Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 EKİM 2008 CUMARTESİ 5 Ya duymuyorsa? İşitme anne karnında başlıyor. Bebekler, kalp seslerini, damarlardan geçen kanın sesini duyuyor ve bu sesi tanıyarak yaşama gözlerini açıyor. İşitme kaybı çocuklarda en sık rastlanan doğumsal hastalıklardan biri. Doğan her bin çocuktan en az 1 ya da 3’ü işitme kaybıyla dünyaya geliyor. Yazık ki Türkiye’de çocuklardaki işitme kaybının farkedilmesi en az 3 yaşı buluyor. Bu yüzden de konuşma ve sosyalleşme yetisi olmayan çocukların sayısı artıyor. Alman Hastanesi’nden Op. Dr. Yusuf Şener’le, doğum öncesi ve sonrasında çocuklarda işitme kaybını ve neler yapılabileceğini konuştuk. Doğumsal işitme kayıplarının yüzde 50’si kalıtsal. Şener, aile fertlerinden birinde işitme kaybı ya da anne baba arasında 1 ya da 2. dereceden evlilik varsa kalıtsal işitme kaybı oluştuğunu vurguluyor. Bazı işitme kayıpları da, Yusuf hamilelik sırasında yaşanan ve olmaması Şener gereken durumlardan ortaya çıkıyor. Özellikle hamileliğin ilk 3 ayında kullanılan sigara ve alkol, işitme kaybı için çok ciddi risk faktörü teşkil ediyor. Yine hamilelikte geçirilen enfeksiyon, kızamıkçık, herpes, zona gibi viral hastalıklar, tansiyon, diyabet, böbrek yetmezliği varsa çocuklarda işitme kaybı meydana gelme ihtimali var. İşitme kayıpları yapılan araştırmalara göre en yaygın doğumsal hastalık. Bu da geç tanısının kabul edilemez olduğunu gösteriyor. Şener, Türkiye’de doğuştan işitme kayıplarının işitme engeli ve teşhiş yöntemleri konusundaki bilgi yetersizliği ve erken teşhis sağlayan teknolojilerin yaygın olmamasından dolayı 3 yaşlarında teşhis edilebildiğini belirtiyor. SİNEM DÖNMEZ Çocukluk çağında ortakulak iltihabı Çocuklarda sıklıkla yoğun antibiyotik kullanımından kaynaklanan kulakburunboğaz ve başboyun enfeksiyonunun iyi tedavi edildiği takdirde kalıcı sağırlık bırakmayacağını söylüyor Şener. Ancak bunda aileler kadar doktorun da dikkatli olması gerektiğini belirtiyor. Şener, orta kulak iltihabının kontrol edilmediği takdirde halk arasında kulak nezlesi olarak bilinen ‘serezotite’ dönüşebileceği ihtimali üzerinde duruyor. Şener hasta yakınlarının tedaviden çekinmemesi gerektiğini vurguluyor: “Serozotitli çocuğa tedavi yapılmazsa kronik orta kulak iltihabı olacaktır. Başta kulak zarı olmak üzere kemik zincire etki eder, kopma ve erimeler meydana gelir. Bu da işitme kayıplarına yol açar. Maalesef yüzde 5060 işitme kayıpları olur. Sonuç olarak hayatında bir kez ortakulak iltihabı olabilir ama kışın 2 ya da 3 kez geçirmişse, belirli aralıklarla kulak burun boğaz uzmanı tarafından izlenmelidir.” Otoskleroz, romatizmal artrit, diabet gibi bazı hastalıklar da ortakulakta bulunan kemikçiklerde olabilecek değişikliklere bağlı oluyor. En bilineni ise kulakta kireçlenme diye bilinen ‘otoskleroz’. Doğumda belli olmayan yaşın ilerlemesiyle ortaya çıkan bir hastalık olan otoskleroz; özellikle kadınları etkiliyor. İlk cinsel ilişki, ilk doğum, menopoz gibi hormonal değişiklikler kireçlenmeye ya da kireçlenmenin ilerlemesine neden oluyor. Hasta eğer operasyona yanaşmazsa işitme cihazı öneriliyor. Yaş ile işitme sinirinin fonksiyonunu yitirmesi de en çok bilinen işitme kaybı türlerinden biri. Kulak ilk önce tiz sesleri duymamaya başlıyor. Bu yüzden, bu rahatsızlığa sahip olanlar, kalabalık ve gürültülü ortamdan çok rahatsız oluyor ve 45 kişinin sohbet anında bu sohbeti izlemekte zorlanıyor. Tek tedavisi işitme cihazı olan bu hastalık ne yazık ki psişik bozukluklara kadar gidebiliyor. İşitme kaybı nasıl fark edilebilir? ? Eğer çocuk 2 yaşında arka arkaya 23 anlamlı sözcük söylemiyorsa, 3 yaşında kısa cümle kuramıyorsa, 4 yaşında anlaşılır cümleler kuramıyorsa konuşma işlevi gecikmiştir. Anne, çocuğun görmediği bir ses hışırtı, konuşma, müzik sesiyle tepkisini test edilebilir. 7 aylık çocuk 70 cm’den, 9 aylık çocuk 1 metreden duyar. ? 03 ayda anne babanın sesine tepki verir. *6 ayda başını sesin kaynağına çevirir. Gürültüden rahatsız olur. ? 89 ayda birçok sözcüğü anlar. Ritmik sesler çıkarmaya başlar. ? 1112 ayda bilinçli 12 sözcük söyler. ? 1224 ayda ilk basit cümleleri kurar. Sorunlu değil sorumlu olsunlar Yoksulluk, çocukların eğitim yaşamını doğrudan olumsuz etkiliyor. Yoksul ve yoksun çocuklar, ya okulu bırakmak zorunda kalıyorlar ya da çalışarak okumak FİGEN zorundalar. Bu ATALAY çocukların sanatsal ve kültürel etkinliklere ulaşma şansı ise neredeyse hiç yok. Ancak, aynı çocuklar, uygun ortam sağlandığında sanatsal ve kültürel etkinliklere büyük ilgi gösteriyorlar. 5 farklı sanat dalında çalışan eğitmenler, Beyoğlu’ndaki Dolapdere ve Tarlabaşı semtlerinde “Risk Altındaki Çocuklara Sanatsal Destek Projesi” yürütüyorlar. Eğitmenlerin, “Sanatsal Meşguliyetle Sosyalleştirme Süreci” olarak tanımladıkları proje, şu anda Dolapdere’de Hüviyet Bekir ve Pirireis İlköğretim Okulları ile Hacı Hüsrev Mahallesi’nde bulunan İstiklal İlköğretim Okulu’nda, 14 atölye ile devam ediyor. 5 farklı sanat alanında gerçekleştirilen atölyelere katılımcı çocuk sayısı 260. Dolapdere Sanat Atölyeleri Koordinatörü Metin Boran’ın verdiği bilgilere göre, proje bu dönem 3. yılına giriyor ve şimdiye kadar yaklaşık 400 öğrenci bu atölyelerden yararlandırılmış. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, mekân, malzeme, ulaşım ve finansman konularında projeye destek veriyor. Atölyelere 1113 yaş grubu çocuklar katılıyor. Çocukların seçiminde, okulların rehber öğretmenleri başta olmak üzere okul yönetimi belirleyici oluyor. İstenilen, sorunlu ve mağdur çocukların atölyelere katılması. Atölyeler 11 ay devam ediyor ve yıl sonu karne haftasında bütün atölyeler, okulun bahçesinde kendi üretimlerini aileler ve okul yönetimine sergiliyorlar. Geçen yıl ayrıca Fransa’nın Lyon kentinde dezavantajlı gruplarla tiyatro ve sahne performansı yapan bir toplulukla ortak çalışma yürürütülmüş ve bu sayede çocukların bir bölümü Fransa’ya giderek, orada 1 hafta gösteri yapmışlar. farklı bir sosyolojik yapı içeriyor, işsizliğin getirdiği iktisadi yoksulluk, tüm aileyi etkilediği gibi çocukların eğitimlerini doğrudan etkiliyor. Çocuklar ya çalışarak okumak zorundalar ya da bir zaman sonra okulu bırakıyorlar. Buradaki çocukların sanatsal ve kültürel etkinlikleri neredeyse yok gibi. Ayrıca sanatsal yeteneklerini açığa çıkaracak olanaklardan yoksun durumdalar. Çocukların okul sonrası sosyal kültürel meşguliyet alanları olmadığı için suça bulaşmaları ve suç odaklarıyla buluşması daha da kolaylaşıyor. Dolayısıyla bu zorunlu yakınlaşma, başta çocuklar olmak üzere mahallenin genelini kriminal ilişkilere zorluyor. Atölye çalışmalarının çocukların sosyalleşmesi, kent kültürüne entegre olma ve kentlilik bilinci edinme süreçlerine yardımcı olduğu gerçeğinin altını çizmek istiyorum. Bu atölyeler bağlamında katılımcı çocuklar, hafta sonraları atölye dışı etkinliklere götürülüyor. Müzeler, çocuk tiyatroları, dans gösterisi vs. etkinliklerle desteklenen atölyelerde çocukların mahalle dışında var olan yaşamı ve etkinlikleri görmelerine olanak ağlıyoruz. Atölye ve atölye dışı bu etkinlikler katılımcı çocuklara ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor. Bu çocukların aileleriyle de iletişim halindeyiz ve onların sorunlarının çözümüne de yardımcı oluyoruz.” DANS, RİTİM, DRAMA Çocuklara, dans, ritim, drama, resim ve tiyatro olmak üzere 5 farklı alanda tercihler sunuluyor ve katılımcılar kendi özgür iradeleriyle istedikleri sanat disiplinini tercih edebiliyorlar. Atölyeleri yöneten ve yönlendiren eğitmenler, uzman ve kendi alanlarında yetkin kişilerden oluşuyor. Bu çalışmalarda çocuklar yeterince özgür bırakılıyor ve etkinlikler klasik müfredatın dışında bir formatla yürütülüyor. Metin Boran, projeyle ilgili şunları söylüyor: “Çocukların sanata ve sanatsal kültürel etkinliklere ilgisinin yoğun olması bizleri şaşırtıyor. Atölyelere çok fazla ilgi oluyor ancak biz hepsini alamıyor seçmek zorunda kalıyoruz. Çalışma yürüttüğümüz semtler, bilindiği gibi yoğun göçle birlikte figenatalay?yahoo.com Faks: 0 212 343 72 64 Çıtır çıtır felsefe “Mutsuz olmak kolaydır. Sahip olamadığımız, yapamadığımız şeyleri, geçmişte olmuş, hatta gelecekte olabilecek üzücü şeyleri düşünmek yeter. Üstelik mutsuzluk, mutluluktan daha ilginçtir ve kendimizi acındırıp dikkatleri üstümüze çekmeye yarar. Öyleyse ömrümüzü, sızlanmakla, yeri göğü suçlamakla mı geçirmeli? Mutluluğu nasıl bulmalı? Peki, herkes için tek bir mutluluk mu vardır?” Günışığı Kitaplığı’nca, çocukların da felsefe okuması için hazırlanan Çıtır Çıtır Felsefe dizisinin 12. kitabı olan “Mutluluk ve Mutsuzluk” böyle tanıtılıyor. Hem küçüklere, hem büyüklere önerilir... Çocuklar, Dalí’yi eğlenerek keşfediyor… Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki “İstanbul’da Bir Sürrealist: Salvador Dalí” sergisi kapsamında gerçekleştirilen çocuk eğitim programları, çocukları Dalí’nin gizemli resimleriyle tanıştırırken oyun oynamayı çok sevenleri Dalí’nin oyunlarıyla sıra dışı bir eğlenceye davet ediyor. FaberCastell’in katkılarıyla gerçekleştirilen ve Nesnelerden Sürreal Kolajlar, Yumuşak Portreler, Çılgın Tasarımlar, Dalí’nin Cadaques’i Üzerinde Çocukların Cadaques’i, Sürreal Fotoğraflar, Bilmece Resimler, Yepyeni Hayvanlar gibi etkinliklerin yer aldığı programda her bir atölye çalışmasından en çok 20 çocuk yararlanabiliyor. Pazartesi hariç her gün gerçekleştirilecek programlar için önceden randevu alınması gerekiyor. Randevu İçin: SÖZ Danışmanlık (0216) 367 84 37 ‘Lolipopfest’ başlıyor “Lolipopfest Uluslararası Çocuk Müzik Festivali”, 48 Kasım 2008 tarihlerinde büyük ve küçük müzikseverlerle buluşacak. İstanbul Çocuk Platformu etkinliği olarak Kadıköy Belediyesi himayesinde Caddebostan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek festivale İsrail, İtalya, Romanya ve Türkiye’den katılacak yaklaşık 70 yetenekli çocuk sanatçı, pop müzik ile klasik müziğin, dans ve ritmin uyumu eşliğinde sergileyecekleri performanslarıyla izleyicilere müzik ziyafeti çekecekler. Festivale, Koç Özel Lisesi Fotoğrafçılık Klübü öğrencileri ve Özel Yüzyıl Işıl Okulları öğrencileri tarafından çekilmiş fotoğraflardan oluşan “Çocuk Gözüyle Çocuk Ve Müzik” adlı fotoğraf sergisi de eşlik edecek. C MY B C MY B