02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ahmedinecad, 10 Ocak 2006’da Kum’da medrese öğrencilerine hitaben yaptığı konuşmasında "İslam lemi Mehdi’nin dönüşünü beklemeli. Onu karşılamak için Batı’nın ulaştığı gelişmişlik seviyesine ulaşmalı ve dünyayı yönetmeye hazır olmalıdır" şeklinde açıklama yaptı. Bu açıklamalar Ahmedinecad’ın en az Humeyni kadar "İslam İmparatorluğu" kurma peşinde olduğunu gösteriyor. "İslam İmparatorluğu"nun birincil hedefi Ortadoğu ve Basra’dır. Bu anlayışın bölge devletleri tarafından tepkiyle karşılanması olasılığı büyüktür. Çünkü bunun bir örneği İran’ın Humeyni tarafından yönetildiği dönemlerde yaşandı. Açıklamadaki ilgi çekici diğer nokta Mehdi’nin dönüşüne yapılan vurgudur. Mehdi inancı Ahmedinecad’ın iktidara gelmesiyle birlikte İran İslam Rejimi’nin iç ve dış politikasındaki eski yerini aldı. İran, Hıristiyanlıktaki Mesih inanışına karşı Şiilikte Mehdi inanışını devlet felsefesi haline getirmiş durumda. Humeyni’nin Velayeti Fakih anlayışı Mehdi’nin yeryüzündeki görünen yüzüdür. Velayet’i Fakih anlayışına göre, Hz. Muhammed’in ruhu Hz. Ali’ye, onun vücudundan da diğer imamların vücutlarına geçmiştir. En son on ikinci İmam Hz. Mehdi göklere çekilince, Hz. Muhammed’in Mehdi’deki ruhu Velayet’i Fakih’e geçmiştir. Ama bu ruh geçici olarak Velayeti Fakih’tedir. Mehdi geri dönene kadar Velayeti Fakih, Allah’ın yeryüzündeki temsilcisi/sözcüsüdür ve "İslam İmparatorluğu"nu kurmakla görevlidir. Dolayısıyla İran’daki anlayışa göre "İslam İmparatorluğu" İran’da kurulacaktır. İslam Devrimi’nin lideri Humeyni, "Devrim İran’da başladı ama İran’da bitmeyecek" derken İran’ın "İslam İmparatorluğu" kurulmasında lider rol oynayacağını savunmaktaydı. C S TRATEJİ 15 İran’ın, bölgesel planlarının suya düşmesi anlamına geliyor. İsrailFilistin sorununun çözülmesi ABD’nin İran’a karşı Arap ülkelerinin desteğini almasını daha da kolaylaştırabilir. Bu durumda İran da böylece bölgeden izole olacaktır. Ayrıca ABD, Arap ülkelerindeki askeri üslerini İran’a karşı kullanma fırsatı da kazanabilir. Sonuçta İsrailFilistin sorununun çözülmesi sonucunda gelişecek ArapABD güven ortamının İran İslam Rejimi için siyasi, ekonomik ve askeri sonuçları karşılanamaz zarar anlamına gelir. Ortadoğu’da ABD karşıtlığının artması ve İsrailFilistin sorununun hala çözülememesi, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır yönetimlerini kendi halklarına ABD ile İran karşıtı işbirliklerinin nedenini açıklayamaz duruma düşürüyor. Ortadoğu’daki ABDİran mücadelesi sonucunda üç kutbun ortaya çıktığı görülüyor. ABDİsrailÜrdün Kutbu, İranSuriyeHAMASHizbullahIrak’lı Şii’ler ve halen İranABD çatışmasında taraf olmayan Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır. Sonuncu kutbun taraf seçmesi dengelerin değişmesi açısından çok önemli. İran’ın Ortadoğu’ya yönelik politikalarını bu devletlerin taraf seçimi belirleyecek. Şimdilik bu devletler ne ABD’nin ne de İran’ın üstün gelmesini istemiyorlar. Bu çatışmadan ABD’nin zaferle çıkması durumunda, ABD’nin bu üç devletin yönetimleri üzerinde baskısını artırması kaçınılmaz. Diğer yandan İran’ın üstün gelmesi ise İran’ı tekrar İslam Rejimi’ni bölgeye yayma girişimleri için heveslendirebilir ve bölgedeki Şii nüfuslarını kışkırtma çabaları gündeme gelebilir. Ortadoğu ülkelerinin desteğini almak için ABD ve İran arasında bir mücadele yaşanıyor. ABD’nin İran’a müdahalesi durumunda Ortadoğu ABD’nin İran’a karşı başlattığı askeri müdahalenin en önemli üssü olacak. İran bu bölgede ABD baskılarına karşı savunmada değil, son dönemlerde daha da geniş alana yayılmakla birlikte saldırı durumunda bulunuyor. İran, olası baskıları azaltmak ve ABD’nin olası askeri müdahalesi durumunda bölge ülkelerinin ABD’ye üs vermesini önlemek için çaba sarf ediyor. İran’ın ABD’ye karşı Ortadoğu’daki Müslüman devletlerin desteğini tam anlamıyla aldığı söylenemez. Bu durum, Amerikan karşıtlığının artması sonucu bölgede ortaya çıkan Müslüman/Arap dayanışmasının, aynı zamanda Fars temelli İran yayılmacılığına karşı da gelişmiş bir olgu olmasından kaynaklanıyor. Ayrıca İran’ın söz konusu devletlerle mezhep farklılığından doğan sorunlarının dışında, sınır ve kara suları gibi diğer sorunları da bulunuyor. İran şimdilik bölgenin büyük devletleri ile sıcak ilişkiler kuramasa da Kuveyt, Katar ve Bahreyn gibi küçük devletlerin desteğini almaya çalışıyor. Her şeye rağmen bölgede ABD karşıtlığının artması İran’ın çıkarlarına uygundur. ORTADOĞU’DAKİ KUTUPLAR Arap milliyetçiliğinin kalelerinden biri olan Irak’ta Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesi İran’ın bölgedeki hareket alanının genişlemesine neden oldu. İran’ın bölgedeki ABD’ye yönelik gücünü pekiştiren diğer unsurlar ise protestolardan... Irak yönetiminde Şii’lerin ağırlıkta olması, Filistin’de yapılan seçimlerde HAMAS’ın iktidara gelmesi ve Suriye’nin İran’la yakınlaşmasıdır. Lübnan’da Hizbullah ve Irak’taki değişik Şii örgütlerin İran’la olan işbirliği de İran için avantaj oluşturuyor. Irak ve Filistin’deki seçimlerde sandıklardan ABD karşıtı grupların zaferle çıkması ABD’nin Ortadoğu’da İran’a karşı pozisyonunu zorlaştırıyor. İran her iki seçimin de demokratik ve halkın isteklerinin göstergesi olduğunu söylerken, ABD sonuçlardan memnun değil. Özellikle Filistin seçimlerinden HAMAS’ın zaferle çıkması İran’ın elini bölgede daha da kuvvetlendiriyor. Bu güç sadece HAMAS’ın İran’a olan sempatisinden değil, HAMAS’ın İsrail’e yönelik tutumundan kaynaklanıyor. Yani İran, HAMAS’ın iktidara gelmesi ile birlikte İsrailFilistin barış sürecinin yeniden çıkmaza girmesinden memnun. Ortadoğu’daki istikrarsızlığın merkezinde yer alan bu sorunun çözülmesi, İsrail’in ve dolayısıyla İsrail’i desteklediği düşünülen ABD’nin Arap dünyası ile ilişkilerinin daha da gelişmesine yol açabilir. ArapABDİsrail ilişkilerinin gelişmesi ise Müslüman birliği adı altında, Arap dünyası ile ABD ve İsrail’e karşı ortak birlik oluşturmaya çalışan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle