17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

22 AĞUSTOS 2009 CUMARTESİ 3 Cumartesi Şairi Masada yanımdaki adam dedi ki Benim çok param var Dedim benim de.. Banka cüzdanını çıkardı Koydu masaya.. Dedim benim babam senin babanı döver Babasının fotoğrafını çıkardı Ağır siklet boks şampiyonu.. Masadan kalktım.. Benim babam Emekli sağlık memuru.. ÜMİT TURAN Bilgisayarla beden iletişimi başladı Bilgisayar teknolojisi dur durak bilmiyor. Değişim çok hızlı. Artık bilgisayarları mouse, klavye ya da başka aparatlarla da kullanmayacağız. Doğal kullanıcı deneyimi dedikleri, beden harekeleriyle kullanılan bilgisayar ve ona bağlı pek çok ürün gün sayıyor. Yani “tıklama” terimi tarihe karışmak üzere. Microsoft Windows Grup Müdürü Mehmet Nuri Çankaya’yla Microsoft’un Türkiye ofisinde buluştuk. Yeni teknolojiler ve özellikle ALİ DENİZ internetin geleceği üzerine sohbet ettik. Çankaya öyle USLU şeyler anlattı ve gösterdi ki artık “pes” dedik. Bu iş, hani Hollywood filmlerindeki teknolojik kıyamet senaryolarına varır mı diye sorduğumuzda ise yanıtı netti; “Evet, belki ama henüz değil”. Biz sormadan söze Çankaya başlıyor: “Her geçen gün bilgisayarlar daha fazla hayatımıza giriyor. İşin farklı kısmı ise şu. Artık onlarla doğal yollarla iletişim kurmanın kapısını araladık. Doğal kullanıcı deneyimi dedikleri, klavye, mouse kullanmadan bir bilgisayarı yönetmek, onunla iletişime geçmek mümkün. Zaten her yüzey bir bilgisayara dönüştü. Telefonlar, bilgisayarlar, dokunmatik oldu.” Espirisentır Argodan al haberi olacak. Bu da insanın yaşının getirdiği ‘benden geçti bunlar’ yakınmasının önünü kesecek. Yani bilgisayar teknolojisi artık çok daha kullanılabilir hale geliyor”. Bir de işin ayyuka çıkmış örnekleri var ki görmeden, konuşmadan geçmek mümkün değil. Mesela bir buzdolabı, içindekilere bakarak bugün şu yemekleri yapabilirsiniz önerisini verebilecek durumda. Projeksiyonla da bunu nasıl yapacağını tezgaha yansıtma özelliğine sahip. Ekolojik çamaşır makineleri hava durumuna bakıp nem oranına göre daha az kurutma yapıp, elektrik ve su tasarrufu sağlama yeteneğine kavuşuyor. Çankaya durumu, “Gittiğimiz yer aslında tasarruf. İşin bilim kurgu filmlerindeki gibi olması için zaman var. Paranoya yapmak için erken” diye özetlese de bir başka korkunun, pazarlamanın çok daha güçlü ve etkili olacağının farkında. BULGURCU: Soyguncu ÇARŞAFLAMAK: Kötü duruma düşmek HAT KARIŞTIRMAK: Yalanı çıkmak Sahibinin sesi Yanlışlar, başladıkları yeri terk etmezler ve yeni hasarlar vererek yola devam ederler. Bilgi korkunun panzehiridir. Maskeli balo Şu gelene acayip gıcık oluyorum.. Sen mi..ben mi?! Tık diye bir şey kalmadı Öyle ki artık klavye, mouse ve diğer yan araçlar bilgisayarlardan silinmeye başladı. Yani bir insanla nasıl iletişime geçiyorsak, bilgisayarla da aynı şekilde iletişime geçmenin arifesindeyiz. Çankaya, önümüzdeki yıl yaygınlaşması beklenen “Multi Touch”, “Çoklu Dokunma” sistemine sahip dizüstü bilgisayarların işin rengini iyice değiştireceğini söylüyor. Çoklu dokunma da bilgisayarın kullanım yüzeyi tüm parmakları ayrı ayrı hissedebiliyor. Sıkıştırma, açma, genişletme, çevirme yani üç boyutlu olarak her türlü el hareketine olanak veriyor bu sistem. Mouse ve klavyeye oranla mutlak özgürlük anlamına geliyor. Çankaya, “Artık her şey çok daha mümkün. ‘Tık’ diye bir şey yok, her şey var. Tüm el fonksiyonlarını kullanabiliyorsunuz. Tüm ekran bağımsız bir alan. Çünkü nokta algılayıcılar her yerde. Böylece oynanan bir oyunda su yüzeyinde dalga yaratmak, su sıçratmak, rezonans sağlamak mümkün. Bu kullanım alanı anlamında çok büyük bir adım” diyor. Topus Futbol konuşurken,düdük susar. anlamına geldiğini düşünüyor. “Bu yakınsama dediğimizi şeyi gerçekleştiriyor. Teknoloji çok ilerde ama vücudumuzu kullanmaya başladığımızda, yeni bir şey öğrenmemize gerek kalmayacak. Günlük beden hareketleri bilgisayarla iletişim kurmamız için yeterli Teşekkür yu veri maç Kapitalizm artıkın bitti mi sayın bayım? Emeği geçen tüm emekçilere şahsım ve mesai arkadaşlarım adına teşekkürü bir dış borç bilirim.. ‘Havadan gelen bilgi’ korsanı bitirecek Çankaya’nın bir de üstünde özellikle durduğu “bulut” kavramı var. Bu kavram internetin bir sonraki aşaması anlamına geliyor. Aslında bulut bir tür veri depolama sistemi. Belki de bir veri tekeli olarak da anlamlandırılabilir. Çünkü Microsoft dünyanın 11 farklı yerine her biri yaklaşık 10 futbol sahası büyüklüğündeki alanlara tam 650 bin sunucu yerleştirmiş. Bu ne demek? Çankaya anlatıyor, “Gelecekte insanların daha küçük cihazlarla bilgiye her yerden erişeceklerini düşünüyoruz. Veri yükünün bir yerden servis aldığı yapılara ihtiyaç da daha fazla olacak. Tüm bilgiler, müzikler, programlar bu bahsettiğimiz bölgelerden kablosuz olarak kullanıcılara ulaştırılacak. Yani insanlar bilgisayarı açtığında program ve ürünleri bu sunucular üzerinden kullanacak, izleyecek, tüketecek”. Peki, neden? Cevap net, “Korsan yazılımı engellemek. Çünkü korsan bir bulut yok. Google da bulut konusunu görmüş ve çalışmalara başlamış durumda. Artık aracısız bir dünyadan bahsediyoruz; bulut hizmetini sunanlar ve bunu kullananlar. Elbette bunu anlamak ve anlamlandımak kolay değil. Yakın zamanda tecrübe ederek öğreneceğiz. Zaten bulut esnek bir kavram. Amazon da böyle bir yatırım yaptı ki bu elektronik bir ticaret sitesi. Terminoloji olarak tanımlamak gerekirse de nereden geldiği belli olmayan ama havadan gelen bilgi anlamına geliyor.” İşte Çankaya bize bunları söylüyor. Önümüzdeki günlerde sunulan bilgi ve yeni teknoloji bombardımanı hiç hız kesmeyecek gibi. Akıntıya kapılmak ya da kıyıdan bunu seyretmek tercihe kalmış. Biz henüz 3G’yi anlamaya, çözmeye çalışırken Amerika’da 4G’nin başladığını hatırlatmakta ise fayda var. Buzdolapları konuşuyor Bilgisayarlar için yeni bir milat başlıyor. O da insanların ergonomileriyle yönetiliyor olmaları. Yani farklı kameralar sayesinde üç boyutlu derinlik algısını kavrayarak üstünüzde herhangi bir aparat taşımadan bizimle bütünleşebilecekler. Nintendo Wii bu anlamda çok özeldi, yeni bir yol açtı. Öyle ki artık bir elbiseyi üstümüze denemek için bilgisayar karşısına geçmemiz yeterli. Alıcılar ölçülerimizi algılayıp elbiseyi üstünüze yerleştirebiliyor. Aynaya bakar gibi, kendimizi o elbiseyle görebiliyoruz. Şaka gibi ama değil. Elbette hayatımızda çok fazla elektronik cihaz var. Herkes de bir paylaşım ortamı yaratmanın peşinde. En basitinden evde belki de dört farklı kumanda kullanıyoruz. Ama Çankaya teknolojinin gelişmesinin az aracı, az elektronik araç Pet şop Misafir çizer: Sevda Deniz Off the record Dünya nüfusunun beşte biri günde 1 doların altında bir gelirle yaşıyormuş.. 1 doların altında kalanın canı çıksın!. Genişletilmiş ikinci baskı Ay daral geldi!.. kamilmasaraci?gmail.com Camdan Fikirler Atölyesi Cam Ocağı Vakfı kapılarını Türk tasarımcı ve sanatçılarına açıyor. Vakıf adına tasarımcı Özlem Yalım yönetiminde yürütülecek Camdan Fikirler Atölyesi 2830 Ağustos 2009 tarihleri arasında Cam Ocağı’nın Riva’da yer alan kampusunda geniş tasarımcı katılımı ile gerçekleştirilecek. Cam Ocağı Vakfı, Yılmaz Yalçınkaya tarafından Riva’da kurulmuş ve bugün dünyaca önem kazanmış bir okul olan Cam Ocağı kampusunda varlığını sürdürmekte. Cam sanatını ve üretim tekniklerini korumayı, geliştirmeyi ve yaygınlaştırmayı hedefleyen bu merkez, bugüne dek pek çok değerli cam sanatçısına ev sahipliği yaptı. Halen 7’den 70’e tüm meraklılarını cam sanatı ile buluşturmak adına yaratıcı bir ortam sunan vakıf bu kez kapılarını Türk tasarımcılarına ve sanatçılarına açıyor. Cam Ocağı Türkiye’de pek çok konu gibi yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan bir değerin vefalı temsilcisi olarak İstanbul’da özverili çalışmalarını sürdürüyor. Bu değer en çok Türkiye’de yaşayan, çalışan, üreten tasarımcıları ilgilendiriyor. Fikirlerini en basitinden en karmaşığına çeşitli üretim teknikleri ve çeşitli malzemeler ile hayata geçiren tasarımcılar için, artistik cam ile Türkiye’de çalışılabilecek en kapsamlı ve en ilkeli yerlerden biri Cam Ocağı. Çıkış noktasını bu merkezden alan Camdan Fikirler Atölye Çalışması, tasarım sektöründe çalışmalarını çeşitli alanlarda sürdüren Özlem Yalım tarafından oluşturuldu ve Vakfın büyük desteği ile yaşam buldu. Değerli tasarımcıların katılımı ile anlamlanan etkinlik 2830 Ağustos 2009 tarihinde Riva’da gerçekleşecek. İnternet gezginleri için zaman yolculuğu IBM, dünyanın ünlü kütüphane, müze ve kültür kuruluşlarıyla işbirliği yaparak; internet gezginlerinin, ABD, Çin, İtalya ve Mısır’ın en çok ziyaret edilen tarihi eserlerini, sanal ve üç boyutlu ortamda gezmesini sağlıyor. Yasak Şehir bunlardan biri. İnşaatı 1420’de tamamlanan 178 dönümlük arazide kurulu Yasak Şehir’in kapıları, IBM ve Pekin Saray Müzesi’nin işbirliğiyle, 10 Ekim 2008’de internet gezginlerine açıldı. IBM, Çin’in Ming ve Qing hanedanlarının en güçlü olduğu dönemde inşa edilen muhteşem yapıyı ziyarete açarak, izleyenleri 600 sene öncesine götürüyor. Yeni nesil sanal mimari teknolojileri kullanılarak yaratılan Yasak Şehir’de, kullanıcılar kendi avatarlarını yaratarak diğer ziyaretçilerle iletişime geçebiliyor. Dileyenler, imparatoru yemek yerken seyredebiliyor, okçuluk, çekirge dövüşleri, hatta GO adıyla bilinen eski Weiqi oyunlarına katılabiliyor. (www.beyondspaceandtime.org) Ebedi Mısır ise IBM, “Mısır Kültürel ve Doğal Mirası Belgeleme Merkezi” (CultNat) ile işbirliği yaparak ülkenin heybetli tarih ve kültürünü dünyaya sunuyor. Mısır’daki Gize platosu, Kahire, Luksor’daki Karnak tapınağı ve İskenderiye’deki Pharos Feneri’ne yerleştirilen 5 robot kameranın yakaladığı yüksek çözünürlüklü panoramik görseller, siteyi zenginleştiriyor. “Ebedi Mısır” projesi, sadece internet kullanıcılarına değil, Mısır Müzesi ve Luksor piramitlerinin ziyaretçilerine de hizmet veriyor. Ziyaretçiler, cep telefonları aracılığıyla gördükleri eserler hakkında daha kapsamlı bilgi edinebiliyor ve eserlerin dijital minyatürleri ile 3D animasyonlarını görüntüleyebiliyor. (www.eternalegypt.com) IBM’in yarattığı sanal müze de Ulusal Afrikan Amerikan Tarih ve Kültür Müzesi, Smithsonian Enstitüsü’nün internet üzerinden erişilen ilk müzesi olma niteliğini taşıyor. 2003 tarihli kongre kararıyla hayata geçirilen sanal müze; kölelikten sivil savaş sonrası yeniden yapılanmaya, Harlem Rönesansı’ndan yurttaşlık hakları hareketine kadar, Afrika kökenli Amerikalıların kültür ve tarihinin önemli kilometre taşlarını konu alıyor. Sanal müzenin en dikkat çeken etkinliği, insanların hatıra ve deneyimlerini paylaşabilecekleri “online” hatıra defterini kullanıma sunması. Buraya kaydedilen anılar müzenin sözlü tarih koleksiyonunun parçaları, katılımcılar ise müzenin sanal küratörleri oluyor. Müzenin binası ise 2015’te Washington’da açılacak. www.nmaahc.si.edu C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle