19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESİ 04 CMYK 4 8 MART 2008 CUMARTESİ Konser United Fools’la müzikal yolculuk Caz’dan elektronik rock’a kadar geniş bir yelpazeyi müziğinde sentezleyen United Fools, 13 Mart Perşembe akşamı Fransız Kültür Merkezi’nin katkılarıyla Roxy sahnesinde olacak. Hindistan, Balkanlar ve Amerika gibi farklı yerlerin müziğini buluşturan topluluk, izleyenlerini müzikal bir yolculuğa çıkarıyor. Kapının 21.00’de açılağı gecede, müzikseverler unutulmaz saatler yaşayacak. (0212 249 12 83, biletler ücretsiz) Beklenen albüm çıktı İstanbul’un en gözde indie gruplarından Sakin merakla beklenen ilk albümünü çıkarıyor. Topluluk albüm tanıtımı için bu akşam Studio Live’da konser verecek. Rakun etiketiyle çıkan albümdeki parçaların seslendireleceği konser saat 22.00’de başlayacak. Gece Sakin’den önce Hakan Tamar’ın DJ seti müzikseverleri coşturacak. (0216 556 98 00, biletler 22.50 YTL) Baharın sıcaklığı geliyor Eski Manitoba, şimdiki Caribou, Bant Sunar: City Nights by Converse konserleri kapsamında 11 Mart Salı akşamı Babylon sahnesinde olacak. Baharın ilk sıcaklığını elektronik seslere getirdiği kendine özgü bakış açısıyla hissettirecek olan topluluk, hiphop’tan indie rock’a kadar uzanan geniş bir yelpazede müzik yapıyor. Grubun 2007’de çıkardığı son albümü ‘Andorra’, yılın en akılda kalıcı ve en ihtişamlı pop albümlerinden biri olarak adlandırılmıştı. (0216 556 98 00, biletler 28 YTL) Tunçboyacıyan ile Kurt birlikte Arto Tunçboyacıyan ve Yaşar Kurt birlikte yeni bir projeye imza attı. ‘YashAr’ isimli proje ilk kez Barışarock 2007’de dinleyicilerle buluşmuştu. Geçtiğimiz günlerde Ankara Saklıfest’te müzikseverlerin karşısına çıkan Tunçboyacıyan ve Kurt, şimdi de 12 Mart Çarşamba akşamı Studio Live sahnesinde sevenlerile buluşmak için hazırlanıyor. Gece ikiliye, Vahagn Hayrapetyan, Artyom Manukyan, Gagik Khodavirdi ve Arman Jalalyan eşlik edecek. (0216 556 98 00, biletler 30 YTL) Gökyüzündeki yıldızlar MFÖ konseri Türkiye’nin en önemli ve köklü gruplarından MFÖ, 15 Mart Cumartesi akşamı Studio Live sahnesinde müzikseverlerle buluşacak. 1966 yılında Mazhar Alanson ve Fuat Güner’in tanışmaları ile başlayan beraberlik, 1971 yılında ikilinin çıkardığı ‘Türküz Türkü Çağırırız’ adlı albümle devam etmiş ve aynı yıl Özkan Uğur’un da katılması ile MFÖ’nün 25 yılı aşan birlikteliğinin ilk temeli atılmıştı. Şimdiye kadar pek çok albüm çıkarmış ve birçok ödül almış grup, en beğenilen şarkılarını sevenleri için seslendirecek. (0216 556 98 00, biletler 35 YTL) tiyatro sahnesinde u sıralar Gazanfer Özcan ve Gönül Ülkü Tiyatrosu bir Yeşilçam Sineması hazinesine ev sahipliği yapıyor. 60 yılını sanata adayan yönetmen ve müzisyen Ülkü Erakalın sahnede, Vasfi Rıza Zorbu, Bedia Muhavvit‘le başlayan Ajda Pekkan, Zeki Müren‘le biten bir Yeşilçam rüzgârı estiriyor. Erakalın, Yıldızlar Gökte Yaşar adlı tek kişilik gösterisinde, unutulmayan Yeşilçam yıldızları, SİNEM müzisyen ve tiyatrocularla DÖNMEZ anılarını seyircilerle paylaşırken kah hüzünlendiriyor kah güldürüyor. Erakalın, yaşayan ya da aramızda olmayan tüm sanatçıların her an bizimle olduğunu, gökyüzündeki yıldızlar gibi bizi izlediklerini söylüyor. “Yıldızlar Gökte Yaşar”, Erakalın’ın yaptığı söyleşiler, Türk filmlerinden kareler, şarkılar ve kendisinin anılarından oluşan bir duygu şöleni. Ülkü Erakalın oyun için “Yıldızlar Gökte Yaşar bir ders gibi. Küçük büyük, sinemacı ya da değil herkesin bu oyunu izlemesi gerek. Benim anılarımın arkasında bir tarih yatıyor” diyor. Küçükten büyüğe ezbere bildiğimiz filmleri, Türkan Şoray‘ı, Cüneyt Arkın‘ı, Belgin Doruk‘u, Münir Özkul‘u, Cahide Sonku‘yu, Nejat Uygur‘u, Müzeyyen Senar‘ı Erakalın’ın anılarıyla dinlemek, onların hiç bilmediğimiz yönlerini görmek için sezon boyunca her çarşamba Ülkü Erakalın’ı sahnede izleyebilirsiniz. Ş Fotoğraf: VEDAT ARIK Marianne Faithfull’la bir gün ZÜLAL KALKANDELEN kzulal0?yahoo.com Aydın’dan akustik konser 2007 yılında çıkış yapan Emre Aydın, 14 Mart Cuma akşamı Bronx’ta konser verecek. Aydın Tuborg Green sponsorluğundaki konserde, bilinen parçalarını akustik olarak yorumlayacak. Saat 22.00’de başlayacak gece Aydın’ı sevenler için değişik bir akşam olacak. (0216 556 98 00, biletler 28.50 YTL) ? Işıkların arkasındaki kız Yıllar önce Kasımpaşa’da yaşayan Emel Yıldız‘ın komşusu genç kız, Emel Ablasına, kendisini de bir gün sete, filmlerin çekildiği yere götürmesi için yalvarır durur. Günün birinde Emel Yıldız tamam der ve sabah kalkıp sete giderler. Genç kız ışıkların arasından hayran hayran Emel Ablasını seyrederken filmin yönetmeni Türker İnanoğlu genç kızı farkeder ve yanına çağırır. Genç kıza kim olduğunu sorar, o da “Ben Emel Abla’nın misafiriyim” der. İnanoğlu, çekimi durdurur. Ertesi gün yeni başrol oyuncusuyla filmi yeniden çekmeye başlar. Bu, ışıkların arasından bakarken keşfedilen genç kız Türk Sineması’nın sultanı Türkan Şoray‘dan başkası değildir. Emel Yıldız’ı da şu an Panter Emel olarak tanıyoruz. ? Neriman geliyor! Neriman Köksal, Beyoğlu’nu geçerken uğultu Galatasaray’dan duyulurmuş: “Neriman geliyor, Neriman geliyor.” Neriman Köksal’la ilgili bakın Ülkü Erakalın ne anlatıyor: “O dönemin aktrisleri gazinoda sahneye çıkardı. Neriman Köksal da Zeki Müren‘in ısrarıyla şarkı söylemeye başladı. Ben nasıl yaparım, nasıl şarkı söylerim diye düşünürken Zeki Müren, ‘Üç şarkı ezberle çık sahneye’ demiş. Ezberlemiş Neriman Köksal şarkıları, sahneye çıkmış. Günlerden bir gün o dönem hasta olduğu dilden dile dolaşan İsmet İnönü kendisini dinlemeye gelmiş. Saygılarını sunmuş Neriman Hanım önce, daha sonra ‘Paşam bu şarkımı size ithaf ediyorum’ demiş. Söylediği şarkı ise, ‘Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin?’ Tabii ertesi gün tüm gazeteler yazmış, herkes bu olayı konuşuyor. Daha sonrasında Erakalın ‘Neriman nasıl yaparsın böyle bir şeyi’ diye sorunca Neriman Köksal cevap vermiş: ‘Ülkü ne yapayım üç şarkıyı da baştan sona ezberledim ortadakinden başlayamıyorum ki!“ Ülkü Erakalın’la pek çok filmde beraber çalışan Aliye Rona bir gün bir söyleşisinde Erakalın’a en büyük isteğini söylemiş. “Ölmeden Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ı canlandırmak isterim.” Ancak ne yazık ki Rona, bu rolü canlandıramadan felç geçirmiş. Erakalın da kalkmış ziyaretine gitmiş, elinde Zübeyde Hanım’ınkine benzer bir başörtüsü, bir de tesbih. Ve o gün hastane odasında Aliye Rona’nın en büyük arzusunu gerçekleştirmiş. sektörünün gerilediği günlerde Bodrum’a yerleşmiş. O günlerde Aysel Gürel, Erakalın’ın önüne onlarca şarkı sözü koymuş “Al bunları bestele, sen bunun eğitimini aldın” demiş. Günlerden bir gün Zeki Müren Erakalın’ı dinlemeye gelmiş. “Senden Vazgeçmem” adlı şarkıyı dinleyen Müren, şarkıyı albümüne koymak için istemiş ancak Gürel izin vermemiş. Yıllar sonra Zeki Müren Erakalın’ı aramış. “Seni Senden İstiyorum’u (Sözleri Aysel Gürel’e, bestesi Erakalın’a ait) albüme koydum, yarın kasedim çıkıyor, al dinle, istesem vermeyecektiniz ben de size söylemeden aldım okudum” demiş. ? Zeki Müren’le Erakalın, sinema ? Zübeyde Hanım’ı oynamak ? Çakır gözlü kız Belgin Doruk‘la Erakalın bir film çekerken, diyaloğu da olacak bir genç kıza ihtiyaç duyulmuş. O dönemde figüranlar otobüse doluşur, set alanına gelirlermiş. Erakalın’la Doruk, otobüsten inen figüranlara bakarken bir kız inmiş, arkasında annesi. İner inmez Belgin Doruk’la göz göze gelmiş Erakalın. Tamam demişler işte bu kız. Bu çakır gözlü kıza deneyimlerini sorduklarında annesiyle birlikte figüranlık yaparak geçindiklerini söylemiş genç kız. O gün filmde bu kızı oynatmışlar, sonra devamı gelmiş. İşte o gün keşfedilen çakır gözlü kız Fatma Girik‘miş. “Hepiniz çok hayal kırıklığına uğramış gibisiniz. Beklentilerinizi karşılayamadıysam üzgünüm. Sanırım fazla makyaj yapmadım da ondan… Aslında pek yapmam, ama akşam sahne için birazcık daha fazla yapacağım.” Yüzünde hafif bir gülümsemeyle bu sözleri söyleyen 60’ların rock ikonlarından Marianne Faithfull’du. Kanseri, Hepatit C’yi, anoreksiya hastalığını, uyuşturucu ve alkol bağımlılığını yenip yoluna devam eden, daha ilk bakışta bir zamanlar çok güzel olduğunu tahmin edebileceğiniz 62 yaşında bir kadın, Mick Jagger’ın eski sevgilisi… Onu dinleyenlerse, The Marmara Pera Oteli’ndeki basın toplantısını izleyen bir grup gazeteci… Babylon’da verdiği üç konser için bu hafta İstanbul’daydı Faithfull. Kimse soru sormayıp sanatçıya şaşkın şaşkın bakmayı sürdürünce, o da havayı yumuşatmak istemişti herhalde. Aslında herşeyi çekinmeden sorabileceğiniz kadar sıcak, samimi birisi. Fakat derslerine çalışmamış basın mensupları, “İstanbul hakkında ne düşünüyorsunuz?” türünden sorularla çıkagelirse o ne yapsın… Aslında Faithfull özel röportaj verseydi sorulacak çok soru vardı, ama yine de bir bölümünü basın toplantısında yönelttim kendisine. Çok renkli bir yaşam sürmüş, ilginç bir karakter Faithfull. Annesi, mazoşizmin klasiklerinden sayılan “Venus in Furs” adlı romanın yazarı Leopold Baron von SacherMasoch’un soyundan Viyanalı bir barones; babası bir İngiliz casusu, dedesi Frijitlik Makinesi denilen seks aletinin yaratıcısı bir seksolog. Marianne Faithfull, çok genç yaşta kamuoyunda Mick Jagger’ın sevgilisi olarak ünlendi, ama 60’lı ve 70’li yıllarda alkol ve uyuşturucu sarmalında akıp giden hızlı yaşantısı sırasında, Rolling Stones grubunun diğer üyeleriyle de birlikte oldu. Şiir ve edebiyat meraklısıydı; daha 13 yaşında okulda Shakespeare oyunlarında rol almaya başlamıştı. Bir partide Rolling Stones’un menejeri Andrew Oldham tarafından keşfedilince, ilk çıkışını Mick Jagger/Keith Richards ikilisinin kendisi için yazdığı “As Tears Go By” ile yaptı. Bob Dylan şarkısı “Blowin’ In The Wind”i ikinci single olarak yayımladığında, artık ünü İngiltere sınırlarını aşmıştı. Rolling Stones’un “Wild Horses” ve “Sister Morphine” adlı şarkılarına da ilham kaynağı oldu. Zaman zaman ara vermek zorunda kalsa da, müzik çalışmalarını hiç bırakmadı. Hâlâ şarkılar yazıyor, konserler veriyor, emekli olmayı düşünmüyor; üstelik eylül ayında “Easy Come, Easy Go” adlı yeni bir albüm yayımlayacak. Skandallarla dolu, radikal bir geçmişi olan Faithfull’la ilgili hep merak ettiğim bir soru vardı: “Acaba kendisini özgür bir kadın olarak hissediyor muydu?” Sordum ve şu yanıtı aldım. “Bir nevi evet. Çalışıp kendime bakıyorum. Ama gençken daha özgür hissediyordum. O zamanlar gerçekten çok göz önündeydim. Bazı şeylerin doğru gittiğini düşünmüyorum. Neden bilmiyorum… Erkekler hâlâ kadınlardan daha çok kazanıyor. Yanlış bir şeyler var. Fakat bu bir savaşa da yol açmamalı.” Onun gibi ne istediyse yapmış, aklına estiği gibi bir yaşam sürmüş, rock ikonu Batılı bir kadının verdiği bu yanıt oldukça önemliydi. Merak ettiğim bir diğer şey ise, onca sıkıntıdan sıyrılıp yoluna devam etmesini sağlayan şeyin ne olduğuydu. “Tanrı bilir,” diyerek güldü önce, sonra başka seçeneği olmadığını ve yaptığı şeyi sürdürmek zorunda olduğunu anlattı. “Biliyorum ki, sahnedeyken beni dinleyenlere verebileceğim bir şeyler var ve bu kendimi iyi hissetmemi sağlıyor. Ayrıca, verirken de bir şeyler alabilirim.” “Dinleyicilere bir şeyler verebileceğine inanmak…” İşte Marianne Faithfull’u ayakta tutup ilerlemesine neden olan his. Bu duyguyu ilk ne zaman hissedip müzisyen olmaya karar verdiğini de sordum. Tam olarak ne zaman hatırlamıyor ama 17 yaşındayken olmadığından emin. O zamanlar, sadece okuldan ve annesinden uzaklaşmaya çalıştığını, ama on yıl sonra perişan bir halde yine annesine dönüğünü anlatırken garip bir tebessümle konuşuyor. Sahneye çıkmaktan ve oyunculuktan hep hoşlanmış, ama yanıtına bakılırsa, sanırım hayatın akışına kapılmış. Picotto’dan özel performans Dünya’nın en iyi DJ’lerinden biri olarak adlandırılan Mauro Picotto, 15 Mart Cumartesi akşamı Refresh The Venue’de sevenleriyle buluşacak. 4 saatlik özel bir set çalacak olan Picotto’nun performansı Number One TV’de canlı olarak yayınlanacak. En son 2007 yılında ‘Maybe’ isimli bir single ve ‘Now & Then’ adını taşıyan bir albüm yayınlayan Picotto, elektronik müzikseverleri sabahın ilk ışıklarına kadar coşturacak. (0216 556 98 00, biletler 129, 99 ve 56 YTL) Ertaş sevenleriyle buluşuyor Çankırı Bakırlıköyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin katkılarıyla Neşet Ertaş, yarın akşam Ankaralı hayranlarıyla buluşacak. Ertaş, Anadolu Gösteri Kongre Merkezi’nde saat 18.00’de başlayacak konserde halk müziği sevenlere müzik ziyafeti sunacak. (0216 556 98 00, biletler 50, 30 ve 20 YTL) ‘BU BENİM ŞOVUM!’ Basın toplantısının yapıldığı günün akşamı, Babylon’da buluşuyoruz. Artık eski görkemli günleri geride kalsa da, sahne performanslarına çıkmadan önce hâlâ heyecanlı görünüyor Marianne Faithfull. Basın toplantısında söylediği gibi, biraz daha fazla makyaj yapmış, ama yine sade giysilerle çıkıyor sahneye. Bu makyaj konusu aklına takılmış olmalı ki, bir şarkı arasında cebinden çıkardığı rujunu sürmeyi ihmal etmiyor. Oysa ruj hiç önemli değildi; konsere Tom Rush’ın muhteşem şarkısı “No Regrets” ile başlamış ve beni o çatallı, erkeksi sesiyle dış etkilere karşı tamamen duyarsız hale getirmişti. Yaklaşık iki saat süren konserde, P.J. Harvey’den “No Child Of Mine”, Johnny Cash’den “The Legend of John Henry’s Hammer”, Tom Waits’den “Strange Weather”, 1968 tarihli Rolling Stones şovu “Rock and Roll Circus”da söylediği “Something Better”, Nick Cave ile birlikte yazdıkları “Crazy Love”, 1979 albümüne adını veren “Broken English”, aynı albümün hit şarkısı “Why’d Ya Do It” ve “As Tears Go By”ı söyleyip ayrıldı sahneden. Alkışlar üzerine bis için geri geldiğinde, dinleyiciler arasından “Working Class Hero”yu söylemesi için bağırıp istekte bulunanlar oldu. Hemen her konserde yapılan bu anlamsız davranışa karşı çok güzel bir yanıt verdi Faithfull. “Burada olduğunuz için çok memnunum ama bu benim şovum. Ne söyleyeceğime ben karar veririm.” Ve çok yerinde bir kararla Harry Nilsson’un “Don’t Forget Me” adlı şarkısıyla yaptı kapanışı. Şarkının, “Unutma beni/ Yaşlanıp kanser olduğumuzda önemi yok artık/ Hadi mutlu ol/Çünkü hiçbir şey sonsuza kadar sürmez/Ama ben seni hep seveceğim” dizeleriyle ayrılırken, salondaki herkes gibi o da mutlu gözüküyordu. sirin.guven?gmail.com RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle