Katalog

konulursa, bunun bir kilometrelik ABD’deki bir çevreye vereceği yaşamsal zarar, şarbonlu insanların sığınakta olmaması eylemlerden... durumunda binlerle ifade edilebilir. Böyle bir bombanın yapımı nükleer bombaya göre daha kolay olsa da, bunun için gerekli güçlü radyolojik maddenin taşınması ancak kendi ağırlığının birkaç misli ağırlıktaki bir kurşun muhafaza gerektirir ki bu da, kullanım ve taşımada çok pratik değildir. Uluslararası güvenlik sisteminde ve gümrüklerde bunların geçişini engellemek için önlemler alınmışsa da özellikle düşük güçteki radyolojik malzemenin ve bilhassa tıbbi cihazlarda kullanılanların bu kontrollerden kaçması veya illegal ellere geçmesi olanaklı. Bu kontrollerde kullanılan radyasyon tespit cihazları aktif ve pasif olarak ikiye ayrılıyor. Pasif cihazlar kullanım açısından kolay ancak bunları kurşun perdelemeyle aldatmak da kolay. Aktif cihazlar bu bakımdan daha etkili iseler de bunlar hem pahalı hem de kullanım açısından bazı karmaşık sorunlara açık. Özellikle bugünkü Rusya Federasyonu’na geçmişten miras kalan büyük miktardaki nükleer malzeme ve silah ile bunları taşıyabilecek füze sistemlerinin bolluğu, güvenlik güçlerince alınacak bütün güvenlik önlemlerini istendiğinde aşabilecek birkaç özelliğe sahip bulunuyor. Söz konusu özellikler, bu malzemeler için verilecek paranın miktarının büyüklüğü ve cazibesi, bu işleri her kademede organize edebilecek mafya sisteminin Rusya’daki varlığı ve etkinliği, bu örgütlerin bütün dünyadaki emsallerine göre daha eğitimli, hatta nükleer konular açısından asker kökenli mensuplarıyla içli dışlı olmalarıdır. Yine Rusya’daki mafyanın etkinliği, birçok büyük özel ve devlet kuruluşuna sızmış olması, bu tür malzeme ve silahların teminini de dünyanın herhangi bir yerine sevkini de mümkün kılabiliyor. Rusya’da bugün stratejik silahların güvenli bir şekilde korunduğunu söylemek mümkün ise de, bunun taktik nükleer silahlar, hurdaya çıkarılmış eski savaş başlıkları veya radyoaktif depolanmış diğer malzeme için geçerli olacağını söyleyebilmek pek de mümkün değil. Bu tür malzemelerin özellikle Rusya Federasyonu veya Birleşik Devletler Topluluğu üyesi diğer ülkelerde kontrol ve takibinde karşılaşılan şu sorunlar da tehlike potansiyelini artırıyor: Hurdaya çıkanlar dâhil söz konusu olabilecek taktik, stratejik silah, mühimmat ve başlıkların asri şekilde tutulmuş bir envanterinin tam olarak yaratılmamış olması, Birçok durumda bunların yetersiz korunması, Korunmada elektronik alarm ve kamera sistemlerinin bulunmaması, Laboratuar ve araştırma tesislerinde kullanılan radyoaktif malzemelerin güvenliğinin de sağlanamamış olmasıdır. Bütün bu olumsuzluklar ışığında, nükleer özellikli KİS’lerin terör örgütlerince kullanılmasının önüne geçmek için yalnız Birleşik Devletler Topluluğu’ndakilerde değil, Batı ülkelerindeki tesisler ve hatta uranyum üretimi yapan Gana ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile nükleer silah üretebilen bölgesel bütün güçlerin tesislerinde gerekli önlemler alınmalı ve nükleer terörizme açık kapı bırakılmamalı. Söz konusu olabilecek böylesi bir terörist eylem genelde; Kullanıma hazır nükleer bombaların ele geçirilip patlatılması, Nükleer tesis veya santrallere saldırı C S TRATEJİ 5 Uluslararası veya ulusal düzeydeki istihbarat kuruluşlarının birbirleriyle rekabet ederek istihbarat saklamaları engellenmeli, KİS kullanabilecek terör örgütlerini maddi veya manevi anlamda destekleyebilecek ülkelere karşı caydırıcılık sağlanmalı, KİS’lerin askeri metotlarla saldırıda kullanılabileceği gibi, ticari veya illegal yollarla sınırlar içine sokulabileceği düşünülerek, sınır ötesinden başlayan istihbarat önlemleri alınmalı, Bu istihbarat önlemlerini destekleyecek maddi olanaklar sağlanmalı, istihbarat getirenlere ödül verilmeli, Her türlü nükleer malzemenin uluslararası sistemdeki nakliyesinin kontrolü sağlanmalı, KİS’lerle ilgili çalışma yapabilecek ve bunları terörist amaçlarla kullanabilecek kişiler engellenmeli, Ülke içinde milli duyarlılık arttırılmalı, halkın yardım ve katılımı sağlanmalı. KİS ile nükleer özellikli KİS malzemelerinden yapılacak kirli bombaların teröristlerce kullanımı sonucu ortaya çıkacak bir felakete karşı koymak ve buna hazırlıklı olmak için ise; Ulusal düzeyde acil müdahale standartları geliştirilmeli, Bununla ilgili acil müdahale örgütü yaratılmalı, Ulusal kaynakların yurt düzeyinde cevap verebileceği bir tıbbi müdahale kapasitesi yaratılmalı, Ulusal acil tıbbi müdahale olanaklarının tercihen Sağlık Bakanlığı bünyesinden koordinesi sağlanmalı, Ulusal düzeyde acil tıbbi müdahale olanakları arttırılmalı ve bu konuda özel sektörle işbirliği sağlanarak önlem alınmalı. Bu tür bombaların kullanımı dâhil her çeşit terörün günümüzün realitesi olduğu ortadayken uluslararası teröre karşı her düzeyde hazırlıklı olmak ve önlemler almak çağdaş ülkelerin vatandaşlarına ve gelecek kuşaklarına karşı görevidir. Terörün nükleer saldırı gerçekleştirebilme kapasitesine erişmesini engellemek için uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi, en önemli koşul. Bunun için de ilk önce, terörün tanımından başlayarak ülkelerin ciddi çaba sarfetmesi gerekiyor. Her türlü olasılığa karşı önlem almak da yönetimlerin sorumluluğunda bulunuyor. düzenlenmesi, Nükleer malzemenin çalınması veya satın alınması, Radyoaktif maddelerin konvansiyonel patlayıcılarla beraber kirli bomba olarak kullanılması yoluyla gerçekleşebilir. NÜKLEER TERÖRE KARŞI ÖNLEM Her şeyden önce bu önlemler ciddi bir uluslararası işbirliğini gerektirir. Bu konuda zafiyet gösterecek ve teröristlerin KİS’leri edinmesine göz yumacak ülkelerin de cezalandırılacaklarını bilmeleri özellikle önemlidir. Düşmanca amaç güdebilecek nükleer koalisyonların, acze düşmüş rejimlerin, güçlü terörist grupların veya bunların ele geçirebileceği güçsüz ülkelerin veya yine terörist grupların sığınabileceği ve KİS’leri geliştirebilecekleri devletlerin meydana gelmesine izin verilmemesi en önemli konu. Bu bağlamda öncelikle, Uluslararası düzeyde işbirliği sağlanmalı, Bu işbirliğine zarar verebilecek bürokratik engeller ortadan kaldırılmalı,