19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Konser Boğaza karşı Teoman Türk rock müziğinin önemli isimlerinden Teoman, 7 Ağustos Cuma akşamı Çubuklu Hayal Kahvesi’nde konser verecek. Hayranları tarafından merakla beklenen son albümü ‘İnsanlık Halleri’ni geçtiğimiz haftalarda yayınlayan sanatçı yeni ve eski şarkılarından oluşan özel bir repertuvar seslendirecek. Boğaza karşı bir manzara eşliğinde Teoman dinlemek isteyenler kaçırmasın. Sanatçı sabahın ilk ışıklarına kadar sevenlerini coşturacak. (02164136880, biletler bir içki dahil 40 TL) 4 1 AĞUSTOS 2009 CUMARTESİ Ünlü tenor Türkiye’ye geliyor Dünyaca ünlü tenor Yunan Mario Frangoulis, sürprizlerle dolu muhteşem iki konser için Ağustos’ta Türkiye’ye geliyor. Pavarotti’nin tahtına en yakın aday olarak gösterilen Mario Frangoulis, son albümü ‘Mario & Friends It Makes The World Go Around’ ile dünya müzik listelerinin üst sıralarına yerleşti. Sanatçı albümün tanıtım turnesi kapsamında 7 Ağustos’ta Bodrum Antik Tiyatro’da ve 9 Ağustos’ta İstanbul Turkcell Kuruçeşme Arena’da konser verecek. Sanatçıya sahnede ülkemizin en önemli sopranoları arasında yer alan Meyra’nın yanı sıra, George Perris ve Frances Ruffelle eşlik edecek. Frangoulis, Londra Liberty Stadium’da Elton John ile gerçekleştirdiği düetiyle oldukça ses getirmişti. “Sometimes I Dream” ve “Vincero Perdero” adlı parçalarıyla da dünya müzik listelerinde birçok kez birinci oldu ve albümü en çok satanlar arasında yer aldı. Ayrıca Celine Dion’la yaptığı düet olan “The Greatest Reward” adlı parça Youtube üzerinde en çok izlenen parçalar arasında yer alıyor. Latin müziğinin önemli ismi Estefan 1975’te Miami Sound Machine adlı grubun vokalisti olarak sanat hayatına başlayan Gloria Estefan, 3 Ağustos Pazartesi akşamı saat 21.00’de Turkcell Kuruçeşme Arena’da konser verecek. Solo çalışmaları Dr. Beat ve Conga ile uluslararası üne kavuşan Estefan, çoğu müziksever tarafından Latin pop müziğinin kraliçesi olarak kabul ediliyor. Albümleri tüm dünyada toplam 70 milyondan fazla satan Estefan 5 kez Grammy ödülü kazandı. Estefan müzik kariyerinin yanı sıra Music of the Heart ve For Love or Country: The Arturo Sandoval Story adlı iki filmde oynadı. Yeni dönem salsa müziğine önemli ölçüde katkıda bulunmuş sanatçı, dünyanın en ünlü müzisyenleri ve Latin pop müziğinin en ünlü solo sesi olarak gösteriliyor. Tarkan Açıkhava’da Avea ve Hitt Prodüksiyon ortaklığıyla bu yıl beşinci kez gerçekleştirilen Avea Harbiye Açıkhava Konserleri açılışını Tarkan’la yapıyor. Ünlü pop yıldızı bu akşam saat 21.00’de Cemil Topuzlu Sahnesi’nde sevenleriyle buluşacak. 1993 yılında ilk albümü ‘Yine Sensiz’ ile müzik dünyasına adım atan, sonra arka arkaya gelen albümleri, sayısız başarıları ve yurtiçi ile yurtdışında aldığı ödüllerle müzik dünyasına adını altın harflerle kazıyan Tarkan, bu gece en beğenilen şarkılarını seslendirecek. Şarkıcı sürprizleri ve muhteşem şovuyla sevenlerine unutulmaz bir gece yaşatacak. (0216 556 98 00, biletler 40, 45, 50, 60, 75, 100 ve 150 TL) ‘Milyoner müzisyenler dönemi sona eriyor’ Geçenlerde Moby’nin yeni çıkan albümü “Wait for Me” hakkında bir yazı yazmıştım. Plak şirketinden ZÜLAL “Kendisiyle KALKANDELEN telefonda röportaj yapmak ister misin?” diye aradıklarında aklıma birçok soru geldi. Ama bu albümün esin kaynağı, David Lynch’in yaratıcılığın ticari baskıdan kurtarılması hakkında yaptığı bir konuşma olduğu için, Moby’le daha çok sanatsal özgürlüğün boyutlarını konuştum. Herkes, albümdeki hüznün nedenini soruyor. Ben onu değil ama, “İyi yazarlar yazar, büyük yazarlarsa bildiklerini yazar,” sözüne katılıyor musunuz diye soracağım... İlginç bir söz... Ben sadece kendi adıma konuşabilirim tabii. Hissetmediğim duyguları anlatan müzikler yapmam çok zor olurdu. Yeni albümün oldukça hüzünlü olduğu doğru. Fakat bu, benim depresif bir insan olduğum anlamına gelmez. Hayatımda iyi günler de var, kötü günler de... Ama bu albüm bir şekilde böyle hüzünlü oldu. Albümdeki şarkıları yazmanın dışında prodüksiyonu da üstlendiniz. Bütün bu süreç içinde sanatsal özgürlüğü tam anlamıyla hissettiniz mi? Bunu bir noktaya kadar her albümde hissettim. Ama 5 yıl önce bağlı olduğum plak şirketi birden büyük bir şirkete dahil olmuştu. O dönemde bir baskı vardı. Daha ticari bir albüm yapmamı istemişlerdi. Sonuçta ortaya “Hotel” çıktı. Kötü bir albüm değil ama favorilerimden biri de değil. O süreçte iyice anladım ki, büyük stüdyolarda yapılan ticari albümlerden pek hoşlanmıyorum. Ben, albümün sanatsal yönüne odaklanıp, ticari tarafını kendi haline bırakmak istiyorum. müziği sevmesi... Beni yeni albüm yapmaya motive eden şey de bu. Alexander Solzhenitsyn ve Flannery O’Connor gibi saygın yazarlar, sanatçılar, hayatları boyunca her günü çalışarak geçirdiler. Ben de yaşadığım her gün çalışırsam, çok seveceğim albümler yapma şansımı arttırmış olurum diye düşünüyorum. “Shot in the Back of the Head” adlı enstümantal parçayı ilk single olarak yayımlamak hiç ticari olmayan bir tavır. Bu defa neden bir hit çıkarma ihtiyacı duymadınız? Albümü kendi plak şirketimden yayımladığım için, radyoda çalınmayacak bir single olsun istedim. David Lynch de bu parçaya televizyonlarda gösterilmeyecek türden bir video yaptı. Sanırım benim punk tavrımı koruma ve kendimi mutlu etme yöntemim bu... Fatboy Slim Türkiye’de Yaptığı her albümle, çıktığı her konserle olay yaratan Fatboy Slim, bu akşam Turkcell Kuruçeşme Arena’da olacak. Dünyanın en ünlü DJ’lerinden olan ve big beat müzikçisi olarak tanımlanan Fatboy Slim, bugüne kadar 8 milyondan fazla albüm sattı. Dünyanın her yerinde çok büyük kalabalıkları hem çaldığı hem söylediği şarkılarla coşturan Fatboy Slim, 2003 yılında Brighton Sahilindeki partide tam 260 bin kişiyi aynı anda dans ettirerek de bir efsane haline geldi. Sanatçı son albüm çalışmasında Iggy Pop, Dizzee Rascal ve David Byrne ile stüdyoya girmişti. Fatboy Slim bu gece müzikseverleri yerlerinde durdurmayacak. (0216 556 98 00, biletler 71.50, 107.50 TL) İnsanın müzikle olan duygusal bağı değişmedi Albüm çok satsın diye müzisyenler genellikle ünlü isimlerle çalışır. Siz bu defa tersini yaptınız. Önceden planlanmış pazarlama taktiklerini bir yana bırakmış gibisiniz... Sevdiğim müziği Shania Twain’le yapabiliyor olsaydım, o zaman onunla çalışırdım. Ama bunu New York’ta burlesk yıldızı olan bir arkadaşımla yapabildiğim için onunla çalışıyorum. Aslında albümü kiminle, nasıl ve nerede yaptığımı çok da fazla düşünmüyorum; benim için önemli olan tek şey, sonuçta ortaya çıkan müzik hakkındaki hislerim... Geçmişte müziğinizin reklamlarda kullanılmasına izin verdiğiniz için epey eleştirildiniz. Belki müziği duyurmak için etkili bir yol, ama sistemi kullandığınız sürece o da sizi kullanıyor... Doğrusunu söylemek gerekirse, içimde yaşattığım o eski punk rockçı, büyük ticari kuruluşlara para vermektense her zaman onlardan para almanın daha akıllıca olduğunu düşündü... Müzik endüstrisinin çöküşe girdiği günümüzde sistemi değiştirip neyin popüler olacağına marketin değil, dinleyicinin karar vermesi sağlanabilir mi? Bence son değişiklikler müziği çok daha iyi bir yöne çekti. Artık bu işten çok fazla para kazanma şansı kalmayınca, birçok insan para yerine müzik odaklı kararlar alıyor. Bu çok sağlıklı. Milyoner müzisyenler dönemi bitiyor. Ben bencilim ve müzisyenlerin sadece içtenliği yansıtan albümler yapmasını istiyorum. Çünkü Top 40 listesinde yer alsın diye yapılan bir albüm, bana katkıda bulunmuyor. Duyguları işin içine katarak yapılan albümler hayatımızı zenginleştiriyor. Peki insanlar müziğe hâlâ anılarda yaşayacak bir deneyim gibi değer veriyor mu? Müzik, insan hayatında her an var olabilme özelliğine sahip. İnsanlar ağlarken, sevişirken, dans ederken, bilgisayarda çalışırken, evlilik ve hatta cenaze törenlerinde müzik dinliyor. Müziğin yapım ve dağıtım yöntemi bugün artık çok farklı; ama bana göre, insanların onunla kurduğu duygusal bağ hiç değişmedi. Sizin duygusal bağ kurduğunuz ve “ebedi refakatçim” diyebileceğiniz şarkı hangisi? Nick Drake’den “Northern Sky”... www.zulalkalkandelen.com, kzulal@yahoo.com Sakin ol ama seyirci kalma Lityum’un ilk albümünün adı “Sahnede”. Bu isim onların sahnede var olduklarına bir gönderme. Lityum’un hikâyesi ise hayatlarını aynı şeye adamış dört farklı insanın rastlantılarla bir araya gelişinden ibaret. Grup ismini de sakinleştirici etkisi olan lityumdan alıyor, çünkü müziklerinin rahatlatıcı bir etkisi olduğunu düşünüyorlar. Vokalde Furkan Yaşar, gitarda Aycan Karadaş, basta Doğan Bora Barutçular ve davulda Burak ALİ DENİZ Aktaş‘tan kurulu Lityum grubu ilk USLU albümleri “Sahnede”yi yayımladı. Grubun bestelerinden oluşan 12 parçanın bulunduğu albüm, modern ve alternatif rock tadında. Dertleri hissettiklerini doğru anlatabilmek. Hayatla çarpışırken de başkalarını suçlamak yerine eleştiriyi önce kendilerine yapabilmek. Onlar için hareketsizlik de sonun başlangıcı demek. Lityum’un grubunun hikayesi nedir? Doğan: Hayatlarını aynı şeye adamış dört farklı insanın rastlantılarla biraraya gelişi desek yanlış olmaz. İlk önce Aycan ve Burak daha sonra Furkan ve ben gruba katıldık. Lityum 2005 yılında hayat buldu ama Temmuz 2009 itibariyle de “yasal olarak” yani albümle sesini duyurdu. Grup elamanlarının günlük hayatlarında duruşlarıyla albümün iklimi arasında fark var mı, mesela aranızda ney üfleyen biri varmış... Furkan: Naçizane “ney üflemeye çalışıyorum”. Üstadım bana on yıldan önce kimse neyzen olamaz dedi. Öyle bir iddiamız yok, öğrenmeye çalışıyoruz diyelim. Albümündeki şarkılar ise yaşanmış öyküler. Ne fazlası var ne azı... “Lityum” ismi nereden geliyor? Aycan: Eskiden kullandığım bir ilacın prospektüsünde gördüm lityum adını ve görünce bir grup ismi olarak çok güzel tınladığını düşündüm. Şarkılarımızın ve sahne performansımızın sakinleştirici ve iyileştirici etkide olduklarını varsayıp bu ismi benimsedik. Yaptığınız işten beklentileriniz ve gerçekler ne kadar dengeli? Furkan: Ticari kaygıları yaptığımız “şey”e fazla bulaştırmamak gerek. Yaptığımız bu “şey” ticari olursa “iş”, doğal ve kaygısız olursa “sanat” oluyor. Müzikten beklentimiz mümkün olduğunca fazla insana ulaşmakken, buna ticari kaygılar eklendiğinde herkesi üzerinde kocaman bir dolar işaretiyle görmeye başlayabilirsiniz. Bora: Bence albümden beklentimiz, bize daha uzun sure müzik yapacak gücü ve imkanı sağlaması. İlerisi için ne düşünüyorsunuz, ufuk bulanık mı yoksa berrak mı? Doğan: Biz olabileceğimizin en iyisi olmaya çalışıyoruz. Şu ana kadar istediğimiz şeyleri gerçekleştirmek bizi buraya getirdi. Kurulan hayaller, atılan adımlar gerçekleştikçe onların yerini yenileri alacak, bu kaçınılmaz. Lityum politika ve siyasete mesafeli ama söyleyecekleri de olmalı. Furkan: Duyarlılıklarımızı harekete geçirmezsek yaşanacak bir “ev”imiz, hayatı paylaşacak dostlarımız olmayacak. Farklılıkları kabullenip, hepimizin bu dünyada yaşadığının farkına artık varmamız gerekiyor. Başka dünya yok! Güç ve iktidar tutkusu çok bulaşıcı ve ölümcül bir hastalık. Onun ilacını bulmamız şart. Bunu sloganlaştırmamız gerekirse; “Seyirci kalma, harekete geç, iste ve yap!” Olay bizim için bundan ibaret. Punk tavrını koruma çabası David Lynch, 2000’de New York’ta Cow Parade için yaptığı inek heykeli beğenilmeyip reddedilince, “Benim ineğim güzel olmayabilir ama benim için güzel,” demişti. Kendiniz dışında başka kimsenin beğenmediği bir albüm yapmış olsanız, aynı şeyi söyler miydiniz? Söylerdim. 1996’da “Animal Rights” adlı bir albüm yaptım. Bildiğim kadarıyla, o albümü seven tek insan benim. İlk yayınlandığında çok kötü eleştiriler aldı ve satmadı. Fakat ben hâlâ seviyorum. Çünkü bana göre ilginç bir albüm. Yaptığınız seçimlerle bazı dinleyicileri yabancılaştırmaktan çekindiğiniz oluyor mu? Eski punk rock günlerimde insanların kafasını karıştırmaktan hoşlandığım bir dönem vardı. Artık sadece sevdiğim müziği yapmak istiyorum. Eğer insanlar müziğimi beğeniyorsa bu harika. Ama hoşlanmıyorlarsa, herhalde sevebilecekleri başka albümler vardır. Çoğu kişi başarılı olmak için müzik yapıyor. Sizin başarı tanımınız ne? Çok basit bir başarı tanımım var: Dürüstçe istediğim müziği yapmak ve başkalarının da o BİRİLERİ Müzikal kalite önemli Müzikal olarak nerede durduğunuzu düşünüyorsunuz? Burak: Şarkıların anlamlarının yanında müzikal kaliteye de çok önem gösteriyoruz. Hissettiğimiz şeyleri doğru yollardan anlatmak tek derdimiz. Aycan: Aynı havayı soluyorken, aynı ışığı paylaşıyorken üretim yapmaya çalışıyoruz. Diğer türlü işler biraz eklektik oluyor. Ayrıca dikkat ettiğimiz diğer bir konu da şarkının sözsüz halinin de birşeyler anlatması. Zaten Furkan söz yazarken müzikten geleni tercüme ediyor. “Çık Hayatımdan” üzerine konuşalım biraz. Şarkı biraz da kendinden uzağa gidememeye bir gönderme. Derdi nedir? Furkan: Nereye gidersek gidelim, nereye kaçarsak kaçalım kendimizi de götürdüğümüz sürece sorun çözülmeyecektir. Suçu hep dışarıda aramak, kendini görememek, insani olma yolundaki en büyük eksiklik. Karşımızdakileri suçlamaya devam ettikçe hayatlarına girdiğimiz insanları mutsuz etmeye devam edeceğiz. İşte şarkı da tam bunu anlatmanın peşinden gidiyor. RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle