22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 EKİM 2008 CUMARTESİ figenatalay?yahoo.com Faks: 0 212 343 72 64 5 Gökdelen çağının yaşam kurtarıcıları Türkiye’deki uluslararası asansör pazarının yaklaşık yüzde 40’ını elinde bulunduran Kone, Gebze’de açtığı okulda servis elemanı yetiştiriyor Yüksek bir binaya girildiğinde hemen herkes asansörü arar. Asansör yoksa, çıkacağınız kat da yukarılardaysa ‘eyvah’!.. Hadi buldunuz asansörü, binince bu kez panik başlar, hele de benim gibi kapalı alan fobisi olanlarda; AYŞE ‘Ya şimdi bozulursa, iki kat YILDIRIM arasında durursa!’... Bir asansöre bindiğinizde hiç markasına baktınız mı? Şimdiye dek ben de doğru düzgün markaya baktığımı anımsamıyorum. Hatta bu alana ilişkin en ufak bir fikrim bile yoktu diyebilirim. Asansör bozulursa, servis çağrılır yaptırılır gibi basit bir çözüm üretmiştim... Ta ki geçtiğimiz hafta Kone Corporation’un Finlandiya’daki merkezine yaptığımız ziyarete kadar... Meğer ne komplike bir alanmış, ne incelikleri, özellikleri ve sürekli gelişen bir teknolojik yapısı varmış... yaşamda kullanılan 140 bin asansörün sadece yüzde 25’inin servis hizmeti yeterli kişi ve kurumlar tarafından yapılıyor. Gerisi belli değil... Türkiye’de 7 bin ünetiye servis hizmeti verdiklerini ve bu konuda en büyük firma olduklarını anlatan Işın, sorunların çözümüne yardımcı olmak amacıyla Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek Kone Okulu’nu kurduklarını söylüyor. Gebze’de bu yıl başında açılan okulda, montör ve servis elemanı yetiştiriliyor. Bir REKABET YOĞUN Fazla teknik detaylara girmeden biraz bahsedelim. Her gün birbirinden yüksek binaların dikildiği Türkiye’de kaç asansör var biliyor musunuz? Topu topu 140 bin... Dünyada ilk asansör 19. yy ortalarında kullanılmaya başlanmış. İlk olarak maden ocakları ve fabrikalarda yük taşımada kullanılırken zamanla insanların hizmetine de girmiş. Hidrolik bir yapı taşıyan ilk asansörlerin yerini zamanla elektrik aksamı almış... Günümüzde gelişen teknoloji ve genişleyen pazar doğal olarak bu alanda da büyük bir rekabet yaratmış durumda. Kone de bu alanda en iddialı firmalardan birisi. 1910 yılında Finlandiyada kurulan şirket asansör ve yürüyen merdivenler konusunda dünyanın 3 büyük şirketinden birisi. Ana şirket olan Finlandiya’daki Kone Corporation’un yanı sıra 50 ülkede 150 adet bağlı kuruluşuya faaliyet gösteriyor, ayrıca 600 binden fazla asansöre bakım hizmeti veriyor. Türkiye’deki varlığı ise 1987 yılına dayanıyor. asansörün uygun koşullarda çalışmasını sağlayacak teknik eğitimler veriliyor. Eğitim süreci sonucunda Kone pasaportu alanlar, dünyanın her ülkesinde bakım yapabilecek sertifikasyonlara sahip oluyor. ÇEVRE DOSTU ASANSÖR Kone’nin gurur kaynağı ise sektörde devrim niteliği taşıyan Kone MonoSpace adlı asansör. Makine dairesi ihtiyacını ortadan kaldıran MonoSpace üretime başladığından bu yana dünyada 200 binlik satış rakamına ulaşmış durumda. Bu 200 MonoSpace üretimiyle dünya, 2 milyon varil yağ tüketiminden veya 100 bin aracın çevreye yaydığı karbondioksit salımından kurtulmuş durumda. Geleneksel asansörlere göre yüzde 53.3 enerji tasarrufu sağlayan, kolayca geri dönüşebiline malzemelerle üretilen bu asansörler bir anlamda da çevre dostu. Kone yetkilileri, 2010 yılında dünyada kullanılan asansörlerin üçte ikilik bölümünün makine dairesiz olacağını tahmin ediyor. Kone Corporation Helsinki’de ürettiği asansörlerini büyük bir titizlik ve son derece güvenilir testlerden geçiriyor. Asansörler eski bir maden ocağındaki 300 metre derinliğindeki kuyuda test ediliyor ve müşteriye yılda yüzde 99.5 çalışır durumda olması garanti ediliyor. Cüneyt Işın, Avrupa Birliği’nin 74 maddeden oluşan kullanımda olan asansörler için güvenlik normlarını (SNEL) gönüllü olarak bir tek Kone’nin kullandığını belirtiyor. Cep telefonu ile beyin tümörü arasındaki ilişki aynen sigaraakciğer kanseri ilişkisi gibiymiş. Çocuklarımıza sigara içirmiyoruz ama çok FİGEN küçük yaşlarda cep telefonu sahibi olmalarında ATALAY nedense sakınca görmüyoruz. 78 yaşlarındaki çocukların bile artık cep telefonları var. Henüz kişisel telefonları olmayanlar da, anababalarıyla hangi yaşta cep telefonu alacaklarına dair pazarlık yapıyorlar. Çünkü, cep telefonuna sahip olmamak ya da eski model bir telefon, arkadaşlar arasında alay konusu oluyor. Esasında çözüm basit. Öncelikle ilk ve ortaöğretimde cep telefonu okullara kesinlikle sokulmamalı, “derste yasak, teneffüste serbest” olamaz. Annebabalar, çocuklarına cep telefonu almamak için çok uzun bir süre, belki ortaöğretim sonuna kadar direnmeli ve sonra da çocukların ve gençlerin, (aslında herkesin) cep telefonunu yalnızca çok gerekli olduğunda ve haberleşme için kullanmaları sağlanmalı. ‘Cep’te kaybolan çocuklar HERKESTE VAR... eksiklik hissediyorum.” “Okulda sıkılıyorum.” “Boş zamanlarımda bir arkadaş gibi oluyor. Oyun oynuyorum, müzik dinliyorum, özellikleriyle oynuyorum, yani zaman geçiriyorum.” “Cep telefonu olmayan, hatta eski model cep telefonunu olan çocuklarla da arkadaşlar arasında alay ediliyor.” Psikolog Halis Özerk, bu durumu şöyle değerlendiriyor: ? Çocuklar teknolojiyi sağlıklı kullanma bilincine sahip olmadan teknolojik cihaza sahip oluyorlar. ? Çocuklar, cep telefonlarını adeta bir varolma aracı olarak görüyorlar. ? Çocuklar sosyal yalnızlıklarını, diğer bir ifade ile sosyalleşme gereksinimlerini ne yazık ki bir cihaz ile gidermeye çalışıyorlar. Çünkü cep telefonlarıyla, bağımlılık düzeyinde içlidışlı olan çocuk ve gençlerin, “görünüşte (yalancı) sosyallik” yaşadıkları, gerçekte ise “psikolojik yalnızlık ve asosyallik” içinde oldukları görülüyor. Örneğin, beğendiği bir kıza arkadaşlık teklif Çocuklar etmek için kıvranan bir lise ikinci sınıfta okuyan bir öğrenci danışanıma, yalnızlıklarını cep duygularını bana ifade ettiği sadelikte ve telefonları ile gidermeye içtenlikte niçin ifade edemediğini verdiği yanıt; ‘Bunu çalışıyorlar. Çocuklar ve sorduğumda yapamam, kızarırım, terlerim ve sonuçta gençler, cep telefonunu konuşamam. Mesaj çeksem olmaz mı? Hatta duygularımı, mesaj ile şiir gibi bilinçsizce, asıl işlevi anlatırım’ olmuştu. olan haberleşme için Çocuklar ve gençler cep telefonunu bilinçsizce kullanıyor iseler, toplumun değil oyun oynamak, geleceği ile ilgili sosyal sorumluluk fotoğraf çekmek, müzik taşıyan bütün annebabalara, bütün görsel ve yazılı basına ve dinlemek gibi çok başka eğitimcilere, rol model bütün bireylere bazı görevler amaçlar için kullanıyor düştüğü kaçınılmaz görünmektedir.” KONE OKULU Firmanın Türkiye Genel Müdürü Cüneyt Işın, son üç yılda gerek kurumsal pazar, gerekse de konut pazarının gösterdiği büyük gelişme sonucu asansör sayısında da ciddi artışlar yaşandığını söylüyor. Kone Türkiye olarak yılda bin 200 civarında yeni asansör kurulumu gerçekleştirdiklerini ifade eden Işın, “Türkiye asansör pazarının büyük bir bölümü marka olmayan firmalar tarafından paylaşılıyor. Uluslararası düzeyde faaliyet gösteren firmalar açısından bakıldığında Kone, Türkiye pazarının yaklaşık yüzde 40’ına sahip durumda” diyor. Tüketici açısından en önemli durum ise asansörün emniyet, güvenilirlik ve konfor açısından uygun koşulları taşıyıp taşımadığı. Sorun da burada başlıyor. Günlük Yrd. Doç. Dr. Psikolog Halis Özerk, yaptığı görüşmelere dayanarak öğrencilerin ne amaçlarla telefon kullandıklarını şöyle sıralıyor: ? Oyun oynamak, ? Müzik dinlemek, ? Fotoğraf veya video çekmek, ? Mesajlaşmak, ? Birbirine resim veya animasyon göndermek, ? Konuşmak / haberleşmek Özerk’in, çocuklara, neden bir cep telefonuna sahip olmak istediklerini sorduğunda aldığı yanıtlar da şöyle: “Herkeste var, niye bende olmasın?” “Arkadaşlarımda olup bende olmayınca CK’den ilköğretim öğrencileri için 3 yeni kitap Cumhuriyet Kitapları, ilköğretim çağındaki öğrenciler için Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü, Türkçe Sözlük ve Yazım Kılavuzu yayımladı. Atasözleri ile deyimlerin, konuşurken ve yazarken, anlatıma renk katan söz öbekleri oldukları için “Türkçe’nin Renkleri” adı verilen Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü, Cumhuriyet Kitapları için Dil Derneği’nce, Sevgi Özel’in yönetiminde hazırlandı. “Sözcük Bahçesi” adlı çağdaş Türkçe Sözlük, Cumhuriyet Kitapları için Dil Derneği’nce Afet Kutlu’nun yönetiminde yazıldı. Yazım Kılavuzu ise Türkiye Türkçesi’nin yazım birliğini oluşturan kuralları anlatan, 1928’den bu yana dildeki gelişmeyi özenle izleyen dilcilerin emeğini taşıyan güvenilir bir kaynak kitap. KidSmart Türkiye’de IBM Türk, KidSmart Okul Öncesi Eğitim Programı’nın Türkiye’deki okullarda uygulanması için Mili Eğitim Bakanlığı ile işbirliği protokolü imzaladı. Program, 20082009 öğretim yılında, MEB ile ortaklaşa seçilen 25 okula ünitelerin kurulması ve öğretmenlerin eğitilmesiyle başlayacak. Programın, önümüzdeki yıllarda daha çok okula ulaştırılması ve yaygınlaştırılması hedefleniyor. Dünyada 56 ülkede kullanılan ve IBM tarafından okul öncesi eğitiminin desteklenmesi amacıyla geliştirilen KidSmart Okul Öncesi Eğitim Programı, bilgi ve iletişim teknolojileri aracılığıyla, öğretimi zenginleştirmeyi ve öğrenimi geliştirmeyi amaçlıyor. KidSmart’ın amaçları: ? Eğitimi eğlenceli hale getirerek çocukları okula gitmeye teşvik etmek, bu sayede zorunlu 8 yıllık eğitimin benimsenmesine katkıda bulunmak. ? Okul öncesi dönemdeki çocukların yeni teknolojiler hakkında bilgi sahibi olmasını sağlamak. ? Bilgisayarın okul öncesi eğitimiyle bütünleştirilmesini, öğretim ve öğrenim planlamasının ayrılmaz bir parçası olmasını sağlamak. ? Kültürel, sosyal veya fiziksel farklılıklarına bakılmaksızın, tüm çocuklara bilgi teknolojilerine erişim olanağı sağlamak. ? Okul öncesi eğitimde görev alan öğretmenlere, bilgi ve iletişim teknolojilerinin rolünü vurgulamak. ? Özellikle yoksul yörelerdeki okullarda kurulacak üniteler sayesinde, çocuklara bilgi ve iletişim teknolojilerini öğrenme konusunda avantaj sağlamak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle