19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Konser Fatboy Slim Türkiye’de Dünyanın en ünlü DJ’lerinden Fatboy Slim, 1 Ağustos Cumartesi gecesi ilk kez Türkiye’de konser verecek. Turkcell Kuruçeşme Arena’da sevenleriyle buluşacak DJ, ‘big beat’ akımının öncülerinden. Bugüne kadar 8 milyondan fazla albüm satan Fatboy Slim, 2003 yılında Brighton Sahili’ndeki partide tam 260 bin kişiyi aynı anda dans ettirmişti. Dj, son albüm için Iggy Pop, Dizzee Rascal ve David Byrne gibi isimlerle birlikte çalıştı. (0216 556 98 00, biletler 75 ve 107.50 TL) 4 18 TEMMUZ 2009 CUMARTESİ Cooper’ın unutulmaz şarkıları Kendine has stili ve müziği ile metal müziğin babası kabul edilen şarkıcı, besteci ve müzisyen Alice Cooper’ın çift CD’lik en iyiler albümü “Spark In The Dark The Best Of Alice Cooper” Sony Music etiketiyle ile yayımlandı. 4 Şubat 1948’de Detroit’de doğan sanatçının asıl adı Vincent Damon Furnier. Ünlü müzisyen önce grubuna verdiği bu ismi sonrasında kendi adı olarak da kullanmaya başladı. Heavy Metal denilince akla gelen imajın sahibi Cooper sayısı 20’i aşan albümleri ile müzik dünyasında ayrı bir yere sahip. Efsanevi müzisyenin 32 şarkısının yer aldığı çift CD’lik “Spark In The Dark, The Best Of Alice Cooper” arşiclik bir albüm. Albümde Alice Cooper’ın; Bed Of Nails, House Of Fire, park In The Dark, No More Mr. Nice Guy, Billion Dollar Babies ve School’s Out gibi en sevilen şarkıları yer alıyor. Incubus döndü! Incubus’un yeni albümünün adı “Monuments and Melodies”. Bu albüm Incubus’un kariyerlerini özetleyen, grubun en beğenilen, hit olmuş şarkıları ile nadir bulunan çalışmalarını içeren ve şimdiye dek görülmemiş arşivlik bir albüm olarak öne çıkıyor. 13 şarkının yer aldığı ilk CD’de; grubun “Make Yourself”, “Morning View”, “A Crow Left of the Murder...” ve “Light Grenades” albümlerinde yer almış olan “Love Hurts”, “Dig”, “Wish You Were Here”, “Pardon Me” ve “Nice To Know You” gibi sevilen şarkılarıyla birlikte Brendan O’Brien prodüktörlüğünde kaydedilen iki yepyeni şarkı “Black Heart Inertia” ve “Midnight Swim” yer alıyor. İkinci CD’de ise nadir rastlanan ve grubun önceki albümlerinde yer almayan Bside şarkıları, alternatif versiyonlar ve de daha önce yayımlanmamış yepyeni şarkıları var. Bunlar arasında bir Prince cover’ı olan “Let’s Go Crazy” dikkat çekiyor. Albüme adını veren ve 2. CD’de yer alan “Monuments and Melodies” ise ilk olarak “Megalomaniac” için Bside olarak kaydedilmiş ve “A Crow Left of the Murder...” albümünde bonus şarkı olarak yer almıştı. “Monuments and Melodies” albümü zengin dijital bir kütüphanenin, “The Vault”un kapılarını da açıyor. Albümü satın alanlar, içindeki kişiye özel kod ile www.enjoyincubus.com sitesinden “The Vault” isimli çok özel bonus içeriklerine ulaşabiliyorlar. Julio Iglesias konseri Sattığı 250 milyondan fazla albüm ile dünyanın en önemli yıldızlarından biri olarak anılan Julio Iglesias, 22 Temmuz Çarşamba akşamı Turkcell Kuruçeşme Arena sahnesinde olacak. Real Madrid genç futbol takımında kalecilik de yapan Julio Iglesias’ın şarkıları her otuz saniyede bir dünyanın herhangi bir yerindeki radyolarda çalıyor. Sanatçı İstanbul’daki konserinde sevenlerine unutulmaz saatler yaşatacak. (0216 556 98 00, biletler 70, 112, 170, 220, 320, 370 ve 520 TL) Müzik tarihine şekil verdiğimiz için özür dileriz! Deep Purple 40. yılını kutlamak için çıktığı turnede İstanbul’a da uğruyor. Topluluk pazartesi akşamı Kuruçeşme Arena’da olacak. Konser öncesi grubun esprili vokalisti Ian Gillan’la bir söyleşi yaptık... Rock ya da metal dinleyip de hayatında hiç Deep Purple dinlememiş birini bulmak neredeyse imkansızdır. Çünkü 1968 ŞİRİN yılında Londra’da kurulan GÜVEN topluluk, dünyanın en ünlü hard rock gruplarından. Hatta öyle ki, onlar Led Zeppelin ve Black Sabbath ile birlikte hard rock ve heavy metalin öncüleri arasında gösteriliyorlar. Bugün onlar tam 40 yaşında. Yani gençliklerinde Smoke On The Water, Highway Star, Black Night, Child in Time, Fireball, Perfect Strangers, Woman From Tokyo, ve Soldier of Fortune gibi şarkılarla coşan kalabalığın bir kısmı bugün belki de dede oldu. Deep Purple mı? Onlar grubun temellerini atan ünlü gitarist Ritchie Blackmore’suz olsa da hâlâ formdalar. Daha da önemlisi 40. yıllarını kutlamak için çıktıkları turne kapsamında Türkiye’ye de geliyorlar. Evet, yanlış duymadınız... 20 Temmuz Pazartesi herkes Turkcell Kuruçeşme Arena’ya! Ve konser öncesi söz vokalist Ian Gillan’da... Bu kadar uzun süreli, birçok tecrübe edinmiş, 40 yıla tanıklık etmiş bir grubun parçası olmak nasıl bir duygu? Ben 1969’da Roger Glover ile birlikte, grup Amerika’da üç hit albümü ve birkaç single çıkardıktan sonra onlara katıldım. Grubun büyük bir hayranıydım ve böyle harika müzisyenleden oluşan bir müzik grubunun üyesi olduğum için kendimle gurur duydum. Deep Purple ile birlikte çıkarttığım ilk albüm Deep Purple in Rock’tı. Bu harika bir yolculuktu. Aradan uzun zaman geçti ama biz hâlâ, sürekli turnede olmayı çok zevkli hale getiren müzikal ruhumuzu koruyoruz. Evet, çok şey gördüm ama en çok kendi kültürüm ve başkaları hakkında bir görüşe sahip oldum. korkutucu oluyor. 40 yılı geride bıraktınız. Sizce insanların aklına adınızı kazıdınız mı, kalıcı bir iz bıraktınız mı? Açıkçası, böyle şeyler hakkında pek düşünmüyoruz. Sadece hâlâ yükselişte olmamız beni çok mutlu ediyor. Konser olduğu her gün, hâlâ karnımda bir gıdıklanma hissediyorum; stres değil ama heyecan. Yani stresli bir heyecan da diyebiliriz. Sezen Aksu ve Arkadaşları Sezen Aksu,, ‘Sezen Aksu ve Arkadaşları’ adını taşıyan konserler dizisinde, 34 yıllık müzik yaşamı boyunca ürettiği eserlerinin bazılarında beraber çalıştığı, ortak projelere imza attığı müzisyen dostları Fahir Atakoğlu, Erkan Oğur, Aykut Gürel ve yeni nesil müzisyenlerle birlikte aynı sahneyi paylaşıyor. 21, 22, 24, 25 Temmuz akşamları Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda gerçekleştirilecek konserlerde özel bir repertuvar seslendirilecek. (0216 556 98 00, biletler 130, 110, 88, 66 ve 55 TL) Canlı performanslar Deep Purple’ın ilk albümü 1968’de ve son albümü de 2005’te çıktı. Bu yıllar arasında neler değişti? İlk albüm ile son albüm arasında ne gibi farklılıklar var? Doğal olarak grup gelişti, ama daha önceden de söylediğim gibi müzikal ruh hâlâ aynı. Müziğimizi canlı performanslarda bize yeni malzemeler vermesi için yapıyoruz. Ben gruba katıldığımda durum buydu ve hâlâ da hiçbir şey değişmedi. Tabi ki bazı kadro değişikliklerimiz oldu ama uzun süredir bu şekilde devam ediyoruz – hatta kadro değişikliği yapmadığımız en uzun süre şu an. Stüdyoya hiçbir şey hazırlamadan gidiyoruz, ne bir nota ne de bir söz. Mutfakta buluşup çay içiyoruz, birbirimizin ailesinin nasıl olduğunu soruyoruz, futbol hakkında konuşuyoruz... Sonra stüdyoya girip çalmaya başlıyoruz; günde altı saat. Üçüncü günden itibaren bazı fikirler oluşmaya başlıyor ve bu fikirleri şarkılara dönüştürüyoruz. Ana hatlarını hazırlamak yaklaşık üç hafta; sözlerini bitirmek, müziği kaydetmek ve mix’i yapmak da yaklaşık iki hafta sürüyor. Teknik olarak tabii ki yeni gelişmeler oldu bunca yıldır ve şimdi analog kaydedip, ardından dijital olarak mix yaparak en iyisini yakalıyoruz. Deep Purple hard rock ve heavy metalin öncülerinden. Yani bir anlamda müzik tarihini şekillendirdiniz... Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sadece özür dileyebilirim... Şaka bir yana bu parçaların yerlerine oturması gibi. Benim rock ve blues etkilerim gruptaki diğer çocukların orkestra müziği, caz, folk, swing ve daha başka pek çok müzik tarzıyla bir araya geldi, birleşti. Böylece ortaya farklı bir kimya, yani Deep Purple’ın müziği çıktı. Biz kimliğimizi oturturken diğerleri bizi takip etti ve onlar da kendi yorumlarıyla yeni rock formları oluşturdular. Bence bu zincirin bir parçası olduğumuz için çok şanslıyız. Deep Purple olarak gelecek planlarınız nedir? Yeni bir albüm belki... Bence yeni bir albüm yapmaya hazırız. Üzerine konuşmaya başladık zaten. Sanırım Şubat ayında çalışmalara başlarız. David Lynch etkisinde Moby “Hayat, müziğin ticari getirisi konusunda endişelenmek ZÜLAL için çok kısa...” KALKANDELEN Bu cümleyi söyleyen Moby... Bunu ondan duymak oldukça şaşırtıcı. Çünkü o, müzik tarihine her şarkısı reklam sektörü için lisanslanan ilk albüm olarak geçen “Play“i yaratan sanatçı... Son 10 yıldır da, şarkılarının reklamlarda kullanılmasına hep izin verdi Moby. Bu konuda eleştirildiğinde ise, bunu müziğinin daha çok insana ulaşması için yaptığını söylüyordu. Aslında başarının, satış miktarı ya da kazanılan parayla ölçüldüğü günümüzde, oyunu kuralına göre oynuyordu. Ama artık, gerçek başarının yalnızca “Top Ten” listelerinde yer almak olmadığını kavramış görünüyor. Bunu sağlayan kişi ise, film yönetmeni David Lynch. Ünlü yönetmenin yaptığı bir konuşmadan etkilenmiş Moby. O konuşmada, Lynch, yaratıcılığın üzerindeki piyasa baskısı kaldırıldığında daha iyi sonuç alınacağını anlatıyormuş. Bunun üzerine Moby, kendi duymak istediği müziği yapmak üzere kendi sahip olduğu stüdyoya girmiş. Tamamen DIY (Do It Yourself Kendin Yap) mantığı ile yarattığı “Wait for Me” adlı bu albümde, yine bütün müzikler, şarkı sözleri ve prodüksiyon kendisine ait. Geçmişte işbirliği yaptığı büyük isimler yerine, bu defa fazla tanınmayan müzisyenlerle çalışmış ve albümü, büyük bir plak şirketi yerine, kendi sahip olduğu “The Little Idiot” adlı şirketten çıkarmış. Sonuçta ortaya çıkan, bana göre, Moby’nin son 10 yılda yaptığı en başarılı albümdür. geliyor. Eno’nun sanatçı Peter Schmidt ile geliştirdiği bu kült strateji, sorunlara farklı yaklaşımlar getiren kartlardan oluşuyordu. Her bir kartın üzerinde bir cümle yazılıydı ve onlardan birinde de, “Hatayı gizli bir hedef gibi kabul et,” diyordu. Moby, belli ki Eno’nun izinden gitmiş. Albümden yayımlanan ilk single’ın adı, “Shot in the Back of the Head”. Burada ima edilen “kafa arkasından vurulma” durumu, radyolarda çalınmayacak enstrümantal bir şarkıyı ilk single olarak yayımlamayı anlatıyor olsa gerek... Moby, böyle bir seçim yaparak, piyasa koşulları açısından kendi kendisini vurmuş sayılsa bile, aynı zamanda bu olağanüstü güzel müzikle de dinleyiciyi tam kalbinden vuruyor. David Lynch, bu şarkı için siyahbeyaz animasyonlarla özel bir video yaptı. İnternette bulup izlerseniz, şarkının deneyselliğine ayrı bir boyut eklendiğini göreceksiniz. Çıplak ayaklı diva Müzik dünyasının çıplak ayaklı efsane vokali Cesaria Evora 31 Temmuz cuma akşamı Fenerbahçe True Blue’da konser verecek. Grammy ödüllü yalın ayaklı diva, 1988 yılında De Silva isimli genç bir Fransız’ın teklifiyle Paris’e gidip ‘La Diva aux Pieds Nus’ (Yalınayaklı Diva) isimli albümü kaydettiğinden beri tüm dünyada efsane haline geldi. Ünlü sanatçı Unilife organizasyonuyla İstanbullularla buluşacak. (0216 556 98 00, biletler 150, 120, 90 ve 60 TL) Tarifsiz bir duygusal yolculuk İkinci single “Pale Horses” ise, uzun zamandır dinlediğim en güzel şarkı. Amelia Zirin Brown adlı müzisyenin yorumladığı şarkı, Moby’nin muhteşem sesler bulma konusundaki yeteneğini bir kez daha kanıtlıyor. Amelia, New York’ta Lady Rizzo takma adıyla tanınan burlesk yıldızından başkası değil. Ben kendisini birkaç kez sahnede gördüm. “Pale Horses”taki o hüzünlü sesin, şovlarında herkesi gülmekten kırıp geçiren Lady Rizzo’ya ait olduğunu öğrenince de inanamadım... 16 parçanın yer aldığı albümde, 9 şarkı enstrümantal ve geriye kalanların sadece birinde, “Mistake” adlı şarkıda Moby vokalleri üstlenmiş. Postpunk döneminin synthesizer soundu ile yaratılan duygu yüklü şarkılarını seviyorsanız, bu sizin favoriniz olabilir. Özellikle Echo and the Bunnymen, Joy Division ve David Bowie’yi sevenler için... Albümde öne çıkan bir diğer parça, “A Seated Night”. Buradaki esin kaynağı, Haiti kilise korosunun şarkıları... New York’ta bindiği bir takside, Haitili bir şoförün dinlediği müziğin güzelliğine kapılmış Moby. Albümde daha sözü edilecek çok şarkı var ama hepsi bu yazıya sığmaz. En iyisi siz, Moby’nin dediğini yapın. Onun dinleyicilerden tek istediği, albümü bir kez de olsa, baştan sona bir bütün olarak dinlemeleri. Çünkü bu yöntemle dinlenildiğinde, insanı tarifsiz bir duygusal yolculuğa çıkarıyor “Wait for Me”... Herkese iyi yolculuklar... kzulal@yahoo.com, www.zulalkalkandelen.com BİRİLERİ Heyecan... “Deep Purple 40 Years Anniversary Tour”da neler yapmayı planlıyorsunuz? İzleyiclere konserde ne sunacaksınız? Sanırım yalnızca müziğimizi çalacağız. Deep Purple’ın hiçbir zaman teatral bir gösterisi olmadı. Programda izleyiciye tanıdık gelen birçok şarkının yanı sıra yeni parçalar ve farklı yorumlar da çalacağız. Ama en önemlisi, doğaçlamanın her şeyi taze tutuyor olması. Aranjmanlar ile oynamıyoruz, bu yüzden şarkı hemen hemen bildiğiniz gibi oluyor, ama aralara eğlenceli şeyler katıyoruz. Bu bazen Atmosferik ve melankolik “Wait for Me”, Moby’nin bir önceki albümü “Last Night”tan çok farklı. O geceyarısında çalınacak enerjik bir disko albümüyken, “Wait for Me”, bir pazar sabahı evde muhtemelen yalnız dinlemek isteyeceğiniz kadar melankolik... Kimilerine fazla hüzünlü gelebilir; ama bu albümün güzel olmasını engelleyici bir faktör değil. Hatta albümde bilerek dokunulmadan bırakılan ufak kusurlar da buna engel değil. Çünkü büyük ticari stüdyolarda yaratılan mükemmel bir sound yerine, ufak bir stüdyoda hataları da içinde barındıran bir albüm yapmak istemiş Moby. Burada akla hemen ambient müziğin yaratıcısı, Brian Eno’nun 1975’te yayımladığı “Oblique Strategies” (Dolaylı Stratejiler) RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle