21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 30 AĞUSTOS 2008 CUMARTESİ Konser Tarkan konserlere devam ediyor Doritos Konserleri kapsamında Ağustos ayı boyunca 8 ilde konser veren Tarkan, bu akşam turnesinin son konseri için İstanbul Ataköy Marina’da olacak. Yurt içinde ve dışında büyük bir hayran kitlesine sahip Tarkan, son albümü ‘Metamorfoz’daki şarkılarını ve unutulmamış eski parçalarını sevenleri için seslendirecek. Şimdiye kadar 17 milyona yakın plak, kaset ve CD satmış Tarkan, saat 21.00’de başlayacak konserle İstanbullulara unutulmaz bir gece yaşatacak. Pek çok ödül de almış şarkıcı, ilginç danslarıyla da akıllarda kalacak. (www.tytz.com) Açıkhavada Grup Yorum Eskimeyen şarkılar Grup Yorum, 6 Eylül Cumartesi akşamı saat 20.30’da Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde müzikseverlerle buluşacak. ‘Şarkılarımız halkındır. Halka aittir’ diyerek müzik yapan topluluk, bir klasik haline gelmiş açıkhava konserlerini sürdürüyor. 1985 yılında üniversite öğrencileri tarafından kurulan topluluk, en beğenilen parçalarını sevenleri için seslendirecek. (0216 556 98 00, biletler 23 YTL) Babylon’un yazlık mekanı Babylon Alaçatı sezona efsane Oldies But Goldies partisiyle veda ediyor. Geçmişin eskimeyen şarkılarıyla sabaha kadar eğlenebileceğiniz partide; Depeche Mode, The Cure, Madonna, AHa, Chic, Abba, James Brown, Michael Jackson ve The Clash gibi sevilen isimlerin unutulmayan şarkıları çalınacak. Geçmişte yolculuk yapmak isteyen müzikseverler için kaçırılmaması gereken bir gece. Saat 23.45’te başlayacak partide müzikseverler yerlerinde oturamayacak. (0216 556 98 00, biletler 33.50 ve 28 YTL) 70’lerden günümüze pop Bu akşam Studio Aziza’da ‘70’lerden 2000’lere Türkçe Pop Party’ isimli bir gece düzenlenecek. Yetmişli yıllardan Ajda Pekkan, Füsun Önal, Cici Kızlar, Yeliz; 80’li yıllardan Sezen Aksu, M.F.Ö, Erkin Koray, Nilüfer; 90’lardan Kenan Doğulu, Burak Kut, Mustafa Sandal, Zerrin Özer, Cartel, Serdar Ortaç, Mirkelam, Tarkan, Yaşar ve 2000’lerin sevilen isimleri Bengü, Gripin, Demet Akalın, Emre Aydın, Gülşen, Şebnem Ferah, Hande Yener ve Duman’ın en sevilen parçaları müzikseverlerle buluşacak. Gecenin DJ’liğini Hakan Küfündür ve Olcay Tanberken yapacak. (0216 556 98 00, biletler 15 YTL) Eğlenceli bir Akdeniz hikayesi ve Abba şarkıları Üç baba ile bir kızın hikayesini anlatan Broadway’in hasılat rekortmeni müzikali ‘Mamma Mia’, kült grup Abba’nın şarkılarına hayat veriyor. Geçtiğimiz ay vizyona giren ve büyük ilgi gören ‘Mamma Mia’ isimli film, dünyaca ünlü bir Broadway müzikalinin film haliydi. Başrollerini Pierce Brosnan, Colin Firth ve ŞİRİN Meryl ’in GÜVEN Streep paylaştığı film, aynı adlı müzikal gibi, İsveçli kült müzik grubu Abba’nın şarkılarını temel alıyordu. Ve filmi izlemek için sinema salonlarına koşan herkesin içinde az da olsa büyüleyici müzikale dair bir fikir sahibi olma motivasyonu vardı elbette. Filmden aradıklarını buldular mı bilemeyiz ama dünyanın en çok ilgi uyandıran müzikallerinden ‘Mamma Mia!’ sonunda Türkiye’ye de geliyor. 1999 yılından bu yana 170’in üzerinde şehirde 30 milyondan fazla seyirci tarafından izlenen dev müzikal, satmış Abba’nın ‘Honey, Honey’, ‘Super Trouper’, ‘Money, Money, Money’, ‘Mamma Mia’, ‘Dancing Queen’, ‘Thank You for the Music’, ‘I Have a Dream’, ‘The Winner Takes It All’ ve ‘Gimme! Gimme! Gimme!’ gibi dillerden düşmeyen parçaları hayat veriyor. 6 Nisan 1999’da ilk gösterimini Londra’da gerçekleştiren müzikal şimdiye kadar 9 farklı dilde sahnelendi. Gittiği her yerde her akşam yaklaşık 17 bin kişinin önüne çıkan müzikal, 2 saati aşkın bir süre boyunca neşeyle izlenen sıcak bir öykü. Müzikal ilk kez 1998 yılında İtalyan yapımı bir kısa film haline dönüşmüş. Ardından 1999’da İspanyollar müzikali dizi haline getirmiş. Ve son olarak da bu yıl Amerika ve İngiltere ortaklığında uzun metrajlı bir film olarak seyirciyle buluştu. Eğlenceli bir komedi müzikal olan filmin yönetmenliğini de Phyllida Lloyd üstlendi. Oldukça eğlenceli bir Akdeniz hikayesini Abba’nın birbirinden enerjik ve neşeli şarkılarıyla canlandıran müzikal Mamma Mia’nın biletleri satılmaya başlandı bile. BKM ve İKSV organizasyonuyla Türkiye’ye gelecek dev prodüksiyonu asla kaçırmayın. Ne de olsa masmavi bir Akdeniz öyküsü, Abba’nın dillerden düşmüyen parçalarına eşlik edecek... Yeni Türkü konseri 1979 yılında Derya Köroğlu önderliğinde kurulan Yeni Türkü, 20 Eylül Cumartesi akşamı saat 22.00’de Riddim’in orta katında konser verecek. Kendine özgü müzik anlayışıyla 30 senedir sayısız şarkısını hafızalara kazımış olan topluluk, ‘Vira Vira’, ‘Fırtına’, ‘Olmasa Mektubun’ ve ‘Yeşilmişik’ gibi en güzel parçalarını konserlerinde yer verecek. Yeni Türkü sevenlerin kaçırmaması gereken bir gece... (0216 556 98 00, biletler 28.50 ve 23.50 YTL) Şan yarışması sonuçlanıyor Opera dünyasında önemi günden güne artan Leyla Gencer Şan Yarışması’nın final gecesi bu akşam yapılacak. Bu yıl beşincisi düzenlenen yarışmanın finali izleyicilere açık olarak gerçekleşecek. İki yılda bir gerçekleşen yarışma için La Scala’da oluşturulan ön eleme jürisi dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen 134 başvuruyu değerlendirdi. 16 ülkeden 40 yarışmacı İstanbul’daki elemelere katılmaya hak kazanmıştı. Finalistler bu akşam, Aya İrini Müzesi’nde Gürer Aykal yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası eşliğinde aryalardan oluşan bir konser gerçekleştirecek. (0216 556 98 00, biletler 56, 34, 22.50 ve 12 YTL) 712 Ekim tarihleri arasında İstanbul Gösteri Merkezi’nde olacak. Mamma Mia adını 80’ler deyince ilk akla gelen topluluklardan olan Abba’nın 1975 yılında müzik listelerinin zirvesine çıkan ‘Mamma Mia’ isimli şarkısından alıyor. İngiliz yazar Catherine Johnson’ın kitabından uyarlanan gösteri, bir Akdeniz hikayesini anlatıyor. Düğün hazırlığı yapan 20’li yaşlarındaki Sophie Sheridan hiç tanımadığı babasını bulmaya çalışıyor. Annesi Donna, Sophie’nin karşısına üç erkek çıkarıyor. Donna’nın Yunan adalarına yaptığı gezide tanıştığı bu üç erkekten biri Sophie’nin gerçek babası. Hangisinin babası olduğunu bulmaya çalışan Sophie’nin hikayesini birbirinden renkli 22 Abba şarkısıyla aktaran Mamma Mia, Broadway’in en çok hasılat yapan gösterisi ünvanına sahip. 2 saat süren müzikal boyunca babasını arayan kızın hikayesine, şimdiye kadar 350 milyonun üzerinde albüm 27 yıl sonra yeni albüm 2008’in en heyecan verici müzikal işbirliklerinden birisi meyvesini bu hafta verdi ve ikinci EnoByrne albümüne kavuştuk! Kavuştuk diyorum; çünkü bunun için tam 27 yıl geçmesi gerekti. Müzik dünyasının en yetenekli ve en saygın isimlerinden Brian Eno ile David Byrne’ün yeni albümü “Everything That Happens ZÜLAL Will Happen Today”, 18 Ağustos günü müzikseverlere KALKANDELEN ulaştı. Eno ve Byrne ikilisi, albümü bir plak şirketinden kzulal?yahoo.com çıkarmak yerine, doğrudan kendi kurdukları internet sitesinden yayınlandı. www.eveythingthathappens.com adresindeki siteden albümü MP3 ya da CD formatında almak mümkün. Ama almadan önce ücretsiz dinlemek istiyorsanız, o da olanaklı. İnternet üzerinde yazışmalarla devam eden karşılıklı görüş alışverişleri sonucunda, bir süre sonra bakmışlar ki yeni albüm yapıyorlar. “Everything That Happens Will Happen Today” böylece ortaya çıkmış. Yeni açılan internet sitesinde, 4 Ağustos’ta, albümde yer alan “Strange Overtones” adlı şarkının ücretsiz olarak indirilmesine izin verilmişti. Bu şarkıdan albümün geneline ilişkin çıkarsamalar yapmaya çalıştık, ama işin içinde Eno olunca, tahminde bulunmak çok zor. Albümün bütününü dinledikten sonra şunu belirtmek gerekir; bu, vokal efektleriyle donatılmış ikinci bir “My Life in the Bush of Ghosts” değil. Bu defa şarkıları David Byrne seslendiriyor. Byrne/Eno ikilisine göre albüm “bir tür elektronik gospel”. Byrne’ün gospel temalarından etkilenen ve savaşları, havaya uçan arabaları, çöken binaları anlatan sözleri multienstrümantalist Eno’nun ses oyunlarıyla yine çok uyumlu. Bunun ilginç tarafı, karamsar denebilecek sözlerin melodilerle bir araya geldiğinde, adeta neşeli bir hava yaratması. Bu, birkaç ay önce 60’ına basan Eno ile 56 yaşındaki Byrne’ün olgunluğunun getirdiği rahatlığın sonucu mudur, emin değilim... Bunun yanıtını David Byrne de arıyor aslında. Albüm hakkında yazdığı bir yazıda, bu korkunç Bush döneminde, albümün yansıttığı olumlu ve umutlu havanın nereden kaynak bulduğunu soruyor kendisine. Ve diyor ki: “Ben müziğin içinde barındırdığı hislere karşılık verdim. Her ikimiz de tek başımıza olsak yapamayacağımız bir şey çıkardık ortaya.” Sonuçta durum şu ki; bu iki büyük müzik adamı bağırmadan, yakıp yıkmadan insanı etkilemeyi çok iyi beceriyor. Üstelik bunu uzun zamandır dinlediğim en iyi albümlerden birisini yaparak gerçekleştiriyorlar. www.zulalkalkandelen.com sirin.guven?gmail.com ÇIĞIR AÇAN İLK ALBÜM Eno ve Byrne’ün 1981 tarihli ilk albümü “My Life in the Bush of Ghosts” (Hayaletler Çalılığındaki Yaşamım), popüler müziğin en önemli çalışmalarından birisidir ve “vokal sample” denilen tekniği keşfederek yeni bir çığır açmıştır. Talking Heads’in karizmatik solisti David Byrne ile “Rock’ın profesörü” diye anılan efsanevi prodüktör Brian Eno’nun bir araya gelişi zaten başlı başına bir olay. Ama ortaya çıkardıkları eserde kullandıkları teknikler öyle farklıydı ki, sonraki yıllarda müziğin gidişatını derinden etkiledi. Albümün adına esin kaynağı olansa, Nijeryalı yazar Amos Totoula’nın ruhlar üzerine yazdığ fantezilerle dolu aynı isimli kitabı. İkilinin Afrika ve Arap müziklerine olan ilgisi, bu albümde açıkça gösterir kendisini. Sonuçta, Batı’nın ileri teknolojisiyle Afrika ruhaniliğini birleştiren; elektronik müziği, etnik perküsyonlar ve vokal efektleriyle bütünleştiren muhteşem bir albüm ortaya çıkar. Eno ve Byrne’ün, müzik tarihinde mihenk taşı oluşturan böyle bir çalışmayı yaptıktan sonra, onca yıl birlikte yeni bir ürün vermemelerinin nedenini hep merak etmiştim. Yeni albümle ilgili haberleri duyduğumdan bu yana da, birçok müziksever gibi büyük bir sabırsızlık içinde bekliyordum. MÜZİK ENO’DAN, SÖZLER VE VOKAL BYRNE’DEN David Byrne’ün internetteki günlüğünde yazdığına göre, Brian Eno ile “My Life in the Bush of Ghosts”ın 25. yılı dolayısıyla yeniden yayımlandığı 2006’dan beri daha sık temasa geçmişler. İkinci bir albüm yapma fikri de, Eno’nun bir süre önce New York’ta kendisini ziyaret ettiği sırada ortaya çıkmış. Eno, yayımlamadığı çok sayıda enstrümantal çalışmasının olduğunu söyleyince, Byrne, bunlara söz yazmayı teklif etmiş. Eno’nun kendisine CD ile gönderdiği çalışmaları yaklaşık bir yıl boyunca dinleyen Byrne, müzikten bir tür folkelektronikgospel tadı aldığını söyleyerek sözleri de buna uygun şekilde yazmış. RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle