19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Toplumsal sağlıklı beslenme politikaları CEM SUNGUR Geçen hafta ülkemizdeki ilk 500 endüstri kuruluşu arasına girerek herkesi şaşırtan İstanbul Halk Ekmek 23 ayrı tahıl ürünü üretiyor. Kuruluşun web sitesinde sağlıklı beslenmeyle ilgili iki önemli haber var: Çölyak hastaları için glutensiz ekmek üretilmesi ve ekmek içindeki tuz oranı azaltılarak yüksek kan basıncının önlenmesine katkıda bulunulması ön plana çıkarılıyor. Öte yandan geniş halk kitlelerinin tükettiği normal ekmek, önemli bir amaca hizmet edebilir. Gelişmiş ülkelerde ekmek aracılığıyla yürütülen önleyici halk sağlığı programlarının başında ekmeğin folik asit ve Vitmin B12 açısından zenginleştirilmesi geliyor. Folik asit gebeliğin erken aylarında fetusun sinir sisteminin sağlıklı gelişimi için çok önemli ve yoksunluğunda bebekler çok ağır sorunlarla dünyaya geliyorlar. İskandinav ülkelerinin öncülüğünü yaptığı bir yaklaşımla dünyanın bir çok ülkesinde alım gücü kısıtlı geniş halk kitleleri için ekmeğin içine folik asit ekleniyor. En son Şili’de yürütülen bir araştırmada ekmeğin folik asitle desteklenmesinin, bebeklerde ağır sinir sistemi bozukluklarının gelişmesini engellediği gösterildi. ABD’de yürütülen başka bir araştırmada da ekmeğin Vit B12 ve folik asit ile güçlendirilmesinin ileri yaştaki vatandaşlar sık görülen vitamin eksikliklilerini ve buna bağlı rahatsızlıkları engellediği bildirildi. İstanbul Halk Emek ürün olan normal ekmek için folik asit ve Vitamin B12 içeriği konusunda bilgi web sitesinde yer almıyor. Eğer henüz uygulamıyorsa bir ülke nüfusu kadar tüketicisi olan kuruluşun, bu basit ama etkili uygulamayı benimsemesi çok yararlı olabilir. Masanıza getirilen yemeğin kenarındaki “trans yağ asiti içermemektedir” şeklindeki küçük bir bilgi notu son yıllarda yaygınlaşan, toplum için sağlıklı beslenme açısından yeni bir uygulama. Ülkemizde halen bazı restoranlar tarafından gönüllü olarak yürütülüyor ve denetimi yok. Öte yandan obesitenin ve onunla ilişkili olan kalp damar hastalıkları, şeker hastalığı ve kanserlerin engellenmesi açısından hem evlerde hem de ev dışında beslenmeye yönelik önlemler giderek yaygınlaşan toplum sağlığı politikaları arasında yer alıyor. Başta ABD olmak üzere bir çok ülkede en basit önlemlerden birisi olarak porsiyonlar küçültülüyor veya en azından değişik porsiyon seçenekleri sunuluyor. Zincir şeklindeki restoranların menülerindeki yemeklerin yağ, kalori ve tuz içeriklerinin yazılmasını zorunlu kılan yasalar çıkartılıyor. Çünkü büyük bir kase fetuccine Alfredo sipariş ettiğinizde aslında bir gün boyunca tüketmenize izin verilen yağın tümünü sipariş etmiş oluyorsunuz. Özellikle trans yağ asiti (TFA) içeren gıdaların kalp damar hastalıkları ve kalın bağırsak kanseri açısından önemli riskler taşıdığına ilişkin Dünya Sağlık Örgütü bilimsel raporu 2009’da yayınlandı. Rapora göre TFA içeren gıdalar günlük enerji gereksiniminin yüzde 1’ini aşmamalı. Bu konuda öncülük yapan şehirlerin başında New York geliyor. Temmuz 2008’den başlayarak restoranlarda TFA kullanımını yasaklandı. En çok TFA içeren gıdalar; ticari olarak pişirilmiş gıdalar, margarinler, kızarmış patates, patlamış mısır ve soslar. Akdeniz mutfağının en önemli avantajları arasında TFA içeren yemeklerin çok az sayıda olması yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü toplumların sağlıklı beslenmesi için yürütülen çabaların gıda zincirinin tümünü ilgilendirdiğini, bu nedenle tarım sektöründeki üretimden, restorandaki sunuma kadar bir çok aşamanın yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. cem.sungur@anadolusaglik.org figenatalay?yahoo.com 1 AĞUSTOS 2009 CUMARTESİ 5 Her eve bir ‘Yaz Okulu’ Küçük çocuğunuzla birlikte yazı evde geçiriyorsanız, günü mutlaka çeşitli aktivitelerle doldurmalısınız. Televizyonu mümkünse hiç açmadan, “kitap FİGEN okuma”, “boyama”, “kesme “kurabiye ATALAY yapıştırma”, pişirme”, “parkta oynama”, “lego” ve “puzzle” saatleriniz olsun. Bütün bir öğleden sonrayı, masa başında, elişi kağıtları, yapıştırıcılar, makaslar, kağıtlar, kalemler ve boyalarla geçirebilirsiniz mesela. Çocuğunuzun, birlikte resim çizmeye, boyamaya bayılacağına emin olabilirsiniz. Evin ya da odasının duvarlarını bu eserlerle süsleyebilir, hatta evde bir sergi bile açabilirsiniz. rutin aktiviteleriniz orada da devam etsin. ? Çocuğunuzun eksik olduğunu düşündüğünüz yönlerini güçlendirmek için sınıf öğretmeni ve okul rehberlik servisiyle işbirliğine girip yaz için çeşitli etkinlikler edinebilirsiniz. ? Ev işlerinde de paylaşıma gidin. Oyuncakları toplamak, toz almak, sofrayı düzenlemek, balkonu yıkamak, yemek pişirmek gibi işleri birlikte yapabilirsiniz. ? Bilişsel gelişimi için çeşitli bulmacalar, dikkat oyunları, kelime ve sayı oyunları oynamak oldukça faydalı olacaktır. Ancak, bu bulmaca ve oyunların yaşlarına uygun olmasına mutlaka dikkat edin. ? Tatilde yeni insanlarla tanışmasını, yeni arkadaşlıklar kurmasını teşvik edin. ? Gezdiğiniz tatil beldesi, müze gibi mekânlar hakkında bilgi verin, sorularını cevaplamaya çalışın. Bu; değişik medeniyetler, kültürler, yaşam biçimleri hakkında fikir edinmesini sağlayacaktır. Özel ALEV Okulları Rehberlik Servisi’nden yaz aylarını çocuğunuzla birlikte verimli ve etkin geçirmeniz için bazı öneriler: ? Kışın kurduğunuz sistem ve düzeni değiştirmemeye özen gösterin. ? Her gün mutlaka resim yapmaboyama, kesmeyapıştırma, hamur yoğurma, yapboz, kitap okuma ve serbest oyun saatleriniz olsun. ? Çocuğunuzun her gün açık havada oynayarak enerjisini boşaltmasını ve temiz hava almasını sağlayın. ? Çocuğunuzun zaman zaman arkadaşlarıyla bir araya gelmesini sağlayın. Mesela sınıftan ya da apartmandan arkadaşlarını bir ikindi kahvaltısına ya da bahçede bir pikniğe davet edebilirsiniz. ? İmkânınız olursa yaz okulları da iyi bir seçenek olabilir. Özellikle spor ve sosyal faaliyet ağırlıklı programları tercih edin ki enerjisini tamamen boşaltabilsin ve spor dallarına da yavaş yavaş aşinalık kazansın. ? Birlikte yaz tatiline çıktığınızda da verimli zaman geçirmeye devam edin. Kitap okuma, resim yapma gibi bazı Okul öncesi yaşlardaki çocuklar, yaz aylarını annebabalarının desteğiyle en az kış ayları kadar verimli ve etkin geçirebilirler. Müzelerde yaz etkinlikleri Sakıp Sabancı Müzesi’nde, 711 yaş grubundaki çocuklar için Ağustos ayı boyunca ücretsiz yaz etkinlikleri düzenlenecek. Ağıustos Böcekleri Dünya Kültürünü Öğreniyor 37 Ağustos’ta, Ağustos Böcekleri Müzikle Yaratıyor 1014 Ağustos’ta, Ağustos Böcekleri Kaf Dağının Ardında Masal Arıyor 1721 Ağustos’ta, Ağustos Böcekleri Kış İçin Sanat Biriktiriyor 2428 Ağustos’ta yapılacak. İstanbul Modern’de Yaratıcı Atölye Çalışmaları İstanbul Modern, Yaratıcı Atölye Çalışmaları ile çocukları yaz tatilinde sanatçıların eserleriyle tanışmaya ve onların kullandıkları malzemelerle sanat çalışmaları gerçekleştirmeye çağırıyor. İstanbul Modern Eğitim Sponsoru Garanti Bankası’nın katkılarıyla hazırlanan Yaratıcı Atölye Çalışmaları’nda çocuklar, müzede buluşarak resimden heykele, gravürden yerleştirme sanatına uzanan çeşitlilikte sanat projeleri yaratacak. 21 Temmuz 28 Ağustos tarihleri arasında, hafta içleri düzenlenen ve 6 hafta sürecek olan etkinlikler; 79 yaş grubu için saat 10.00 – 12.00; 1012 yaş grubu için saat 13.00 – 15.00 arasında gerçekleşecek. Veri madenciliği yapıyoruz Burak Kılanç, ÖSS’ye girmiş olan gençlerin büyük bölümünün tanıdığı bir sima. İstanbul Kültür Üniversitesi’nde (İKÜ) görev yapan Kılanç, yılından bu yana Doğru Tercih GAMZE 2001 projesinin yürütücülüğünü yapıyor. Doğru Tercih, yüksek öğrenime geçişte ihtiyaç ERBİL duyulan rehberlik hizmetini sağlıyor. Kılanç ve ekibi, ÖSYM’nin üniversitelerle paylaştığı verilerini işliyor ve öğrencilerin, rehber öğretmenlerin işine yarayacak hale getiriyor. Kılanç, “bizim yapmış olduğumuz iş aslında bir veri madenciliği” diyor ve İKÜ’nün bu alandaki eksiği gidermeyi bir sosyal sorumluluk olarak gördüğünü anlatıyor. ÖSS danışmanlığı sonradan ortaya çıkmış bir meslek. Nasıl gelişti bu alan ve siz nasıl bu işe girdiniz? Ülkemizin çok genç bir nüfusu ve bu nüfusun yüksek öğrenime geçerken yapacağı meslek tercihi konusunda ciddi bir rehberlik hizmeti eksiği vardı. Ben 1988 yılında üniversite sınavına girdim. Bizim zamanımızda tıp fakülteleri puanı mühendisliklerin altındaydı, ben de başarılı bir öğrenciydim. Boğaziçi Üniversitesi’nin mühendislik bölümlerini sıraladım, inşaat mühendisliği bölümüne girdim. Sonradan fark ettim ki bende yükseklik korkusu var. Yani bir şantiyeye gitsem beşinci katta ne yaparım? Sonuçta akademik hayata atıldım ve şantiyeye gitmek gibi bir sıkıntım kalmadı ama “gençler hep doğru tercih yapmalılar, doğru mesleği seçmeliler” fikri kafamda yer etti. Benim görevli olduğum İKÜ de, bu alana, rektörlüğe önerdiğim projenin kabul edilmesiyle girmiş oldu. Bunu üniversitenin bir sosyal sorumluluk projesi olarak görüyorum ben. Bu projeyi önerirken de, “Gençlerin ve rehber öğretmenlerin bir kaynağa ihtiyacı var, güvenilir bir rehbere ihtiyaçları var. Biz de üniversite olarak toplumu aydınlatma misyonuna sahibiz” demiştim. ARGE bölümünde bu projeyi yürütüyoruz. Doğru Tercih projesinin internet, tv, radyo ve son olarak bu yıl yayımlanmaya başlayan bir dergi ayakları bulunuyor. ‘Kurallarına göre oynamak gerek’ Yanlış tercih yapan öğrencilerle de karşılaşıyorsunuz, nasıl örnekler var? Benim hep kullandığım bir örnek şudur, bir genç yaptığımız bir tv programına katılmıştı. Türkiye’de ilk 100’e girmiş ve verilen bir burs imkanından faydalanmak niyetiyle bir vakıf üniversitesinin kontejanına yerleşmiş. Kayıt yaptırmak için gittiğinde demişler ki, “arkadaşım sen ilk yüzde değilsin” çok şaşırmış, ne yapacağım diye arıyordu. Ben ona dedim ki, “şaşıracak bir şey yok, sen oyunun kurallarını bilmiyorsun. Yani kılavuzu”. Türkiye’de sıralamalar iki şeye göre yapılır. Birincisi ÖSS sıralaması, ikincisi okul başarı puanı eklenerek oluşturulan sıralama. Bu arkadaşımız, okul puanı artı ÖSS sıralamasında ilk yüze girmiş, orada 98. sırada. Ama yalnız ÖSS puanına bakınca 113. olmuş ve burstan faydalanamadı. Bu çok tipik bir örnek. Ne kadar başarılı olursanız olun, oyunun kurallarını bilmiyorsanız ofsayta düşebilirsiniz. 2010’da da sistem değişiyor ve bunun çok detaylı öğrenilmesi gerek. Sonra tercihlerle ilgili bir başka problem şu, adaylar genellikle sistemi bilmediklerinden kendilerine iletilen sınav sonuç belgesindeki tüm puanları değerlendirmezler. Ben sayısalcıyım, sayısal puanıma bakarım, derler. Oysa o listede ilgili puan türündeki diğer yerlere girme hakkı elde ettikleri gösterilmektedir. Bu şekilde çok fırsat kaçırıldığını görüyoruz. Bir başka tercih hatası, başarı sırası geride olan öğrenciler kılavuzda bir önceki yıl kontejanı dolmadığı için taban puanı ve başarı sırası oluşmamış, gizli kalmış bölümleri gözardı ediyorlar, kaçırıyorlar. Oysa kendi puanına uygun kontejanı dolmayan bölümler var, o bölümleri tercih etse oraya girecek. Ama bu enteresan bir detaydır, bilinmez. Bir başka örnek de Türkiye’de geçen yıl 35 bin öğrencinin boşuna sınava girmesiyle ilgili. Yine bilinmeyen bir kural. Üniversite öğrencisi ya da mezunuysanız, diploma ya da öğrenci belgesiyle açık öğretim fakültesine gidip “beni kaydedin” deme hakkına sahipsiniz, sınava girmeden. 4 yıllıklar 2 ve 4 yıllıkları, 2 yıllıklar 2 yıllıkları tercih edebiliyor. Burada marka iletişimi, radyotelevizyon gibi çok iyi bölümler var aslında. Geçen yıl 35 bin kişi bunu bilmedinden sadece açık öğretim bölümlerini tercih ederek sınava girmiş. Doğru Tercih projesinin babası Burak Kılanç’ın kendisi de bir yanlış tercih kurbanıymış. Bilinemezlik güvensizlik yaratıyor Yıllardır hep sınav tercihleriyle ilgili sorunlar olur, ancak şimdiki kadar belirsizlik, bilinemezlik ve güvensizliğin olduğu bir dönem olmadı gibi. Nasıl oldu da sınav sistemi bu aşamaya geldi? Aslında bilinemezlik güvensizliği doğuruyor. Benim gördüğüm şudur. Bu işi masa başında tasarlayanlar, ÖSYM ve YÖK, çok iyi niyetli ve güzel bir şekilde bu sistemi kuruyor. Ama sistemi uygulayacak olanlar bu konuda bilgilendirilmiyor. Şimdi yine sistem değişti biliyorsunuz, yine bilgilenme ihtiyacı ortaya çıktı. O konuda bize kısa bilgi verebilir misiniz? Kısaca şunu söyleyebilirim, kaldırılan katsayılar adayların okuldan gelen puanıyla ilgili. Sınavda gösterilen başarıyla ilgili değil, dolayısıyla sınavda başarı gösteremeyen bir meslek liseli yine üniversiteye giremeyecek. Şu anda meslek liseliler buna seviniyor ama açığını kapatmak için özel bir çaba göstermeyen bir meslek liselinin mühendisliğe girmesi yine de mümkün değil. Bu “açık kapatma” görevi daha fazla dersaneleri öne çıkartıyor galiba... Evet, zaten ÖSYM başkanının basın toplantısında söylediğinde de bu ifade ediliyordu. “Yeni sistem öyle bir sistem ki, aday istediği testten sınava girecek, açığını kendisi nasıl kapatırsa kapatsın, hodri meydan” anlamında bir konuşmaydı. Bu “hodri meydan” biraz fazla değil mi, sınavın eğitimin uzantısı olması gerekmez mi? Evet, ama bakın bu ülkenin eğitim açısından en önemli eksiklerinden biri rehber öğretmenlerin sisteme hakim olması. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) rehber öğretmenlere yönelik destek hizmetlerini ciddi biçimde arttırmalıdır. MEB bu konuda bir adım atmaya karar verirse biz üniversite olarak her türlü yükün altına girmeye hazırız. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle