18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 22 AĞUSTOS 2009 CUMARTESİ Sakız kokardı Çeşme Yarımadası’nın başlıca figürlerinden olan sakız ağacı birkaç yeşil gönüllüsü insanın çabasıyla yeniden yeşerecek. Sakız ağacı karşı kıyıya Türkiye’den gitmiş. Buna karşın İzmir’deki sakız ağaçları neredeyse parmakla sayılacak kadar azalmış. Yunanistan ise sakız ağaçlarından milyonlarca dolar kazanıyor. Çok uzun yıllar önceydi... İzmir’e ve çevresindeki yerleşimlere gelen konuklara sakız aromalı reçeller ikram edilir, kahverin OZAN yanına sakızlı likör eklenirdi. YAYMAN Çocuklar sakızlıkları oyun sahasına çevirir, toprak sakız kokar, evlerin duvarlarına asılan sakız torbalarıyla bu eşsiz koku her daim solunsun istenirdi. Çok uzun yıllar önceydi... Çeşme Yarımadası’nın büyük bölümü sakız ağaçlarıyla kaplıydı. Toprak, özünü akıtan bu ağacın damlasıyla buluşurdu. Sarayın damla sakızı ihtiyacı yarımadadan karşılanır, haremdeki cariyelere, nefesleri açılsın diye bölgeden getirilen damla sakızlar sunulurdu. Yarımadadan toplanan ürün, gemilere yüklenir ve uzak diyarların yolunu tutardı. Çok uzun yıllar önceydi; Çeşme Yarımadası üzerini kaplayan örtü adının, sakız ağacı olduğu... Kültürel erozyona ve yanı sıra küresel sermayenin dayatmalarına yenik düşen değerler arasındaki yerini alan sakız ağaçlarının, ayrı kaldığı anayurdundaki öyküsü yerel kahraman Metin Gemici’nin uğraşıyla sürdürülmeye çalışılıyor. Çeşme’de yaşayan Metin Gemici, sakız kokan toprak kokusunu özlediğini söyleyerek adımlıyor bölgedeki dağı, bayırı... yarımada Yeşil gerillalar çevre için savaşıyor New York’ta doğduktan sonra Avrupa’yı saran Yeşil Gerilla hareketinin gerillaları, sahiplerinin bilgisi olmadan boş buldukları toprak parçasını yeşillendiriyor. Toprak sahiplerinin yeşilliği görünce kendilerini anlayacağından eminler. Anarşist bahçıvanların bu eylemleri sayesinde New York’taki daha önce moloz ve çöp dolu olan bir arazi kent yönetimince park ilân edildi. 1968 küresel isyanın yansımasıdır, var olana karşı çıkmak ve başka bir dünyanın mümkün olabileceği düşüncesini gündelik yaşamda da yaşatmak... Bu dönem ve sonrasında Frankfurt bilet zamları protesto hareketi, METE anti atom santralları direnişleri, işgal evleri, yeni türden konuşma ve dili, feminist hareketler, çevre savaşımı, cinsiyet eşitçiliği, KIZIK ifade şaka gerillaları, şarlatanlar ordusu adıyla, kürtaj hakkı, eğitimin ve yasaların demokratikleştirilmesi, sosyal güvenliğin sağlanması ve genişletilmesi amacıyla irili ufaklı, “yeni sol” çizgide yüzlerce örgütçük oluştu. 196070 dönemlerinin hipi grupları “köy komünleri” hayaliyle yaşadılar. Birlikte ekmek pişirdiler, yünlü kazaklar giydiler, sebze yemeklerini tercih ettiler. Sunulanın dışında, var etmenin gerektiğini vurguladılar ve gösterdiler... Gelişen bireysel ve sosyal eylemlilikler ve kültür sayesinde; hem toplumsal değişim ve dönüşüm sağlandı hem de gelecek kuşaklara mücadele mirası bırakıldı. Bu mirasçılardan bir grubun kökleri de otuz beş yıl önceye dayanıyor. “Yeşil Gerilla” hareketi New York’ta doğdu, Avrupa’yı sardı, şehirlerde sahiplenildi. Bu harekete “gerilla” denmesinin nedeni bir yandan anarşist bir hareket olması diğer yandan da sahiplerinin bilgi ve oluru olmadan sessiz sedasız arazileri kullanmaları. Eylemleriyle toprak sahiplerinin yeşillliği görünce kendilerini anlayacaklarına dair inançları var. Yeşil gerilla aktivistelerinin malzemeleri herkesin sorunsuzca tedarik edebileceği türden. Kazma, kürek, bir kap su, çiçek ve bitki tohumları... Karşı kıyıdaki para basma makinesi Çeşme’de tarımla geçinen yöre halkının dahi sakız ağacından ürün elde etme yöntemlerini unuttuğunu dile getiren Güzin Öğüt, “Sakızı bilen yaşlılar birer birer bu hayattan göçüp giderken gençler hızlı biçimde para kazanma arzuları nedeniyle gözlerinin önündeki gelir kapısını fark etmemişler. Tam karşılarında bir adada, sadece bu bitkinin mucizelerinden yılda milyar dolarlar kazanıldığını duyduklarında ise iş işten geçmiş” diyor. Melek Ağacı: Sakız adlı belgeseli sözü edilen ağaca gönül veren ve anayurduna yeniden kazandırmaya çalışan insanların öykülerine yer verdiklerini aktaran Öğüt, “Tarihi geriye döndürmek ve sakız ağaçlarının yeniden anayurdunda, hak ettiği değeri kazanması için çabalayan az sayıda gönülü var. Bunlardan birisi de Çeşme Çiftlikköy’de yaşamını sürdüren Metin Gemici. Kahramanımız kendi gayretiyle sakız ağacı fidanı yetiştiriyor, yetmiyor bölgeyi karış karış gezerek, doğada kaderine terk edilmiş sakız ağaçlarını aşılıyor. Gemici, bir yandan doğup büyüdüğü toprakların eski günlerinin özlemini çekiyor bir yandan da bu özlemi gidermek için çabalıyor. Neredeyse yeldeğirmenlerine karşı mücadele veren yerel karekter üzerinden gerçekleştirdiğimiz belgesel yapıma, geniş kitlelerin dikkat kesilmesi ve Sakız Ağacı’nın yeniden anayurduna dönmesi en büyük temennimiz” diyor. Günümüze pencere Yerel kahraman diye adlandırılıyor, çünkü; bir yandan sakız ağacı fidanı üretiyor bir yandan da yörede sahipsiz biçimde, başıboş bırakılmış sakız ağaçlarının aşılamasını yapıyor. Hem de kimse zorlamadığı halde. Tek bir isteği var Metin Gemici’nin. Yarımada topraklarının geçmişte olduğu gibi yeniden sakız kokmasını istiyor. Bir nefes sakız, bir damla sakız diyerek günlerini geçiren Metin Gemici’nin uğraşı iki belgeselcinin çabasıyla kayıt altına alındı. Çeşme Yarımadası’nın başat figürlerinden olan esfane ağacın öyküsü, “Melek Ağacı: Sakız” adlı belgesel yapımla, geçmişten, günümüze bir pencere açsın diye çekildi. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Televizyon Bölümü’nden mezun olduktan sonra kendi deyimleriyle, “gurbete” yani İstanbul’a yelken açan iki Egeli’nin, kültürlerine olan özlemi, adı geçen belgesel yapımın ortaya çıkmasına etken oldu. Uzun bir emek sürecinin ardından belgeseli tamamlayan Saliha Kuşcan ve Gizem Öğüt, sözünü ettiğimiz Egeliler... “Melek Ağacı: Sakız” adlı eserin ortaya çıkış sürecini şu sözlerle aktarıyorlar: “Kültürel gelişimimizdeki etkisini ilk sıraya yazdığımız Ege Bölgesi’nin değerlerine odaklanmayı istedik. Doğup büyüdüğümüz toprakların zenginliklerinin evrensel nitelikte olduğuna inanıyoruz. Bunlardan birisi de Çeşme Yarımadası’ndan çıkan ve tüm dünyaya adından söz ettiren sakız ağaçlarıdır. İlgisizlik ve özensizlik sakız ağacını asıl yerinden kopardı. Günümüzde, sakızın yeniden anayurduna damlaması için gayret verenler var. Bizler de bu çabayı harcayanların hikayesini anlattık.” Kentleri güzelleştiren yeşilliktir tavsiyelerde bulunuyorum. Okumuş, bilgi sahibi insanlar yanıma gelip deneyimlerimi paylaşmak istiyorlar, onlara yol, yöntem gösteriyorum. Benim bir tek isteğim var o da Çeşme Yarımadası toprakları yeniden sakız koksun.” tanınmasını sağlamak için hazırlandı.” Belgeselin, doğayla uyum içinde yaşanması halinde kazanılacak zenginlikleri anlattığını söyleyen Kuşcan, “Yüzyıllar önce Çeşme Yarımadası’nda keşfedilen sakız, bu coğrafyanın hem kültürel hem de sosyal açıdan gelişmesi için çok önemli bir rol oynadı. Çeşme limanlarından kalkan gemiler, tüm dünyaya bu bitkinin mucizelerini dağıttılar. Bir zamanlar bu topraklarda yüz binlercesinin varlığını sürdürdüğü sakız ağacı, bugün ne yazık ki yaşam mücadelesi veriyor” diyor. Gerilla Bahçıvanlık “nerede bir toprak parçası varsa, orada yeşillik olmalıdır” diyen bir çevre grubu. İlk başlarda New York’ta yaşayan sanatçı Liz Christy ve Yeşil Gerilla katılımcılarının Bowery ve Houston Caddesi çevresinde başlattıkları bir hareketti. 17’nci yy.’dan kalma bir boş araziyi işgal ederek sebze, meyve ve çiçek fideleri ekip tohum bombalarıyla yüzlerce bitkinin yeşermesine yol açtılar. Daha önce moloz ve çöplük olan bu arazi kısa sürede farklı bir manzaraya kavuştu. Bölgeden gelen gecen binlerce kentli, bu değişimi yaşadı, katkı koydu. Böylelikle kent yönetimi, New York’un ilk kamu parkını onaylamak zorunda kaldı... Otuz yılı aşkın süre önce başlayan bu hareket, günümüzde yüzlerce insanı kucaklamış durumda. Çünkü yeşil alanların yetersizliğine, betonun artmasına karşı çıkma bilinci ve isteği artıyor. Gerilla bahçıvanların en dikkat çekici eylemi 2000 yılında Londra’daki 1 Mayıs kutlamalarına katılanlarca gerçekleştirildi. Miting sonrası yüzlerce eylemci, Square Meclisi’nin önündeki büyük alanı işgal ederek çeşitli bitki ve meyve fideleri dikti... Günümüzde modern bir içerik alan bu gerilla hareketi; yiyip içtiklerimizdeki genetiği değiştirilmiş godalara karşı (GDO) tepki amacıyla şehir merkezlerinde boş buldukları alanlara hormonsuz fideler dikiyorlar. Eylemlerinin temelinin “Mono kültüre karşı çıkmak” olduğunu belirtiyorlar. Araç park alanlarını mini bahçelere dönüştüren “Rebar” (inşaat demiri), meyve çekirdekleri ve fidanlarını şehirlerdeki parklara dikip meyve ağaçları yetiştiren “Fallen Fruit” hareketi gibi açılımları da var. Yeşil gerillaların iletişim merkezi www.guerrillagardenig.org. Site kurucusu Richard Reynolds eski bir reklamcı, sitesinde dünyanın dört bir yanındaki gerillalarla iletişim kuruyor, bilgi ve deneyimlerini paylaşıyor. On bir maddelik gerillanın el kitabını yazarı... “Kentleri güzelleştiren mimari yapılar değil, yeşillik ve bahçelerdir” diyor gerillalar. Yaşadıkları çevrenin yeşillenmesini, belediye görevi olarak görmüyorlar... [email protected]. Cesaretlendirmek için Belgeselin yapımcılarından Saliha Kuşcan, “Melek Ağacı: Sakız” adlı belgeseli çekme süreçleriyle ilgili şu bilgiyi veriyor: “Sakız ağaçlarının gölgesinde büyüdüm. Babaannem ne zaman tatlı yapacak olsa ya da çevredeki birisi midesinin ağrıdığından söz etse hemen bahçedeki sakız ağacına gider, bir parça koparır, şifa arardı. Aradan yıllar geçti ve sakız gibi hayatımızı renklendiren pek çok zenginlik tıpkı ninelerimiz gibi aramızdan göçüp gitti. Giderken de, bize sahip çıkmamız gerekenleri hatırlatan acı tecrübeler bıraktı. Sakız bahçelerinin yerine lüks konutlar, tatil köyleri, çok yıldızlı oteller yapıldı. Bunun sorumlusu çiftçi, köylü değil konforları için doğal zenginlikleri yok etmeyi göze alanlar oldu. Çiftçi, köylü doğanın korunması adına pek çok kesimden daha fazla sorumluluk alıyor ve bu uğraş gözlerden uzak kalıyor. Melek Ağacı: Sakız belgeseli de bu görünmeyen kahramanları cesaretlendirmek, daha fazla kesim tarafından Artık siteler var Çok zaman önce Çeşme Yarımadası’nda yüzbinlerce sakız ağacı olduğunu söyleyen belgeselin yapımcılardan Güzin Öğüt, “Uzun yaşayan, kuraklığa, rüzgara direnen ancak insanoğlunun onu unutmasına dayanamayan sakız ağacının, anayurdundaki varolma savaşını ve bu savaşta ona yardım eden gönüllülerin öyküsünü anlattık” yönünde görüş belirtiyor. Öğüt, antik dönemlerde Çeşmeliler’in sakız ağacının mucizeleriyle şifa aradığını, sofralarına lezzet kattığına dikkat çekerek “Çeşme Limanı’ndan kalkan gemiler sakızın mucizelerini tüm dünyaya dağıtırken, bölge halkı yaptığı sakız ticareti ile zenginleşti. Sakız ağacı ve mucizeleri bu coğrafya için çok önemliydi. Aradan geçen yıllar sakızın önemini insanlara unutturdu. Bu mucize bitki haketmediği halde geri plana itildi. Bir zamanlar sakız bahçelerinin bulunduğu topraklarda artık siteler, oteller yükseliyor” diyor. Öğüt, bu gerçeklerden yola çıkarak, kaybolmaya yüz tutan bir değeri gündeme taşımak istediklerini vurguluyor. Güzin Öğüt, sakız ağacının anayurdunda eski parlak günlerine dönmesi için tüm dinamiklerin harekete geçmesinin şart olduğunu da sözlerine ekleyerek, “Uzun bir emeğin ürünü olan belgesel yapımımız bu amaca hizmet ederse kendimizi başarılı sayacağız” yönünde görüş belirtiyor. Ana yurdu Çeşme Belgeselin baş kahramanı Metin Gemici, geçmişin özlemini çektiğini söyleyerek “Biz bu ağaca gereken özeni gösteremedik. Karşı komşumuz Yunanistan sakız sektöründe aldı başını gitti. Oysa sakız ağacının anayurdu Çeşme Yarımadası’dır. Benim çocukluğumda burada yüzbinlerce sakız ağacı vardı. Karşıdaki Yunan adasına buradan gitti ve komşu bu efsane ağacı sahiplendi. Biz ise sakızlıkları, yazlıklarla doldurduk. Ekonomik gelir kapısı olan ağacımız yok olduğunda bir kültür tükenmeye, bir devir yok olmaya başladı. Bunu fark ettiğimiz de ise çok geç oldu” diyor. Gemici, kaybolan değerleri geri getirmek için kendisini görevli saydığını vurgulayarak şunları söylüyor: “Yaşam alanımda ne kadar sakız ağacı varsa ilgileniyorum. Dağ, bayır geziyor ve başı boş bırakılan bu ağaçları aşılıyor, buduyor, yeniden ayağa kalkması için çaba harcıyorum. Yetmiyor sakız fidanı üretiyorum. Köyümdeki, çevremdeki eşe, dosta yeniden sakız ağacı dikmeleri için hafta?cumhuriyet.com.tr C MY B C MY B İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk, Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım, Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur, Görsel Yönetmen: Elif Tokbay Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul, Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam, Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal, Reklam Koordinatörleri: Hakan Çankaya, Neşe Yazıcı Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı, Tel: 0 212 251 98 7475, 0 212 343 72 74 Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle