19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

50 yaşında formundan vitrin bir şey kaybetmedi Barbie, Türkiye’ye seksenli yıllarda girdi... O günden beri de maddi olanaklarla sınırlı da olsa hemen her çocuğun evine girebilmeyi başardı. Benim ve kız arkadaşlarımın da birer Barbie’si vardı. Nedense büyük bir meseleydi Barbie sahibi olmak. Dayım Hindistan’dan bana Barbie getirdiğinde yaşadığım sevinci bugün bile hatırlıyorum. Oysa şimdi nerede olduğunu bile bilmediğim bir oyuncak bebekti işte. Bir yandan pek çok insana göre sadece bir bebek olmayan Barbie, bir kültür ikonu, anoreksiya ve tüketim çağrışımları yapan bir simgeydi. Barbie asıl adıyla Barbie Millicent Roberts önümüzdeki haftalarda tam 50 yaşına giriyor. 9 Mart 1959’da kız çocuklarıyla tanışan Barbie, 50 yılda dünyanın pek çok ülkesinde hatırı sayılır bir kültür ikonu. Türkiye’de büyümekte olan kızları övmek, ince, güzel genç kadınları tasvir etmek için ‘Barbie bebek gibi’ bir deyim bile türetildi. Barbie 50 yaşına girdi girmesine de 50 yıldır süren tartışmaları bitecek gibi durmuyor. Barbie’nin vücut ölçüleri, giysileri çocuklara etkisi hep tartışıldı, davalara konu oldu. Peki bu 50 yılda Barbie’ye neler oldu? SİNEM DÖNMEZ Barbie’nin hayli dikkat çekici göğüs ölçüsünden memnun değildi. Barbie’nin görünümü pek çok kez değişti. Bel ölçüsü kalınlaştı, göğüsleri küçüldü ve gözlerinin baktığı yön ve büyüklüğü, kimi zaman da rengi değişti. Sonunda Barbie bir kültür ikonu haline geldi. 1974’te Times meydanının bir bölümü bir haftalığına Barbie Bulvarı olarak değiştirildi, 1985’te Andy Warhol Barbie’nin bir tablosunu yaptı. İlk Afro Amerikan Barbie, 1967 yılında piyasaya çıksa da, Afro Amerikan özelliklerine sahip değildi. Sadece rengi farklıydı. Gerçeği Christie adıyla 1968’de, Siyah ve Hispanik Barbie’ler ise 1980’de piyasaya çıktı. ARABİSTAN’DA YASAKLANDI Batılı çocuklar arasında en popüler oyuncak Barbie’ydi. Bu yüzden de Barbie, çocukların onu rol model almaları ve ve ona öykünmelerinden dem vuran pek çok eleştiri almaya başladı. Hatta 2003 yılında Suudi Arabistan’da Barbie bebeklerin satışı ‘islam dininin idealleriyle bağdaşmadığı’ gerekçesiyle yasaklandı. Ahlaksızlıktan Koruma ve Erdemi Yayma Komitesi, ‘Barbie bebeklerin giysilerini çıkarmaları ve utanç verici duruşu, aksesuarları ve araçları ile bir çöküş simgesi haline gelmiştir’ açıklaması yapmış ve halkı Barbie’nin tehlikelerinden korumaya çağırmıştır. 2003’te Ortadoğu ülkelerinde alternatif bir bebek yaratıldı. İsmi Fulla idi ve başörtüsü ile İslami pazarda daha kabul edilebilir bir bebekti. Türkiye, Mısır, İran gibi ülkelerde satışı başladı. 1992’de Mattel, konuşan Barbie’yi üretti. ‘Ne zaman yeterli giysimiz olacak?’, ‘Alışveriş yapmayı seviyorum’, ‘Haydi pizza partisi yapalım’ gibi cümleler kuruyordu. Dünya çapında satışa sutulan Barbie bebekler 270 cümle söyleyebiliyordu. Bu yüzden de aynı şeyi söyleyen iki Barbie’ye rastlamak oldukça zordu. Cümlelerden biri ‘Matematik sınıfı çok zorludur’ ancak bu cümle ‘Matematik zordur’ cümlesiyle karıştırıldığı için feminist çevrelerden büyük eleştiri aldı. Sonunda Mattel, isteyenlere takas yapma imkanı sundu. 1997 yılında Mattell, pembe bir tekerlekli sandalyede oturan ‘Share a Smile Becky’ modelini piyasaya sürdü. Tacoma’da yaşayan omurilik felçli Kjersti Johnson, Barbie’nin 100 dolar değerindeki evinin asansörüne sığmadığını belirtince Mattel evi tekrar tasarlayacaklarını duyurdu. 2000 yılında medyada Barbie bebeklerin yapımında kullanılan sert vinilin içerdiği toksik kimyasalların çocuklara zarar verecekleri hakkında haberler yayınlandı. Ancak bu iddialar teknik ekipler tarafından yalanlandı çünkü Barbie sert vinilden değil, ABS plastikten, kafası ise yumuşak PVC’den üretiliyordu. Tabii Aqua’nın ‘Barbie Girl’ şarkısını hatırlatmadan olmaz. 1997’de Aqua grubunun Barbie Girl şarkısında geçen, ‘You can brush my hair/Undress me everywhere’ (Saçlarımı tarayabilir/Her yerde üzerimi çıkarabilirsin) sözlerinin firmayı aşağıladığı gerekçesiyle dava açan Mattel, 2002’de şarkı sözleri parodi olarak nitelendirilebileceği gerekçesiyle davayı kaybetti. YETİŞKİNLER İÇİNDİ AMA... Gelelim Barbie’nin tarihine. Mattel oyuncak firmasının kurucu ortaklarından Elliott Handler’ın eşi Ruth Handler, kızı Barbara’nın kağıt bebeklerle oynarken onlara yetişkin rolleri verdiğini fark eder. Bu arada çocuk oyuncaklarının çoğu çocuk temsilleriydi. Bunun pazarda bir boşluk olduğunu fark eden Handler, Mattel oyuncak firmasının kurucularından biri olan kocası Elliot’a yetişkin vücutlu bir bebek önerisini götürür. Ruth Handler, 1956’da kızı Barbara ve oğlu Kenneth’le birlikte çıktıkları bir Avrupa seyahatinde Bild Lilli adında bir Alman bebeğe rastlar. Yetişkin formundaki Lilli bebek tam da Handler’ın kafasındaki bebektir. Birini kızına vermek diğerlerini de Mattel’e götürmek için üç Lilli bebek alır. Lilli, Die Bild Zeitung gazetesinde yer alan bir çizgi diziden uyarlanmıştır. Lilli çalışan, ne istediğini bilen ve bunu almak için gerekirse erkekleri kullanmaktan kaçınmayan bir karakterdir. İlk olarak Almanya’da 1955 yılında satılan Lilli bebek yetişkinler için satılsa da asıl popülerliğini ayrı satılan giysi ve araçlarıyla gönüllerince eğlenen çocuklar arasında kazanır. Amerika’ya döndüklerinde Ruth, bebeğin yeniden tasarımı için Jack Ryan adında bir mühendisle birlikte çalışır ve bebeğin ismini kızının isminden ilham alarak Barbie koyar. Barbie ilk ortaya çıkışını 9 Mart 1959’da Amerika Uluslararası Oyuncak Fuarı’nda gerçekleştirir. Bu tarih ayrıca Barbie’nin resmi doğum günüdür. Mattel, Bild Lilli bebeğin haklarını 1964’de satın alır ve Lilli’nin üretimi durur. İlk Barbie bebek zebra desenli bir mayo giymiştir ve saçları at kuyruğu toplanmıştır. Hem sarışın hem de esmer olarak satışa çıkan bebek, ‘Genç Moda Mankeni’ olarak sunulur. Giysileri Mattel’in moda tasarımcısı Charlotte Johnson tarafından tasarlanmıştır. İlk Barbie bebekleri Japonya’da elle yapılır, giysileri de Japonya’da evde çalışanlar tarafından elle dikilir. İlk yılında 350 bin Barbie satılır. Ruth Handler, Barbie’nin yetişkin görünümü çok önemsese de pazar araştırmalarından çıkan sonuca göre bazı aileler Yıldız Holding’in 2007 sonunda bünyesine kattığı çikolata ustası Godiva, 13. Sevgililer Günü promosyonu dahilinde bir kez daha çikolataseverlere benzersiz bir sürpriz hazırladı. Godiva’nın Sevgililer Günü kutularından alan bir şanslı çift, New York’ta Bryant Park Otel’de bu yıl ikincisi kurulan “Çikolata Odası”nda konaklayacağı muhteşem bir New York seyahati kazanacak. Çikolata Odası’nda John Adler’in tasarladığı minyatür kadın/erkek figürlerinin çikolatadan insan boyutları ile yapılmış halleri, çeşitli seramik vazo ve dekoratif malzemenin çikolata imitasyonları, mozaikten yapılmış bir çikolata duvarı, çikolata yatak başı ve kanepe kenarları, çikolatadan satranç takımı gibi öğeler bulunuyor. Çikolataseverler, bu promosyona, Godiva’nın Sevgililer Günü için hazırladığı özel kırmız kadife ve organzadan kalp şeklinde kutulardan çıkacak sertifikalar ile katılabiliyorlar. Kutuların içinde Godiva’nın benzersiz sütlü, bitter, beyaz, pralinli, fındıklı, meyveli ve karamelli çikolata çeşitleri bulunuyor. ? Godiva ? Cornetto aşk araştırması Cornetto’nun Sevgililer Günü için yaptığı ankete, 5 ülkeden 1524 yaş arası 1.667 sayıda genç katıldı. Çok ilginç sonuçlara varılan araştırmada Türk kadınlarının yüzde 90’ının, erkeklerinin ise yüzde 87’sinin hayatlarında en az 1 kere aşık olduğu ortaya koyulurken, araştırmanın ortaya çıkardığı en çarpıcı sonuçlardan biri de Türklerin, diğer 4 ülkeye göre, aşkını itiraf etme konusunda en fazla zorluk çekenler olmaları. Araştırma sonucunda, Türk erkeklerinin aşkını açıklamak için kullandığı en yaygın yöntemin ‘aşkını ilan etmek’ olduğu ortaya çıktı. Öte yandan Türk kadınlarının yarısı aşkı konusunda sessizliğini koruyor ve fark edilmeyi bekliyor. Diğer Avrupa ülkelerine göre, internet yoluyla sevgili bulmaya en olumsuz bakanlar ise Türkler. 5 ülkedeki 1524 yaş grubundaki kadın ve erkekler ilişkilerinin çoğunlukla gelecekte de süreceğine inanıyor. Bu konuya en iyimser bakanlar İtalyanlarken, en çok şüphe duyanlar Türkler oluyor. Araştırmaya göre ilişkilerinin geleceği hakkında en olumlu düşünenler İtalyan kadınlarıyken, aşklarının geleceğinden en çok şüphe duyanlar Türk erkekleri. Türk kadınları, Türk erkeklerine göre ilk görüşte aşka daha fazla inanıyor. GERÇEKTEN YAŞASAYDI Barbie’nin vücut ölçüleri en çok eleştiri alan kısımdı. Barbie’nin gerçekçi olmayan bir vücut imajı yarattığı ve genç kızları anoreksik olmaya özendirdiği söylendi. Evet standart bir Barbie, gerçekten yaşasaydı 2 metre 19 santimetre uzunluğunda ve 45 kilo olacaktı. Vücut ölçüleri ise 994883 gibi olağandışı rakamlar içerecekti. Barbie tüketimin de simgesiydi. Kocaman bir evi, Mustang, Corvette marka arabaları, pembe mobilyaları, pırıltılı giysileri, tokaları vardı. Ama nihayetinde Barbie bir bebekti ve 50 yıldır hala çocukların evlerine girmeyi başarıyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle