patlak verdi. Bu tarihte ortaya konan Kürt istekleri, bugüne kadar katlanarak geldi. Gerek Türkmenler gerekse Kürtler açısından O dönemde Kürt isteklerinin odak noktasında yine Kerkük’e ilişkin tabloda yarım asırdan buyana değişen Kerkük yer aldı. Bu istekler, Bağdat yönetimine şöyle çok fazla bir şey olmadı. ABD işgalinden sonra, bildirildi. Kerkük, Kürtlerin istilasına uğradı. Son üç yıl içinde ? Bölgede özerk bir yönetimin kurulması, ? Yasama ve yürütme organlarının, bölge halkı tarafından seçilmesi, ? Merkezi yönetimden bağımsız, bir yargı sistemi kurulması, ? Özerk yönetime bağlı polis gücü kurulması, ? Bir Kürt tümenin kurulması, ? Cumhurbaşkanı yardımcılarından birinin Kürt olması. ? Irak ordu birliklerinin özerk bölge sınırları dışına çekilmesi. Bu istekler arasında her zaman vazgeçilmez ana koşul olan Kerkük, Hanekin, Telafer gibi Türkmen bölgelerinin kendilerine bağlanması oldu. Bunların büyük bir bölümü Irak Hükümetinin yayınladığı 11 Mart 1970 deklarasyonu ile kabul edildi. Deklarasyon, 4 yıllık bir geçiş dönemini öngörürken, KDP isteklerini somutlaştırdı ve 9 Mart 1973’te bir özerklik yasa taslağını hükümete verdi. Ancak daha sonra isteklerini daha da genişleterek 1975’te kurduğu bir komisyon "Kürdistan Federal Kerkük’te Rumsfeld’i karşılayan kürt polisler Eyaleti Anayasası" adı altında bir taslak hazırladı. Taslağın dördüncü kısım birinci bölümünde 350 bine yakın Kürt Kerkük’e yerleştirildi. bölgenin başkanından söz ediliyordu. Yetkileri ise Türkmenlere yönelik baskı da bu kez Baas’ın yerini bölgenin cumhurbaşkanı düzeyindeydi. İkinci kısım Kürt gruplar aldı. Savaş öncesinde, Baas’ın altıncı madde ise aynen şöyleydi: "Federal eyaletin asimilasyon politikalarına hedef olan Kerküklü özel bayrak ve amblemi olacak. Irak bayrak ve Türkmenler, savaş sonrasında da Kürtlerden aynı ambleminin yanında kullanılacak. Bayrak ve amblemin renkleri ve şekli, özel bir yasa ile tespit edilecek." Madde yedide ise Kürdistan Federal Eyaleti’nin Başkenti ise Kerkük olarak belirtildi. 1974 yılında yapılan görüşmeler anlaşmazlık ile sonuçlandı. Aynı yıl Irak hükümeti tek taraflı 33 sayılı Kürdistan Bölgesi Özerklik Yasası’nı yürürlüğe koydu. Anayasada gerekli değişiklikler yapıldı. 1974’te Kürtlere tanınan bu geniş haklar, yine KDP yönetimi tarafından kabul edilmedi ve Barzani, Irak yönetiminden ev isteklerini, üç madde üzerinde odaklaştırdı. Kerkük bu üç maddenin en başında geldi. Barzani, başta Kerkük olmak üzere, Hanekin, Telafer, Diyala vilayetinin özerk bölge sınırları içinde olmasını, Kürt Özel Muhafız Tümeni kurulmasını, "Kürdistan’ın diğer bölgelerinin özgürlüğü için mücadele veren hareketlere destek sağlanmasını" istedi. Bu talepler kabul edilmedi. Ardından çatışmalar başladı. Birinci Körfez Savaşı sonrasındaki Kürt isyanı, Çekiç Güç ve Keşif Güç koruması, ABD işgali ve hükümetin kurulmasına kadar geçen sürede, Kürt gruplar özellikle Kerkük konusundaki gündemlerinden vazgeçmediler… C S TRATEJİ 17 baskıyı görür duruma geldi. Kürtler, ABD’nin kendilerine sağladığı siyasi avantajı çok iyi kullanarak, Kerkük üzerinde denetimlerini sağladılar. Kerkük valisi Kürtlerden seçilirken, resmi dil de yine Kürtçe oldu. ABD tarafından Türkiye’ye verilmiş olan bütün güvencelere karşın, savaşın hemen bitiminden sonra Kerkük’e giren peşmerge güçleri, tapu dairesini yağmalayıp, Kerkük’ün mülk envanterini yok etti. Bundan sonra büyük bir ustalıkla yönlendirilen politikalarla, Kerkük’ün Kürt bölgesel yönetimi içinde kalmasına zemin hazırlandı. Irak Anayasası’nın 140. maddesinde, "yürütme organı, Irak Geçici İdare Yasası’nın (GİY) 58. maddesinin tüm fıkralarıyla uygulanmasının tamamlanması için gerekli adımları atar. GİY’in 58. maddesinde yer alan ve Geçiş Hükümeti’nin sorumluluğunda uygulanan hususlar, bu anayasaya uygun olarak seçilecek yürütme organı tarafından tamamı yerine getirilene değin sürdürülür. Bu çalışmalar, normalleştirme, nüfus sayımı ve sakinlerinin iradesini tespit için Kerkük’te ve diğer anlaşmazlık bölgelerinde en geç 31.12.2007 tarihinde referandum düzenlenmesine kadar tamamlanmalıdır" ifadesi yer aldı. Kürtler bununla da yetinmedi, Nuri El Maliki başkanlığında kurulan hükümetin programına da Kerkük’ü koydurmayı başardılar. Hükümet programının 21. maddesinde "Hükümet, Geçici Dönem için Irak Devleti Yönetim Yasasının 58. maddesine dayanan anayasanın 140. maddesini uygulamakla yükümlüdür. Bu bağlamda adı geçen 58. maddenin tüm fıkraları uygulamaya konacaktır. Bu maddenin uygulanması Kerkük ve ihtilaflı bölgelerde; normalleştirme, sayım ve referandum olarak üç aşamalıdır. Hükümet, 29 Mart 2007 tarihinde bitmek üzere Kerkük’e önceden bağlı olan ilçe ve nahiyelerin iade edilmesi dahil normalleştirme uygulamaları için gereken adımları atar. Sayım 31 Temmuz 2007 tarihinde başlar ve son aşama olarak referandum 15 Kasım 2007 tarihinde tamamlanır" denilerek, kesin bir takvim ortaya kondu. Seçimlerden çıkan sonuçlara ve Kerkük İl Meclisi’nin yapısına bakıldığı zaman, Kerkük’ün Kürtleştirilme politikasının sonuç vermekte olduğu gözlerden kaçmıyor. Türkiye, gelişmelerden kaygılı ancak, bugüne kadar yapılan bütün girişimlerin sonuç vermemesinden ötürü de, Türkiye’nin Kerkük konusunda bir anlamda eli kolu bağlanmış durumda. Kerkük’te Türkmenler ile Sünni Araplar ittifak içinde. Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi’nin Kerkük konusunda Kürtler ile gizli bir anlaşmasının olduğu biliniyor. Şiilerden Dava Partisi ve Sadr grubu, Kerkük’ün Kürtelere verilmesine karşı. Kerkük’te her etnik ve dini grubun çıkarları düğüm olmuş gibi görünüyor. Bu tarihi Türk kenti, şimdi patlamaya hazır bir bomba gibi, anayasada da seçim programında da yer alan takvim içinde geri sayımı izliyor. I ABD desteğindeki Kürtler, Kerkük’te çoğunluğu sağlamış durumda ve önümüzdeki yıl yapılması planlanan referanduma hazırlanıyorlar. Küçük Irak olarak da adlandırılan kentte referandumdan sonrası belirsizliğini koruyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle