02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 Cihangir DUMANLI [email protected] BOP’un uygulama alanı olan Afganistan ve Irak’ta işler yolunda gitmiyor… C S TRATEJİ kaynağı durumuna geldi. 7. BM’yi kendi politikalarının bir aracı olarak kullandı ve saygınlığını azalttı: ABD, uluslararası kurum ve kuruluşlar kendi çıkarlarına hizmet etmedikçe bunları hiçe saymaktan çekinmiyor. Irak savaşı öncesinde askeri güç kullanılmasına açıkça izin veren bir BM Güvenlik Konseyi kararını beklememesi, son Lübnan savaşında Güvenlik Konseyi’nin zamanında ateşkes ilan etmesini engellemesi bu davranışının örneklerinden birisini oluşturuyor. A BD, imparatorluğunu sürdürebilmek için 11 Eylül’ün verdiği fırsattan yararlanarak Ortadoğu’yu kendisine göre şekillendirmeye çalışıyor. Bunun için "Büyük Ortadoğu Projesi"ni (BOP) bölgede uygulamaya çalışıyor. BOP’un asıl maksadı, bölgeyi uluslararası kapitalizme açarak daha çok sömürebilmek, açıklanan resmi maksadı ise, bölgede özgürlük, demokrasi ve refahı artırma gayretlerini desteklemek. Ancak dünyanın savunma harcamalarının yarısını tek başına yapan ABD, bu şekillendirmenin ilk iki ayağı olan Afganistan ve Irak’ta başarısız oldu. Her iki ülkede de rejimi askeri güç kullanarak kısa sürede değiştiren ABD, yıktığı rejimlerin yerine kendi istediği gibi istikrarlı demokratik rejimler kuramadı. ABD ilk aşamada başarısız etrafında bir askeri pakt vardı ve barış nükleer silahlara dayalı "dehşet dengesi" üzerine kurulmuş durumda bulunuyordu. Brzezinski’nin söylediği gibi, radikal İslam’a dayalı terörizmi aynı derecede büyük bir tehdit olarak göstermek yanlış.(3) Irak savaşının nedeni olarak gösterilen kitle imha silahları ve terörizm bağlantısı asılsız çıktı. Bu ABD’nin büyük oranda saygınlığını yitirmesine yol açtı. 2. Kendi taraftarlarını yanlış değerlendirdi: ABD, Afganistan ve Irak’a girerken baskıcı rejimlerden bıkan halkın kendisini çiçeklerle karşılayacağı faraziyesine dayandı. Bu faraziyenin yanlış olduğu, her iki ülkede artan direnişten belli oldu. Bir planın temel faraziyesi çökerse o planla başarıya ulaşmak olanaksız hale gelir. 3. Sıklet merkezini yanlış yaptı: 11 Eylül’ün sorumlusu olarak gördüğü Taliban rejimini devirmek için önce Afganistan’ı işgal eden ABD, bu ülkedeki başarısından emin olarak sıklet merkezini Irak’a kaydırdı. Şimdi her ikisinde de başarısız. Oysa savaş prensipleri gereği, gerçek tehdit algıladığı yerden kuvvetlerini dağıtmaması gerekirdi. 4. Hedefine uygun kuvvet geliştirmedi: Stratejinin en temel prensibi hedefler, bu hedefi geçekleştirecek kuvvetler ve kuvvet kullanma yöntemleri arasındaki uyumun sağlanmasıdır. Rejim değiştirmek isteyen ABD, yeni rejimi kuracak istikrar ve yeniden yapılandırma harekatını başaracak kuvvet yapısını oluşturamadı. Hatalarını anlayınca sonradan bu konuda yapılanmaya başladı. 5. Savaştığı ülkelerin kültürünü anlayamadı: ABD’nin en önemli hatalarından birisi, kendi kültürünü ve değerlerini tüm insanlığın ortak kültürü ve değerleri gibi kabul etmesi. Oysa dünyanın diğer bölgelerindeki insanların da kendilerine göre üstün değerleri ve kültürleri var. ABD askerlerinin yaptıkları çirkin davranışlar savaştıkları insanların kültürlerini bilmemek ve saygı göstermemekten kaynaklanıyor, bu da Amerikan düşmanlığını artırıyor. 6. Önalıcı savaşı tehlikeli bir örnek oluşturacak şekilde kullandı: Uluslararası hukuk, devletlerin saldırıya uğramadıkça kendini savunma haklarının olmamasını ön görüyor. Ancak, hukukun genel prensipleri başka türlü savuşturulması mümkün olmayan açık ve yakın bir tehdide karşı meşru savunma hakkı da veriyor. ABD ise açık ve yakın bir tehdit yokken Irak’a saldırarak uluslararası hukuka aykırı davrandı ve önalıcı savaşı politikasının temel prensibi durumuna getirdi. Bu davranışın kendisini güçlü hisseden diğer devletlerce örnek alınması dünya barışı için önemli bir tehdit DEMOKRASİ ÇELİŞKİSİ DEMOKRASİNİN ÖLÇÜSÜ Her iki ülkede de yapılan, kendisine sadık insanları ve grupları yönetime getirmek, işgal altında zorla göstermelik seçimler yaptırmak ve ülkelerin Anayasalarını kendine göre düzenlemekten ibaret. Bütün bunlara demokrasi diyebiliyorsa, ABD demokrasiyi kendisi ile işbirliği yapan yönetimler olarak algılıyor demektir. Afganistan’da işgal sorumluluğunu NATO’ya devredilmesi ve NATO’nun ülkenin güney ve doğu kesimlerine yayılması ile Taliban ve El Kaide ile temas sıklaştı ve asıl Afganistan savaşı yeni başlıyor. 2001 yılında 20.000 olan El Kaide militanlarının sayısı ABD’nin saldırılarından sonra 50.000’e çıkmış durumda.(1) Benzer şekilde Saddam Hüseyin rejiminin terörle bağlantısının olmadığı ortaya çıkmışken,(2) Irak bugün ABD’nin terörle mücadelesinin merkez cephesi haline geldi. Bütün bunlar ABD’nin rejim devirmede başarılı, fakat devirdiğinin yerine yeni rejim kurmada başarısız olduğunu gösteriyor. ABD’nin tüm Ortadoğu’yu bu şekilde değiştirmeye kalkmasını düşünmek dehşet verici. Washington yönetiminin Ortadoğu’da uygulamaya çalıştığı politika ilk girişimlerinde başarısız oldu. Afganistan ve Irak’ta istikrardan söz edilemezken, Amerikan karşıtlığı üst noktaya çıktı. YANLIŞ TEHDİT DEĞERLENDİRMESİ Gelinen aşamada ABD’nin bölgedeki uygulamaları ve BOP’un hedefleriyle ilgili başlıca hataları şöyle sıralanabilir: 1. Tehdidi yanlış değerlendirdi ve abarttı: ABD İslami radikalizmden kaynaklanan terör tehdidini Soğuk Savaş’taki Komünizm tehdidinin yerine koydu. Oysa Komünizmin dayandığı bir çekirdek devlet ve onun 8. Bölgeye demokrasi getireceğini ileri sürerken kendisi ile işbirliği yapan antidemokratik rejimleri destekledi: ABD’nin Ortadoğu’daki en yakın müttefikleri demokratik ülkeler değil, kendisi ile işbirliği yapan antidemokratik rejimlerdir. Bu rejimler halklarının büyük çoğunluğu Amerika’ya karşı olmasına rağmen kendi iktidarlarını ABD ile işbirliğine bağlamışlardır. Bu da ABD’nin bölgeye getireceğini iddia ettiği demokrasi ile bağdaşmıyor. 9. Doğu Avrupa’daki rejim değişiklerini Ortadoğu’da da yapabileceğini zannetti. Koşulların çok farklı olduğunu değerlendiremedi. 10. Askeri güç kullanarak hedeflerine ulaşabileceğini zannetti: ABD’nin en kuvvetli olduğu ulusal güç unsuru askeri güçtür. Askeri güç kullanımının sınırlarını ve maliyetini iyi değerlendiremedi. Askeri gücü acımasızca kullanmanın bedeli, 400 milyar dolar ve 3050 ölünün dışında dünyada artan Amerikan düşmanlığıdır. ABD kısa vadede sorunları çözdüğünü zannederken uzun vadede kendi karşıtlarını kendisi yaratmaktadır. 11. ‘Gönüllüler Koalisyonu’ (Coalition of Willing) oluşturarak pek çok ülkenin terörle savaşta kendisini desteklediği görünümü verdi: Oysa ABD’ye terörle savaşta destek veren ülkelerin büyük bir çoğunluğu, ekonomik ve siyasi bakımlardan bu ülkeye bağımlı oldukları için sembolik de olsa ABD’nin yanında gözükmek istiyorlar. 12. İşgal ettiği ülkelerde demokrasiyi etnik ve dini temellere göre şekillendirdi: Her iki ülkede de siyasi yapıyı etnik ve dini temellere dayandıran ABD, aksi yönde söylemlerine rağmen bu ülkelerdeki bölünmüşlüğü daha kalıcı hale getirdi. Bu gün üniter bir Irak veya Afganistan’dan bahsetmek hayalden öteye gidemez. ABD bir gün bu ülkelerden çıkıp gidecek fakat geride bıraktığı iç düşmanlıklar istikrarsızlık üretmeye devam edecek. 13. Ortadoğu’da Şii–Sünni ekseni yaratarak düşmanlıkları kalıcı hale getirdi: ABD Talabani Maliki
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle