16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Her kimlik 6 birbirine saygı ile bağlanabilmeli Yarın, 30 Avrupa ülkesinde ve sayısız şehirde eş zamanlı olarak düzenlenen Yahudi Avrupa Günü, konserler, sergiler, söyleşilerle renklenen gün 30 farklı Avrupa ülkesiyle aynı günde İstanbul Galata’da gerçekleştirilecek. Bu yılın teması “Yahudi Bayramları ve Gelenekler.” Etkinlik kapsamında Cihat Aşkın, özel bestesi “Yiddish Fantasy”yi ilk kez seslendirecek. Bugüne dek pek çok ülkede konser veren Aşkın, Türkiye’nin dört bir yanında verdiği eğitimlerle yeni yetenekler kazandırırken önemli projelere de imza atıyor. 2. Dünya Savaşı sırasında soykırım kamplarında öldürülen Yahudi müzisyenlere ait kemanların yeniden çalındığı Umudun Kemanları da bunlardan biriydi. Aşkın’la farklı kimlikler ve müzik hakkında konuştuk. Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları projeniz nasıl başladı, şu an neredesiniz? CAKA yürüyen bir proje. 2001 yılında kuruldu. 20002001 yıllarında Bursa Uludağ Üniversitesi’nden bir teklif geldi. Her ay müfettiş olarak gelip çocuklarla eğitim çalışması yapabilir misiniz diye, ben de kabul ettim. Bunu gören diğer şehirler biz de yapalım dedi. Anadolu’da çok şehir gezdim. Oralardaki üniversiteler, güzel sanatlar liseleri, dershaneler ya da değişik toplum katmanlarının oluşturduğu kuruluşlarla görüştük. Buralarda konserlerimden sonra 12 gün kalarak workshoplar düzenledim. Düşündüm ki Türkiye’de müziğin, çok sesli sanatın, kültürün gelişmesi için örgütlü ve bilinçli çalışma yapmak gerekiyor. Bir de ‘umudun kemanları’ var. İsrail’e 10 yıldan beri gidiyorum, orada Keshet Eilion okulunda fakülte üyesiyim. Dünyanın her yerinden büyük hocalar, iyi öğrenciler burada çalışmalar yapıyor. Onlardan birinde 10 dakikalık bir aktivite vardı. Amnon Winstein Motele’nin kemanlarını bulmuş, o kemanla Shindler’in Listesi müziğini çaldılar. Burdan aklıma geldi, 34 keman daha var Amnon’da. O kemanların hikayesini verdiler ben de onlarla eserler seslendirdim. Neve Şalom’da, Ulus Oditoryumu’nda, İzmir’de yaptık. Sonra Fransızlar bunu film yapalım dedi ve ‘Amnon’un seyahati’ diye bir film yaptılar. Fransa’da ve Kudüs’te bir konser yaptık Kanuni’nin yaptırmış olduğu Kudüs’ün şehir duvarlarının altında. Bu projeden yola çıkarak Fransa’daki konserde seslendirmek üzere Yiddish Fantasy adlı bir eser besteledim Amnon için. Yiddish yahudilerin Avrupa’da konuştukları dil. Yiddish dilinde söylenen ve günümüze dek gelen bazı şarkılar var, onlardan 23 tane kullanarak ve deforme ederek keman ve piyano eşliğinde eser meydana getirdim ilk kez Fransa’daki konserde çaldık. Siz farklı bir din ve ülkeden gelen birisi olarak farklı bir misyon edinmiş oldunuz yani. Ben neredeyse her ülkeye gittim. Çokkültürlü bir sanatçı olmamın da özelliği bu. Bir Türk olarak Ermenistan’a gittim. İlk giden sanatçıyım resmi anlamda. Ürdün, Pakistan, Suriye, Kuveyt, Mısır, Tunus gibi ülkelere gittim, Etiyopya’ya gittim mesela. İsrail’e de gittim. Benim bir Türk ve müslüman olarak rolüm çok ilginç geldi insanlara. Ben ayrım yapmıyorum, çok kültürlü, çok kimlikli bir sanatçı olarak kimlik ayrımı yapmadan bunları yapabiliyorum. Nasıl ki Ermeni müziğine karşı hizmetlerim olduysa aynı şekilde Arap bestecilerin eserleriyle ilk defa Suriye’de Suriyeli bir genç bestecinin eserlerini seslendirdik birlikte. Bunları yapmak bence hoş çünkü değişik kültürlerin, kimliklerin bir araya gelmesi dünya zenginliğini gösteriyor. Her kimlik kendi ayakları üzerinde durabilmeli, birbirlerine saygı ile bağlanabilmeli. 5 EYLÜL 2009 CUMARTESİ Ömre Bedel dizisinin setinde fenalaşan, hatta ölümden dönen Fatma Elif Develi şu anda hastanede yaşam mücadelesi veriyor. Oyuncunun eşi Mustafa Develi hastanede yalnız bırakıldıklarını, sette bir ambulans bulundurulsa eşinin durumunun bugün çok daha iyi olacağını söylüyor. Dizide çalışmak bir ömre bedel SİNEM DÖNMEZ Dizi ve setlerde yaşanan tatsız olayların ardı arkası kesilmiyor. Sonu belli olmayan uzun mesai saatleri, hiçbir sosyal ŞİRİN güvencenin olmayışı ve stresli çalışma GÜVEN oldukça ortamları... Ancak maalesef sorunlar bunlarla sınırlı değil. Son günlerde setlerde yaşanan bu duyarsızlıkların sonucu ölümlere kadar dayandı. Sinema Emekçileri Sendikası (SineSen) Genel Başkanı Celal Çimen’in de dediği gibi anılmayan ve sükunetle üstü örtülmeye çalışılan pek çok kötü olayın arasında üstü kapanamayacak kadar dehşet vericileri de var. Mesela Gold Film tarafından yapılan ‘Sonbahar’ isimli dizinin çekimlerinden dönen kostüm sorumlusu Tülay Ergildi ile yardımcısı Zehra Sezgin’in trafik kazasında hayatlarını kaybetmeleri gibi... Üstelik bu acı olay tek değil. TRT için çekilen ‘Aynadaki Düşman: Teşkilat’ dizisinde yardımcı yönetmen olarak görev yapan Yeşilçam emekçilerinden Abdullah Baykal da, sette geçirdiği kalp krizi sonucu hastaneye yetiştirilirken yaşamını yitirdi. Geçen günlerde bir kötü haberi de Fox Tv için çekilen ‘Ömre Bedel’ adlı dizinin setinden duyduk. 23 Ağustos Pazar günü dizide figüranlık yapmak üzere sete gelen Fatma Elif Develi sette bayıldı. Develi şu an hâlâ Koşuyolu Kalp Hastanesi’nde yaşam mücadelesi veriyor. Peki tüm bu tatsız olaylar neden yaşanıyor? Bunların sorumlusu kim? Ve bu hesapları kim verecek? 10 saat bekledi İzleyin... Yarın 11.00’den 19.00’a kadar Neve Şalom’da ‘Resimlerle Tevrat’ ve ‘Hanuyika’ sergileri, Schneidertempel’de Nadia Arditi heykel sergisi, 500. Yıl Vakfı Müzesi’nde ‘Sinagog Paraları’ ve ‘Osmanlı’da Yahudi matbaacılığı’ sergileri olacak. Neve Şalom; 12.30’da ‘Birlikte Yaşamak Kültürü’, 15.30’da ise ‘Eski İstanbul Semtleri’ adlı panele ev sahipliği yapacak. Los Paşaros’un Sefarad Ezgileri 17.00’de 500 Yıl Vakfı Müzesi’nde, Maftirim Korosu 13.30’da İtalyan Sinagogu’nda, Terennüm Korosu’nun Yahudi Bestekarlardan seçme eserleri de 16.00’da Galata Derneği’nde olacak. Tüm bunların yanıtları için aslında bu olayların iç yüzlerine bakmak yeterli. Olay gerçekten çok acı. Ancak bir o kadar tuhaf olan da atarken Mustafa Bey kendi başının çaresine bakmaya Fatma Elif Develi gibi tüm figüranlara Mustafa Develi ve eşinin tüm bu olaylarda yalnız bırakılmaları. koyuluyor. Ve tabii ki olayın üzerinden bunca gün geçmesine oynayacakları sahnenin saati söylenmiyor. İlk akşam Zeytinburnu’ndaki hastaneye setten rağmen bugüne kadar hâlâ kimse aramamış onları. Onlar setin ilk misafirleri. Sabahtan gidip birkaç kişi gidiyor. Ancak hepsi bu. Bir daha ne “Eşiniz iyi mi Mustafa Bey” diye sormak için kendi sahneleri çekilip de işleri bitene arayan var, ne de soran… Sette beraber bile… Yani maddi ya da manevi hiçbir destek yok. kadar bir köşede beklemek zorunda çalıştığımız arkadaşımız iyileşti mi acaba diye “Evet bizim için çalışmaya gelmiştiniz. Bizim bırakılıyorlar. Çoğu zaman ertesi sabaha, merak eden nasıl olmaz anlamak mümkün değil. setimizde bir kaza yaşandı ama biz sizi hatta akşama kadar bile setin sürdüğü İşin bir de maddi boyutu var tabii. Zeytinburnu tanımazdan gelir, döneriz çekimlerimize” mi oluyor. Tabii onca saat aralıksız olarak Ermeni Hastanesi’ne ilk girerken setten onlarla deniyor? çalışan bir tek oyuncular değil. Reji ve gelen kişi “Hiçbir masraftan kaçınmayın” diyor Normal midir şimdi bu durum? 32 yaşında bir teknik ekiplerin de uzun saatler boyunca demesine ama bir daha onu ya da aynı setten bir kadın oyuncu sette bayılıyor, kimse bir şey çalışmak zorunda kaldığını hatırlatmak başkasını bulmak mümkün olmuyor. Mustafa Bey yapmıyor. Daha önce setlerden duyulan onca gerekir. Tüm bu insanlık dışı çalışma dört günün sonunda eşini Koşuyolu Kalp tatsız olaya rağmen hâlâ bir sağlık görevlisi yok. saatleri bir bölümü 90 dakika olan Hastanesi’ne aktarırken cast ajansları Can Ergül’ü Kaldı ki, setten dönerken trafik kazasında dizilerin yetişebilmesi için... Nitekim de, dizinin yapım şirketi Gold Filmi de arıyor. yitirdiğimiz Ergildi ve Sezgin de Gold Film için Fatma Elif Develi de o gün sete sabah saat Ancak maalesef tek yaptıkları üzerlerindeki çalışıyorlardı. Bu talihsiz olayı bizzat yaşayan Gold 08.30’da varıyor. Yine yardımcı oyuncu sorumluluğu birbirlerine atmak oluyor. Cast Ajansı Film nasıl hâlâ bir sağlık görevlisi koyamıyor setine olan kocası Hacı Mustafa Develi de eşine yapım şirketine, yapım şirketi cast ajansına topu anlamak çok güç doğrusu. destek olmak için onunla birlikte gidiyor sete. Mustafa Develi, ilerleyen saatlere rağmen eşinin setteki işinin bitmemesine hiç şaşırmıyor aslında çünkü onlar bu duruma alışık. Ancak saat 18.30’da setten Sinema Emekçileri Sendikası birileri Develi’nin yanına geliyor ve “Elif Hanım sette bayıldı” diyor. Genel Başkanı Celal Çimen Hikâyenin gerisi maalesef daha da kötü. Mustafa Develi can havliyle içeri eşinin yanına gidiyor. Mustafa Bey’in anlatımıyla Elif Hanım’ın kalbi durmuş, suratı bembeyaz, gözler yarı açık ve dili gırtlağına dayanmış. Ancak ortada ilk müdahaleyi yapabilecek kimse yok. Çoğu zaman yüz civarı kişinin çalıştığı sette bir tane bile sağlık görevlisi yok, acil bir durum için hazırda ambulans beklemiyor. Bir şekilde bir araba bulup hastaneye doğru yola çıkıyorlar. Henüz kimse bir müdahale yapabilmiş değil. Karısına suni teneffüsü de, kalp masajını da kendi yapan Bu tarz talihsiz olaylarla sık sık Mustafa Bey şöyle anlatıyor: “Resmen karşılaşıyoruz son zamanlarda. Çoğunu ölüydü eşim onu gördüğümde. Dilini dışarıya pek sızdırmamaya çalışıyorlar. dışarı çıkardım nefes aldı. Kimse bir Bizim asıl sorunumuz sektördeki teknik şey yapmamış, kimsenin ilgilendiği yok ekibin ve oyuncuların sigortasız ben yapıyorum her şeyi. Oysa ilk çalıştırılması. Maalesef mevcut yasaları müdahale çok önemliydi. Eğer ilk setler özelinde Maliye Bakanlığı müdahaleyi gerçekleştirebilecek biri çalıştırmıyor. Başka iş kollarında maliye ve demeli? Gold Film, Elif Hanım için sigorta yaptırmamış. olsaydı sette, şimdi eşim böyle yatıyor olmayacaktı müfettişler aracılığıyla denetleme yapılıyor. Aslında set süresince günlük sigorta yaptırmak zorundalar belki de”. Sigortasız işçi çalıştıranlara ceza kesiliyor. ama Mustafa Bey ve Sinesen Başkanı Çimen’in de dediği Sonra Zeytinburnu Ermeni Hastanesi’ne varıyorlar. Ama bu bizde yok. Setlerde çalışanlar gibi hiçbir sette oyunculara sigorta yapılmıyor. Yani bir Ancak doktorlardan alınan ilk haber çok kötü: “Eşiniz hiçbir sosyal güvenlik şemsiyesi altında anlamda dizi setleri can pazarı… ölmüş”. Yine de hastaneye varana kadar geçen 20 dakika değiller ve çok uzun saatler çalışıyor. En Bu acı olayda yalnız bırakılan Develi ailesi üzgün ve boyunca bir profesyonel tarafından yapılamayan azından 12 ile 18 saat arası çalışıyorlar. Bu kızgın. Acısıyla baş başa kalmış Mustafa Bey şunları müdahaleye başlıyorlar. Tam 45 dakikanın sonunda Elif yaşanan olayların en önemli sorumlusu da diyor bir tek: “Biz zaten zar zor geçinen insanlarız, eşim Hanım yaşama dönüyor. Altı gün yoğun bakımda kalıyor. budur. Patronlar, büyük medyaların resmen ölüme terk edildi. Tek başımıza bırakıldık. Biz Bugün hâlâ yaşam fonksiyonları tam olarak yerine taşeron firmaları olduğu için onlar ne sigortasız çalışmak istemiyoruz ama sigorta gelebilmiş değil. Konuşamıyor, hiçbir şeyi hatırlamıyor, diyorsa onu yapıyorlar. Yapımcılar kişiliksiz yapmıyorlar. Çok ısrar edersek bir daha işe özellikle de kazanın olduğu günü. Ve maalesef yedi kere ve kimsizlikleşti. Oysa bu ülkenin yasaları çağırmazlar bizi. Dava açacağız onlara ama insan kalbi durduğu ve bu süreç esnasında beynine bir süre var. Sigortasız işçi yasak. Bu sektör ‘ne hayatının bir bedeli olamaz ki… Bir de asıl acı olan bir oksijen gitmediği için sağ tarafı tam olarak tutmuyor şu idüğü belirsiz’ gibi. 17. iş kolu, bizler dahil sağlık ekibi olsaydı sette, biz bugün burada değil an. Bugün, yarın kalp pili takılacak bir de… sosyal alanlarda çalışan herkesin toplama evimizde olacaktık. Hayvanlara bile değer veriyoruz, iş kolu. Filmler her yerde çekildiği ve bizim sokaktan alıp besliyoruz. Bu bir insan hayatı, böyle sabit bir iş yerimiz olmadığı için toplu yapılmamalı… Kullanılmış bir varaka kağıt gibi sözleşme yapamıyoruz. Mevsimlik işçi Peki çekilen tomografilerde beyninde bir sorun olduk. İşimiz bitti atıldık… Arayıp sormamaları, gelip statüsünde çalışabiliyoruz. “Adı geçen bu bulanmayan, 32 yaşındaki Elif Hanım sette birden neden gitmemeleri ne demek? Resmen o dizi bizim için bayılıp kaldı acaba? İnsanlık dışı, yoğun çalışma temposu gerçek oldu, “Ömre Bedel” oldu. Neyse ki, o gün 20 kişi başlarındaki şu kişi ile birlikte bir neden olabilir mi? Yoksa eşi Mustafa Bey’in dediği karımı yalnız bırakmamışım. Orada olmasam akşam fındık toplayacaktır” gibi sözleşmeler gibi stresli çalışma ortamı mı sebep oldu: “O gün çok bana paketlenmiş şekilde ölmüş bir kadın vereceklerdi yapabiliyoruz. Kaldı ki, son 15 yıldır böyle yorulduk. Stresli bir ortam vardı. Sette kötü belki de. Bugün de yine arayıp sormuyor olacaklardı. sözleşmeler bile yapılmıyor. Oysa setlerde davranışlara da maruz kaldık aslında. ‘Gel buraya. ‘Eşiniz öldü, biz işimize devam ediyoruz. Bundan çalışanlara da toplu iş sözleşmesi Git oraya’ diye 50 kere çağırıp, 50 kere geri yolladılar kendimize düşen payı yiyeceğiz, size de düşen pay bir yapılmalı. Şu an bizim grev hakkımız yok, bir sahne için eşimi”. Ya setlerde onca emek vermelerine ölümdü’ diyorlar. İnsan hayatı hiç değerli hiçbir sosyal hakkımız yok, hepsi rağmen hiçbir sosyal güvencelerinin olmamasına ne görülmüyor”. gasp edilmiş… Develi’nin durumunu merak eden yok Fındık işçisi sözleşmesi bile yapılıyor Tek başımıza bırakıldık C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle