Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Dinleyin Peterson Otto Santral’de Lounge 102, müzik dünyasının önemli isimlerinden Gilles Peterson’ı tekrar Otto Santral’de saat 23.00’de konuk ediyor. Eklektik stiliyle dünya müziğinin birçok farklı sahnesine dikkat çeken Peterson, plak şirketleri Acid Jazz ve Talkin’ Loud ile Jamiroquai, Erykah Badu, James Taylor Quartet, Brand New Heavies ve Tony Rich gibi sanatçıların kariyerlerinde önemli bir yer edindi. Peterson ayrıca oldukça tanınan bir radyo DJ’i. BBC Radio 1’da, Londra’nın dans müzik istasyonu Kiss FM’de, Avusturya’nın FM4’unda, Radio Helsinki’de ‘dub’dan ‘reggae’, caz, ‘nujazz’, ‘soul’, ‘neosoul’, ‘R&B’, ‘drum & bass’, ‘house’, ‘broken beat’, ‘hiphop’ ve ‘jazzfunk’a kadar oldukça geniş bir yelpazede müzik yapıyor. (0216 556 98 00, biletler 50 TL) 4 28 ŞUBAT 2009 CUMARTESİ Farklı mizah anlayışıyla, sadık bir okur kitlesine sahip yazar Vedat Özdemiroğlu şimdi şansını tek kişilik şovuyla sahnede deniyor. Anlatmaya yetenekli olmadığını, ama esprilerinin iyi olduğunu düşünüyor. Ona göre mizah mazlumun silahı. İçinde siyaset olmayan mizah da işe yaramaz. Emperyalizm ise terbiyesizce! Mizah yazarı Vedat Özdemiroğlu tek kişilik şovuyla artık sahnede. Kendine özgü tavrıyla yazdığı “Selam Dünyalı Ben Türküm”, “VÖSYM”, “Vedat Bey’in Görkemli Hayatı” ve taraftarı ALİ DENİZ olduğu Beşiktaş için hazırladığı USLU “Beşiktaş‘a Şiirler” kitapları ise hâlâ akıllarda. Özdemiroğlu, Uykusuz’da yazmaya da devam ediyor. Mizahını kâğıttan sahneye taşıyan Özdemiroğlu, bunu daha görünebilir olma kaygısı taşımadan yaptığını söylüyor. Sahne tercihinin sebebini de “Yazacaklarımdan fazlaydı anlatacaklarım” diye özetliyor. Yani sahne onun için eksiklikten doğan bir ihtiyaç değil, elindeki fazlaların tüketilmesi için bir araç. Özdemiroğlu, “Ben 20 yaşımda, amatör bir yazarken de sahneye çıkıyordum. Şehir Tiyatroları, Tiyatro Araştırma Laboratuvarı kurmuştu. Ayla Algan, Beklan Algan, Erol Keskin, Haluk Şevket Ataseven ve Güngör Dilmen gibi ustalardan bile ders aldım” diyor. “Şimdi yaptığım, bildiğin geyik muhabbeti” diyor. Elbette mizahın matematiği çok karışık, güldüren bir kimya klişelere sığınmaktan fazlasına ihtiyaç duyuyor. Peki okurken kahkahâlârla güldüğümüz Özdemiroğlu sahnede nasıl? Bu soruyu; “Anlatma kabiliyetim yüksek değil, ama esprilerim iyi. Bunları da enstrüman gibi kullanıyorum. Orada ben değil, espriler başrolde. Ben sahnede bir mizah viyolonseliyim” diye yanıtlıyor. Sahne zor iş, yapılan esprilere izleyicinin gülmemesi sahnedeki için korkulu rüya. Özdemiroğlu, kâğıt kokusundan birebir iletişime geçen mizahın riskini azaltmanın sırrını “Denenmiş mizah” olarak açıklıyor. Fakat tebessüm ve kahkahanın her zaman kolay gelmediğini biliyor. O yüzden bunu futbola benzetiyor, “Bir ataktan sonuç alamazsanız, hemen sonrakine geçmek zorundasınız ve kaybedecek zamanınız da yok” diyor. Gülmeyen seyircilere içerlediğini saklamıyor. Hatta bazen “Niye gülmedi bunlar?” diye kızıyor. Yine de gelen seyircinin çoğu zaman gülmeye hazır olduğunu düşünüyor, “Mizah deli işi, onu sevenler deliliğe meyilli. Şairin dediği gibi ‘Gören bizi sanır deli, usludan yeğdir dilimiz’” diyor. Ona göre güldürmek ve gülmek isteyenler “iyi niyetli deliler”. Hem bu birbirimizi incitmekten çok daha faydalı. Özdemiroğlu sıkı bir Beşiktaş yandaşı. Bu yıl şampiyonluktan umutlu. Kötü oynayıp yenmek yerine iyi oynayıp kaybetmek onun için daha önemli. Hayattaki görüşü de böyle. Çünkü sistemin dayattığı şiddetli rekabetin her şeyi baltaladığını düşünüyor Mizah; iyi niyetli deli işi Bursa’da rock festivali Gişe Organizasyon tarafından, Türkiye’nin önde gelen rock gruplarının ve sanatçılarının katılımıyla gerçekleştirilecek olan Suare Rockfest, 6 ve 7 Mart akşamları Bursa Suare’de yapılacak. İki gün sürecek olan festivalde, sahne şovlarıyla dikkatleri üzerine çeken Hayko Cepkin, 2009 yılı içersinde yeni albümünü çıkartacak olan Kurban, Türk Rock Müziği’nin güçlü kadın vokallerinden Aslı, Özlem Tekin ile ‘Kalpsiz’ şarkısına yaptıkları düet ile bilinen Badem, yeni albümü ile müzik dünyasına hızlı bir giriş yapan Özgür Çevik ve alternatif müziğin yeni nesil temsilcilerinden Çilekeş sahne alacak. (0216 556 98 00, biletler 45 ve 28.50 TL) SAHNE ZOR İŞ Elbette o zaman tiyatronun ne olduğunun farkında olmadığını anlatıyor: “Orası ciddi tiyatro adamı yetiştiriyordu. Ben de aksi gibi sınavını kazandım. Daha sonra oradaki arkadaşlarımla ‘İsimsiz Tiyatro’yu kurduk. Mizah yapıyorduk. Woody Allen oyunları oynuyorduk, ama dergicilik tiyatroya baskın çıktı”. Özdemiroğlu, şu an yaptığının tiyatro olmadığının farkında. Gençken tüm acemiliğine rağmen yaptığı tiyatronun tadını unutamıyor. Gitar Günleri başlıyor Günümüzün en çok aranılan genç kuşak gitar virtüözleri arasında yer alan Ana Vidovic, Akbank Sanat Gitar Günleri’nin ilk konuğu olarak 5 Mart Perşembe akşamı Akbank Sanat’ta konser verecek. İlk konserini sekiz yaşında veren Ana Vidovic, birçok prestijli yarışmadan birincilik ödülleriyle ayrıldı. Vidovic, ilk sahneye çıktığı günden bugüne binin üzerinde konser verdi. (0 212 252 35 00, biletler 10 ve 5 TL) Mazlumun silahı Vedat Özdemiroğlu’nun mizahını yazdığı gibi anlatıyor. Yani sade ve yalın. En son söylenecekleri baştan söylüyor. Dünyadan, Türkiye’den, sisteme ve hayata yönelik eleştirilerini dingin bir şekilde anlatıyor. Örgütlü mizahın yaygınlaşması gerektiğini savunuyor. “Mizah mazlumun silahıdır, otoriteyle başa çıkamayınca onunla alay edersin. Mizah iyi niyetten ibarettir. Argo da mizaha dahildir, ama incelikle işlenirse...” diyor. Bu yüzden Can Yücel ve Charles Bukowski’nin hâlâ taze ve bize çok yakın olduğuna inanıyor. Türkiye’de mizahın tüketimine ise eleştirileri var. Paket programlara rağmen mizahin organik kalabilmesini de umut verici olarak görüyor. “Bu umudu yaşatanlar mizah dergileri. Televizyonlar komedi değil ‘komedi varsayımı’ yapıyor. Dizilerdeki abartı esaslı aritmetik mizah sınırlı izleyiciye ulaşıyor. Böylece mizah köşeye sıkışıyor. Mizah ince bir şey demek de çok fazla, ama kaba olmadığı kesin. Recep İvedik’in mizahını bu yüzden kabul etmiyorum” diyor. Ona göre mizahla politika birbirine sıkı sıkıya bağlı. Siyasi sınırlamalarla da yaşanmaz. “‘Ben siyasetle ilgilenmiyorum’ dediğiniz zaman bile aslında siyasetle ilgileniyor olursunuz. Mesela benim emperyalizme karşı aldığım son not ‘Pazar etme ne olur çalış senin de olur’ oldu” diyen Özdemiroğlu, dünya görüşünü, “Bu gün başkayı öldüren yarın aynıyı sonra da kendini öldürür. Emperyalizm terbiyesizce bir şey!” diye açıklıyor. İnsanları sömürerek sermaye biriktirmenin ilkelce, zalimlerin akılsız, ahlaki olmayanın da insani olamayacağını düşünüyor. Elbette bu dünyada kimsenin kimseden bir saniye fazlası yok. Bir günü hepimiz 24 saat yaşıyoruz. Onu da umutla ve iyi şeylerle doldurmak elimizde. Unutmayı ve yok saymayı alışkanlık haline getirsek de “iyi mizah” tüm bunları bize hatırlatmaya devam ediyor. Bas klarnetçisi Büyükberber Klasik batı müziğini, Türk müziği ve caz tınılarıyla harmanlayarak kendine has üslubunu yaratan bas klarnetçisi Oğuz Büyükberber, Önder Focan ve Kağan Yıldız’la birlikte 2 Mart Pazartesi akşamı Nardis Jazz Club sahnesinde olacak. Çok yönlü bir sanatçı olan Büyükberber, müzik kariyeri boyunca Kaçan Keçi, Lodos, Velvele, Turqumstances ve Trio Koan gibi projelerde çalıştı ve Avrupa’da birçok festivalde konserler verdi. 4 solo albümü bulunan sanatçının konseri saat 21.30’da başlayacak. (0212 244 63 27, biletler 25 ve 15 TL) Fotoğraf: VEDAT ARIK sirin.guven?gmail.com Morrissey’i son gördüğümde, 2006’nın haziran ayında İstanbul’da Parkorman sahnesindeydi. Smokini ve papyonuyla, çok şık görünüyordu. Konsere başlarken, “Merhaba, Zeki Müren... Morrissey!” dediğinde, onu yakından tanımayanlar ne demek istediğini anlayamamıştı... Ünlü İngiliz alternatif rock grubu The Smiths’in eski vokalisti Morrissey (yaygın adıyla Moz), kzulal?yahoo.com müzik dünyasının en şair ruhlu yeteneklerinden birisidir ve şarkı sözlerinde kullandığı çağrışımlarla ünlüdür. Simgeleri öyle yerinde kullanır ki, bir sözcükle bile çok şey anlatır... Zeki Müren’i anarak Türkiye’yi “Sanat Güneşi” ile özdeşleştirmiş ve ona olan hayranlığını anlatmıştı. Ama aynı anda da, müzik basınında sürekli tartışılan kendi cinsel kimliğine vurgu yapmıştı... Moz’u canlı olmasa da, internet üzerinde gördüm geçenlerde... Yüzünde mağrur bir ifadeyle, başını hafif yukarı kaldırmış, kucağında bir bebek tutuyordu. Yeni yayımlanan albümü “Years of Refusal”ın kapak fotoğrafıydı bu. Bebek mutlu görünüyor; ama Moz’un yüzünde, meydan okuyan bir tavır var... Bazıları, bu fotoğrafın ne anlama geldiğini de kestiremedi... Bunu anlamak için, albümdeki şarkı sözlerine bakmak gerekiyor. Özellikle son şarkı, “I’m OK by Myself”, bunun işaretlerini veriyor. Kendinden memnun olduğunu ve ayakta kalmak için başkalarının ahlaki değerlerine ihtiyaç duymadığını anlatıyor bu şarkıda... Moz’un, basın mensuplarına, o fotoğrafta photoshop kullanılmadığını, bebeğin de kendisinin olduğunu söylerken herkesi nasıl şaşırtıp eğlendiğini tahmin edebiliyorum... Son günlerde müzik dünyasını karıştıran bir başka fotoğrafı daha var Moz’un... “I’m Throwing My Arms Around Paris” adlı ilk single’ın iç BİRİLERİ Morrissey: Yine aşksız, yine yalnız kapağında yer alan fotoğrafta, kendisine eşlik eden grup üyeleriyle birlikte çırılçıplak görüyoruz karizmatik müzisyeni... Beş erkek çırılçıplak, sadece cinsel organlarının üzerine birer 45’lik plak kondurulmuş! Söz konusu Morrissey olunca, bu tür sansasyonel olaylar şaşırtıcı değil tabii. İroniyi sever, kışkırtmayı iyi bilir o... Neyi merak ettiğinizi biliyorum; acaba 50 yaşındaki Moz çıplak nasıl görünüyor? Sanırım Google, bu konudaki merakları giderecektir... The Smiths’in dağılma sürecinde yaşanan sancılardan sonra tek başına var olma mücadelesi verdi Morrissey. Seksi tamamen dışladığını söylediği dönemlerde cinsel yaşantısıyla ilgili tartışmalar hiç bitmedi. Akolü, uyuşturucuyu reddeden yaşam biçimi ve katı vejetaryenliği nedense hep tepki çekti. Son olarak da, İngiltere’deki göçmenlik konusundaki görüşleri nedeniyle, müzik dergisi NME tarafından ırkçılıkla suçlanıp dava açtı. Kuralları kendisi koyup kendisi bozan, lafını eğip bükmeden konuşan, güçlü bir kişilik Morrrissey. Böyle olunca da, bazı kesimlerden tepki topluyor. Bana göre, bu yeni albüm, bütün bu eleştirilere ciddi bir yanıt veriyor. Albüme hareketli bir giriş yaptığı ilk şarkı “Something Is Squeezing My Skull”da, hemen herkesin antidepresan ilaç kullandığı bir toplumda, hissettiği yalnızlığı anlatıyor. Modern dünyada aşkın olmadığını söylüyor ve herhangi bir umut da içermiyor... Aslında sözlere fazla takılmadan müziğe odaklanabilirseniz, hiç de depresif bir havası yok albümün... Aksine, gitar ağırlıklı enerjik bir rock soundu hakim. Bunun önemli bir nedeni de, prodüktörlüğü, daha önce Bad Religion, Green Day ve The Offspring gibi punk rock gruplarla çalışan Jerry Finn’in üstlenmesi. Morrissey, “Years of Refusal”ı bugüne kadar yaptığı en iyi albüm olarak tanımlıyor. Ben aynı görüşte değilim; ama en önemli çalışmalarından biri olduğunu kabul ediyorum. Umarım bu son albümü olmaz... Filter dergisine verdiği röportajda, bir noktada müziği bırakacağını; çünkü çok uzun süre bu işi sürdürmenin, olacakları görme yeteneğinden yoksunluk ve haysiyetsizlik olarak değerlendirileceğini söylemiş... Morrissey bu; eminim, başarısız olup unutulmaktansa, zirvedeyken ayrılmayı tercih eder... “All You Need Is Me” adlı şarkıda, “Gittiğimde beni özleyeceksiniz,” demesi de bu yüzden... www.zulalkalkandelen.com ZÜLAL KALKANDELEN PARİS’İN DUVARLARINA SARILAN ADAM... Albümden çıkan ilk single, Morrissey’in hayatı boyunca arayıp bulamadığı aşkı anlatıyor. “Aşkın olmadığında kollarımı Paris’e doluyorum. Çünkü bir tek taş ve çelik kabul ediyor aşkımı,” diyerek umutsuzluğunu dile getiriyor. Başka bir müzisyen söylese, pek de üst düzey bir yaratıcılık gerektirmeyen bu sözler, sıkıcı bulunabilir. Ama rock dünyasında bunu söyleyip komik olmayacak birisi varsa, o da Morrissey’dir. Sesinin büyüsünden midir, yoksa karizmasından mı bilmem; ama, Moz kendisini o isyankar romantizmiyle benimsettirdi herkese... The Smiths döneminde toplumsal içerikli şarkılara daha çok yönelirken, solo kariyerinde iyice kendine döndü. Aşkı bulamayan yalnız adamın hüznünü, drama dizisi gibi sürdürdü yıllarca... Bunun kaynağı da, elbette kendi özel hayatıydı... RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com C MY B C MY B