18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

22 AĞUSTOS 2009 CUMARTESİ 7 Harekete geçmek için hiçbir zaman geç değil Pamela, Fuat ve Özcan Deniz. Bu farklı üç ismi biraraya getiren bir sosyal sorumluluk projesi. Üçlü, bu dayanışmalarıyla “Bafa’ya Su, Ege’ye Bereket” projesine aktarılacak gelir sayesinde hem ciddi bir çevre sorununa destek veriyorlar hem de daha yaşanabilir bir dünya için “Herşey Değişir”, yeter ki inanç ve mücadele olsun mesajını veriyorlar. Sloganları ise elbette “umut.” Müzisyen Pamela, Fuat ve Özcan Deniz, CocaCola Türkiye’nin WWFTürkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ile birlikte yürüttüğü “Bafaya Su, Ege’ye Bereket” projesine destek vermek için bir araya geldi. ZUHAL Müzik projeleri AYTOLUN kapsamında desteklenen ve dünyada farklı sanatçılar tarafından yorumlanan şarkının Türkçe ismi “Herşey Değişir.” Üçlü, bu şarkıda umut, mutluluk ve hayata karşı durmanın mesajını vermenin peşine düşmüş. Özcan Deniz’e göre bu çalışma yoğun bir emeğin sonucu ve bir şarkından çok daha fazlasını barındırıyor. Pamela ise örgütlü ve fikir birliği ile hareket etmenin bir ürünü olarak görüyor bu projeyi. Rapçi Fuat da bu birlikteliği önyargıların kırılması, farklılıkların zenginlik yarattığı mesajının pekişmesi için önemli buluyor. Elbette hepsinin buluştuğu nokta harekete geçmek için zamanın asla geç olmadığı. İşte anlattıkları... Projenin konsepti umut. Şarkının ismi de “Herşey Değişir”. Peki, değişir mi her şey? Özcan Deniz: Bu şarkının sadece çiçekleri böcekleri koruyun mesajı olarak değerlendirilmesini istemiyorum. Bu üç kişinin bir araya gelişinin, emek harcamasının çok daha özel ve geniş bir amacı var. “Herşey değişir” bir önerme gibi geliyor ama aslında bilimsel bir cümle. Değişimin önüne geçemezsiniz. Doğanın, fiziğin kanunudur bu. İnsan bile değişiyor, doğaya uyumlu hale geliyor. Düşünceler de bedenler gibi değişir. Kötü iyi, iyi kötü olabilir. Umut bunun kökeninde yatar. Her şey değişiyorsa orada umut da vardır. Albüm tüm bu mesajların iletiminde tek başına yeterli mi? Devamında da bir şeyler yapmak gerekmiyor mu? Fuat: Sahne çalışması niyetimiz var diyebiliriz. Ama bunun koordinasyonu yapılacaktır. Bu tip projelerin arkasının gelmesi gerekiyor. Bu zaten 2013 yılına kadar devam ediyor. Bu şekilde sanatçı desteğiyle sürecek bir proje. Yeni bir şarkı yapın derlerse de seve seve yapar, sahneye de çıkarız. Dünyada yürüyen konseptle bire bir aynı mı, yoksa özgün noktaları var mı? Pamela Spence: Bire bir aynı olduğunu söyleyemeyiz. Her ülke kendine ait bir şeyler koyuyor. Ama genel anlamda verilen mesajı, altyapıları aynı. Tabii ki yorumlar biraz farklı. Ö. Deniz: Özellikle benim yorumum diğerlerinden çok çok daha farklı. hayranlarınız var. Peki, nasıl tepkiler aldınız? Mesela rap camiası tutucudur biraz. Fuat: Evet öyledir, ama çok pozitif tepkiler var. Ben sonuçta yine rap adına da bir şeyler yapmış oluyorum. Hiç dinlememiş, duymamış insanların ayağına kadar götürüyoruz müziği. O yüzden eleştirenler varsa da ben onları duymuyorum bile. Ö. Deniz: Olumsuz şeyler söyleme ihtiyacı hisseden bir grup elbette olacaktır. Farklı olayım, farklı bir şeyler söyleyeyim diye. Herkes bunun tarafında diyen birileri olacaktır. Ama önemli olan çoğunluğun olumlu bakıyor olması. ‘Türkücü olmayı hakaret sıfatı olarak kullanıyorlar’ Peki, Türkiye’de sanatçılar örgütlülük ve sosyal sorumluluk konusunda aktif mi? Pamela: Sanatçılarda bu bilinç var ama işin organizasyon yönü çok zayıf. Ö. Deniz: Mesela, Türkiye’nin şu dönem içinde bulunduğu sorunlarla ilgili bir hareket var. Hemen sanatçıların fikirlerine başvuruluyor. Sanatçıların söyleyeceği sözler, yaptıkları işler pek çok projede önemseniyor ve bu çok önemli. Ama bu, sanatçıların sadece kendi başlarına düşünmesiyle olmuyor. Organizasyon da gerekiyor. Böylesi daha sağlıklı bir hareket olur. Fuat: Bu tür projelerin daha etkili olabilmesi için tanıtımının da yapılması gerekiyor. Bu da ciddi bir mali desteği arkanıza almanız anlamına geliyor. O yüzden büyük firmalar bu işin sponsorluğuna soyunurlarsa, bilinçlenme ve doğaya olan katkı da çok daha hızlı bir şekilde yürüyecektir. Sadece rant olmadığını göreceklerdir. Şirketler de bilinçlendi artık. Ö. Deniz: Türkiye’de ben şunu anlamadım ve anlamayacağım. Birinin varlığı bir işe yarıyorsa, onu kullanmak gerekir. Onun yok olup gitmesi, evinde hiçbir şey yapmadan oturması, iş sahasının daraltılması, özgüveninin zayıflatılması onun artık film çekemez, müzik yapamaz, kitap yazamaz hale getirilme çabasını ben anlamıyorum. Genelde yıpratıcı olan tavırlar ağırlıkta. Besleyici yorumlar çok fazla yapılmıyor. Yine de yolundan caymamalısın. Söylemen gerekeni söylemek, doğru bildiğini yapmak zorundasın. Görevimiz bu bir sanatçı olarak. Herkes etnik olanın peşinde Birlikte çalışma süreciniz nasıl gelişti? Birbirinizi şaşırttınız mı? Ö. Deniz: Çok fazla bir arada olmadık stüdyo kaydında. Ama bitmiş halini dinlediğimde “Vay be” dedim. Ben böyle bir sonuç çıkacağını hiç beklemiyordum. Proje bize sunulduğunda Amerika’da Bireysel olarak da başka sosyal yapılmış orijinal halini getirdiler. Batı sorumluluk projelerine de destek veriyor formatıyla okuyor sanatçı. Bana musunuz? Hassas olduğunuz konularda “Özcan sen kendin gibi oku, buralı çalışmalar yürütüyor musunuz? gibi. Renk kat” dendi. Ben de Fuat: Rap üzerine okullarda workshoplar yapıyorum. Almanya’da başladım, burada da devam bütün o gırtlak nağmelerini ediyorum. Mesela İKSV ile çalıştım, lösemili çocuklara yaptım. Sonra düşündüm, rap öğrettim. Hatta en son Güngören’de sanatsal bir arkadan Fuat sonra da Pamela projeye katıldım. Sosyal sorumluluk açısından bu tür girecek. Ben öyle Türk Müziği eğitimlerle açığımı kapatmaya çalışıyorum. Çocuklarla takılmışım. Nasıl olacak diye çalışırken de bilinçli olmak gerekiyor. Çevre, sokak merak ediyordum. Ta ki ortaya hayvanları, trafik, hatta arıtma sistemlerine dek pek çok çıkana kadar. Çok lezzetli bir konunun altını çizmek gerekiyor. şey olmuş. Pamela: TEMA Vakfı üyesiyim zaten ve elimden Pamela: Fuat, tam geldiğince yardım konserlerine gidiyorum. Bu kimi zaman beklediğim gibiydi. Ama beyin özürlü çocuklar kimi zaman da lösemili çocuklar Özcan batı müziği formatını o için olabiliyor. Her zaman da giderim. Bence her şeyin başı eğitim. Buna dikkat çekmek, bunun üzerine kadar güzel okudu ki, çok çalışmak gerekiyor. Ama zaten çok eğitimsiz bir toplum beğendim. Şaşırdım, bu kadar olursan bu bilinçlenme de sağlanamaz. güzel bir tını Ö. Deniz: Ben de Kızılay, Toçev ya da Böbrek Vakfı yakalayabileceğimizi yararına konserlerine gidiyorum, hem de sorgusuz düşünmemiştim. sualsiz. Eğitimden bahsettik. Evet çok önemli, ama Ö. Deniz: Sting’in yaptığı bir eğitim sadece okul yaptırmak demek değildir. şarkı vardı. Çok ilgi görmüştü. Sistemin düzelmesi gerekiyor. Ama siz şu andan İnsanlar biraz da böyle şeylere ilgi bahsediyorsanız, Türkiye’de meselelerin barışçıl duyuyor. Belki benim de o yüzden çözümlenmesi için her türlü sorumluluğu etnik bir şey yapmam istenmiştir. Batı üstlenebilirim. Birini kendine getirmek için müziği yapıyor diye silkelemek istersiniz ya, Türkiye’nin böyle bir silkelenmeye ihtiyacı vardı. Şimdi bir adlandırabileceğimiz iki müzisyenin sarsılma var. İyi ya da kötü. Bu arasında Türk Müziği kıvamında durmamı sarsıntının içine girip, en doğru istemeleri herhalde bu yüzden. biçimde yerine oturtmak gerekiyor. Eğreti de durmuyor ama. Üzerime düşen görev neyse Pamela: Yurtdışında çok örneği var. yerine getirmek isterim bu Herkes etnik bir şeyler koymaya çalışıyor anlamda. parçaların üzerine. Niyeyse Türkiye de hep bir batılılaşma merakı var. Üç farklı tarz ortak bir proje için birleşti. Üçünüzün de farklı kesimlerden Silkelenmeye ihtiyaç vardı İnsanlar önyargılı Biz bu kadar önyargılı bir toplum muyuz? İşaret edip zayıf düşürmeye mi çalışıyoruz? Ö. Deniz: Yani mesela türkücü olmak. Artık insanlar bunu bir hakaret sıfatı olarak kullanıyor. Biri bana küfretmek için, yaptığım işi aşağıya çekmek için “Önemsemeyin bu adamın yaptığı işi, o türkücü” diyor. Küçümsemek için. Türkücülük nedir biliyor musunuz? Alimliktir, halk bilimciliğidir. Çok önemlidir hatta. Ama bir de insanların yaklaşımına bakın. Fuat: Sadece biz değil, dünyanın her yerinde insanlar önyargılı. Biz yıllardır sövüyoruz bu gördüğümüz yanlışlıklara. Karşılığında aldığımız şey, medyanın soğuk omuzu. Bunlara yıllarca sövmekle, eleştirmekle geçirdik. Kimse bize kulak vermedi. Sistem uçurumu derinleştirdi ama insanlar yaşamlarına devam etmek zorundaydılar. Yani sistemin bir parçası olmaya başladı insanlar. Fuat: Sistemin içinde olduğun zaman sorgulamaya vaktin bile yok. Neyi sorguluyorsun açsan? Aç insan her şeye boyun eğer. Zaten tüketim toplumu yaratıldığı için her şey çok çabuk tüketilip unutuluyor. Oysa insanın bir şeylerin değişeceğine inanmasıyla başlıyor her şey. Parçamızın ismi de bu zaten: “Herşey değişir.” Ve artık değişmeye başlamamızın, harekete geçmemizin zaman geldi! Sanatçının gücü Ancak sanatçılarda bir noktada örgütlenememe sorunu var. Bunun bir sebebi de ego olabilir mi? Pamela: Bir şeyi yapmaya kalkıştığınız zaman birçok engellerle karşılaşıyorsunuz. Fikir birliği içerisinde olsanız da bunun karşısında bir takım bürokratik engeller çıkabiliyor. Hatta kimi zaman zorlaştırmak adına bile olabiliyor bu. Ö. Deniz: Bence sanatçının egosu bunları yapmasına neden olabilir ancak, engel olamaz. Ego, aynı zamanda güven de verir. “Benim yaptırma gücüm var” diye düşünür egosu yüksek olan kişi. Sean Penn, Ortadoğu’da sıradan insan kimliğiyle dolaşmıyor. Ya da U2 kalkıp da şu ülkelerin borçlarını silin derken bunu kendi gücüne sığınarak söylüyor. Sanatçının böyle bir gücü var. Bu da egodur. Bu şekilde kullanması da faydalı. Aslında her sanatçı varlığını bu alanlarda göstermek ister. Ama yine dönüp dolaşıp doğru organizasyona, finansa geliyoruz. Tek eksiklik bu mu sizce? C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle