17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 14 HAZİRAN 2008 CUMARTESİ Teknoloji HAKAN AKARSU hakana?cumhuriyet.com.tr Microsoft Windows Mobile tabanlı cihazlar alanında dünya liderinden HTC, dokunmatik özellikleriyle tüm dünyada ilgi uyandıran Touch ailesinin kişisel navigasyon için dahili GPS özelliğine sahip yeni üyesi HTC Touch Cruise’u satışa sundu. HTC Touch ve HTC Touch Dual’in popülerliği üzerine yaratılan HTC Touch Cruise ayrıca 3.5NHSDPA bağlantı özelliğini de sunuyor. Kullanıcılar hareket halindeyken HTC Touch Cruise’un navigasyon özelliğinden kolaylıkla yararlanabiliyor, HTC’nin TouchFLO™ teknolojisi sayesinde web sayfaları, dokümanlar, mesajlar ve kişiler mönüleri arasında sadece parmaklarını ekranda gezdirerek rahatlıkla dolaşabiliyorlar. Bu teknoloji ayrıca fotoğraf ve slideshow’ları ekran üzerindeki kontrolleri kullanarak görüntüleme, görüntüleri tek elle yakınlaştırıp uzaklaştırma ve döndürme imkânı da tanıyor. Touch Cruise Tom Tom 6 navigasyon yazılımı ve İstanbul ya da Ankara için bir adet ücretsiz harita ile birlikte geliyor. Cihazın diğer özellikleri arasında 3 megapiksel autofocus kamera, FM radyo ve genişletilebilir hafıza kapasitesi için microSD hafıza kartı yuvası bulunuyor. Touch Cruise Türkiye’de KVK ve Brightpoint dağıtıcılığında KDV hariç 849 dolar fiyatla satışa sunuluyor. Alışverişin ? Touch Cruise göz kamaştırıyor ağır işçileri ‘Müşteri memnuniyeti’ sloganının karşılığını ‘Ben buranın efendisiyim’ şeklinde algılayan ve karşısındaki mağaza çalışanına köle muamelesi yapanlar mı ararsınız, ‘Bu işyerinin en gözde elemanı ben olmalıyım’ diyerek iş arkadaşının açığını kollayarak gününü geçirenler mi... Ayşe, Ahmet ve Mehmet... Hizmet sektörü çalışanlarından herhangi üç kişi. Farklı dönemlerde farklı mağaza ve marketlerde, farklı görevlerde çalışmışlar. Maaşları asgari ücretin yarısı, ekip şefi konumundakiler de asgari ücretten biraz fazla alıyor. İçlerinde üniversite mezunu da var, eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalanı da. Sektörün GAMZE yapısını ve işleyişini iyi biliyorlar, çünkü bu onların işi aynı zamanda. ERBİL Onlar reklamların büyülediği ve alışverişi aynı zamanda bir sınıfsal statü farklılaşması olarak yaşayan tüketici psikolojisini de yakından tanıyorlar. Reklamlar tüketiciyi işledikçe, tüketicinin arayışları da çığrından çıkıyor. Alışveriş için gittiği mağazada hizmet veren çalışanları birer hizmetçi olarak görme eğilimi giderek güç kazanıyor. Çoğu zaman kendilerini hedef alan bu psikolojiye insanca yaklaşmayı, onu anlamayı da başarmışlar. Kimi örnekleri affedemeseler de... Çalışma koşullarının nasıl şekillendiğini, işyerinde nasıl bir işleyişin olduğunu ve tüketim ideolojisinin kendi verdikleri hizmetle ilişkisini anlatıyorlar. Acer yaptığı resmi açıklama ile Aspire One adını verdiği yeni ultrataşınabilir dizüstü bilgisayarını duyurdu. CrystalBrite LED backlit teknolojisini destekleyen ve 1024x600 çözünürlük desteğine sahip olan 8.9 inç boyutundaki LCD ekran ile donatılan Aspire One’ın ağırlığı ise yaklaşık 910 gramın biraz daha üzerinde. Aynı segmentte yer alan diğer modeller gibi Intel’in 1.6GHz’de görev yapan atom işlemcisini kullanan Aspire One üzerinde doğal olarak yine Intel’in 945GSE yonga seti çözümü yer alıyor. Depo sorumluluğu 8 gigabaytlık SSD’ye verilen Acer Aspire One cephesinde 80 gigabaytlık sabit disk opsiyonunun olduğu da belirtiliyor. Öte yandan Linpus Linux Lite işletim sistemiyle gelen sürümünün 512MB DDR2 sistem belleğiyle donatılan Aspire One’ın Windows XP’li sürümünün 1 gigabaytlık sistem belleği ile desteklendiği belirtiliyor. Dahili CrystalEye internet kamerası, WiFi 802.11b/g modülü ve 51 (Secure Digital, MultiMediaCard, Memory Stick, Memory Stick PRO ve xDPicture) kart okuycusu olan Aspire One çift renkli tasarımıyla da dikkat çekiyor. Yılın üçüncü çeyreği içerisinde ilk olarak beyaz ve mavi renk alternatifleriyle kullanıma sunulacak olan Aspire One için Acer yılın sonuna doğru pembe ve kahverengi alternatiflerini de pazara sunabileceği belirtiliyor. Fiyat noktasında ise Aspire One, 379 dolarlık baz fiyat üzerinden kullanıma sunulacak. ? Acer’den ‘hafif ötesi’ ‘PATLAYAN’ İNSANLAR Belki birileri de onların halinden anlar diye konuşuyoruz... Sizler hizmet sektörünün marketler bölmesinde çalışıyorsunuz. Marketler söz konusu olduğunda çok sık yaşanan sorunlar müşterilerin çalışanlarla karşı karşıya gelmesi oluyor. Örneğin kasa kuyruklarında yaşanan tartışmalar. Çoğu sizden kaynaklanmayan nedenlerle ve belki çalışma koşullarınız yüzünden bir dizi sorun ve suçlamanın, hatta doğrudan şiddetin hedefi oluyorsunuz. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumu? Ayşe: Bence “müşteri daima haklıdır” değilse bile, “müşteri de bir yerde haklı” demek durumundayız aslında. Çünkü inanılmaz bir kuyrukla karşılaşıyor, zaten boğuk bir havası var, yoğun bir insan trafiği. Bunalıyor insanlar. Alışveriş sırasında sorunlarla karşılaşıyor, her yerde sinirleniyor, muhatap bulamıyor. Kasaya geldiğinde artık bütün stresin yoğunlaştığı nokta burası oluyor. Ve sen oradasın, onun için bir “sorumlu” olarak oradasın. Sana patlıyor. Sen ise, hiçbir şey diyemezsin, o sorunu çözecek kişi sen olmasan da müşteriye gıkını çıkartamazsın. Aksi halde işine son verirler. Ahmet: İnsanlar gün boyu yaşadıkları sorunları da böyle çözüyor. İşyerinde bunalmış mesela, ya da o gün başına gelen bir olayın sıkıntısını yaşıyor. Karşısındaki kasa görevlisini neredeyse herşeyin hesabını soracağı biri olarak görüyor. Bir keresinde bir adam sinirlenerek bir arkadaşımızı yumruklamıştı. Daha sonra karısı bize “kusura bakmayın kocam bugün çok trafikte kaldı da” gibi bir şey söylemişti. Bunu başka bir kavgada söyleyemezsin ama, kasa elemanı olunca oluyor işte. Mehmet: Barkod sorunları, pos makinelerindeki sorunlar ya da alışveriş kartlarının ayrı olması ve bunun yarattığı sorunlar gibi nedenler de sıranın uzamasına neden oluyor. Ama bunların sorumlusu olarak da biz görülüyoruz. Müşterilerin bir bölümü bu durumu anlayışla karşılayabiliyor ama bunu yapanların sayısı çok az. Kimileri ise, gerçekten anlaşılmaz bir saldırganlık içindeler. Yani orada çalışanları aşağılamak, özellikle kötü muamele etmek için uğraşıyorlar. Bir gün yanında kızıyla gelen bir kadın kasadaki arkadaşı “yavaşlığı” nedeniyle bağıra bağıra azarladı. Kız “işimi yapıyorum hanımefendi” deyince ise, “sen bana nasıl yanıt verirsin” krizine girdi. Yükselen çığlıklarının sonucunda başka bir görevli geldi ve tabii “müşteri her zaman haklıdır” ilkesinden hareketle kadına hediye verildi. Azarlanan kasa görevlisi arkadaşımız ağlayarak oradan ayrıldı, yerine başka bir arkadaş geçti. Kadın bu defa “işte bunlara böyle davranmak lazım” diyerek yine bağırmayı sürdürdü. Şimdi bu durumda o insan haksız bir konumda olmasına rağmen aynı şeyi tekrar yapacak elbette. Çünkü ona da “sen her zaman haklısın” denmiş oluyor. Ayşe: Bu konuda insanı aşağılayan çok başka örnekler de var. Ben birini anlatayım. Hafta sonu promosyon – tanıtım için açılan standlarda çalışan bir bayan arkadaşın başına gelen bir olay. Bu kişiler, genellikle öğrenciler olmak üzere Kensington, teknolojide kullanıcılarına kolaylıklar sağlamaya devam ediyor. Wireless Calcpad USB Numaratör Mouse Set, her iki işin bir arada yapılmasına olanak veriyor. Notebooklarda bilgisayar gibi numaratör kısmı olmadığı için hesap makinesi, kablosuz numaratör ve mouse bir arada kablo karmaşasına son vererek bir USB portla çalışılabiliyor. Wireless Calpad, 27MHz RF teknolojisi / 256 güvenlik ID kodları sayesinde sorunsuz kablosuz çalışma imkânı ile kolaylık sunuyor. Kablosuz optik mouse ile her yüzeyde uyumlu çalışabilmek olası. Koruma çantasıyla birlikte satılan ürünün fiyatı ise KDV hariç 59 dolar. ? Kablo karmaşasına son günlük çalışıyorlar. Hafta sonları, günde 1012 saat karşılığı 3540 lira gibi ücretlerle... Buraya kadar tamam, sen bu şartlarda çalışmayı kabul etmişsin. Ama ötesi var. Şimdi bu arkadaş bir müşteriye tadımlık süt verirken kazara sütü ayağına damlatıyor. Müşteri de sinirleniyor ve “ayağımı sileceksin” diye bağırmaya başlıyor. “Silmezsen şöyle yaparım, böyle yaparım” diye sürekli bağırıyor. Kimse buna müdahale etmiyor. Kız kadının ayağını siliyor ve ağlayarak çıkıp gidiyor. Yani burada çalışan kime karşı sorumlu, onun sorumlusu kim, insanlar böyle bir muameleyi nasıl kabullenebilir, sonrasında kimse burada ne oldu diye sormaz mı... Tam bir kargaşa. Ve olan insanlara oluyor. Bekçi çalışanlar Çalışma koşulları hakkında bilgi verebilir misiniz? Ahmet: Normal çalışma düzeninde parttime 30 saat, fulltime 45 saat çalışılıyor. 30 saat mesailerle artıyor. Çalışma saatleri esnek olduğu için, bizleri işin yoğun olduğu saatlerde çalıştırmayı tercih ediyorlar. Böylelikle işveren için fulltime eleman çalıştırmaya göre daha avantajlı bir durum oluyor. İhtiyaca göre hafta içi sana fazladan izin kullandırıp hafta sonu gün içinde 1012 saat çalıştırabiliyorlar. Ya da hafta sonu fazladan mesai yaptırılıyor. Fazla mesainin ücreti de aynı. Çalışma düzeni keyfi. Kimi zaman iş olmadığında telefon açıp erken çıkış veriyorlar, iş olduğunda seni bekletebiliyorlar. Mehmet: Bir ara, günde 2 kez 24 saatlik çalışmalar olabiliyordu. Yani sabah 10.0012.00 arası ve öğleden sonra 16.00’da işe gitmeniz gerekebiliyordu. Bu tabii çok yıpratıcı. Uzun çalışma süreleri daha da kötü. Ben kasada 8 saat 45 dakika oturduğumu biliyorum. Hani çağrı merkezlerinde uzun süreli masadan kalkmadan çalışan arkadaşların yaşadığı hastalıklar oluyor ya. Aslında 8 saat aynı yerde oturmak inanılmaz bir şey. Normalde kasada çalışanların 2 saatte bir dinlenmesi lazım, yani insani olan bu. Sigara molası olabilir, ihtiyaç molası olabilir. Artık kafan dayanmıyor, patlayacak hale geliyor. Ahmet: Bir de puantaj sistemindeki aksamalar var. Mesela mağaza normalde gece 22.00’de kapanıyor ve puantajda herşey o saatte bitmiş sayılıyor. Ama sen kasanın hesabını tamamlayabilmek için fazladan çalışıyorsun, bu kimi zaman 45 dakikayı, 1 saati bulabiliyor. Kasa çok kritik, çalıştığın süre içinde bütün hesaptan sen sorumlusun ve açık vermeden teslim etmen gerek. Şifrenle girip çıkıyorsun. Mesela molalarda da kasayı devretmek ya da kapatmak için bu hesapları yapman gerekiyor. Çünkü herhangi bir sorunda sorumluluk tümüyle sana ait oluyor. Tabii molanın büyük bir zamanını bu işlerle harcıyorsun. Herhangi bir acil ihtiyaçta da büyük sorun oluyor. İşler yoğun olduğu zaman da yapacağın bir şey yok. Çıkışın geliyor, aksıyor, soruyorum mesela “ne zaman çıkacağım, çıkışım geldi, geçiyor” diyorum. Aldığım cevap, “yoğunluk ne zaman biterse” şeklinde oluyor. Yani “istemezsen gidersin” demek bu. Peki bu durum kaçınılmaz mı? Yani aslında sizlerin beklendiği biçimde “müşteri memnuniyeti”ni de sağlayacak asgari insani koşullarda çalışmanız gerekmiyor mu? Mehmet: Bunun sağlanması imkansız değil tabii. Ama mağaza sahipleri çalışanların maliyetini en düşük seviyede tutmayı tercih ediyor ve bu tablo ortaya çıkıyor. En basiti, kasaların tümünün açık olmasını sağlamak için daha fazla eleman istihdam etmek gerekir. Ya da çalışma saatlerinin daha düzenli hale getirilmesi. Ama tüm bunlar maliyeti arttıran unsurlar. Benim çalıştığım mağazada kasa sorumlularının buradaki elemanlar için ayrılmış belli bir bütçeyle işi götürmeleri isteniyor. Yani toplam olarak belli bir para ayrılmış ve bu kotanın aşılmaması isteniyor. Aşılırsa, sorumlu kişinin siciline olumsuz puan olarak işlenecek ve belki de bir süre sonra işini kaybedecek. O da bu düzene uymak zorunda. Hatta kimileri bu bütçeyi bile düşürerek daha “başarılı” eleman sayılmak için uğraşıyor. Sistem böyle kurulunca fazla şans kalmıyor. Ahmet: “Müşteri memnuniyeti” işin bir kısmı. Çalışanlara yönelik daha ağır koşullar var. Sürekli olarak daha “hızlı” ve daha çok çalışmak özendiriliyor. Bunu sorgulamak işten atılma nedeni. Mesela kasalar bilgisayar sistemine bağlı ve sizin birim sürede geçirdiğiniz mal miktarı takip edilebiliyor. Hatta bunun üzerinden bir ödüllendirme sistemi de var. Ve tabii cezalandırma sistemi de. Yani belli bir sürede ortalama şu kadar malı geçirmeniz bekleniyor, bu olmazsa neden yapmadığınız sorgulanıyor. Ayşe: En kötüsü de çalışanları birbirinin bekçisi haline getiren bir sistem oluşu. Özellikle güvenlik elemanları tümüyle çalışanları takibe alıp onları denetlemek için çalışıyor. Bir de bizim mağazada aslında herkesçe bilinen bir uygulama var ki, gerçekten bu uygulamayı benimseyen bir işyerinde “iş barışı”nın yanından bile geçilmesi mümkün değil. Şöyle; diyelim tazminatı yüksek olan bir çalışan var ve aslında mağazanın tercihi bu kişinin bir hata yaparak atılması yönünde. Yani tazminatı ödemek istemiyor işveren. Güvenlikçiler veya bölüm şefleri bu kişinin bir kusurunu görür ve anında tutanak tutarak onun atılmasını sağlarsa, bu kişinin tazminatının yüzde 10’u kadar prim alma hakkı kazanıyorlar. Düşünebiliyor musunuz? Böyle bir teşvik, güvenlikçi ya da bölüm şefini nasıl bir psikolojiye iter? O işyerinde çalışanlar arasındaki ilişkiler nasıl şekillenir? Sistem böyle olunca, bu sektörde çalışanların insanlığını koruması nasıl mümkün olur? ? Depola ve taşı Verbatim USB bellek zincirinin bir halkası olan yeni “Depola ve Taşı” USB bellekler, yüksek hacimli veriye ulaşma ihtiyacı duyan iş amaçlı kullanımlar ve profesyoneller için 4 GB ile 16 GB arasındaki alternatifleriyle kullanışlı bir çözüm sunuyor. Ayrıca 200x (saniyede 30 Mbyte)’a ulaşan okuma ve 80x (saniyede 12 Mbyte)’a kadar varan yazma hızıyla kullanıcıyla buluşuyor. Kişiye özel ve gizli bilgiler, tüm profesyonelleri memnun edecek bir güvenlik sağlayan 128 bit AES şifreleme sistemi ile korunuyor. “Depola ve Taşı” ürün yelpazesinin özel tasarımı sayesinde, cihaz kolaylıkla yerleştiriliyor ve USB bağlantısı kuruluyor. Yeni Verbatim “Depola ve Taşı” USB Belleklerini 7 Euro ile 90 Euro arasında değişen fiyatlarla teknoloji marketlerinde bulmak mümkün. ? 1 Terabaytlık Freeagent Pro Günümüz dijital dünyasında artan içeriği kontrol altına almakta zorlanan ve yüzlerce müzik, video ve fotoğraf dosyasını nerede depolayacağını düşünenlerin imdadına, Seagate’in 1 terabaytlık taşınabilir harici diski FreeAgent Pro yetişiyor. FreeAgent Pro yazılımının avantajlarının yanında, hem Mac hem de Windows uyumlu olan üçlü bir bağlantı sunuyor. İnanılmaz bir hızda eSATA bağlanırlığı, Mac’ler ve dijital video kullanıcıları için FireWire 400 bağlanırlığı ve günümüzde dünyadaki en çok kullanılan arabirim olan USB 2.0 bağlantılarıyla donatılmış 1 terabaytlık harici diske yaklaşık olarak 320,000 üzerinde dijital fotoğraf, 16,660 saatin üzerinde dijital müzik, 1000 saatin üzerinde dijital video ve 500 bilgisayar oyunu sığdırılabiliyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle