19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 27 HAZİRAN 2009 CUMARTESİ Sergi Atatürk’ün vasiyetine Atatürk daha 1937’de Bruno Taut’a Ankara için 1500 kişilik opera yapısı projesi yaptırmış. Atatürk ölünce proje unutulmuş. 1980’de çıkarılan bir yasayla Ankara’da bir Atatürk Kültür Merkezi kurulması öngörülmüş. Süreç işlemiş, proje hazır hale getirilip bakanlığa 2001’de teslim edilmiş. Sonra ekonomik kriz çıkmış, seçimlerden sonra da hiçbir çaba harcanmamış. Projenin 8 yıldır beklemesi yüzünden projenin iptali düşünülüyor. zamanaşımı Sınırlar Yörüngeler 06 Siemens Sanat, üç yıldır düzenlediği yarışmalı sergisi ‘SınırlarYörüngeler’ ile genç yeteneklerin sanat platformunda yer almalarına yardımcı olmaya devam ediyor. Sınırlar Yörüngeler 06’da çalışmalarına yer verilen genç yetenekler arasında Neşe D. Akbaş, Hasan Aksaygın, Gökçe Er, Orhun Erdenli, Hatice Karadağ, Reysi Kamhi, Ahmet Kocataş, Ali İbrahim Öcal, Ercan Vural, Burcu Yağcıoğlu ve Eşref Yıldırım bulunuyor. Bu dokuz genç sanatçı, yerleştirme ve resimlerinde yaratıcılığın sınırlarını zorluyorlar. Küratörlüğünü Mürteza Fidan ve T.Melih Görgün’ün üstlendiği, “Sınırlar Yörüngeler 06” sergisi 31 Temmuz’a dek ziyaret edilebilir. (Tel: 0 212 334 11 04) Ankara Atatürk Kültür Merkezi (AAKM) tasarısı 2001’den beri uygulanmayı bekliyordu. Ancak, yerel seçimlerden sonra, bırakın uygulanmayı, yok edilmek istendiğini tasarının mimarı Özgür Ecevit’ten duyunca, kendisiyle konuyu ayrıntılı biçimde EGEMEN konuşmak istedim. Ankara’daki bürosunda önce son gelişmeleri BERKÖZ buluştuğumuzda, özetlemesini rica ettim. “Projenin tamamlandığı 2001’de bir talihsizlik oldu. Ekonomik kriz nedeniyle inşaat ihalesi yapılamadı. 2002 seçimlerinden sonra da bu konuda bir çaba harcanmadı. Şimdi de projenin iptali düşünülüyor. Bunun için de Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mimarlık Fakültesi Şehir Planlama Bölümü’nün AAKM Alt Komitesi için hazırlamış olduğu rapora dayanıyorlar.” Raporun içeriğini soracağım ama, daha önce projenin geçmişi hakkında bilgi verir misiniz? Ankara’ya böyle bir kültür merkezi yapma düşüncesi ne zaman ortaya çıktı, gelişmeler nasıl oldu? 1980’de çıkarılan Ankara’da Atatürk Kültür Merkezi Kurulması Hakkında Kanun’la başladı her şey. Bir yarışma yapıldı ve bu yarışma sonunda şu andaki Atatürk Sergi ve Müze yapısı inşa edildi. Atatürk Kültür Merkezi deniyor bu yapıya. Daha sonra, 1992’de Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) Konser Salonu için yarışma açıldı. Sıhhiye’deki Adliye Sarayı’nın yanında, küçük bir bölümü yapıldı. 1995 yılında da OperaBale, Tiyatro, Kongre ve Gösteri bölümlerinden oluşacak Ankara Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi için yarışma açıldı. Bizim projemiz kazandı. Projeyi, uluslararası bir ekiple, akustik projesi de dahil, 2001’de ihaleye hazır hale getirip Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na teslim ettik. O gün bugün bekliyoruz. Türk zeytinyağı için cam şişeler Anadolu Cam tarafından hayata geçirilen Türk Zeytinyağı için Cam Şişe Tasarım Projesi için Türkiye İhracatçılar Meclisi ve Türkiye Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi Türk zeytinyağını yurtdışında temsil etmek için kolları sıvadı. Bu cam şişelerin sahip olması gereken özellikleri ortaya çıkarıldıktan sonra dünyaca ünlü Türk tasarımcıları Alev Ebuzziya Siesbye, Aziz Sarıyer, Defne Koz ve Gamze Güven ile paylaşıldı. arak projeyi sürdüren Anadolu Cam, tasarım ve prototip üretimi aşamalarının sonunda, global pazarda Türkiye’yi temsil edecek cam şişeleri yarattı. Zeytinyağı şişelerinin yer aldığı sergi, Rahmi M. Koç Müzesi’nde 11 Temmuz tarihine kadar gezilebilir. (Tel: 0 212 369 66 00) Opera salonu bittiğinde böyle olacak. için metro istasyonu ve otoparklar yapılması gerekir. Yani 8 yıldır yapılmadı diyerek mi iptal ediyorlar AAKM’yi? Evet, rapordaki tek gerekçe bu. AAKM’nin yapımına 2001’den beri başlanmamış olması. Başka hiçbir gerekçe yok. Yani, bu yapıları yapmakla yükümlü olanların görevlerini yapmaması yüzünden vazgeçiliyor AAKM’den. Başka bir deyişle, Atatürk’ün istediği operabale, tiyatro yapıları zaman aşımına uğramış oluyor. Şunu da sormak isterim: Neden aslında ekonomikse, ödenek bulunamıyorsa, aynı bölgede büyük olasılıkla AAKM’den daha pahalıya çıkacak Milli Müze yapılması nasıl öngörülüyor? Raporda var bu öneri. Milli Müze’ye karşı olduğum sanılmasın. Ayrıca, 800.000 metre karelik hipodrom alanı her iki yapının yapılmasına yeterli. AAKM’nin toplam alanı en çok 30.000 metre kare. Bu olursa, daha da eksiksiz bir kültür alanı oluşturulmuş olur. Bu da başkente yakışır. Biraz önce söylediğiniz bir şeye takıldım ben. Operabale yapısını CSO yapısına eklemeyi öneriyor rapor dediniz. Peki, tiyatro ve kongre yapıları ne oluyor? Yok ediliyor. Tiyatronun yok edilmesi ise Ankara için büyük bir kayıp. Ankara’da birçok küçük sahne var, ancak büyük yapımlara, müzikallere uygun, uluslararası ölçütlerde bir sahne yok. Bu da bir başkent için büyük bir eksiklik. Operanın CSO’ya eklenmesi ise teknik olarak – yer darlığından ötürü – mümkün değil. Birincisi, ortak, ufak bir fuayeden 4000 kişinin 3 ayrı salona dağıtılması dünyada eşi benzeri görülmemiş bir olaydır ve olamaz. İkinci olarak yine yer darlığından ötürü sahne tasarımının ve operanın diğer gereksinimlerinin uluslararası ölçütlerde gerçekleştirilmesi olanaksızdır. Özetle, bu eklenti yapılırsa, Ankara yine zorlanarak elde edilmiş ikinci sınıf bir taşra operasına sahip olacaktır. Buna da gerek yok, aynı şekilde, başka bir yapıdan bozarak yapılmış bir operamız zaten var. Rapordaki gerekçe ODTÜ şehir planlamacılarının AKM tasarısını iptal etme gerekçelerini merak ediyorum ama, bu kadar önemli bir tasarının 8 yıl sürüncemede kalmasının nedenini daha çok merak ediyorum. 2001’de kriz nedeniyle başlanamadı diyelim, iki üç yıl sonra başlansaydı şimdiye kadar tamamlanır ve başkent de hak ettiği bir operabale yapısına, gerçek bir konser salonuna kavuşmuş olurdu diye düşünüyorum. Bu kadar sürüncemede kalmasının nedeni, bence, kanunda finansman modelinin belirlenmemiş olması. Daha doğrusu finansman modeli Atatürk’ün 1981’deki 100. doğum yıldönümü kutlamaları için belirlenmiş, ama kutlamalardan sonra bu fon iptal edilir dendiği için iptal edilmiş. Bir daha da hiçbir hükümet yeni bir fon oluşturup projeyi yaşama geçirmeyi düşünmemiş. Oysa bu proje hiçbir hükümetin değil, kanunu çıkaranların da değil, Atatürk’ün projesi. Atatürk daha 1937’de Bruno Taut’a Ankara için 1500 kişilik opera yapısı projesi yaptırmış. Bunu o kadar istiyor. Atatürk 1938’de ölüyor, Taut da kısa süre sonra üzüntüsünden ölünce proje unutuluyor. Fon olmayınca da, bugün, bu proje Kültür Bakanlığı bütçesine kalıyor, o bütçenin ne olduğunu da herkes biliyor. Artık ODTÜ raporuna geçebiliriz sanıyorum. Bu raporu ODTÜ Mimarlık Fakültesi kendiliğinden mi hazırladı? Elbette değil. Bu konuda karar yetkisi olan kuruluş AAKM Milli Komite Alt Komitesi, onun doğal başkanı da Cumhurbaşkanı. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen ODTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir Planlama Bölümü’nden eleştiri ve öneri istiyor. Onlar da bir rapor hazırlayıp gönderiyorlar. Raporun içeriğini özetler misiniz? Önce şunu söylemeliyim. Rapor tüm AAKM alanı konusunda hazırlanmış, iyi bir araştırmaya dayanan bir başvuru raporu niteliğinde. Olayı analiz ediyor, tarihçesini inceliyor ve öneriler getiriyor. Birinci bölgede, yani Hipodrom alanında yapılması öngörülen AAKM yapılarını 8 yıldır yapılmadığına göre artık yapılmaması gerekir diyerek iptal ediyor. Yalnızca, operabale yapısının, Sıhhiye’de Adliye Sarayı yanındaki şu ana kadar yalnızca garaj bölümü yapılmış olan CSO yapısına eklenmesini öneriyor. Ve diyor ki, operabale eklenmiş CSO yapısına aynı anda 4000 kişi girip çıkacağı Tiyatro Basit bir ev kazası 2009 yılı Afife Tiyatro Ödülleri, Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri ve Muhsin Ertuğrul Tiyatro Ödülleri’nde “En İyi Komedi Kadın Oyuncu” ödülünü alan Günay Karacaoğlu’nun oynadığı Basit Bir Ev Kazası Enka’da. Geçen sezon, tiyatroseverler tarafından büyük ilgiyle izlenen oyunda evliliğinin içinde çırpınan ve sevgi arayan bir kadının, komik hikayesi anlatılıyor. Murat İpek’in yazdığı ve yönettiği Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu yapımı olan “Basit Bir Ev Kazası, 1 Temmuz’da ENKA Eşref Denizhan Açıkhava Tiyatrosu’nda sahnelenecek. (Tel: 0 212 276 22 14) Daha küçük iki konser salonu yapılabilir Peki, bu kördüğüm nasıl çözülebilir? Sizin bir öneriniz var mı? Önce şunu söylemeliyim; rapor bir çözüm önermiyor, ayrıca önerdiklerinin iptal ettikleriyle aynı yazgıyı paylaşması da kaçınılmaz. Çünkü bir finansman çözümü önerilmiyor. Bütün bu sorunların tek çözümü, siyasi iradenin Atatürk’ün vasiyeti olan AKM’yi yapmaya karar vermesi ve gerekli finansman modelini oluşturmasıdır. Dünyada bu tür yapıların gerçekleştirilmesinde pek çok finansman yöntemi uygulanmakta, kredi, hibe, vb. kullanılmaktadır. Washington’daki Kennedy Merkezi küçük bir yatırımla başlayıp uluslararası para ve malzeme hibeleriyle bitirilmiştir. Örneğin, Çekler avize, İtalyanlar Carrara mermeri hediye etmişler. İkinci olarak; bilimsel bir raporda tüm olanakların düşünülmesi ve içlerinden en uygununun seçilmesi gerekmektedir. ODTÜ raporunda ise operanın CSO’ya eklenmesi gibi tek bir öneri üzerinde durulmaktadır. Oysa ki yaptığımız araştırmaya göre, bu yöntemin tersi daha yararlı ve ucuz olacaktır. Bugün Avrupa’da 2000 ve üstünde izleyici alan konser salonlarının doldurulamadığı gerçeği ortaya çıkmış, yapılmış olan büyük salonlar başka amaçla kullanılıp daha küçük, 1200 1500 kişilik salonlar yapılmaya başlanmıştır. Bu durumda, mevcut konser salonu projesinin iptal edilip hipodromdaki kongre merkezinin yerine 1500 ve 500 kişilik iki salonu olan bir konser bölümü yapılması çok daha mantıklıdır. Ayrıca, Milli Komite’nin ilk kararı da böyleydi, yani hipodrom alanında operabale, tiyatro ve konser salonu yapılmasını öngörüyordu. Sonra, değiştirildi ve konser salonu şimdi yapılmakta, daha doğrusu yapılamamakta olduğu yere alınıp yerine kongre merkezi yapılması kararı verildi. Peki, bütün bu gelişmeler karşısında sanatçılar ne diyor? Sonuçta tiyatro, operabale sanatçılarını, CSO üyelerini yakından ilgilendiren bir konu bu. Sanatçılar geçen yıllarda birçok kez bildirilerle görüşlerini açıkladılar. Son olarak da 7 Mayıs’ta Devlet Tiyatroları Opera ve Balesi Çalışanları Vakfı (TOBAV), Opera Solistleri Derneği (OPSOD), Opera ve Bale Sanatları Geliştirme Vakfı ve Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği’nin ortak bir bildiri yayınlayarak AAKM’yi yok etmeye yönelik son girişime karşı görüşlerini belirttiler. Ancak öncekiler gibi bu bildiri de, ne yazık ki, basında çok az yer alabildi. Izİzlenim ? ÜMRAN BULUT dönemsel ilgilenmeleri ya da ilgilenememeleri doğuracaktır. Bu da bir kültür başkenti için hazırlanmış programların yetersiz kalışının en açık göstergesidir. Görsel sanatlar projeleri içinde yabancı sanatçılarla sürdürülen sanatsal arayışlar da önemli bir ayak. Yenikapı Sanat Üretim Merkezi, üretim atölyeleri ve teknik donanımıyla çağdaş yabancı sanatçıların ağırlandığı bir merkez şimdilerde. Katılımcı sanatçıların yabancı olması insana İstanbul’da genç kitlelere tanıtılıp öğretilecek ve onlarla uygulamalı sanat projeleri sürdürülecek birçok Türk sanatçının yaşamakta olduğunu anımsatıyor… Gamze Erbil 20 Haziran 2009’da İstanbul ve Pécs’in Kültür Başkentleri olma durumlarını ve yapılan çalışmalarda gelinen son noktaları karşılaştırmalı yazmış: Pécs’de programlanan kentsel dönüştürme tamamlanmak üzereyken İstanbul’da çalışmaların özel yasaya uygun yol alması gelişmeleri hem çıkmazlarla zorluyor, hem ortamı bulanıklaştırıyor, hem de hakkında yayılan olumsuz haberleri doğruluyor. Derinden üzüntü verici! 2010 Avrupa Kültür Başkenti projesi İstanbul’da öncelikle sanata, kültüre dair toplumsal bir canlılık, eğitim yaşanacağına işaret etmeli. Edebiliyor mu? www.umranbulut.net Avrupa Kültür Başkenti İstanbul “Kültür Başkenti”, büyük bir sıfat, tanım. Kültür Başkenti olmaya aday olmak, Kültür Başkenti olmak için çalışmak. Programlamak, üstesinden gelmek ve Kültür Başkenti olarak yaşamak. Ne ümit verici! Avrupa’da Kültür Başkentleri kültür turizmini, tarihi dokuyu, sanatı ele alarak gelişiyor. 1985’de Atina’da, 2004’de Lille’de ve diğerlerinde ya da şimdilerde Pécs’de yapıldığı gibi. İstanbul’un ‘Avrupa Kültür Başkenti’ olması için ilk girişimler 2000’de yapıldı. 2006’da ise olmaya hak kazanıldı. İstanbul imparatorlukların başkenti olmuş bir kent, tarihi dokusu sayılı kentlerden üstün. Kültürel katmanları çok eskilere dayanıyor. Konumu kıskandırıcı. Güzelliği dillere destan. Kısaca, İstanbul’umuz ‘Kültür Başkenti’ seçilmesi için temel özelliklere sahip. Bir döneminin incelenmesi bile onun ‘Kültür Başkenti’ olmasına yeter. Oysa, şimdilerde İstanbul hallaç pamuğu gibi atılmakta. Kentsel dönüşüm projeleri sınır tanımıyor. Yol yordam ise hiç… Yoksa, üretilen düşüncelerin, projelerin etkileyiciliğinden, yürütüldüklerinden, sonuçlanacaklarından sizin de mi kuşkunuz var? Ya da şeffaflığı mı sorgulamak gerektiğine inanıyorsunuz? Gelişmelere bakın: Kentsel dönüşüm programlarının yanında gerçekleşmekte olan görsel sanatlar etkinlikleri de dikkat çekici. Çağdaş ve güncel sanat bağlamlı pek çok sanat olayı gündemde. Ortak kamusal alanların sanat sunum merkezlerine dönüştürülüp insanların kullanımına açılması, özellikle genç kitlelerin sanatla buluşmasını kolaylaştırmakta. ‘Taşınabilir Sanat’ bunlardan sadece biri. Maltepe, Kartal, Tuzla, Ümraniye’ye uzanan sanat, o bölgelerle buluşmayı hedefliyor. Çocuklar için düzenlenen çağdaş sanat etkinlikleriyle eğitimsel boyut zenginleştiriliyor. Etkinlikler 2010’a kadar İstanbul’un uzak 39 ilçesine yayılacak. Bölgesel farklılıklarının getirdiği sanat ve kültüre bakış açısında bir değişiklik olabilecek mi? Göreceğiz. Durum, sanatın uzaklara taşınmasına seçenek aranmasını gerektirebilir. Sanatın izlenmesi, düşünmeyi, anlamayı gerektiriyorsa ki, öyledir; eğitimsel girişimciliğe ciddiyetle yönelinmeyi zorunlu kılacaktır. Yoksa, çabalar sanatla Figaro’nun Düğünü Beaumarchais tarafından yazılan ve ilk kez 1784 yılında Paris’teki Odeon Tiyatrosu’nda perdesini açan, Figaro’nun Düğünü iki yüz yılı aşkın bir süredir onlarca ülkede, yüzlerce tiyatroda, milyonlarca seyirciye ulaştı; kahkahası da, alkışı da hiç eksik olmadı. Hakan Altıner’in sahneye koyduğu bu yaz oyunu için dev bir kadro Tiyatro Kedi çatısı altında buluştu. Nedim Saban, Füsun Önal, Atılgan Gümüş, Yeşim Alıç, Ergün Demir, Eda Gülten, Erez Ergin Köse, Sanem İşler’in rol aldığı komedi de, ekibe Tarık Papuccuoğlu ve Mehmet Ulay eşlik ediyor. Oyun yarın Selamiçeşme Özgürlük Parkı Amfi Tiyatro’da sahnelenecek. (Tel: 0 212 257 79 36) sinemdonmez?cumhuriyet.com.tr C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle