17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 HAZİRAN 2008 CUMARTESİ 3 sergi Görme engellilerden fotoğraflar Şişli Belediyesi desteği ve AFP Foto Muhabiri Mustafa Özer’in katkıları ile Türkiye’de ilk kez Altınokta Körler Derneği üyelerinin çektiği fotoğraflar 19–22 Haziran tarihleri arasında Cevahir AVM’de sergileniyor. Dünyada az sayıda örneği olan bu projede, görme engellilerin fotoğraf sanatındaki hünerleri yer alıyor. Gün içerisinde geçtikleri yoldan, sesini duydukları her şey için deklanşöre basan görme engelliler, ses ve ışık düzenine göre çok düzgün fotoğraflar çekmeyi başardı. Yaklaşık 300 fotoğraftan 30’unun sergileneceği ‘Gözün Görmedikleri’ isimli çalışmada, fotoğraflara photoshop ve kadraj müdahalesi yapılmadı. Doğa aşığından Mavi Yolculuk Klasik Türk resminde ustaların peysaj geleneğini kendine özgü çağdaş yorumlarıyla ve akriliği suluboya gibi kullanarak tablolarına yansıtan Mustafa Pilevneli bir doğa aşığı. Ressam Şefik Bursalı’dan icazetname almış Pilevneli’nin sanatı yalnızca resimle sınırlı kalmamış. Abdurrahman Hancı, Cengiz Bektaş, Utaret İzgi gibi ünlü mimarlarla çalışıp onların yapıtlarını seramik, vitray, duvar resmi gibi eserleriyle süslemiş. Pilevneli Türkiye, Avrupa ve Amerika’da sayısız kişisel sergiler açmış, karma sergilere katılmış ve ödüller kazanmış bir sanatçı. 1985’te Profesörlük ünvanı alan Mustafa Pilevneli mezun olduğu Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda uzun yıllar ders verdi. 1940 İstanbul doğumlu olan sanatçı halen Işık Üniversitesi’nde derslerini, Fenerbahçe atölyesinde de resim ve seramik çalışmalarını sürdürmektedir. Sergi, 20 Haziran’a dek Kızıltoprak Sanat Galerisi’nde izlenebilir. (Tel: 0 216 418 38 06) Kirletmek yerine Önünden geçtiğimiz sanat yapıtlarını ne kadar fark ediyoruz? İstanbul Manifaturacılar ve Kumaşçılar Çarşısı’nın (İMÇ) bir parçası olan mozaik ve seramik duvar panoları, rölyef, dekoratif çeşme ve heykelden oluşan toplam dokuz yapıt 40 yıldır sessiz BERIL sedasız bekliyor. Kültür Geliştirme Vakfı ZAMAN Bilincini önderliğinde, gönüllüler ve Tangram ekibi, bu sessiz sedasız yapıtların temizliğini, tahrip olmuş yerlerinin onarımını tamamladı. Amaç, İstanbul’a sahip çıkmak, İMÇ’yi yıkıp yerine Osmanlı konağı yapmaktansa, buradaki değerleri tanıtmak ve sonraki nesillerin sahip çıkması için gereken farkındalığı İstanbullular’a aşılamak. İMÇ’de 40 yıldır sessiz sedasız sergilenen yapıtlara bir göz atalım şimdi: v I. blokta; Kuzgun Acar’ın, aslında İMÇ’nin logosu olarak tasarladığı “Kuşlar” adlı heykeli, Füreya Koral’ın bu sefer kuş figürünü kullanmayacağım diyerek başladığı, çalışması bittikten sonra iki öpüşen kuş figürünün oluştuğu seramik panosu, Eren Eyüboğlu’nun Anadolu gezilerinden çok etkilenerek yaptığı, tipik öğelere yer verdiği mozaik panosu. İki avcı delikanlı, yanında büyük renkli salvarlarıyla Anadolu kadınları, genç kızın küpesi taştan nazar boncuğu ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun 1965 yılında yaptığı cam kürelerle renklerdirdiği soyut mozaik panosu; v II. Blokta; Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun balıklar, deniz, kocaman bir yosun, balıkçılar, kuleler daha sonra İstanbul Belediyesi’nin logosunu oluşturacak olan minareli kompozisyonlarla mozaikten oluşturduğu İstanbul panosu ve Yavuz Görey’in dekoratif havuz çeşmesi; v V. Blokta; Ali Teoman Germaner’in duvar rölyefi ve Sadi Diren’nin seramik panosu. v VI. Blokta; Nedim Günsur’un atları çalıştığı mozaik panosu. Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı’nın kurucu üyelerinden, aynı zamanda Vakıf Kordinatörü Hayri Fehmi Yılmaz ile İMÇ’deki yapıtları gezerken konuştuk. Öncelikle Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı’nı tanıtabilir misiniz? Türkiye’de ters giden herşeyden hep şikâyet ediyoruz artık bir şeyler yapalım diye düşünerek beş yıl önce vakfı kurulduk. Amacımız, Türkiye’nin her türlü tarihsel mirasının, zenginliklerinin korunmasını sağlamak. Bu değerleri korurken bir yandan da tanıtılması ve sahip çıkılması için de uğraşan bir kurumuz. Toplumumuzda duyarlılığın ve bilincin oluşmasını sağlamak ve bu bilinci geliştirmek de asıl hedeflerimiz arasında. 148 kurucu üyemiz, bir bu kadar da vakıf dostumuz var. Biraz da vakfın projelerinden bahsedersek... Çocukların eğitimine yönelik “Kültür Karıncaları” adlı bir projemiz var. “Kültür Karıncaları” projesi ilköğretim çocuklarına yönelik bir proje. Çocukların yaşadıkları semti ve şehri tanımaları için onlara eski eserleri tanıtıyoruz. Çocuklar iki saat müze geziyorsa iki saat de mozaik, heykel, seramik, resim yaparak oyun da oynuyorlar. Böylece sıkılmıyorlar; öğrendikleri eserleri de unutmuyorlar. İmkânları olmayan, orta halli devlet okullarında okuyan, bu tür faaliyetlere katılmak isteyen çocuklara, bu projeyle İstanbul’u tanıtıyoruz. 2 buçuk milyon öğrencinin olduğu söyleniyor, bu çocukların yüzde 10’una bile ulaşsak büyük bir başarı olacak. 2010 yılına dair de iki büyük projemiz var. Sultanahmet Meydanı’ndaki Azize Öfemya Martilyonu’nun küçük bir müze haline getirilmesi, bir de 13.yy’da İstanbul’dan götürülmüş, orjinalleri Venedik’te olan dört bronz atın kopyalarının İstanbul’a getirtilmesi. Bronz atlar 700 yıl önce İstanbul’dan götürülmüş, Venedik’in de ayrılmaz bir parçası haline geldiğinden orijinallerini istemek haksızlık olur. Kopyalarını getirtebilirsek, Sultanahmet Meydanı’na yerleştirmek istiyoruz. Geçen yıl Sultanahmet Meydanı’ndaki Azize Öfemya Martilyon’nu temizledik. Şimdi ise İMÇ’deki dokuz eseri temizleyip tahrip olmuş bazı ufak parçaları yenileyip eserlere ilişkin bilgilindirme levhaları hazırladık. İMÇ’de yapılacak restorasyon çalışmalarına da değinirsek... Dönemin sanatını yansıtmak için dönemin sekiz Misal: Akademik kariyerini Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanat Fakültesi’nde Seramik – Cam üzerine yapan Ayfer Kalsın, seramik heykelden resme ve tekrar seramiğe dönüş yolculuğunda bir durak niteliği taşıyan “Misal:” adlı sergisinde resim ve seramiğin biçim ve teknikleri arasında dolaşıyor. Sanatçı, eserlerinde, yaşamın sosyal, politik ve ekonomik alanda olumsuz giden rotasına karşı içten ancak sakin ve kaygısız duruşunu yansıtıyor. Sergi, 29 Haziran’a dek Arnavutköy Art Gallery’de izlenebilir. (Tel: 0 212 257 06 67) fark edin! İMÇ’de yıllardır sessiz sedasız bekleyen sanat eserleri onarılıp temizlendi tiyatro İstanbul Tiyatro okulları buluşuyor Kadıköy’de Türkiye’nin tiyatro okulları buluşuyor. Ülkenin her yanından konservatuvarlar yarın başlayan etkinlikte 11 gün boyunca İstanbul’da mezuniyet oyunlarını sergileme imkanı bulacaklar. Erzurum’dan Çanakkale’ye, Adana’dan Isparta’ya tiyatro okulları, Duru Tiyatro, Oyun Atölyesi, İstanbul Halk Tiyatrosu’nun işbirliği ve Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenecek olan “buluşma”ya katılıyor. 1. İstanbul Tiyatro Okulları Buluşması, Türkiye’nin tiyatro okullarının üretimlerini daha çok insana ulaştırmayı ve tiyatro okulları arasındaki iletişimi kuvvetlendirmeyi hedefliyor. Ücretsiz olarak düzenlenen etkinliklerde her gün Duru Tiyatro ve Oyun Atölyesi’nde toplam 11 oyun sahnelenecek. santranistanbul’da Geçici İşgal İstanbul Bilgi Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatları Bölümü, Sahne Sanatları Alanı ile cgsg’nin (Çağdaş Gösteri Sanatları Girişimi) ortak etkinliği ‘Geçici İşgal’, bugün ve yarın santralistanbul’da yapılıyor. Konsepti cgsg tarafından geliştirilen etkinlikte, yedi ayrı çağdaş tiyatro ve performans örneği yer alıyor. Mekanı, geçici bir süre için, sanat aracılığıyla dönüştürme fikrinden yola çıkan ‘Geçici İşgal’, santralistanbul’un görsel sanatlar izleyicisini de yeni bir mecrayla buluşturmayı arzuluyor. Geçici İşgal, sahne sanatları için tasarlanmamış mekanları, geçici bir süre için işgal etme ve sanat aracılığıyla dönüştürme fikriyle santralistanbul içindeki bir sergi mekanında başlangıç yapıyor. snmdnmz?gmail.com sanatçısına dokuz eser sipariş edilmiş. Bugün çarşıda Kuzgun Acar’ın, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun, Füreya Koral’ın, Eren Eyüboğlu’nun, Yavuz Görey’in, Nedim Günsur’un ve Sadi Diren’nin eserleri var. Çoğu seramik ve mozaik ağırlıklı çalışılmış duvar ponaları. Kuzgun Acar’ın demir tercih ederek çalıştığı heykeli kötü durumda, profosyonel restorasyon gerekiyor. Vakfın gönüllü restoratörü Serra Kanyak’ın gözetiminde heykelin restorasyonu yapılacak. Ali Teoman Germaner ise taş kullanmayı tercih etmiş. Germaner’in duvar rölyefinin üst tarafındaki taşlar düşmüş, değeri bilinmediğinden de taşlar atılmış. Bu nedenle rölyefin sadece temizliği yapılacak. Sanatçıların çoğunun bugün hayatta olmadığından eserler restore edilemiyor. Mozaik ve seramik panolarda uzaktan bakılınca bir bütünlük sağlanacak, ama yakından bakıldığında müdahale edilen yerlerin belli olacağı şekilde onarıyoruz. Açık havada bulunan, duvara yapılmış eserler daha çok tahribata uğruyor. İMÇ’deki projenizde kimler çalışıyor? Temizlik ve yenileme çalışmaları dışında İMÇ’de yapılacak başka çalışmalar neler? Tespit edebildiğimiz eserlerin temizliğini Arkeoloji Müzesi’nden ve İMÇ yönetimden aldığımız izinle yapıyoruz. Gönüllü öğrenciler, restoratör Serra Kanyak ve vakıf görevlileri eserlerin temizliğini yapıyor. Bir grup özel sektör gönüllüsünün oluşturduğu “Tangram” ekibi de var. Tangram ekibi hem plazalarında yaptıkları kekleri, kahveleri satarak bu projeye maddi destekte de bulundu hem de “İMÇ’de dokuz sanat eseri var, bunları gördünüz mü?” yazan, çevre okullara asacağımız afişi hazırladı. Bu proje gelip geçenlerin, esnafın da ilgisini çekti. Buranın, temizlik işçinin hortumunu tutarak temizlediği bir duvar olmadığını, bir sürü genç, eli yüzü düzgün gönüllü insanın uğraştığı değerli bir yer olduğunu insanlar anladı. Bilgilendirme levhaları asılınca da burada bir eser olduğundan daha fazla haberdar olunacağını düşünüyoruz. Bilgilendirme levhalarını tüm çalışmalarınızda kullanıyor musunuz? İMÇ’deki levhaların içeriğinden bahseder misiniz? Vakıf olarak bilgilendirme levhaları konusunda çok çalışıyoruz. Çünkü eserleri tahrip edenler kadar, eserler hakkında insanları bilinçlendirmeyenler de suçlu. Her bir sanatçının ismi, doğum, ölüm, yapıtın tarihi ve diğer bazı ayrıntıları içeren levhalar hazırladık. Gönüllü grafikerimiz Ayşegül Safkan levhaları bizim için tasarladı. Geçen yıl da böyle bir çalışma yaptık. Bursa’daki tüm padişah türbelerine bilgilendirme levhası astık. Osmanlı padişahları sadece dini yönü olan insanlar değildir, padişah türbeleri de aslında anıt eserlerdir. Bunu anlatmak için, türbeleri ziyaret edenlerin, padişahları tanıması için Osman Bey, Orhan Gazi ve Muradiye türbelerine levhalar astık. ([email protected]) C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle