Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 12 TEMMUZ 2008 CUMARTESİ Konser TripHop’un yaratıcıları İstanbul’da TripHop’un efsanevi ismi Massive Attack, World’ün sponsorluğu ve Echoes Production’ın organizasyonuyla yarın akşam Parkorman’da olacak. Robert Del Naja ve Grantley Marshall’dan oluşan topluluk dünya çapında geniş bir hayran kitlesine sahip. Sahnedeki muhteşem performanslarıyla da adlarından söz ettiren grup, daha önce de ülkemizi ziyaret etmişti. Bu yıl dünyanın en iyi görsel efekt sanatçılarından oluşan Visual Artist’in katılımıyla görsel bir şölen gibi geçecek konser kaçırılmamalı. (0216 556 98 00, biletler 75 YTL) Metal tutkunları için Dünyanın yaşayan en büyük metal gruplarından Judas Priest, ilk İstanbul konserini vermek üzere yarın akşam Turkcell Kuruçeşme Arena’da olacak. Yılda en az yüz konser veren topluluk, İstabul’a 10 tır prodüksiyon malzemesiyle sevenlerine unutulmaz bir gece yaşatmak için geliyor. K.K. Downing, Glenn Tipton ve Ian Hill’den oluşan topluluk, Haziran ayında zıkardığı yeni albümü ‘Nostradamus’dan da şarkılar seslendirecek. Topluluk 30 parçalık repertuvarıyla metal tutkunlarını coşturacak. (0216 556 98 00, biletler 80 YTL) Buyrun dansa FG 93.7 tarafından, Fiat Grande Punto ana sponsonsurluğunda düzenlenen Türkiye’nin ilk dans müziği festivali Electronica Festival İstanbul bugün birbirinden önemli isimlerle devam ediyor. Bu sene beşincisi yapılan festivalde bugün in Orkun Bozdemir, Rubsilent, Batu, İlker Aksungar, Cem Salman, ,Ahmet Sendil aka Met, U.F.U.K, Bedük, Trentemoller, Burhan Kılıçak, Cess, Tiga ve Deadmau5 sahneye çıkacak. Sabahın ilk ışıklarına kadar devam edecek gecede müzikseverler dans pistinden inemeyecek. (0216 556 98 00, biletler 165, 134, 112, 67 ve 52 YTL) Konser öncesi parti Tüm zamanların en çok albüm satan topluluklarından Metallica’nın İstanbul konseri için heyecanlı bekleyiş sürerken organizasyon firması özel bir konser öncesi parti düzenlemeye karar verdi. Buyoğlu’ndaki Kemancı’da 15 Temmuz Salı akşamı düzenlenecek gecede solistliğini Cenk Durmazel’in yaptığı Malt grubu sahneye çıkacak. Türkiye’ye üçüncü kez gelecek Metallica konseri öncesindeki partide sürprizlere hazırlıklı olun. (0 212 251 27 23, biletler 10 YTL) Caz keyfi Bir şarkı yarışmasının ardından rol aldığı Yabancı Damat dizisiyle adını duyuran Özgür Çevik, çocukluğundan beri hayalini kurduğu albümü yaptı Yabancı Damat dizisindeki rolüyle tanınan Özgür Çevik kendi şarkılarının yer aldığı rock albümü ‘Düşünc0e’ ile müzik marketlerinde yerini aldı. Albümdeki dokuz şarkının söz ve müziğini kendisi yapan Çevik, butik dinleyici kitlesini hedeflediğini söylüyor. Akademi Türkiye ve Yabancı Damat’tan sonra ‘Düşünce’ ile izleyicilerinin karşısına çıkan Özgür Çevik’le SABİHA müzik ve üzerine KURTULMUŞ oyunculuk konuştuk. Akademi Türkiye’den sonra albüm yapmanız beklenirken, oyunculukla gündeme geldiniz neden böyle bir tercih oldu? “Akademi Türkiye’den sonra bir sürü seçenek sunuldu. O süre içerisinde albüm yapabilmem mümkün değildi. Birilerinin çekiştirmesiyle saçma sapan bir şeyler yapacaktım, kendi şarkılarım daha oturmamıştı, ufak tefek saçma sapan bir şeyler vardı. Ve aslında üzerinde çok da fazla düşünmedim yapsam mı yapmasam mı diye? O dönemde bende çocuksu, deli bir cesaret vardı.” Doğru bir proje seçmişsiniz. “Proje çok iyiydi. Ama ben kaldırabilecek miyim diye düşünemeyecek kadar cesurdum. Yani aptal cesareti mi dersin, deli cesaretimi dersin bugün olsa kolay yapamayacağım bir şey yaptım. Aslında çok da iyi oldu, elim güçlendi. Hem şarkılarımı tamamlamış oldum, hem istediğim bir şeyi, oyunculuğu doğru bir projede denemiş oldum.” Bu tip yarışmaların gençler için bir fırsat olduğunu düşünüyor musunuz? “Düşünmüyorum. Bu tür yarışmaların televizyon programı olduğunu düşünüyorum. Tavsiye de etmiyorum.” Yaşadıklarınızı ve sonuçlarını değerlendirirsek... “Bu yarışmaların benzerleri devam ediyor. Bizim yarışma biraz şanslı bir yarışmaydı, daha iyi düşünülmüş, elit olması planlanmış bir yarışmaydı. Aslında bu yarışmalar reyting endeksli televizyon programları. Yapılmak istenen şey insanların belli yönlerini, özelliklerini kullanarak reyting almak. Kimisinin tipini, kimisinin sesini, kimisinin geçmişini özellikle acı çekmişse veya insanların ilgisini çekecek malzeme olarak kullanılabilecek şeyleri varsa ön plana çıkarmak, sunmak. Ona göre seçiyorlar zaten. Çünkü reyting reklam getiriyor. Aslında çok ticari bir olay. Oradan çıktıktan sonrası tamamen size, kadere veya şansa kalıyor. Ben tavsiye etmem ama biri girer ve çok başarılı da olabili.” Sınırlarımı ben de merak ediyorum HEDEFİM BUTİK DİNLEYİCİ Albüm çalışması ve içeriğinden bahseder misiniz? “Albümü dokuz ayda bitirdik. Albüm için beş kişi bir araya geldik. Selim Öztürk prodüktördü, Tolga Çebi, Ferhat Hasanoğlu, Burak Karataş ve ben bir grup gibi olduk. Zaten üçü Kargo grubunun elemanı, Tolga Çebi İhtiyaç Molası’ndan. Üç ay prova yaptık stüdyoda, sadece şarkıları çaldık söyledik. Hiç bilgisayar karıştırmadan, sanki konsere hazırlanıyormuş gibi çalıştık. Sonraki üç ay stüdyoya girip kaydettik. Aslında grup müziği gibi oldu.” Türünü nasıl adlandırıyorsunuz? “Türü Rock. Ama işte onu kategoriye sokma işi benim değil. Bunu da tehlikeli buluyorum. Yani kendi adıma karar veremem. Çünkü kendi sahamı yaratmaya çalıştım ama elbette ki bir kategoriye girecektir Rock içerisinde. Yazılan ilk görüş Progresif Rock. Tabii popüler tarafı olan bir albüm aynı zamanda, Pop Rock diyen de olabilir. Ama Rock olduğundan eminim.” Yaz albümü mü olacak? “Aslında çok popüler bir albüm değil. Şarkılar da, zamanlama da öyle değil. Pek hareketli olmadığı için yaz albümü de değil. Onu düşünerek yapmadık ve bu yüzden çok mutluyum.” Özellikle destek aldığınız kimse oldu mu? “Albüm çalışması için biz beş kişi bayağı ciddi çalıştık. Onun dışında albüm Star Düğümden çıkıyor. Ahu Özışık çok destek oldu. En önemli desteği ne derseniz? Bizi çok serbest bıraktı. Daha önce birçok yapımcıyla görüştüm. Gerçekten hiçbirinin bu kadar serbest bırakacağını zannetmiyordum. O yüzden hep geri döndüm oralardan. Herkes biliyor ya bu işi, yapımcı piyasayı tanıyor ya, sözüm ona piyasa denen şeyi; doğru noktanın hedef olduğunu biliyorlar ya, o yüzden onun dediği olmalıydı. Ama Ahu sağ olsun bizi serbest bıraktı ve ben bunu büyük bir destek olarak algılıyorum. Onun dışında klibi Mete Özgencil çekti, onun da desteği var şarkıları çok sevdi, çok iyi anladı. Zaten onun da çok özel bir tarafı var. Şarkı sözü yazıyor. Eskiden beri biliriz hepimiz. Albümdeki dokuz şarkının söz ve müziği bana ait.” Bir yandan söz yazarken müzikle bütünleştirmek gerekiyor, dolayısıyla çalışma ortamı gerekiyor... “Aslında bu şarkıların çoğu evimde ve gitarla yaptığım için çoğu olduğundan daha da yavaş şarkılardı. Bunu prova ortamında biraz hareketlendirdik. Biraz temposunu yükselttik. Yoksa bana kalsa herhalde çok daha ağır bir şey yapardım, neyse ki oradan kurtarmış olduk.” Ağırlık duygularınızla mı alakalı? “Kısa dönemde yaşadıklarımla, anlatmak istediklerimle, neleri seçtiğimle alakalı. Çok mutsuz bir adam değilim ama anlatmak istediklerim genelde bu alanı kapsayan şeyler. Nedense elim kaleme gittiği zaman yazdıklarım öyle oluyor. Nedenini ben de bilmiyorum. Belki ileride başka şeyler olur.” Gençsiniz, müziğiniz genç, genç bir kitleye hitap ediyorsunuz. Nasıl bir ilişki kurmayı hedefliyorsunuz? “Hedeflediğim şey aslında butik dinleyici. Çok büyük bir dinleyici değil.” Kariyerini yurtdışında sürdüren, genç kuşağın en başarılı fusion gitaristi ve kompozitörlerinden Onur Ataman, 15 Temmuz Salı akşamı İstanbul Caz Festivali kapsamında Nardis Jazz Club’de saat 22.30’da konser verecek. Hollanda Kraliyet Konservatuarı‘ndan onur derecesiyle mezun olan Ataman eğitimi sırasında, Mike Stern, Scott Henderson, Michael Brecker gibi dünyanın büyük caz müzik sanatçılarıyla çalıştı. Gitar ve perdesiz gitar çalan Ataman, 2006 yılında Hollanda Hükümeti’nin üstün yetenekli müzisyenlere verdiği ‘Top Talent’ bursunu kazandı. Ataman gece Hollandalı trompetçi Eric Vloeimans ile birlikte sahnede olacak. (0216 556 98 00, biletler 28, 22.50 ve 17 YTL) Kültürlerarası diyalog Kültürlerarası Sivil Toplum Diyaloğu programı çerçevesinde, Avrupa Birliği ve Türkiye’deki kültürel etkileşimleri arttırmak amacıyla yürütülen projenin Avrupa ayağında Kaçkar Illusion topluluğu müzikseverlerle buluşacak. Ülkemizin önemli etno caz topluluklarından olan Kaçkar Illusion, 16 Temmuz Çarşamba akşamı Bulgaristan’ın caz festivallerinden Smolyan Caz Festivali’ne katılacak. Dimitar Liolev Band ile birlikte yaptıkları çalışmaları Bulgar müzikseverlere sunacak olan topluluk, yine Bulgar müzisyenlerle 18 Temmuz Cuma akşamı başkent Sofya’da da ikinci bir konser verecek. Bursa’da festival Bursa Nilüfer Belediyesi’nin geleneksel yaz şenliği, bu yıl da dopdolu bir programla 2 Temmuz Çarşamba günü Volkan Konak konseriyle başladı. Nilüfer’in tüm mahalle, belde ve köylerinde 22 Ağustos’a kadar sürecek festival kapsamında 18 Temmuz Cuma akşamı Bülent Ortaçgil ve Ezginin Günlüğü konser verecek. Ortaçgil ve Ezginin Günlüğü müzikseverlere unutulmaz saatler yaşatacak. Etkinliklerin tümü ücretsiz ve tüm Bursalıların katılımına açık. (http://www.nilufer.bel.tr/festival.asp) Tekrar oyunculuğa geri dönersek... Nasıl bir projede yer almak istersiniz? “Şu an bana çok proje geliyor ama, hepsi birbirine benzer projeler, yani Yabancı Damat karakterine benzeyen. Çünkü ister istemez yapımcılar izledikleri kişiyi izledikleri şekilde hayal ediyor. Risk taşıyacak bir proje olsun istiyorum, çünkü seviyorum. Benim için ilk kriter senaryo, ikinci kriter yönetmen, sonra oyuncular, yapımcı böyle gidiyor sıralamam ama bu kadar da net değil. Dengeler değişiyor. Çok iyi yönetmenler ortalama bir senaryoyu çok iyi bir hale getirebiliyor. Veya kötü bir yönetmen çok güzel bir projeyi mahvedebiliyor. O yüzden hepsinin dengesi, dozu önemli. Okuduğum zaman beni heyecanlandıracak bir karakter olsun istiyorum. Yapabilir miyim, ben de bilmiyorum ama denemek istiyorum, sınırımı merak ediyorum. Çünkü oyuncu kökenli biri değilim.” Açıkhavada müzik 20. ENKA Kültür Sanat Yaz Etkinlikleri, 18 Temmuz Cuma akşamı saat 21.15’de yapılacak olan Grupo Kumbya Turka konseri ile devam edecek. Orkestra Şefi Luis Ernesto Gomez ile solist Gülseren tarafından kurulan topluluk, Kolombiya ile Türk müzik ve ritimlerini sunuyor. Latin ve Türk ritmlerinin açıkhava keyfiyle birleşeceği konser ENKA Eşref Denizhan Açıkhava Tiyatrosu’nda gerçekleşecek. Grup, sanatçı Gülseren’in sesi etrafında güçlü Latin ritmini pekiştiren, üflemeli bakır çalgılar ve perküsyonlardan oluşuyor. (0 212 276 22 14–15, biletler 30 YTL) Coldplay yenilendi mi? Alternatif rock müziğin en başarılı gruplarından Coldplay’in dördüncü albümü, gecikmeli de olsa, Türkiye’de de çıktı. “Viva La Vida Or Death And All His Friends” adlı albüm, üç yıldır bütün dünyada sabırsızlıkla bekleniyordu. Çünkü grup, 2005 albümleri “X & Y”den ZÜLAL sonra yeni bir sound KALKANDELEN yaratacaklarını iddia etmiş ve epeyce merak uyandırmıştı. kzulal?yahoo.com Toplam 10 milyon kopyayla yılın en çok satan albümünü yapan bir grup neden böyle bir çabaya girişmişti? Yeni Coldplay soundu nasıl olacaktı? Ne yapmalıydılar ki daha iyi olsun? Bu soruları efsanevi prodüktör, ses cambazı Brian Eno’ya sormuş solist Chris Martin. Aldığı yanıtı Rolling Stone dergisinde yayımlanan röportajdan öğrendik: “Şarkılarınız çok uzun. Aynı numaraları çok sık tekrarlıyorsunuz. Aynı sesleri kullanıyorsunuz ve şarkı sözleriniz de yeterince iyi değil.” Söyleyen Eno olunca, ben de olsam doğruluğundan şüphe etmezdim. Ama asıl etkileyici olan, Coldplay gibi büyük bir grubun, daha iyi olma yönünde çaba harcaması ve satış rakamlarına bakmadan kendini yenilemeye çalışması... Peki, bu çabalarının sonucu nasıl olmuş? 10 şarkının yer aldığı 44 dakikalık bir albüm çıkmış ortaya. Yine orta tempolu melodik şarkılar var. Yine romantik ve melankolik. Ama bu defa piyanonun öne çıktığı stadyum coşturan şarkılar yok. Yaylıların belirgin olarak kullanıldığı albüm, daha yavaş ve karanlık. Eno’nun etkisi, kimi yerlerde oldukça belirgin. Afrika’dan, Latin dünyasından, Ortadoğu’dan değişik ritimler, ambient tınılar kullanılarak daha deneysel bir ton yakalanmış. Dikkat çeken bir yenilik de, vokal sesin daha düşük tonda tutulması. Yaşam, ölüm, aşk, savaş, barış, yalnızlık gibi evrensel temaları işleyen şarkı sözleri, dünya meselelerini epeyce dert ediniyor. İlk single olarak çıkarılan “Violet Hill”, tanrılaşan bir tilkiden söz ediyor. Ama o bildiğiniz tilkilerden değil; Amerika’da muhafazakarların propaganda aracı olarak işlev gören Fox News kanalı... Kapanış şarkısı “Death And All His Friends” ise, dünyaya egemen olan intikam alma duygusuna değiniyor. Gitara eşlik eden piyano, tekrar tekrar gündeme gelen intikamlar döngüsünü reddedişin sesi... Yaylıların dikkat çektiği “Yes”, yalnızlık canına tak eden bir adamın isyanını anlatıyor. Doğrusu, insan böyle bir şarkıyı, Hollywood’un ünlü oyuncusu Gwyneth Paltrow’la evli ve iki çocuk babası Chris Martin’den dinleyince biraz da garipsiyor... Albüme adını veren “Viva La Vida”, birçok kişiye hemen Ricky Martin’i hatırlatsa da, esin kaynağı başka. Chris Martin, Meksikalı ressam Frida Kahlo’nun bir eserinde yazan nottan etkilenmiş. İspanyolca’da “Çok Yaşa Hayat” anlamına gelen bu deyimin, ölümden bu kadar çok söz eden bir albüme isim olarak seçilmesi de ilginç. Kahlo’nun onca acıyı çekip resmine bu notu koyması gibi ironik... Aslında bu isim, albüm kapağında yer alan Eugene Delacroix tablosu ile tamamlanınca, kendine özgü ayrı bir anlam da ortaya çıkıyor. Fransız İhtilali’nin simgelerinden “La Liberte guidant le peuple” (Halka Yol Gösteren Özgürlük) adlı tablo seçilmiş kapak resmi olarak. Özgürlük bir ölüm kalım meselesi değil mi? “42” adlı şarkıda ise, hayranı oldukları Radiohead’e selam göndermeyi ihmal etmemişler. Coldplay’in kullandığı metaforları epeyce irdeledik, ama son olarak şunu da eklemek gerekir ki, “Viva La Vida”, kapak resminin çağrıştırdığı ölçüde devrim yaratıp eskiyi yerle bir etmedi. Daha önceleri kendi müziklerini “çok ağır yumuşak rock” olarak anlatmıştı grup üyeleri. Yine aynı tanımı yapmak mümkün. Bazı değişiklikler var fakat şok edici değil. Grubun ilk dönemlerindeki tarzını tercih edenler mutlaka olacaktır, ama bu albümün de yine genel kabul görüp sevileceği kesin. Ticari başarı konusuna gelince... Coldplay’in albüm pazarlama stratejilerinde önemli farklar var. İlk single’ın bir hafta boyunca internet sitesinden bedava indirilebilmesi sağlandı. Tanıtım için New York, Londra ve Barcelona’da bedava konserler verildi. Bunun sonucunda, albüm Amerika’da ilk yayımlandığı gün 317 bin adet kopyası satıldı. İngiltere’de albümler listesine bir numaradan girdi. Apple’ın dijital müzik satış platformu iTunes’un 5 yıllık tarihinde, ilk haftasında en iyi satan albüm oldu. Chris Martin, Coldplay’in dünyanın ancak en iyi 7. grubu olduğunu söylüyor, Ama bakalım daha önce defalarca Grammy alan grup bu kez yine ödüle ulaşacak mı? sirin.guven?gmail.com RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com C MY B C MY B