17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

7 HAZİRAN 2008 CUMARTESİ 7 Lidyalılar kredi kartını görseydi... ‘İmparatorluktan Cumhuriyet’e Kâğıt Paranın Öyküsü’ adlı sergi 31 Ağustos’a kadar sürecek Bir zamanlar beyliklerin, devletlerin varolma simgesiydi para. Lidyalılar parayı buldu, ticaret yolları keşfedildi, zenginler ve fakirler oluştu, altın ve gümüşten sikkeler yapıldı, sonra kağıt paralar çıktı ortaya. Önce alışamadı hiçbir halk. Altı üstü kağıttı çünkü, ne maSİNEM deni değeri vardı, ne de kadar dayanıklıyDÖNMEZ maden dı. Biz kağıt paralara alışırken bu sefer de kredi kartları çıktı. Olmayan paraları harcadık, borçlandık da borçlandık... Kuşkusuz Lidyalılar işlerin buraya varacağını düşünmedi. Yine de herkesin parayla bir derdi vardı. Kimi zaman mutluluk kaynağı, kimi zaman dert sebebi. Yapı Kredi Vedat Nedim Tör müzesi, bugünlerde kağıt paranın Türkiye’deki serüvenine ışık tutuyor. ‘İmparatorluktan Cumhuriyet’e Kağıt Paranın Öyküsü’ adındaki sergide, el yazması kaimeler, belediye ve kilise paraları, çok dilli paralar, Atatürk ve İnönü resimli banknotlar, anlatılan öykülerin kahramanları... Sergide paralarla birlikte tabii ki bir imparatorluğun yıkılışının, iniş ve çıkışlarının nasıl da parayla paralel çizgide yürüdüğünü görüyorsunuz. Savaşlar, enflasyonlar, sahtecilikler ve daha pek çoğu. Özellikle Kırım ve 93 Harbi sırasında piyasaya çıkan kağıt paralar, dış borçların senetleri, çok dilli kaimeler gibi tarihe ışık tutan belgeler, Osmanlı’nın çok uluslu yapısını ve o zamanların ‘hasta adam’ yakıştırmasını kanıtlar nitelikte. Sergi, kağıt paralar ve karşılığı değerler, zamanın uluslararası ekonomik olayları Prof. Dr. Ali Akyıldız’ın ve Güçlü Kayral’ın metinleri eşliğinde sunuluyor. Kağıt paranın nesnel varlığının yanında, günlük ve ekonomik yaşamdan fotoğraflar, kartpostallar, hisse senetleri, antetli şirket faturaları ve tanıtım kartları gibi arşiv belgeleri de sergiye renk katıyor. İlk çağlardan itibaren insanlar çeşitli malları para yerine kullanmış. Tütün, şeker, kürk, kurutulmuş balık, dut kabuğu at, çivi, kakao, deniz kabuğu gibi pek çok eşya para yerine kullanılanlardan. Tarihteki ilk “malpara”, M.Ö. 7. yüzyılda Anadolu’da Lidyalılar tarafından basılan elektron (altıngümüş karışımı) sikkeler. İlk kağıt para M.Ö. 140 yılında Wuti Hanedanı zamanında Çinlilerce kullanıldığı ve Moğollar zamanına kadar aralıklarla tedavül ettiği genelde kabul ediliyor. Moğol Hanı Kubilay Han 12601290 yılları arasında iki kere kağıt para bastırmış. Uygurlar da, 11. yüzyılda Kumdu adı verilen ve kumaş parçaları üzerine mühürler basılı paraları kullanmışlar. Avrupa’da ilk kağıt para İsveç’teki Stockholm Bankası‘nca 1666’da basıldı. 1672’de İngiltere’de de Goldsmith’s paraları denilen kağıt para piyasaya sürüldü. sergi İstanbul panoramaları “Melling ve Dunn’ın Panoramalarında İstanbul” sergisinde İstanbul’un 18. ve 19. yüzyıl görüntüleri, orijinal panoramalarla gün ışığına çıkıyor. Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde gerçekleşen, küratörlüğünü Ekrem Işın’ın, üstlendiği sergi 3 Ağustos’a dek görülecek. Sergide, Melling’in, fotoğraf öncesi İstanbul’un son tanıkları arasında en önemli yeri işgal eden panoraması, Aydınlanma Çağı’nın ideallerine bağlılığını, 18. yüzyıl sonu İstanbulu’nun panoramik tarihsel topografyasındaki gerçekçi yaklaşımıyla kanıtlıyor. Montagu B. Dunn’ın İstanbul panoraması ise, sanatçının Kırım Savaşı (18531856) sırasında geldiği İstanbul’u Tanzimat sonrası yeni çehresiyle yansıtıyor. Modernizm sürecindeki İstanbul’un değişen kent imgesini gözler önüne seren bilimsel birer tanık olan panoramalar, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü ve Suna ve İnan Kıraç Koleksiyonu’na ait. Panoramalar, sanatsal ağırlıklarının yanı sıra “bir bakışta bütünü görebilme” özelliğiyle de tarihi önemli saptamalara temel oluşturuyor. (Tel: 0 212 334 09 00) Kaime itibar görmemiş Osmanlı’nın para sistemi önceden madeni para rejimine dayanıyordu. Fatih Sultan Mehmet’e kadar gümüş paraların kullanıldığı imparatorlukta, 1479 yılında altın para basılmış. Tabii bu arada sınırların da genişlemesiyle bu paraların yanında Mısır paresi, İran şahisi, Ceneviz altını, İspanyol riyali gibi paralar hep tedavüldeydi. Osmanlı’da kağıt paranın serüveni ise bir hayli sancılı. Öncelikle altın ve gümüşe alışkın halk, kağıt paraları bir türlü değerli görmemiş. Savaşın içindeki devletin parasının da değeri düşünce kaimeler piyasaya bir sürülmüş, bir çekilmiş. İlk kaime 1840’ta ‘Kaimei Nakdiyei Mutebere’ (para yerine geçen kağıt) adıyla piyasaya sürülmüş. Tanzimat’ın ilanıyla birlikte vaad edilen reformların yerine getirilmesi için maddi kaynağa ihtiyaç olunca devlet çarkının dönmesi için faiz getirili borç senedi veya hazine bonosu niteliğinde olmak üzere çıkarılmış. Osmanlı mali yönetimi kriz dönemlerinde başı sıkıştıkça kağıt para tedavülüne başvurmuş. İlk çıkanlar, Tanzimat reformlarının finansmanı için (18401863) Abdülmecid ve Abdülaziz dönemlerinde; ikincisi OsmanlıRus savaşının finansmanı için, (18761879) 5. Murat ve 2. Abdülhamid dönemlerinde; son olarak da, I. Dünya Savaşı’nın finansmanı için (19121920) Reşad ve Vahdettin dönemlerinde basıldı. Osmanlı’nın sınırları içinde yaşayan tüm halklar da düşünülmüş bu arada. 1880 ve 1890 yılında tedavüle verilen 1 altın liralık banknotlar, Türkçe, Fransızca, Ermenice ve Rumca olmak üzere dört dilde basılmış. Etiket bulutu Nişantaşı’nda bulunan Mentalklinik’in kurucuları Yasemin Baydar ve Birol Demir, yeni bir projeye imza attılar. ‘Etiketbulutu’ isimli sergi 2008 yılı boyunca Mentalklinik’te görülebilecek. Mentalklinik’te her yıl belli bir kavram üzerinden sanat ile tasarımı buluşturan projeler üretiliyor. Şimdiye kadar ‘uyku’, ‘oyun’ ve ‘kopya’ temalı projelerin sergilendiği Mentalklinik 2001 yılında açıldı. Baydar ve Demir bu yıl da ‘etiket’lerle ilgili projeyi sanatseverlerin beğenisine sunuyor. Para nasıl pul oldu? Paranın pul olması da sergide anlatılan en ilginç hikayelerden. Kaimelerin küçük değerli olanları piyasada olmadığı için önce kilise ve havralar, sonrasında Şirketi Hayriye, bakkallar, esnaf alışverişleri kolaylaştırmak için biletler bastırmış. Hükümet önce bunları yapanları cezalandırmış ancak daha sonra önüne geçemeyince kendisi 1878 yılında damga ve posta pullarının arkalarına karton yapıştırarak bozuk para haline getirmiş. Pullar tedavüle çıkınca bugün hâlâ kullanılan “para pul oldu” deyimi ortaya çıkmış. Bozuk para sıkıntısına getirilen ilginç çözümlerden biri de zaman zaman espri konusu olan “şu parayı ortasından yırtalım, yarısı senin yarısı benim” durumunun gerçeğe dönüşmesi. 1915 yılında 1 Liralık banknotları ortadan ikiye kesilip sürşarjlanmasıyla (bir sayının, kelimenin yerine geçmek için üzerine başka bir sayı veya kelime basmak) tedavüle 50 kuruşlar sokulmuş. Sergide gezerken gördüklerimizden biri de kalpazanlığın uluslararası boyutu. 1. Dünya Savaşı sırasında İngilizler, zaten zayıf olan Osmanlı ekonomisine darbe vurmak için Vahdettin döneminin sahte 10 liralık banknotlarından bastırmışlar. Gerçeğinden ayırt etmesi oldukça zor olan bu sahte paranın kağıdı orijinalinden farklı olarak daha kalın ve filigransız. Ayrıca arka yüzde bulunan küçük kupür yazıları ters basılmış. geri toplanmış. Bu paralar, normalde pullar için hazırlanan çok ince kağıtlara basılmıştı. II. Dünya Savaşı süresince tarafsız olmaya çalışan Türkiye Cumhuriyeti, bu tavrını sürdürmek amacıyla, önceden sadece İngiltere’den basılan paraları Almanya ve Amerika’dan da ithal ederek dengeyi sağlamaya çalışmış. Cumhuriyet paralarının en dikkat çekici yanlarından biri de arkalarındaki resimler. Çift süren çiftçiler, Sakarya Demiryolu gibi devlet politikalarını da destekleyen resimler kullanılmış. Cumhuriyet hükümeti, ilk kağıt parasını 1927 yılında bastırabilmiş, ancak bunlar harf devrimi öncesi olduğundan Arap harfleriyle basılmış. Nisan 1938’den itibaren Latin harfli banknotlara geçilmiş. Atatürk’ün ölümü üzerine İsmet İnönü paralara kendi resmini koydurdu. 1950’lere gelindiğinde Demokrat Parti’nin ilk işlerinden biri paralara Atatürk resimlerini tekrar koydurmak ve paraları renklendirmek oldu. 1970’ler ise Türkiye’nin enflasyonla tanışma dönemiydi ve bu paralara da yansıdı. 80’lere gelindiğinde kuruş unutulup bol sıfırlı günlere geçildi. 90’larda en küçük birim milyon oldu, paralardaki sıfırlar sayılmaz hale geldi. 2005 yılında paradan altı sıfır atıldı. 3 yıl oldu sıfırları atılalı ama bazılarımızın dili hala alışamadı. Ne de olsa her mahallenin milyoner insanlarıydık... ‘İmparatorluktan Cumhuriyete Kağıt Paranın Öyküsü’ 31 Ağustos’a kadar görülebilecek. Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik durumuna farklı bir bakış açısından yaklaşmak isteyenlere... Ustalardan cam işler Türkiye’den, Romanya’dan, Çek Cumhuriyeti’nden, Litvanya’dan, Almanya’dan ve İtalya’dan ustaların cam işleri tarihleri arasında Koleksiyon Tarabya Kampüsü’nde sergileniyor. Yeni tarzlar, yeni malzemeler, yeni biçimler, yeni kullanımlar, yeni temalar öneren, hayal güçlerini tetikleyen, baştan çıkarırcasına bir sergide işlerden çok arka düzlemler hissediliyor, hepsi şiirsel, bambaşka ustalıklar. Yaşam ortamlarımız için, evimiz, ofisimiz için tarzların yayılımı, içe bakan ustalardan ateşte erimiş tutkular. Ustaların tutkusu aşırılıklarla, tuhaflıklarla, hayallerle, eksikliklerle, fazlalıklarla ateşe vurmuş, cam’a yansımış. Her biri bir sanat eseri niteliğinde olan bu cam işler, evlerimize, ofislerimize yeni bir renk getirecek. Sergi, 29 Haziran’a dek görülecek. (Tel: 0 212 363 63 63) Gelecek kuşaklara ‘belge’ Gerçekçi bir üslupla yaptığı resimlerinde kültürel değerlerin gelecek kuşaklara aktarılmasını hedefleyen Sadık Kınıklıoğlu, ikinci kişisel sergisini açıyor. Tarihsel ve toplumsal birikimin, kentsel mimari dokunun, tarihi eserlerin, geleneksel yaşamın önemli malzeme ve objelerinin yağlıboya tablolar aracılığıyla “belgelenmesi” Kınıkoğlu’nun tarzının esasını oluşturuyor. İlk kişisel sergisini 7 Şubat 2007’de Vakıfbank desteğiyle Ankara Atakule’de açan Sadık Kınıkoğlu’nun sergisi, 20 Haziran’a dek T.C. Ziraat Bankası Tünel Sanat Galerisi’nde ziyaret edilebilir. (0 212 251 42 48) Gelibolu işgal paraları Sergideki tarihe tanıklık etmiş her bir paranın ayrı bir hikayesi var. İngiliz Gelibolu işgal paraları bunlardan biri. I. Dünya Savaşı sırasında İngiliz Hazine Dairesi, Akdeniz’deki kuvvetlerinin kullanımı için paralar bastırmış. İngilizler, Gelibolu çıkarmasından o kadar eminlermiş ki işgalde kullanacakları paraları da yanlarında getirmişler. Savaşa katılan İngiliz askerlerinin anılarına göre bu paralar dağıtılmış ancak çıkarma harekatı felakete sürüklenince bir hafta içinde Şaka paraları Tiyatro ve sinemada deste deste paralar kullanılması gerektiğinde özel taklit paralar basılmış. Bunlar aynı zamanda Cüneyt Arkın, Kemal Sunal gibi ünlülerle yönetmenlerin, filmlerin de bulunduğu bir nevi tarihsel belge niteliğindeymiş. Bu özel yapım paraların siyasi propaganda amaçlı olanları da var. Bir sanat tarihçisi, bir düşünür İpşiroğlu 1990’ların başında, İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nde “katalog sanat tarihçiliği” tartışması yapılırdı... Sözün meclisten dışarı olduğu bu tartışmayı ortaya atanın da Sezer Tansuğ olduğu söylenirdi. İçinde belli bir küçümsemeyi barındıran bu saptama ileride bu alanda çalışacak hemen herkesin kabusuydu ESRA Sanat tarihçisi ALİÇAVUŞOĞLU neredeyse. dediğin sadece kataloglama esraali?yahoo.com yapmamalı; analitik düşünce ve disiplinlerarası bir bütünlük ile “sanatın tarihi”ni yazmalıydı. Sanatın tarihi nasıl yazılır sorusuna bugün verilecek pek çok cevap var elbette... Ancak şunu biliyoruz ki kataloglama yapmak işin sadece küçük bir bölümünü oluşturuyor artık. Türkiye’de sanat tarihi denildiğinde, daha doğrusu “kataloglama” dışında gerçek bir sanat tarihi yazımı söz konusu olduğunda ilk akla gelen isimlerden biri Mazhar Şevket İpşiroğlu.... 1943’de Alman Profesör Ernst Diez başkanlığında kurulan İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünün efsanevi hocalarından biri olmasının dışında yazdığı kitaplarla sanat yapıtının, sanatçının ve dönemlerin nasıl okunması gerektiğini en iyi anlatabilmiş isimlerden biri o... Türkiye’de sanat tarihinin gelişimine büyük katkılar sağlamış olan İpşiroğlu’nun 100. yaşı şu günlerde Yapı Kredi Sermet Çifter Salonu’nda Necmi Sönmez’in hazırladığı bir sergi ile kutlanıyor. Bir sanat tarihçisinin yaşamını olduğu kadar bu disiplini merak edenler için de büyük bir fırsat bu sergi. Çünkü, her ne kadar İpşiroğlu’nun yaşamını, yapıtlarını, düşünce dünyasını içerse de, serginin, Türkiye’de sanat tarihinin oluşum sürecine de ışık tuttuğunu söyleyebiliriz. Necmi Sönmez, İpşiroğlu sergisini ilginç bir düzlemden başlatıyor. Türk sanatının önemli figürlerinden biri olan ve Sanat Tarihi bölümünde hocanın öğrencisi olmuş Yüksel Arslan’ın bu dönem gerçekleştirdiği çizimler karşılıyor sergide bizi. Bu düzlem şu açıdan önemli; kendisi de liseyi bitirene dek Namık İsmail’in atölyesinde resim dersleri alan ve Almanya’da Düsseldorf Akademisi Resim Bölümü’nde öğrenim gördükten sonra sanat tarihini seçen İpşiroğlu ile sanat yaşamını tam tersi yönden, yani sanat tarihi ile başlatan Yüksel Arslan’ın sergide bu biçimde buluşması gerçekten ilginç. Diğer bir nokta ise İpşiroğlu’nun, derslerine giren Yüksel Arslan’ın yapıtları ile daha doğrusu dönemin sanatıyla kurduğu ilişki... Serginin bir diğer önemli özelliği ise; İpşiroğlu’nun Sabahattin Eyüboğlu ile 1956’da kurdukları İstanbul Üniversitesi Film Merkezi’nde gerçekleştirilmiş filmlerin de gösteriliyor olması. Anadolu Uygarlıkları üzerine odaklanan merkezde bu iki sanat tarihçisi tarafından gerçekleştirilen filmleri kaçırmamak gerek. Çağdaş ile geleneği birbirinin düşmanı görmeyen bir anlayışın ve düşüncenin ürünleri bu filmler. İpşiroğlu’nun Avrupa Sanatı ve Problemleri, Avrupa Resminde Gerçek Duygusu, Oluşum Süreci İçinde Sanatın Tarihi ve Sanatta Devrim gibi pek çok kitabı bulunuyor. Bir kısmını bugün ancak kütüphanelerden edinebileceğimiz bu yayınları da sergide izleyebilirsiniz. Hatırlatalım, Siyah Kalem üzerine araştırması, Ahtamar Kilisesi ve İslamda Resim Yasağı ve Sonuçları adlı kitabı ise geçtiğimiz yıllarda Yapı Kredi tarafından basılmıştı. Yaşamı sadece sanatın tarihini yazmakla değil, resim yaparak, film ve fotoğraf çekerek geçen bu çok yönlü ismi yakından tanımak için görmek gerekiyor bu sergiyi. Necmi Sönmez’in değindiği gibi; sanat tarihi disiplininde daha önce sözü edilmeyen kavramları (fenomenoloji, alımlama vb) tartışmaya açan, kendisinden önce kimsenin geçmediği dar patikalara yönelerek yeni kavramlar dünyası yaratan Mazhar Şevket İpşiroğlu’nun yaşamı da, yapıtları da sadece sanat tarihçileri değil izleyen herkesi etkileyecek görünüyor. “Öncü Bir Düşünür Mazhar Şevket İpşiroğlu”, Yapı Kredi Kültür Merkezi Sermet Çifter Salonu 23 Mayıs – 15 Temmuz 2008 İstiklal Caddesi, No: 285 Beyoğlu Tel: 0212 252 47 00 tiyatro Oyunun Oyunu Bu yılın en çok konuşulan oyunlarından Oyunun Oyunu pek çok ünlüyü bir araya getiriyor. Gösteri dünyasının perde arkasını yansıtan oyun bir turnede geçiyor. Bir gece iki oyuncu arasında beklenmeyen bir yakınlaşma gerçekleşince kadrodaki tüm gizli ilişkiler bir bir ortaya çıkar. Kuliste karmaşa her an artarken perde açılmalı ve oyun devam etmelidir. Tüm oyuncuların iki farklı karakteri canlandırdığı Oyunun Oyunu’nda Yasemin Yalçın, İlyas İlbey, Şebnem Dönmez, Kerem Atabeyoğlu, Serhat Tutumluer, Gülen Karaman, Volkan Severcan, Alp Kırşan, Evren Kardeş rol alıyor. Michael Frayn’ın daha önce filme de çekilen eserini Mehmet Ergen çevirmiş ve yönetiyor. Oyunun Oyunu 13 Haziran’da İzmir Açıkhava Tiyatrosu’nda sahnelenecek. (Tel: 0 212 327 24 27) Gençlik Tiyatroları Buluşması 5 Haziran, 14 Haziran tarihleri arasında, Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nin bahçesindeki Açık Hava Sahnesinde Şölen var. On günlük süre ile Nazım genç sahiplerini ağırlayacak. On bir oyun seyirci ile buluşacak. Kentin farklı bölgelerinden dokuz lise, Bakırköy Oyuncuları ve Tiyatro C oyunları ile yaşama yeni bir renk katacaklar. Yaklaşık otuz oyun arasından seçilerek gerçekleştirin bu şölende, tiyatro ve sanatın her alanına sistemli saldırıların yoğunlaşarak arttığı bir süreçte hayat bulan bu etkinliğin, bu saldırılara karşı önemli bir yanıt oluşturması amaçlanıyor. Etkinlik kapsamında, Vatan Kurtaran Şaban, 12. Gece, Resimli Osmanlı Tarihi, Sonsuzluk Kitabevi, Figaro Boşanıyor, At gibi oyunlar sahnelenecek. (Tel: 0 216 414 22 39) snmdnmz?gmail.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle