17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 28 HAZİRAN 2008 CUMARTESİ Konser Kitleler için müzik: Masstival Kitlelerin müzik festivali sloganıyla yola çıkan Masstival’in ikincisi, yine onlarca yerli, yabancı sanatçı ve grubun katılımıyla 46 Temmuz tarihleri arasında Parkorman’da yapılacak. Echoes Production tarafından düzenlenen festivalde, Alanis Morissette, Stereophonics, Def Leppard ve Whitesnake gibi dünyaca ünlü sanatçıların yanı sıra; Yüksek Sadakat, Redd, Özge Fışkın, Ogün Sanlısoy, Duman, Şebnem Ferah gibi Türk rock müziğinin önemli isimleri de sahne alacak. Parkorman’ın çimenlerine yayılarak tatil havasında geçecek Masstival’de kamp yapma imkanı da var. (0216 556 98 00, bilet fiyatları 120, 112, 87.50 ve 60 YTL) Caz festivali başlıyor İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından, Garanti Bankası sponsorluğunda düzenlenen İstanbul Caz Festivali, bu yıl 2–16 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşecek. Festival kapsamında birbirinden önemli sanatçılar kırka yakın konser verecek. Festivalin ilk günlerinin göze çarpan isimleri arasında müzik tarihine yön veren caz ikonu Herbie Hancock var. Hancock, 2 ve 3 Temmuz akşamları müzikseverlerle buluşacak. The Big 3 Palladium Orchestra da, 2 Temmuz Çarşamba akşamı sahneye çıkacak. Gelişimine büyük katkıda bulunduğu ‘slap’ tekniği ile günümüzde basçıların önemli ilham kaynakları arasında bulunan Marcus Miller ise, 3 Temmuz Perşembe akşamı unutulmaz bir performans sergileyecek. Bu arada halen devam eden ‘Harbiye Kongre Vadisi’ projesi kapsamında Taşkışla Caddesi araç ve yaya trafiğine kapatılmıştı. O nedenle Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nin girişleri Caz Festivali için yeniden düzenlendi. Seyirci girişleri Açıkhava Sahnesi’nin güneyinden geçen Kadırgalar Caddesi yönünden, basın ve protokol girişi ise teleferik yönünden olacak. (0216 556 98 00, bilet fiyatları değişiyor) Boğaza karşı müzik Sezen Aksu, Denizyıldızı isimli albümünün ilk konserini bu akşam Turkcell Kuruçeşme Arena’da verecek. Yeni şarkılarının yanı sıra, eski parçalarını da seslendirecek sanatçı boğaza karşı bir müzik ziyafeti sunacak. Aksu konseri sohbeti ve esprili hikayeleriyle renklendirecek. Turkcell Kuruçeşme Arena’da 2 Temmuz Çarşamba akşamı da Enbe Orkestra’sı sahneye çıkacak. Kış aylarında çıkardıkları albümle dikkatleri üzerine çeken, Behzat Gerçeker yönetiminde ki Enbe Orkestrası müzikseverleri coşturacak. Kuruçeşme Arena, 4 Temmuz Cuma akşamı da Gülben Ergen’e ev sahipliği yapacak. (0216 556 98 00, biletler 100, 90, 75 ve 66.50 YTL) On yıl önce geçirdiği bir operasyon sonucu kaybettiği sesine yeniden kavuşan Gül Erda yeni albümündeki şarkılarını terapi niyetine söylüyor. Gül Erda, aslında hepimizin bildiği bir isim. İlk olarak 1980’lerde karşımıza çıkan güzel yüzlü sunucu, oyuncu ve şarkıcının reklamlarda, televizyonda, sinema filmlerinde yıllarca yüzünü gördük, sesini duyduk. TRT’de Uğur Dündar’la daha sonra Güner Ümit’le cumartesi akşamları programları sundu, bu sırada müzik albümleri yaptı, sinema filmleri çekti, dizilerde oynadı. Beşinci solo albümü Mor Hicranlar çıktıktan sonra birden yok oldu. Bu SİNEM yokluğun sebebi ise ne yazık ki Erda’nın kaybedip 10 yıl kadar uzun bir süre DÖNMEZ sesini boyunca da geri kazanmak için çalışması. Şimdi geri döndü. İsmini Bavula Tıktım adlı yeni albümündeki kendi deyimiyle terapi niyetine şarkılarıyla... 1998’de çıkan Mor Hicranlar albümü sırasında ses tellerinde kist olduğu teşhisiyle ameliyata alınmış Erda. Sesimin rengi değişir mi diye sorarak girdiği ameliyattan zar zor duyulan bir ses ile çıkmış. Tam da albümü yeni çıkmışken böyle bir olay olması tabii ki çok üzmüş onu: “Tamamen sese dönük bir mesleğiniz var ve sesiniz elinizden gidiyor. Duvarların içine hapsolmuş gibi hissettim kendimi, bir cerrahın ellerini kessem ne hissederse ben de öyle hissettim.” Ancak yılmamış Erda, umutla canla başla çalışmaya devam etmiş. Öncelikle konuşma sesini, 10 yılın sonunda ise şarkı söyleme sesini geri kazanmayı başarmış. Kendi çalılığımın dikeni olacağım bir nostalji albümü için. Yeni albümü için oldukça heyecanlı Gül Erda, albümünün oldukça kaliteli olduğunu ve reklamdan ziyade dinleyenlerin beğenerek birbirine anlatarak yayılacağını ve tanınacağını söylüyor. Albümünden bahsederken gözleri parlıyor Erda’nın, ismi için biraz ‘pürtüklü’ diyor ve ekliyor: “Ben albümün fısıltıyla ilerleyeceğini düşünüyorum. Piyasadaki bütün gaz kaçağı sesleri şişeleyip parfüm niyetine satıyorlar. Sektör reklama dayalı, ama bu sektör böyle batmaya devam ederse, dinleyiciler de cd almazlarsa, gerçek ses ve müzik dinlemek çok zorlaşacak. Birkaç kişi dışında başka ellere geçecek. Sesler aynı, bir sesin lezzetli olması lazım. Sesler artık hep birbirine benziyor. Bu albüm bir lokomotif. Mani yazıp üzerine beste yapmıyorum. Artikülasyon diksiyon denen şeyler var kolay öğrenilmiyor. Ben sesime de güveniyorum.” Hayatta her zaman kaliteli işler yaptığını ve kendinden ödün vermediğini vurgulayan Gül Erda, hayatındaki en önemli düsturunun Shakespeare’in “Başkasının bahçesinde gül olacağıma kendi çalılığımın dikeni olacağım” sözü olduğunu söylüyor. Önemli olanın kimseye tutunmadan, kendi ayakları üzerinde durmak olduğunun altını çizen Erda, “Bu hayatta iki tip kadın var biri sarmaşıklar, sarılarak çoğalırlar, tutunmadan yaşayamazlar. Öbürü de ömür boyu köklerine sahip çınar gibi, ulu ağaçlar vardır, ne fırtınalar yağmurlar görür ama ayakta durur. Ben hep ikincisi olmaya çalıştım. Kadınları ikinci sınıf görüyorlar ama kadınları kadınlar kurtarabilir. Kendisinin kurtarılmasını bekleyen yalnızca kölelerdir der Voltaire. Kadınlar savaşmadığı müddetçe köleliğe devam etmek durumunda kalırlar” diyor. Erener ile Tırpan 20. ENKA Kültür Sanat Yaz Etkinlikleri kapsamında, 4 Temmuz Cuma akşamı saat 21.15’de birlikte benzersiz projelere imza atan Sertab Erener ve piyanist Sabri Tuluğ Tırpan konser verecek. Konserde, Türkiye’nin dev sesi Sertab Erener ve Avusturya’da yaşayan genç kompozitör Tırpan’a nefesli çalgılardaki başarılarıyla tanınan Serdar Barçın eşlik edecek. ‘Essence’ isimli konserde, başta caz olmak üzere farklı tarzlardan özenle seçilmiş İngilizce ve Türkçe şarkılardan oluşan repertuar seslendirilecek. (0216 556 98 00, biletler 34.50 YTL) Tüm gün müzik Miniaturk Bahar Etkinlikleri, bugün renkli bir müzik şenliğiyle izleyicilere veda ediyor. Etkinlikler, saat 14.00’de Çağdaş Mevlana Aşıkları Topluluğu müzisyen ve semazenlerinin gösterisiyle başlayacak. Ardından saat 15.15’te Serhat Sarpel ve İstanbul Beşlisi sahneye çıkacak. Grup, Türk Sanat Müziği’nin en güzel örneklerini sunacak. Saat 16.30’da ise, Ahırkapı Roman Grubu müzikseverlerle buluşacak. Topluluk ritmik müziğiyle, izleyenleri yerlerinde oturtmayacak. Tüm gün sürecek konserler ücretsiz. (www.miniaturk.com.tr) Mor ve Ötesi Türkiye’de alternatif müziğin en güçlü gruplarından biri haline gelen Mor ve Ötesi, bu akşam saat 23.45’te Babylon’un yazlık mekanı Babylon Alaçatı’da konser verecek. Yaptığı müziği geniş kitlelere dinletmeyi başaran topluluk, bu yazın en çok dikkat çeken performanslarından birine imza atacak. Masmavi bir denizin kıyısında Mor ve Ötesi dinlemek isteyenler konseri sakın kaçırmasın. (0216 556 98 00, biletler 33.50 ve 28 YTL) On yaşında reklam filmleri 10 yaşında Kadıköy’de yürürken keşfedilen Gül Erda, ilk reklam filmini de bu yıllarda çekmiş. Daha sonra konservatuara yazılmış ve konservatuarda okuduğu süre boyunca 250 reklam filmi çekmiş, Daha sonra kendisinin asıl tanınmasını sağlayan İşte Cumartesi adlı televizyon programı gelmiş. “O zamanlar, televizyon bugünkü gibi değildi. Şimdi ne aranılmazsa o zaman o aranıyordu. Eğitim, kalite, erdem. Parayı sormadım bile. Giysilerimi bile kendim dikiyordum her hafta. Çok mutluydum. 10 yılda değişti her şey.” Televizyon programlarının ardından Şan Tiyatrosu’nda sunuculuk gelmiş. Daha sonra Kırık Hayatlar adlı filmde rol almış. Bu ilk sinema oyunculuğu deneyiminden sonra dörtbeş film daha çekmiş. Çok fazla görünmemesinin nedeninin tipi olduğunu söyleyen Erda, “Her projeye uymuyordum, o sıralar filmlerde kadınlar hep ezilen, tecavüze uğrayan tiplerdi, o senaryolarda kadınları öyle görmek istemişler, kadın hep zavallı, nikah bekleyen bu tiplemelere benim yüzüm ve vücut dilim uymuyordu” diyor. Bu sıralar sürpriz projelerle de karşımıza çıkma ihtimali de var. Sazlı sözlü gece DJ ve müzisyen Önder Ulugür’ün öncülüğünde kurulan Dolapdere Big Gang, bu akşam saat 22.00’de Studio Live sahnesinde olacak. Ağırlıklı olarak Dolapdereli 9 müzisyenden oluşan topluluk, geçtiğimiz yıl Yakartop Müzik’ten çıkardığı ilk albümü ‘Local Strangers’la müzik dünyasına iddialı bir giriş yapmıştı. Dünyaca ünlü pop ve rock şarkılarını Türk sazlarıyla alaturka bir yorumla icra eden grup, ilk albümüyle hem yurt içinde hem de yurt dışında çok beğenildi. Bu akşam çok yakından bildiğiniz yabancı şarkıları, sazlı, sözlü olarak dinleyebilirsiniz. (0216 556 98 00, biletler 30 YTL) Albümü fısıltı tanıtacak İsmini Bavula Tıktım albümünde en çok dikkat çeken ise tangoya benzeyen tınılar. Çalışmaları yedi ay süren albümdeki şarkılar zaten hazırmış Erda’da. Şarkı söylemediği dönemde de söz yazıp beste yapan Erda, yazdığı şarkıları kimi arkadaşlarına da vermiş. Bu albümdekileri de o dönemde yazmış. Yeni albümünde sekiz şarkı var. Bu şarkılardan altısının sözü de müziği de Gül Erda’ya ait. Birinin de sadece sözlerini yazmış. Şu an eski şarkılarından 14’ünü hazır tutuyor Neil Diamond yine liste başı “Girl, You’ll Be a Woman Soon” dersem, kuşkusuz birçok kişinin aklına hemen Quentin Tarantino’nun kült filmi “Pulp Fiction” gelir. Sinema görselliğe dayandığı için her zaman daha popülerdir ne de olsa. Peki, “Red Red Wine” dersem ilk akla gelen ne olur? Büyük olasılıkla 80’lerin ünlü reggae topluluğu UB40 olur. Gerçek hayranları ZÜLAL dışında pek kimsenin aklına Diamond gelmez. Oysa KALKANDELEN Neil bu iki şarkının da yazarı ve bestecisi odur. Fakat onu bilen kzulal?yahoo.com de gerçekten iyi bilir ve hiç peşini bırakmaz; bütün dünyada çok sadık bir dinleyici kitlesi vardır. “I’m a Believer”, “Solitary Man”, “Sweet Caroline” “Kentucky Woman, Do It” gibi unutulmaz şarkılarıyla 60’lar, 70’ler ve 80’lerde fırtına gibi esti Diamond. O tarihten sonra biraz durulduysa da, zaman zaman yine listelerin üst sıralarında yer aldı. Biz de bugün, bu başarıyı tekrar yakalayan yeni albümü “Home Before Dark” nedeniyle bu 67’lik delikanlıyı bir kez daha selamlıyoruz. Billboard Hot 200’e ve İngiltere Albümler Listesi’ne1 numaradan giren albüm, son aylarda adından çok söz ettiriyor. Rock, pop, country ve folk müzik türlerinde sayısız eser yaratan Diamond, ikinci kez Johnny Cash’in prodüktörü Rick Rubin’le çalışarak, doğru yolda olduğunu bir kez daha kanıtladı. Folk pop tarzındaki “Home Before Dark”, aynı Cash’in albümlerinde olduğu gibi, akustik kayıtlarıyla ve sesi öne çıkaran minimalist prodüksiyonuyla dikkat çekiyor. Diamond, yaşadığı bu yoğun sürecin hem “karşı konulmazlığını” hem de “dehşete düşürücü” niteliğini albüm kitapçığında öyle güzel anlatmış ki, bir bölümünü bu yazıda aktarmak istiyorum. Albümü yaratma sürecinde, bulunması gereken her yerde fiziksel olarak bulunduğunu, ama gerçekte aklının ve ruhunun hep başka yerlerde olduğunu söylüyor ünlü müzisyen. Bunun için kullandığı ilginç metaforu da şöyle anlatıyor: “Bir havuz partisinde derine dalmak gibi; suyun altındayken etrafınızdaki eğlence seslerini duyabilirsiniz ama herşey bulanıktır. Siz orada kendi dünyanızda yalnızsınızdır. Net bir şekilde duyabildiğiniz tek şey, aklınızdan geçenler ve kalbinizin atışıdır. Etrafınızda olanlardan uzaklaşır, nefesinizi tutarsınız, aklınız boğulma korkusuyla meşguldür. Ben de başarısızlıktan, güzellikleri ortaya koyamamaktan korkuyorum...” Müzik dünyasında geçirilen 45 yılı aşkın bir zaman, onca Grammy, sayısız ödül, düzinelerce hit şarkı, dünya çapında satılan 125 milyon albüm.... Ve Elton John ile Barbra Streisand’dan sonra Billboard listelerindeki en başarılı müzisyen Neil Diamond hala duygularını bu şekilde ifade ediyor... Başarının sırrı belki de, her yeni albüme başlarken bu ilk günkü heyecanı duymakta. Her yeni şarkıyı yaparken ölüp ölüp dirildiğini itiraf ediyor Diamond. “Home Before Dark” albümünde yer alan 14 şarkı için de aynı duyguları yaşamış. Hani arabada defalarca dinlenebilecek eskimeyen albümler vardır; çalar çalar hiç bıkmazsınız. Melodiler fiziksel anlamda yolu kısaltamayacağına göre, aldığınız zevktir onu daha kısa hissettiren. Aynen böyle bir albüm “Home Before Dark”. Johnny Cash kadar karanlık değil, ama sevgiden, aşktan, yalnızlıktan söz ediyor. Yalnız uyumaktan nefret eden, umudu kaybolan adamın ikinci bir şans elde edip yeniden büyüleyici güzelliğe kavuşmasıyla yaşadıkları anlatılıyor. Bir dostunun deyişiyle, “Elmayı bir kez daha ısırıyor” Diamond. Sanırım, biz dinleyicilere de, ona aşkta bu ikinci şansı veren hayat arkadaşı Rae’ye teşekkür etmek düşüyor. Bir de, “Another Day (That Time Forgot)” adlı şarkıda Diamond’a eşlik ederek mükemmel bir düet gerçekleştiren The Dixie Chicks üyesi Natalie Maines’i unutmamak gerek... sirin.guven?gmail.com İÇ DÜNYAYA YAPILAN 14 AYLIK YOLCULUK Bütün şarkıların söz ve bestelerinin kendisine ait olduğu albüm, sanatçıyı gerçek dünyadan 14 ay süresince koparıp kendi iç dünyasında derin bir yolculuğa çıkarmış. Neil RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle