15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 12 TEMMUZ 2008 CUMARTESİ Teknoloji HAKAN AKARSU hakana?cumhuriyet.com.tr Panasonic’in HDCSD9 modeli, TIPA (Technical Image Press Association / Teknik Görüntü Basın Kuruluşu) tarafından 2008 yılında ‘Avrupa’nın En İyi Video Kamerası’ ödülüne layık görüldü. Panasonic SD9 modeli, SDHC/SD hafıza kartlı kayıt sistemi sayesinde en küçük ve en hafif full HD kaydeden kamera modeli iddiasıyla satışa sunuldu. 16 gigabaytlık bir SDHC hafıza kartı kullanılması halinde HE modunda 6 saate kadar kayıt yapma olanağı sağlayan video kamera büyük bir kullanım kolaylığı ve pratiklik sağlıyor. Ufak boyutuna rağmen 5 adet mikrofonu bulunan SD9 modeli Leica Dicomar lensleriyle dikkat çekiyor. Panasonic HDCSD9 Türkiye’de KDV dâhil 1.749 YTL’den satılacak. ASUS, AMD’nin yeni nesil Turion X2 Ultra DualCore işlemcisi ve ATI Radeon HD 3000 serisi grafik işlemcilerini kullanan dizüstü serisini satışa sundu. ASUS’un yeni nesil AMD dizüstü sistemleri özel Express Gate özelliğine sahip. Bu özel entegre işletim sistemi, çok hızlı bir şekilde açılarak ve sık kullanılan özelliklere çok hızlı erişim sağlıyor. 15.4 inç geniş ekrana sahip F5Z serisi, eğlence özelliklerinin yanında bütünleşik yüksek çözünürlüklü web kamerası ve kablosuz ağ bağlantısı ile harici cihaz karmaşası olmadan istediğiniz heryerden canlı video konferans olanağı sunuyor. Toshiba’nın yeni, çok yönlü projektörü SP1 hem ev sinema sistemi uygulamalarında; hem de, ofis uygulamalarında kullanılmak için tasarlanmış. Fiyatına oranla çok daha üstün bir performans sunan SP1 800x600 piksel çözünürlüğü, 2000 ANSI lümen parlaklığı ve 2000:1 kontrast oranını oranı ile geniş bir kullanım olanağı sağlıyor. RGB’ye (Dsub15) ek olarak; S Videobandı ve RCA girişine sahip olan cihaz sinyalleri NTSC, PAL ve SCAM renk standartlarına uygun işleyebiliyor. Logitech, Carl Zeiss optiklerine ve üstün otofokus teknolojisine sahip ilk Mac uyumlu webcam “Logitech QuickCam Vision Pro for Mac”i piyasaya sunacağını duyurdu. Logitech’in yeni webcami iChat ve Skype üzerinden görüntülü konuşma olanağı da sunuyor. Logitech’in yeni webcam’i otofokus sistemi için “Stepper motor” yerine “Voice coil motor”a sahip. Webcam yeni otofocus sistemi sayesinde hızlı ve akıcı bir odaklanma sunarken, kamera lenslerinden 10 santimetre uzaklıktaki en yakın çekimlerde bile görüntüler rahatlıkla yakalanabiliyor. Logitech’in otofokus sistemi, görüntü keskinliklerindeki değişiklikleri telafi ederken, görüntüleri 3 saniyeden kısa bir sürede tekrar odaklayabiliyor. 2005 yılında Time Dergisi tarafından ‘Yılın Buluşu’ seçilen DSkin ürünleri PCarge Elektronik tarafından Türkiye’de satışa sunuldu. DSkin CD’leri dış etkenlerden korurken, saydam yapısı nedeniyle lazere doğrudan geçiş sağlayarak ürünü çıkarmadan dinleme, veri alma hatta üzerine yazma yapılabiliyor. DSkin CD, DVD, Playstation 2, Xbox ve CDR ve BlueRay’lerde optik saydamlığı sayesinde müzik ve video kalitesini etkilemeden kullanılabiliyor. Artık, CD, DVD ve BlueRay’lerinizi korumak için tek yapmanız gereken DSkin koruma filmini standart CD’nin üzerine geçirmek ve patentli “Lock Seal’’ klipslerini CD’nin dış kenarlarını kavrayacak şekilde kapatmak. ? Panasonic ödül aldı ? Sekiz saniyede açılıyor ? Toshiba’nın hafif projeksiyon cihazı Halk oyunlarının 13 yıldır halk oyunları için gönülden çalışıyorlar. Masraflarını kendi ceplerinden karşılıyorlar. Birçok yarışmada ödül alıp, yurtdışındaki festivallerde Türkiye’yi tanıtıyorlar. Ama onların çalışabilecekleri bir salonları bile yok. Geçmişini bilmeyen, öz kültürünü ve değerlerini tanımayan kuşaklar geleceğe de bir birikim bırakamayacağını, geleceğini kuramayacağını biliriz hepimiz. Biliriz de sahip ZUHAL çıkma, koruma ve anlamında AYTOLUN yaşatma herkes üzerine düşen görevi yapar mı? Bu anlamda dünyaya sahip olduğumuz kültür birikimini yansıtacak faaliyetleri destekler miyiz? Öncelikle bireysel, sonra da toplumsal açıdan herkesin yapması gerekenler var. Bu bir görev olmasının yanı sıra bir bilinç çünkü. Halk oyunları da bu kültürel bilincin bir parçası. 27 Temmuz’da Macaristan’ın Salgotarjan kentinde bu yıl 13. kez yapılacak Nograd Uluslararası Halk Dansları Festivali’ne davet edilen Yedirenk Halk Oyunları Gençlik ve Spor Klubü Derneği başkanı Tezer Çelik’le buluştuk festivale gitmeden önce. Gönlünü ortaya koyan, zamanını ve ciddi anlamda emeğini veren dernek, en çok desteksizlikten şikayetçi. Bireysel çabalarla varlığını sürdürdüklerini ve yerel yönetimden destek alamadıklarını söyleyen Çelik, festivallere hazırlanacak, çalışma yapacak bir salonlarının dahi bulunmadığını, ancak bu zor koşullarda özveriyle hazırlanarak Türkiye adına ve Türkiye için çabaladıklarını anlatıyor. Bu tür zorlukların içinde öz kültüre, değerlerimize sahip çıkmak ve onları tanıtmak için ellerinden gelen herşeyi yapacaklarını dile getiriyor. ? Logitech’ten Carl Zeiss lensli Webcam yedi rengi AMATÖR RUH VE GÖNÜLLÜLÜK Tezer Çelik, ilkokul yıllarında annesinin elinden tutup kursa götürmesiyle başlamış halk oyunlarına. Yıllarla birlikte de hiç uzak kalmamış. Halk danslarının genellikle küçük yaşta ailelerin, arkadaşların ya da öğretmenlerin yönlendirmesiyle yaygınlaştığını söylüyor. Derneklerin genelinde ticari kaygı yok. Çelik, çalışmalarına pos makinesi götürüp çay, çorba satanlardan söz etse de, derneklerin genelinde aidat alınmadığını, bu işin daha amatör bir ruhla, gönüllülük esasıyla yapıldığını söylüyor. Çelik “Anadolu Ateşi bir halk oyunları grubu değil. Kendileri de bunu söylediler zaten. Tabii ki ülkeyi tanıtmak açısından önemli. Ancak beslendikleri kaynak halk dansları olsa da yöresel olarak çok da renk yok” diyor. ? CD’ler koruma altında ÖZ KÜLTÜR KORUNAMIYOR 1995 yılında kurulan dernek, halk oyunları için gönülden çalışıyor. Dernek yöneticilerinin finansal desteği sağladığı, hem kursiyerlerin, hem teknik ekibin yine gönüllü olarak dernekte yer aldığı ortamda Çelik, en çok da yerel yönetimlerin desteğini alamamaktan şikayet ediyor. Çünkü çeşitli yarışmalarda ödül alan, festivallere davet edilen derneğin bir çalışma salonu dahi yok. Kadıköy Belediyesi’nin kapısını defalarca çalmışlar, defalarca belirtmişler isteklerini ancak çabaları sonuçsuz kalmış. Merkezi Kadıköy’de olan dernek, bir gün Ayazağa’da bir ilköğretim okulunda, bir gün Pendik’te, bir gün Üsküdar’da bir kültür merkezinde yürütüyor çalışmalarını. 16 kız, 16 erkekten oluşan 32 kişilik kadrosu ve sahne arkası ekibiyle bir semtten diğerine koşturuyorlar. Tüm bu zorluklara rağmen yılmayan dernek yine çalışıyor, yine halk danslarına emek veriyor. Ekibiyle, kostümüyle, ekibin masrafıyla aslında çok külfetli olan bu iş için istedikleri ise yalnızca bir sahne. Çalışabilecekleri, hazırlanabilecekleri bir salon. Halk oyunları hem Türkiye için hem de Türkiye’nin yurtdışında tanıtımı açısından çok önemli. “Öz kültürümüze ait değerleri tanımıyoruz, tanıtmıyoruz” diyen Çelik, Türkiye’nin bu anlamda ciddi bir çalışma yapma gerekliliğine değiniyor: “Polonya’daki Nazi kamplarını, müze haline getirmişler ve yaptıkları kötü şeylerden para kazanıyorlar. Ya biz ne yapıyoruz? Macaristan’a gidiyoruz ama bize hiçbir maddi destek sağlanmıyor. Herkes kendi masrafını karşılamaya çalışıyor cebinden. Hem de böyle önemli bir amaç için. Yerel yönetimler bu tür topluluklara destek verseler herşey çok daha farklı olur.” Çok çeşitli nedenlerle Türkiye tanıtımının yanlış yapıldığı aşikar. Turistik beldelerde çalan arabeski şarkılar, dansözler hep Arap etkisinin bir sonucu. Derneğin eğitmenlerinden Cihangir Kılıç, bize ait olmayan oryantal kültürün bizimmiş gibi gösterilmesinin de vahim bir hata olduğunu dile getirirken, “Dansöz Arap kültüründe var bizde yok ama her yerde kültürümüz tanıtılırken kullanılan yegane figür dansöz. Türk gecesi yaparken dansöz çıkarıyorlar, çünkü buradan para kazanıyorlar. Kendi kültürümüzden, değerlerimizden ödün veriyoruz. Salsa, tango kursları dolu. Evet onlara da gidilmeli ama önce kendi kültürümüzü tanımaya çabalamalıyız” diyor. Kılıç, Türkiye’nin dünyada zirvede olduğu ender alanlardan birinin halk oyunları olduğunu vurguluyor ve rüzgarı arkamıza alarak kendi kültürümüzü çok daha iyi bir şekilde yayabileceğimizi söylüyor. Dernek başkanı Çelik’in verdiği rakam gerçekten dikkat çekici. Türkiye’de bu işle uğraşan yaklaşık 10 milyon kişi bulunuyor. Bu ciddi rakama karşılık, toplumda kendi kültürünü tanımayan çok sayıda insan da var. Derneğin eğitmenlerinden Serkan Şirin soruyor bir yandan: “Neden Türkçe’yi koruyamıyoruz? Neden insanlar dilini ve kültürünü koruyamaz?” Yine kendi yanıtlıyor sorusunu: “Uzak kalırlarsa koruyamazlar tabii. Popüler ortamın içinde, popüler kültürün parçası olur insan kültüründen uzaklaşırsa. Yabancılaşırlar... Kendi özüne uzak kalan toplum, tabii ki susar, karşı mücadele veremez.” Halk oyunları ritmi ve hareket yapısı ile bireyin bedensel ve ruhsal gelişimine de katkıda bulunuyor. Birlikte hareket etmeyi, paylaşmayı, kendini ifade etmeyi öğrenen insan sosyal yaşama adapte oluyor, toplumsal ilişkileri gelişiyor. Şirin, ilköğretimin ikinci kademesinden itibaren SBS, ÖSS gibi sınavlarla çocukların ve gençlerin bir sınav maratonuna girdiğini ve tam da gelişme çağında sosyal faaliyetlerin kısıtlandığını söylüyor. Sivas’a AYÇA AKPEK 2 Temmuz’un 15. yıldönümünde Sivas’ta Madımak’a giden meydandayız. Sarılıbeyazlı bordürleri, beyaz şeritli asfalt yolları, gri hükümet binalarının sarmaladığı ortası fıskiyeli bir havuzdan mürekkep kent meydanı ve kaldırımlarda cılız ağaçları ile yoksul, acımasız, kendi haline bırakılmış ve sıradan; Anadolu’nun her kenti gibi. Sivas’tayız. Tüm bu sıradanlığın arasında yer yer Selçuklu eserleri var ve bir bina daha gözümüze çarpıyor: “Gidemediğin yer senin değildir” diyen Halil Rıfat Paşa’nın yaptırdığı valilik binası. Paşa’nın sözü, icraatlarını da anlatıyor; her yerine yollar yapmış Anadolu’nun. Binanın yapıldığı yıl ise 1884. Osmanlı’nın tahrirat kaleminden yeteneği ve zekâsıyla sadrazamlığa kadar yükselmiş Halil Rıfat Paşa, 1882’de Sivas’a vali olarak atanmış, o zaman Sivas eyalet merkezi. Osmanlı 1500’lü yıllarda aldığı kararla Kayseri, Tokat, Amasya, Yozgat, Çorum, Divriği ve Arapkir’i Sivas’a ilçe olarak bağlamış. O dönem kent önemli bir yerleşim merkezi. Sonra yıllar içinde Osmanlı’da önemi azalmış kentin. Ta ki Kurtuluş Savaşı’na değin; 4 eylül 1919’da kent, Cumhuriyet’in kuruluşundaki en önemli mihenk taşlarından birine ev sahipliği yapıncaya kadar. Cumhuriyet bu kente verdiği önemi sonraları orada kurduğu ilk vagon ve lokomotif fabrikasıyla da göstermiş, Sivas’ı Cumhuriyet’in demiryolları ağının önemli bir merkezi haline getirmiş. Sonrası ise yine yoksulluk ve yokluk halleri. Bu hallerden birinde yıl 1967. 17 Eylül KayserisporSivasspor maçı. Deplasmanda oynanacak maç için kamyonlar dolusu Sivaslı Kayseri’ye gider. Ancak maç sırasında çıkan kavga ve arbedede tam 30 kişi ölür. Ardından 6–7 Eylül olaylarının benzeri meydana gelir kentte. Kayseri’de maç sırasında hemşehrilerinin ölümünü bahane eden kimi Sivaslılar, kentte ticaret yapan Kayseri kökenlilerin dükkânlarını, mallarını yağmalar. Ardından göç yılları, 60’larda başlayan göç iyice boşaltır kenti. Cumhuriyet’in miladı 4 Eylül’ün 59. yılında 1978’de “bir caminin bombalandığına” ilişkin provokasyon sonucu 6 kişi ölür, yüzlerce kişi yaralanır ve binlerce işyeri tahrip edilir. O yıllar hep aynı nedenle, “bir caminin bombalandığı haberiyle” kışkırtılan “Cemaati Müslim”in Çorum’da, Maraş’ta, Malatya’da benzeri eylemleri gerçekleştirdiği yıllardır. Ve 2 temmuz 1993. Pir Sultan Abdal Şenlikleri (ki Pir Sultan da bu kentte yok edilmiştir) için kente gelen onlarca aydın, benzer bir kışkırtmayla Madımak Oteli’nde yakılır. Olayın sorumluları bu ülkenin bakanları tarafından savunulur mahkemelerde. Bu tarihin yaşandığı yerdeyim şimdi, yürüyorum, bir yandan kente bakıyorum; Selçuklu’ya, Osmanlı’ya, sonra Cumhuriyet’e. Yürüyoruz meydandan Madımak’a doğru. Sivaslılar bize bakıyor balkonlarından. Bizim ise ağzımızda sloganlar. Belki diyorum Halil Rıfat Paşa’yı anarak, yeni yollar açarız. Gittiğimiz yerler bizim olur belki… C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle