19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 28 HAZİRAN 2008 CUMARTESİ Antalya’da 7 Haziran’dan bu yana operabalenin kalbi deliler gibi çarpıyor. 3 Temmuz’a kadar da öyle atacak gibi.. Organizasyonu Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nce gerçekleştirilen 15. Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali dev yapıtları arka GAMZE arkaya sanatseverlerle devam ediyor. AKDEMİR buluşturmaya Bu yazıda sözümüzün ana konusu Aspendos’un muhteşem atmosferinde izleme imkânını bulduğum, opera tarihinin unutulmaz başyapıtı; “Aida”. Ünlü İtalyan opera bestecisi Giuseppe Verdi’nin başyapıtı; librettosunu Antonio Ghislanzoni‘nin yazdığı dört perdelik operada, Habeşli köle prenses Aida ile kölesi olduğu Firavun’un kızı Amneris arasında kalan Mısır ordusu başkomutanı Radames’in dramatik aşkları anlatılıyor. “Aida”, bu yıl İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nce (İDOB) sahneye konuldu. Tam 404 kişilik dev bir ekip çalıştı. Dönemin Mısır’ının bütün ritüelleri ve bütün görkemiyle canlandırılabilmesi için “Aida”nın yapısı, figürasyonun hayli kalabalık olmasını gerektiriyor. Bunu eksiksiz gerçekleştirebilmek adına İDOB’da hummalı bir faaliyet süregeldiğini, İstanbul galasında İDOB Genel Müdürü ve Sanat Yönetmeni Suat Arıkan’dan öğrenmiştim. Aspendos’a ‘Aida’ çıkarması ‘Ne yapıt ama!’ İDOB GENEL MÜDÜRÜ SUAT ARIKAN: “Seyircinin alkışlarını emeğin en güzel karşılığı. Yapıta emek veren tüm sanatçılara ve çalışanlarımıza teşekkür ediyorum. Kurumun tüm çalışanları seferber oldu. Sahne arkası tam bir âlemdi, şakalar, espriler, tatlı ve heyecanlı bir koşuşturmaca.. Çoğu hayatında ilk defa öyle kostümler giyen insanlar birbirlerine bakıp, müthiş eleştiriler getiriyordu! Yönetmenimiz inanılmaz uyumlu ve elbetteki profesyonel bir insan, o nedenle operalarda sık sık karşılaşılabilen hır gürün esamesi okunmadı. Herkes işbirliği içinde canı gönülden oynadı. “Aida”nın görkeminin yarısı kadro ve müzikse yarısı da dekorlarıdır. Dekorlar üzerinde titizlikle çalışıldı. Orijinal çizimleri bendedir. Yeni bir yorum kattık. Yeni bir yorum derken, daha etnik, daha Afrika etkileri taşıyor. İnsanoğlunun günümüze kadar ulaşabildiği sanat adına ne varsa “Aida”da vardır demek yanlış olmaz. ‘Aida en güzel toplam’… Resim, heykel, ışık, kostüm, tiyatro, dans ve müzik… Ne yapıt ama!” Merhaba Annem seyrettiği sabah programını işaret etti; “Görüyor musun Ayşe, bunlara kalsa yaşayamayacağız”. Ekranda işinin ehli bir isim yapılması gerekenleri sıralıyor. Sunucu kadın ve izleyiciler şaşkınlık içinde. Biraz dinledim. Konu, kanser, kanserden korunma yöntemleri ve kanser yapıcı maddeler... İçkarartıcı ama kanser denilince akan sular duruyor. Kullandığımız, yediğimiz, dokunduğumuz her şeyden uzak durmamız gerektiğini anlatıyor uzman bey... Bunu yemeyin, şunu içmeyin, onu kullanmayın, evinizde asla bulundurmayın... Annem haklıydı... Örneğin temizlik için su ve deterjan doğru malzemeler değildi, şampuan bile kullanmayın diyordu doktor... İstisnasız herşeyi sirkeyle yıkayın... Evdeki halıları kaldırın, cep telefonu kullanmayın ve daha neler neler... Doktorun söyledikleri elbette doğruydu... Ama hepsini günlük yaşantınıza yansıtmaya kalktığınız anda kendinizi dünyadan izole etmeniz gerekiyordu... Ekimizin Görsel Yönetmeni Elif Tokbay, ‘kanserefobi’yi işleyelim dediğinde anımsadım bu programı... Evet, öyle bir zamanda yaşıyoruz ki etrafımızdaki hemen her şey kanserojen madde içeriyor... Marketlerde dikkatinizi çekmiştir; eskiden raflarda göze bile çarpmayan sirkeler artık panolarda özel bir yer edinmeye başladı. Sadece meyve ve sebzeler yıkanmakla kalmıyor sirkeyle, halılar, koltuklar da siliniyor... Korunmak için ille de korkmak ve durumu biraz abartmak mı lazım.. Gerçi Elif’in de bu konuda kaygıları oldukça fazlaydı... Yavaş yavaş günlük yaşamını etkilemeye başlamıştı korkusu... Artık işi espriye de vurmaya başlamıştık işyerinde. Psikolog Hakan Yüksek’le görüşmesinden biraz rahatlamış döndü: “Ben kanserefobi değilim ama başlangıcındayım”. Elif, kanserefobiye ilişkin Hakan Yüksek’in anlattıklarından ve kendi yaşadıklarından oluşturduğu kurgu bir yazı yazdı. Korunayım derken korkusuna yenilen bir kadının yaşadıklarını.. Şimdi korkularla yüzleşme vakti.. İyi hafta sonları... SEN! GEL BURAYA! AIDA’DA OYNAYACAKSIN! Sanatçı sayısı söz konusu figürasyonu karşılamıyordu. Yapılacak tek şey vardı, o da eli iş tutan herkesin yapıtta rol almasıydı. Kurumda adeta seferberlik ilan edildi. Çalışan hemen herkes “Aida”ya dahil oldu. Memuru, sekreteri, setçisi, ışıkçısı, terzisi, marangozu, dekorcusu, müstahdemi, biletçisi, aklınıza kim gelirse yan rollerdeydi. Kalabalık figürasyon gerektiren yapıta sanatçı sayısı yetmedi. Çaycısından memuruna, müstahdeminden setçisine kurumda çalışan hemen herkes çoğu ilk belki de son kez rol aldı. Kuliste tatlı bir curcuna hakimdi.. Anlatılmaz hani yaşanır derler ya öyleydi! Yüzlerce insan bir işin ucundan tutuyordu. Kimisi bir Mısır rahibi, kimisi asker, kimisi halktan biri, kimisi de saray ahalisiydi. Onca heyecana ve kalabalığa rağmen her şey tıkır tıkır işledi. Yapıt başlamadan yarım saat öncesinde tiyatronun önü Mısır askerlerinden geçilmiyordu! Yaklaşıp neler hissettiklerini sorduğumda kısa ve net bir cümleyle yanıt verdi içlerinden biri: “Gurur duyuyoruz”. Dünyaca tanınan Giampaolo Zennaro’nun da usta yönetimiyle, imece usulü, ellerinden gelenin en iyisi yaptılar ve çok da başarılı oldular. Yerli, yabancı sanatseverler tarafından dakikalarca ayakta alkışlandılar. Orkestrayı konuk şef Alexandru Samoila yönetti. Koro şefliğini Gökçen Koray üstlendi. Olağanüstü bir yorumla çaldılar. Her sahnenin bitiminde önce orkestra alkışlandı. ‘Aida, en özel’ DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRÜ RENGİM GÖKMEN: “Kuzguna yavrusunu sormak gibi bu çünkü benim için tüm yapıtlar çok özel. Ama ‘Aida’nın yeri gerçekten apayrı. Dev bir başyapıt. İDOB’un da bugün çok başarılı bir performansını hep birlikte izledik. Aspendos’ta bu yıl uluslararası düzeyde yapıtlar birbiri ardına sahneleniyor. Aspendos, Antalya’nın dünyaya açılan yüzü olmayı hakkıyla başarmış bir festivalimiz. Yerli olduğu kadar yabancı sanatseverlerimizin ilgisinden de çok mutluyuz.” CHUBUCHENKO DEVLEŞTİ “Aida”ya Evren Ekşi, “Aida”yla imkansız aşkı yaşayan “Radames”e ise göz dolduran, yetkin performanslarıyla Hüseyin Likos hayat verdi. Başrahip rolünde Suat Arıkan, Habeşli Kral ve “Aida”nın babası “Amonasro” rolünde de Sedat Öztoprak’ı izlemek tam bir keyifti. En iyi en sona saklamak derler ya, “Firavun”un “Radames”e aşık, kıskanç ve kalbi kırık kızı “Amneris” rolünde ise Anna Chubuchenko, o gece Aspendos’ta adeta devleşti. Leyla Gencer’i andıran fiziği, edasının gölgesinde hiç kalmadı sanatçı. Olağanüstü güçlü ve geçişleri usta sesiyle büyüledi. Seyirci de öyle düşünmüş olacak ki alkışların en aslan payı Anna Chubuchenko’ya gitti. Bu arada yapıtın en emek isteyen işlerinin başında kuşkusuz dekor ve kostümleri geliyordu. Dekorları Erkut Uzelli, kostümleri Serdar Başbuğ hazırladı. Tabi ışık tasarımını da unutmayalım, Bülent Darcan yılların ustalığını konuşturmuştu. Sinevizyon eklentisi ile de Aspendos ortamını doğru bileştirmişti. Seyirci memnun, ekip mutluydu. Alkışın bini bir paraydı! Antik tiyatro neredeyse tıklım tıklımdı. Neredeyse dedim çünkü, güvenlik gerekçesiyle tiyatronun en üst bölümlerine kimse alınamıyor bu nedenle merdivenler dahil her yer doluydu. Bu arada belirtmeden geçmemeli; antik tiyatronun taşlarında yer yer dökülmeler başlamış durumda bu nedenle bu yıl sıkı bir restorasyon şart gözüküyor. “Aida” sona erdiğinde saatler 01.30’u gösteriyordu. Antik tiyatrodan ayrılırken alkışlamaktan yorgun düşen avuçlarımız sızlıyordu. İyi ki gelmiştik! Değmişti doğrusu.. “NORMA” VE TSK Son notları Türk Operasının duayenlerinden Aydın Gün ve Leyla Gencer’e adandığı bu yılki festivalin sahnelenecek son yapıtlarını özetleyerek koyalım. 30 Haziran’da, İtalya’dan 182 kişilik ekibiyle gelecek olan Reggio Calabria Belediyesi, Francesco Cilea Tiyatrosu, V. Bellini’nin büyük operası “Norma”yı sanatseverlerle buluşturacak. Festivalin kapanış konserini ise 3 Temmuz’da, Türk Silahlı Kuvvetleri Armoni Mızıkası gerçekleştirecek. Konserin solisti piyanist Gülsin Onay. Çaykovski’nin 1. Piyano Konçertosu’nu Uzak Doğu’dan Avrupa’ya pek çok orkestra eşliğinde yorumlamış ünlü virtüöz, eseri özel bir düzenlemeyle seslendirecek. Konserde ayrıca Çıplak Dağda Bir Gece, The Circus Bee, Guillaume TellUvertür ve Bahar Şenliği (Çerkez Suiti) eserleri de seslendirilecek. (www.aspendosfestival.org / 0 312 311 10 55) Siyah mı, yaşlı mı? Geçenlerde Washington Post Gazetesi kimsenin itiraf edemediği bir gerçeği, yaptırdığı bir anketle ortaya koydu. Gazetede yayınlanan makaleye göre, Amerika yukarıda verilen sorunun yanıtını arıyor: Siyah mı, yaşlı mı? Amerikan başkanlık seçimlerinde Amerikan halkının tercihlerinde yaşın mı, yoksa ırkın mı belirleyici olacağı gazetenin yaptırdığı anket sonuçlarıyla doğrudan ilintili. Bu ankete göre, beyazların önemli bir kısmı Amerika’da ırkçılık olmadığına inanıyor, buna karşın her on AfroAmerikalı’dan altısı ırkçılıkla karşı karşıya kaldığını belirtiyor. Ve önümüzdeki Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde McCain ve Obama arasında bir tercih yapmak durumunda olan “her 10 Amerikalı’dan 3’ü için ırk” partili kimliklerden bağımsız olarak başkanlık seçimlerinde oy vermeyi etkileyen önemli bir etken. Hatta gazeteye göre şimdiye değin başkanlık seçimlerinde yarışan Demokrat adaylar arasında Obama, beyazlar arasında popülaritesi en düşük isim. Buna karşın AfroAmerikalı seçmenler büyük ölçüde Obama’yı destekliyor. Obama’nın kampanya yöneticileri Obama’nın ırkını oy almada bir avantaja dönüştürmeye çalışsa da Obama tüm AfroAmerikalılar’ın oyunu alsa da işi kolay görünmüyor. Çünkü 2004 seçimlerine göre toplam seçmen sayısının yüzde 77’sini beyazlar, yüzde 11’ini AfroAmerikalılar oluşturuyor. Obama’nın başka dezavantajları da var. Öncelikle gazetenin anketine göre beyazların yarısından çoğu Obama’yı başkanlık için yeterli birisi olarak görmüyor. Bununla birlikte AfroAmerikalılar’ın çıkarlarını daha çok kollayacağından endişe ediyorlar. Ayrıca Obama, onu destekleyen beyazların kafasında da soru işaretleri yaratıyor. Özellikle belli konularda Obama’nın “değişim” dışında ne düşündüğünü bilen yok. (Gerçekten de ‘değişim’ sözcüğü Obama kampanyasının başlıca unsuru. Obama’nın vaat ettiği en büyük değişim ülkemizi de yakından ilgilendiren Irak politikası konusunda: ‘Askerlerimiz eve’ sloganıyla Obama, Amerikan askerlerinin Irak’tan çekileceğini belirtiyor.) Obama’nın işi ne kadar zorsa, rakibi McCain’nin işi bir o kadar zor. Bir kere Cumhuriyetçiler’den ve de Bush’dan bıkmış olan seçmen kitlesini ikna etmek zorunda. McCain diğer zorluğu Cumhuriyetçi seçmenlerin ataleti. Cumhuriyetçiler, Demokratlar’ın kazanacağına kendilerini ikna etmiş olmalarından olsa gerek, seçimler konusunda Demokratlar kadar heyecanlı değiller. Tabii McCain’in ilerlemiş yaşı (72), başkanlığı nasıl sürdüreceği konusunda ciddi kaygı uyandırıyor. Yine gazetenin anketi, seçim sonuçları üzerinde McCain’in yaşının, Obama’nın ırkından daha olumsuz bir etki yaratabileceğini gösteriyor. Amerikan seçimleri kuşkusuz yalnızca Amerika değil, dünya için de son derece önemli. Bu nedenle bizim basınımızda da sık sık Amerikan seçimleri yer buluyor ve Obama’nın Ermeniler’e verdiği sıcak mesajlardan hareketle McCain’in Türkiye için daha iyi bir tercih olduğu vurgusu yapılıyor. Her ne kadar Türkiye Amerikan başkanı konusunda tercihini yapmış olsa da Amerikalılar’ın bu tercihi yapması zor görünüyor. Liderlerin fikirleri ve vaatlerinin çok da çekici olmaması dolayısıyla belki de, seçimlerin yalnızca “yaş ve ırk” arasına sıkışmış olması, bu zorlukların başlıca nedenlerinden. Yine gazetenin anketi, “Obama’nın olumlu veya olumsuz Amerika’daki ırk sorunu üzerinde sarsıcı bir etkisinin olacağı”nı gösteriyor. Görünen o ki, Amerika bu yazının başlığındaki gibi bir tercih yapacak ve bu tercih sonucu Obama seçilse de seçilmese de Amerika’daki ırk sorununa sarsıcı bir etkisi olacak. AYÇA AKPEK hafta?cumhuriyet.com.tr C MY B C MY B İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Yazıişleri Müdürü: Güray Öz Görsel Yönetmen: Elif Tokbay Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Neşe Yazıcı, Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Reklam Rezervasyon: Mete Çolakoğlu Tel: 0 212 251 98 7475 0 212 343 72 74 Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle