19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 7 HAZİRAN 2008 CUMARTESİ Konser Efsanevi rock yıldızı Rock müzik tarihinin efsane ismi Mark Knopfler, 13 Haziran Cuma akşamı Turkcell Kuruçeşme Arena’da İstanbullularla buluşacak. 29 Mart’ta başladığı 2008 turnesinin 62. konserini İstanbul’da gerçekleştirecek olan efsanevi rock yıldızı, kendine özgü gitar çalma tekniği ve şarkı sözleriyle dikkatleri üzerine çekiyor. Knopfler, 80’li yıllarda Dire Straits grubu ile milyonlarca hayrana sahip oldu ve müzik tarihinin unutulmayacak isimlerinden biri haline geldi. Sanatçı kariyerine 90’ların ortasından itibaren çıkardığı solo albümler ile devam ediyor. 2007 yılında çıkardığı 12 parçadan oluşan 8. solo albüm ‘Kill to Get Crimson’, hâlâ satış listelerinde üst sıralarda. (0216 556 98 00, biletler 300 ve 100 YTL) Balkan şarkıları İstanbul’un yaz klasiği Çubuklu Hayal Kahvesi’nde konser programı başladı. Balkan şarkılarının sultanı Suzan Kardeş, 13 Haziran Cuma akşamı Hayal Kahvesi sahnesinde sevenleriyle buluşacak. 2008 yılının ilk aylarında çıkardığı albümüle Balkan şarkılarını seslendiren Suzan Kardeş’e konserde konuk müzisyenler eşlik edecek. Rıhtımda, yıldızların altında gerçekleşecek konser saaat 23.00’de başlayacak. Çubukla Hayal Kahvesi’ne İstinye’den tekneler kalkıyor. (0216 413 68 80) Sulukule yok olmasın Sulukule’nin yok olmasına karşı direnen mahallelilerden oluşan Sulukule Roman Orkestrası, 13 Haziran Cuma akşamından itibaren her cuma saat 22.00’de Taksim Asmalımescit’teki Gece’de sahneye çıkacak. Kültürel miraslarını yaşatmak için seslerini duyurmaya çalışan Sulukule Roman Orkestrası, kışkırtıcı müziklerini İstanbullularla paylaşıcaklar. Gece, vokalde Erdoğan Dalkıran, kemanda Arif Çalışır, kanunda Yücel Kokşa, klavyede Bülent Mintaş, klarnette Bahattin Lekesiz ve ritim çalgılarında Tamer Yolal ile Mehmet Çalışır olacak. Müzikseverleri yerlerine oturamayacakları kıpır kıpır geceler bekliyor. (0212 245 97 68, biletler 15 YTL) Popun divası Pop müziğin divası Ajda Pekkan, 13 Haziran Cuma akşamı Anadolu Gösteri Kongre Merkezi’nde konser verecek. Ünlü şarkıcı eski ve yeni pek çok şarkısını sevenleri için seslendirecek. BKM organizasyonu ve Gülen Boya işbirliğiyle gerçekleşecek konser saat 21.00’de başlayacak ve saatler boyunca sürecek. Ajda Pekkan hayranları için kaçırılmaz bir gece. (0216 556 98 00, biletler 76, 71 ve 56 YTL) Fışkın Hayal’de Herbie Hancock 15. Uluslararası İstanbul Caz Festivali’nde iki farklı konserle cazseverlerle buluşacak. 2 Temmuz’daki ilk konser son albümü ‘River’ projesi bağlamında ‘River of Possibilities’ başlığını taşıyor. 3 Temmuz’daki konser ise trio formatında. Hancock’la birlikte Dave Holland, Vinnie Colaitua gibi müzisyenler sahne alacaklar. Caz nehri İstanbul’da akacak etmekte. Hancock ve Shorter, cazın yaratıcı yanı yüksek sanatçılarından ve onların elinde caz bir başka koyulaşıyor. River albümünde iki birliktelik olduğunu söyleyebiliriz. Joni Mitchell şarkıları Hancock ve ShorterHancock. Albümde caz standartları ise çalgısal olarak yorumlanmış. Shorter’ın bestesi 1967 yılı, aynı adlı albümde yayımlanan ‘Nefertiti’ ve Duke Ellington bestesi ‘Salitute’ özellikle caz severleri memnun edecek. Böylece 60’lı yılların ünlü ‘İkinci Miles Davis Beşlisi’nde yer alan bu iki caz efsanesi, 2008 yılında hâlâ aynı ruhu bir şekilde devam ettirmekteler. Basta Dave Holland, davullarda ise Vinnie Colaitua’ın olduğunu da belirtelim. Bu iki müzisyen İstanbul konserlerinde yer alacak. River albümü ‘2008 Grammy Yılın Albümü’ ödülünü aldı. 43 yıl sonra bir caz albümünün bu ödülü alması giderek ticarileşen müzik endüstrisi açısından sevindirici olmalı. Günümüz sanatı yarışmalar, festivallerle ayakta kalabiliyor. Her ne kadar sanatı yarıştırmak işin doğasına aykırıysa da, iyi müziğin ödüllendirilmesi olumlu. Hancock’un resmi web sitesine girdiğinizde bu yıl kazandığı Grammy ödülüyle ilgili hiçbirşey göremiyorsunuz. Bu durum, ülkemizde insanların kendilerini Grammy’e Oscar’a aday göstermelerinin bile haber olduğu göze alınırsa oldukça düşündürücü olmalı. Hancock kazandığı Grammy’leri değil Miles Davis’in kendisi için söylediği şu sözleri referans vermiş: ‘Herbie, caz piyanosu için Bud Povell ile ve Thelorious Monk’un ardından bir aşamadır. Hancock’dan sonra onu aşan kimseyi dinlemedim.’ River albümü Hancock’un ‘Gershwin’s World’den bu yana çıkardığı en iyi kayıt. Hancock’un bu proje bağlamında İstanbul’a geliyor olması caz severler için heyecan verici. 90’lı yıllarda İstanbul’a ilk geldiğinde konser sonrası Yeniköy Bilsak’ta sabaha kadar Türk cazcılarıyla birlikte çalmıştı. Sanırım cazcılarımızın yaşamlarındaki en güzel anılarından biri olan bu gecede büyük ustanın ne kadar mütevazı olduğunu görmüştük. Birlikte çaldığı kişilerin nasıl çaldığı değil onlarla birlikte olmak önemliydi. Onun için caz, müzikle sohbet etmek demekti. ‘Olanaklar Nehri’ konseri ve caz triosu formatından birini seçebilir, ya da her iki konsere de gidebilirsiniz. Bu konserler Grammy ödüllü bir proje olduğu için değil Hancock’un Miles Davis’e kadar uzanan tarihi kimliği, müzikal dehası ve birlikte geldiği usta müzisyenlerden dolayı çok önemli. Uzun yıllardır müzik dünyasının içerisinde çeşitli alanlarda başarılı çalışmalar gerçekleştirmiş Özge Fışkın, 11 Haziran Çarşamba akşamı Beyoğlu Hayal Kahvesi’nde sahneye çıkacak. İlk albümü ‘Kilitler’ ile hatırı sayılır bir hayran kitlesi edinen Fışkın, saat 00.30’da sahneye çıkacak. Fışkın, öğrencilik hayatı boyunca müzisyen arkadaşları ile birlikte kurduğu ‘cover’ gruplarla Ankara’daki rock barlarda sahne aldı. 2000 yılında katıldığı Roxy Müzik Yarışması’nda Jüri Özel Ödülü aldı. Aynı yıl Sertab Erener ve Levent Yüksel için geri vokal yapmaya başladı. 2003 yılında Letonya’da düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması’nda Sertab Erener’e eşlik etti. (0212 244 25 58) Dünya müziği Okay Temiz ve Oriental Wind, yarın akşam Garajistanbul’da konser verecek. Okay Temiz’in 1972 yılında Stockholm’de kurduğu Oriental Wind, İskandinavya, Avrupa ve Türkiye’nin önde gelen müzisyenlerinden oluşuyor. Topluluk başta Türk folk ve Sufi müziği olmak üzere geniş bir müzik yelpazesine sahip. Afrika ve Hint folk müziklerinin ve cazın da en güzel örneklerini seslendiriyorlar. Dünya müziklerinin dinlenebileceği konser saat 21.30’da başlayacak. (0212 244 44 99, biletler 25 ve 20 YTL) Caz tarihinin artık ikon haline gelmiş efsanevi piyanisti Herbie Hancock, 15. Uluslararası İstanbul Caz Festivali’ne konuk olacak. Aynı zamanda festivalin onur konuğu olan usta piyanist, cazın yanı sıra pop, rock ve elektronik müzik gibi farklı alanlara da el atmakta. Bu yolda folk ve caz ozanı Kanadalı Joni Mitchell’in şarkılarını yorumladığı ‘RiverThe Joni Letters’ albümüyle bir kez daha Grammy ödülü aldı. Hancock festivaldeki ‘The River of Possibilities’ başlıklı konserinde bu BÜLENT albümden parçalar seslendirecek. ERGÜDEN Ayrıca CRR’de Trio formatında [email protected] bir konser daha verecek. İkinci konserin standart caz severlere yönelik olabileceğini rahatlıkla tahmin edebiliriz. Verve etiketiyle çıkan ‘River’ albümü Hancock’un daha önce çıkardığı ‘News Standarts’ ve ‘Possibilities’ albümlerinin devamı niteliğinde. Pop şarkılarıyla ve şarkıcılarıyla cazın birlikteliği, Hancock’un dehası ve ciddi çalışmaları sonucu üst düzey kaliteye ulaşıyor. Albüm pop merkezli dinleyiciler açısından da beşi kadın, biri erkek altı ünlü şarkıcısıyla ilgi çekici. Tüm şarkılar Joni Mitchell’e ait ve bunlardan sadece birini kendisi söylemekte. Norah Jones, Tina Turner, Corinne Bailey Rae, Luciana Sauza ve albümün en büyük sürprizi olan Leonard Cohen ise diğer şarkıları seslendirmekteler. Cohen’in sözlerini okuduğum ‘The Jungle Line’da Hancock’un piyanosundan çıkan sesler parçayı neredeyse deneysel denilebilecek bir düzeye ulaştırıyor. Şiir ve caz, Cohen’in konuşma sesindeki müzikle, Hancock’un piyanosundaki ifadeler yepyeni bir sound oluşturmakta. Ancak albümün gerçek solisti saksafoncu Wayne Shorter. Hancock’un 60’lı yıllardan beri uzun soluklu birlikteliği yakaladığı bu büyük usta, albüm boyunca mistik sololarını, sanki bulutların arkasından gelen güneş ışınları gibi göz kamaştırmadan, ama son derece derinden icra Göçer turnede Yeni şarkılarıyla turneye çıkan Ferhat Göçer, bu akşam Kayseri Kültür Merkezi’nde konser verecek. Üçü Sezen Aksu imzalı olmak üzere 12 yeni şarkısını sevenleriyle buluşturmayı hedefleyen Göçer, Türkiye’nin dört bir yanını geziyor. Yarın akşam Konşa Rixos Otel’de olacak sanatçı, 9 Haziran Pazartesi ise, Gaziantep Kalender Plaza’nın sahnesinde olacak. Göçer, 10 Haziran Salı Adana Ç. Ü. Açıkhava Tiyatrosu’nda ve 11 Haziran Çarşamba Mersin M. Ü. Açıkhava Tiyatrosu’nda sevenleriyle buluşmaya devam edecek. (0216 556 98 00) Evrensel müzik Birçok ırk ve kültürün bir arada yaşadığı New York şehrinin etnik panaromasını soul, funk, hiphop ve caz ile yorumlayan Nickodemus, bu akşam Lucca’da sahneye çıkacak. Nickodemus, ilk karma albümünü 1999 yılında çıkardı. Çoğu DJ ve prodüktörden farklı olarak yetiştiği çok kültürlülüğü her fırsatta evrensel müzik anlayışı ile birleştirdi. İlk solo albümü ‘Endangered Species’ı da, Thievery Corporation ve Ursula 1000 gibi önemli isimlerin plak şirketi ‘Eighteenth Street Lounge’ etiketi ile 2005 yılında çıkardı. (0212 257 12 55) 13 Temmuz’da neredesiniz? Müzikle yakından ilgilenenler için yanıtlaması güç bir soru bu. Çünkü, 13 Temmuz akşamı İstanbul’da iki önemli konser var. Dünyanın en önde gelen heavy metal gruplarından Judas Priest Kuruçeşme Arena’da, trip hop’un efsane ismi Massive Attack ise Maslak Parkorman’da sahneye çıkacak. Sıkı heavy metal ZÜLAL dinleyicilerinin ya da trip hop KALKANDELEN hayranlarının tercihleri herhalde bellidir. Fakat kzulal?yahoo.com şehrine gelen önemli grupların canlı performanslarını kaçırmak istemeyen bir müzik yazarı için karar vermek kolay olmayabilir. Talihsiz bir rastlantı gerçekten... Daha önce konserde görmeme karşın, ben tercihini Massive Attack için kullananlardanım. Grubun müziği ile kurduğum duygusal bağdır beni Parkorman’a çeken. Hani bazı şarkılar vardır, herkesten daha yakındır size. Odanıza girer, kapıyı kapatır ve en özel duygularınızı melodilerle özdeşleştirirsiniz. Massive Attack’in bazı şarkıları, yıllar içinde benim en yakın arkadaşlarım oldu. Onları konserde binlerce insanla paylaşmak biraz garip gelse de, oraya gitmezsem kendimi ihanet etmiş gibi hissederim. 1988’de Bristol’de kurulan Massive Attack, özellikle 1968’den sonra doğan kuşak için önemli bir ses oldu. 80’lerin ortasında Tricky ve Andrew Vowles (Mushroom) ile birlikte başlattıkları The Wild Bunch serüveni, bugün sadece iki üyeyle, Robert del Naja (3 D) ve Grantley Marshall (Daddy G) ile, Massive Attack olarak yoluna devam ediyor. Yaptıkları müzik öylesine kendine özgü ki, ilk kez duyduğunuz yeni bir şarkıyı da çalsalar, “Bu, ancak Massive Attack olabilir” dedirtiyor. Caz, hip hop, rock, soul, blues ve hatta klasik müzik öğelerini bir araya getiren trip hop’ın yaratıcısı olarak biliniyorlar. Farklı vokalistlerle işbirliği yaptıkları albümleri çıkar çıkmaz müzik dünyasında tartışmalar başlıyor. Karışık, duygusal olarak etkileyici ve cezbedici bir tarzları var. Progressive rock ile hip hop’ın mükemmel bir uyumu denilebilir. 20 yıldır onların müziğini dinlemekten aynı derecede heyecan duyan çok sayıda insan var. Bu bitmeyen heyecanı yaratan müziğin temel özelliklerini sıralayalım... 1. Hipnotiktir. Dinlerken insanı adeta hipnotize edip başka yerlere götürür. 2. Atmosferiktir. Hipnotik oluşunun bir nedeni de bu özelliğinden kaynaklanır. Çaldığı ortamda yeni bir atmosfer yaratıp sizi de içine çeker. 3. Romantiktir. Diyelim ki, yeni çıktığınız birisini etkilemeye çalışıyorsunuz ve evinize davet ettiniz. “Mezzanine” albümünü çalmanız akıllıca olur; bu gibi durumlar için idealdir. 4. Melankoliktir. İlk albümlerinde yer alan “Unfinished Sympathy”i ilk duyduğum günden bu yana değişmedi bu özellik. Grup, son iki albümde daha karanlık bir sounda doğru yöneldi. 5. Politiktir. Doğrudan sosyal meselelere değinen şarkılarının yanı sıra, grup elemanlarının sıklıkla politik görüşlerini dile getirip savaş karşıtı konserlerde yer almaları ve Oxfam gibi yardım kuruluşlarıyla çalışmaları da bu izlenimi yaratıyor. Bunlara ek olarak, farklı kültürlerin müzikal etkilerine de açıktır Massive Attack. Örneğin, “Inertia Creeps” adlı şarkılarının izleri İstanbul’dadır. Bir İstanbul konseri sonrasında dansöz izlemeye götürmüşler grubu. Bir röportajlarında, dansözden hazzetmediklerini, ama müzikteki ritimden etkilenip o şarkıyı yaptıklarını söylediler. Mezzanine albümünün kitapçığında The Clash’a teşekkür etmeleri de boşuna değildir. Bütün bu özelliklerin hepsini taşıyan müziği yapmak kolay iş değildir. Şarkılarıyla duygusal bağ kurmayanların da, Massive Attack’ı canlı dinlemelerini öneririm. 1999’da yine Parkorman’da verdikleri konser, bugüne kadar gördüğüm en iyi sahne performanslarından biriydi. Üstelik bu defa Echoes Production’ın organize ettiği konserde, çıkaracakları yeni albüm öncesinde, Glastonbury Festivali’nin hemen ardından dinleme olanağı bulacağız grubu. Kim bilir, belki yeni şarkılarını da çalarlar! sirin.guven?gmail.com RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle